17 Mart 1937 John, Sime sordu: — Kimi bekliyoruz? — Bu dünyanın en şerif kadınını — Giadysi mi davet ettin? — Sen falcı mısın? Nasıl bildin? — EHolivutun en zarif kadını deyin- ce akla Giadys gelmemek kabil mi? Sim içinden demek John da ona Aşık! diye düşündü ve büyük bir kis- kançlık duydu Giadys gri kadife esvabı ile kapıda göründüğü zaman, ortalığa başka bir hayat geldi. Küçük, ince bir kadındı. Bazan bir alev gibi pınldıyan saçları vardı. Sime gülü.msiyerek: — Affedersiniz, geciktim dedi. Bu- gün o kadar çalıştım ki. Ayakta dura- mıyacak kadar yorgunum. Bu #on fi- Bim beni öldürecek. Kendisini bir koltuğa attı, Sinema- da komik vollerini yapan Jerry: — Bugün ne kadar suratsızsıniz! dedi. Sizin yerinizde olsam doktora gider, ilâç alırdım. Sofrada John Giadys ile Simin ara- sında idi. Karşısında Jerrynin gözle- ri onun solgunluğunun sırrını anla“ mak İster gibi yüzünden ayrılmıyor. du Yediler, içtiler, dans ettiler. Sonra bahçeye çıktılar. Gladys bir küçük fıskiyenin gümüş bir sesle şırıldıyan suları basında dinleniyordu. Yanıma John sokuldu. — Yalnız mısınız? — Evet. Biraz başımı dinleyim diye buraya çekildim. Simin hatırı olma- saydı bu ziyafete gelmezdim. Hemen kendimi yatağa alar, istirahat eder- dim. — Sizin gibi güzel bir kadın yalnız uyuyamaz. — Neler söylüyorsunuz John! — Neden bir erkek bulmuyorsunuz Gindys? Gençsiniz, güzelsiniz. Bugün bu tuhaf halinizle, bu solgun yüzü- nüzle bana bütün bütün başka bir kadın gibi görünüyorsunuz. John başını iğdi dudaklarını genç kadının dudaklarına yaklaştırdı... Fakat boğuk bir feryad ile yere yu- varlandı. Gladys onu o kadar şiğdet- le itmişti ki fiskiyenin dibine yuvar- Yanmıstı. ”.. Gladys bir iki dakika yalnız kaldı, Simin sesi onu kendine getirdi: — Sizi o kadar aradım, diyordu. — Ne güzel bir eğlence tertib etti- niz, Sim. Bu çiçekler, bu uzaktan ge- len musiki... Âdeta bir hayal dünya- s... — Dünyada sizin sesinizden daha tatlı bir musiki olabilir mi Gladys?, Sim kolunu genç kadının beline doladı. Demir gibi kolları vardı. Du- dakları genç kadının güzel gözlerinin mor kaynaklarından içti. Fakat bu kaynak fırtınalı bir hel aldı. Sim şid- detli bir darbe ile biraz gülünç bir Yazan: İSKENDER F. SERTELLİ «KUNDAKCI RAHİBİ ATEŞDE YAKACAĞIM!.» Kemal reis: «Haydi, tez ver onun cezasını!» diyince, Rüstem: — Onun kim olduğunu biliyor mü- sunuz? Diye sordu. Ve sahilde duyduklarını birer bi- rer anlattıktan sonra: — Şimdi siz hüküm verin! dedi. Sinyor Ciyovani ateşte yakılmağa lâ- yık bir adam değil maldir? Kemal reis rahibin bu işi nasi ya- pabileceğini düşünürken, sahilde ya- Kâlanan bir balıkçıyı da paşa gemisi- ne getiriyorlardı. Balıkçı: , — Rahip Ciyovani bana Malkada elli İspanyol altını teklif etti: (Ma yorkadaki Türk donanmasını ateğ- ersen, yarın adın azizler sırasında anılacak!) dedi. Fakat, ben korktum. 'bü teklifini kabul etmedim.. Diye bağırıyordu. Bütün kaptanlar heyecan içinde; — Kundakçı rahibi ateşte yakalım. Diyerek güvertede bağrışmağa baş- - Bir tokat KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ Bir Holivut | Hikâyesi vaziyette çimenlerin üzerine yuvar lanmıştı, Gladys bir kaç adım uzakta, başka bir tarafa, yeşillikler arasınde- ki beyaz bir heykele bakıyordu. Sim uslu uslu yerinden kalkarken, Giadys: Kusuruma bakmayınız, diyordu. Kendimden geçtim... Ne yapayım... Sinir! Sim ne olursa olsun Gladysi kay- betmemek için yanına sokuldu: — Beni affediyor musunuz? Genç kadın bir elini delikanlının omuzuna koydu, kahkahalan içinde bir ses: «— Yorgunluk tatlı muaşakalara 'mfni olmuyor! deği, 'Bu Jerry idi. Sonra, Sime döndü: — Azizim, sen her zanfan talihli bir adamsın! dedi. Simin gözlerindeki aleve dikkat eden Gladys otlar üzerine yuvarlan- manın acisi Jerryden çıkccağını an- ladı. Hemen Sime hitab ederek; — Rica oderim, Ermin mantomu getirir misiniz? dedi. Biraz üşüyo- rum. Sim uzaklaşınca yanındaki deli- kanlıya: — Kavgadan hiç hoşlanmam! de- di, — Sim hoşunuza gidiyor. Açıkça onu seviyorum desenize. — Canım ne isterse onu söylerim, — O halde canımızın istediğin! de yapınız. — Kim buna mâni olabilir? — Giadys siz nankör bir kadınsı- niz, Bu sünat hayatında sizi eliniz- den tutan ben değil miyim? — Geçmiş masallar. Şimdi ben ken- di kendime pek âlâ yürüyorum. Giadysde o kadar mütecaviz bir hal vardı ki gri esvabile küçücük bir yılana benziyordu. Fiskiyenin şırıltıları arasmda üçün- cü bir boğuk feryad daha işitildi. Fa- kat bu defa haykıran Gladys idi, Çün- kü Jerry ona bütün kuvvetile bir to- kat aşketmişti. ... Giadys bir eli ateş gibi yanan yü- bakıyor. vaş yavaş ona yaklaştı. Hafifçe runl- dandı: — Ne fena udamsın seni! Jerry hiç ses çıkarmadı, Çünkü ga- lebe ettiğini anlamıştı. ... Salona nişanlı olarak döndüler, Sim mahzun möhzun: — Bâna bunu evvel söyleseydiniz... dedi. — Evvel mi? Neyi? Ona âşık olaca- dımı bilmiyordum ki... Hattâ bugün- kü provalardan sönta aşktan İğreni- yordum. Bütün gün 482 buse filmi. nin o büyük sahnesini prova ettik. Mümkün olduğu kadar az saniye için- No 133 Yadılar. Mayorkanın alevler içinde yandığı ni ve yerli müslümanların canlarını kurtarmak için denize atıldıkların gören denizciler birdenbire coşmuş- lardı. — Kemal reis müsaade etmezse, Kemal rels rahip Ciyövaniyi İstan” bula götürmeğe Katar vermişti. Her gün bir ihaneti, her saat yeni bir ci. nâyeti meydana çıkan Ciyovaninin İstanbula götürülmesinde devletin menfaati vardı. Bu kadar mühim bir adanın "Türklerin elinde bulunması çok kârlı bir iş olacaktı. Kemal reis: — Onu öldürmekten'ne çikar?! Hal buki bu kara şeytanı İstanbula götü. rürsek, hem papayı hem de Venedik- Wleri dalma avucumuzun içinde bu- lundurmuş olacağız. dedi, Reksler çok coşkun ve heyecanlı ol 17 Mart 937 Çarşamba İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı, 1 Son, Akşam neşriyatı; 17 İnkılâp dersleri Üniversiteden naklen Yusuf Hikmet 'Bayur, 18,30 Plâkla dans musikisi, 19,30 Türk tayyare kurumu namına Kâmiran Kafcancı, 20 Nezihe ve ar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30 Ömer Riza tari fından arapça söylev, 20,45 Bimen ve arkadaşlari tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, saat ayarı, 21,15 Or- kestra, 22,15 Ajans ve botsa haberleri ve ertesi günün programı, 22,30 Plâk- la sölolar, opera ve operet parçaları, 23 Son Ecnebi İstasyonların Bu Akşamki En Müntehap Programı Milano (368,6) saat 22 «Parsifalı, Opera 3 perde. Wağnerin. Romada Krali operadan nakil Brüksel TI (321,9) 0.10 «Leoncavallo> nun Pag- Macei operasından müntahap parça- lar, Viyana (506,3) 20,35 Konser. Sottens (443,1) 21,35 Senfonik Kon- ser. Paris P. T.'T. (341/7) 2230 (140) kişilik bando. Strasburg (349;2) 2230 Senfonik konser. Brüksel TI (321,9) 21 Keman ve piyano. Varşova (1339) 22 Piyano (Chopin) den parçalar, Peşte (549,5) 23,15 Piyano konseri, Juan Les Pins (2351) 0,15 Monte Karloda (Sporting Club) ten nakil, Dans musikisi Breslav (315,8) saat 21,45 - Peşte (649,5) 22,40 - Viyana (506,8) 23,20. 18 Mart 937 Perşembe İstanbul — Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Plâkla Türk musikisi, 12,50 He- vadis, 13,5 Mühtelif plâk neşriyatı, 14 Son. Akşam neşriyütı: 17 İnklâb dersleri üniversiteden naklen Yusuf Hikmet Bayur. 18,30 Plâkla dans musikisi 1930 Konferans doktor Salim Ah- med (Cihazı hazmi tufeylâtı). 20 Sadi ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları, 20,30 Ömer Rıza tarafından Arabca söylev. 20,45 Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları. Saat âyan. 21,15 Orkestra. 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı. 22,30 Plâkla sololar. Opera ve operet parçalar. 23 SON. de beni sinerantograf busesile mü- kemmel surette 482 defa öpebilecek bir aktör arıyorduk. Tam dört artist değiştirmeğe mecbur olduk. 482 kere öpmek kolay mı? Artik öpülmekten gönlüm bulanmıştı. İşte böyle yorgun, bitgin bir halde, dinlenmek için ziya- fetinize geldim. Bir de baktım ki bu- rada da ayni şey! Onun için taham- mül edemedim. Jerry ile nişanlanma- mın sebebi de beni öpmeğe kalkacak yerde yüzüme bir tokat atmasıdır! Hikâyeci rin canını cehenneme göndermek her zaman" elimizdedir. Onu İstanbula götürelim.. İspanyada, papanm yap- tığı işleri padişah da anlasın. Diyordu. Reisler yavaş yavaş yatış- tılar, Rüstem kaptan hiddetinden dudak- Yarını ısırıyor: — Âh çu herifi bir ele geçirsem. kara cübbesini boynuna dolayıp bir hamlede boğacağım yezldi, Diye söyleniyordu. Kaptanlar yavaş yavaş paşa gemi- sinden dağılarak, Mayorka müslü- manlarına yardına koşuyordu. Ma- yorka adası bir gün içinde baykuşlar öten harabelere dönmüştü, Büyük konaklar, zarf köşkler. bahçeler, 1i- monluklar.. tarihi mescidler. çeşme- ler.. minareler. hasılı adayı güzelleş- tiren bütün binalar yanmış ve yıkıl- mIŞtI, Dünkü zenginler ve kustüyünde ya- tan asılzadeler şimdi sefil ve perişan bir halde sokaklara serilmişlerdi. Türk denizcileri bütün felâketze- deleri sahilde liman ağzındaki büyük meydana topluvor ve kendilerine yi- yecek, İçecek dağıtıvordu. Civovaninin para İle sokturduğu kundaklar bütün bir memleketin hu- tur ve saadetini yashvetmişti, makla beraber, içlerinden bazıları: Eğer Mayorkaya bir İspanyol ordu- — Kemal rejs doğru söylüyor. Kâfi- BORSA Istanbul 16 Mart 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât lat. dahi o 96,75)1ş. B. Hamiline 10,50 Kuponsuz 1933 » Müessis 83,— istikran 0 99—İT.C. Merkez Öntürk! © 19,40) Bankası 96,50 » 1 1890)Anadoluhin. 23,— » M 18,85) Telefon 6,25 Mümessil | 42,40) Terkos 11,25 » N 9990) Çiminte o 14,59 ». N İttihat değir. 10,90 İş Bankası o 10,50) Şark o» 1,10 Para (Çek fintleri) Park 17,30, —| Prağ 72,73,75 Londra 616,—,—| Berlin 197,15. Nev York 79,30.—| Madrit © 11,47,75 Miine ( 15,06,82 Belgrad 34,74.— la Kİ pike İİ Cenevre — 3,4B,15 4.90 Brüksel || 4,70,94) Peoso Amsterdam 1,45,12| Bükreş | 108,27,92 Solya (| 64,61,—İMoskova (o 2461,— Ticaret ve zahire borsas! 16 Mart flat ve muameleleri ğun » Buğday 198, arpa 27, deriz çifti 5000 kuruş, sansar derisi 3 — Telgraflar 15/3/937 Londra mısır Lâplata mart tahmili korteri 25 Şi Ki. 3 Kr. 54 Sa., Londra keten tohumu Lâplata mart tahmili to- nu İZ Ster. 5 Şi 7Kr.44Sa, Anvers arpa Lehistan mart, nisan tahmili 100 kilosu 124 B. Frank Ki, 5 Kr. 23 Sa; Uiverpul buğday mart“ tahmili 100 ib- resi 9 Şi. 7/8 Pe. Ki 6 Kr. 17 Sa, Şi- kağo buğday Hartvinter mayıs tahmili buşeli 136 1/4 sent Ki 6 Kr. 32 Sa, Vinipek buğday Manitoba mayıs tahmili buşeli 132 7/8 sent Ki 6 Kr. 16 Sa, Hamburg iç fındık Giresun derhal tah- mil 100 kilosu 157 R. Mark Ki. 79 Kr, 78 Sa, Hamburg iç fındık İzvan der- hal tahmil 100 kilosu 156 R. Mark Ki. 79 Kr. 28 Sa, kullanan müslümanları engizisyon mahkemelerine vermişlerdi. İspanyolların içeri vilâyetlerde ta- kib ettiği (müslümanları imha siya- seti) ni papadan. başka körükliyen İspanyaya gelişinin sebebi de bu idi, Civovani İspanvada avlarca canlı bir Kundak halinde dolaşmış ve Pa- panın bütün dileklerini İspanya ra- hiplerine aşılamakta gecikmemişti, Mayorka adası müslümanları izti- rab ve yoksulluğa düşerken, yeni ve korkunç bir haber daha geldi. — Malkaya düşman ordusu gi miş... Gerçi bu haberi bir kaç gün önce de almışlardı. Fakat, uydurma bir haberdir diye *nanmamışlardı, İkinci defn gelen haberin doğruluğunda şüphe yoktu. Bu haberi, o sahilden AKŞAM'ın | Çocuk dünyası tarafın- dan çocuklar için tertip edilen müsabaka tafsilâtı Bu müsabakada kazanacak 22 küçük oküyucumuza (50) lira mükâfat tevzi edilecektir AKŞAM ber seviyedeki karileri için her yıl açtığı büyük müsaba- kadan başka çocuklar için de bir müsabaka İertib etmeği düşün- müştür. Müsabakanın çocuklar için faydalı olması şart olmakla beraber onları derslerinden alı- koymaması da lâzımdır. Bunun için müsabâkâ şekli mümkün ol- duğu kada” kolaylaştırılmıştır. Müsabaka âslıhdaki bilgi değeri- ni muhafaza &decek, fakat iştirak edenlerin Kıymetli saatlerini lü- sumsuz yere işgnl etmiyecektir. Müsabaka Şu şekilde yapılacak- tar: i — Her-gün (AKŞAM) ın (5) inci sahifesinin beşinci sülu- nunda bir hayvan resmi neşredi lecektir. 2? — Müsabakaya girmek isti- yen çocuklar bu resimleri kesip biriktireceklerdir. 3 İ (00) anin hayean törmüinin ve BİRBİRİNE DÜŞMAN OLAN hayvanları yanyana yapıştırıp isim ve aâreslerile beraber (Ak- şam gazetesi ÇOCUK DÜNYASI bilmece memurluğuna) göndere- lardan (22) kişiye sıra ile şu he- diyeler verilecektir; miştir. Tahkikat devam ediyor. ; : Ü tk İli işin 13 yi,