6 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

6 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM | | | | i sam Yan Fr, “gili i eden bir kabadayı Six; ASİ İCMAL Ingilterenin Avrupa politikası İngüterede bugün gerek parlâman- gerek matbuat ve mahafilde en #iyada harici politika ve silâhlanmak İşleri üzerinde münakaşa edilmektedir. Silâhlanmak işt le beynelmilel politik arasında sıkt münasebet bulundur İundan münakaşalarda her ikisi birden Mevzu olmaktadır. İngiltere beş seneda buçuk milyar İngiliz Hrası fevkalâ- sisat vermek suretile donanma- sm dünyanın tekrar en kuvvetli bah- haline getirecek ve hava kuvve de son derecede arttıracaktır. Bu silâhlanmak işi zaruri bulundu- şimdi bütün İngiliz milleti müğ- ir. Silâhları bırakma davasının &n büyük müdafii bulunan İngiliz ame-! İs partisinin bile bu fevkaldde tahsi- sata itiraz etmemeğe karar vermiş ol Mas da bunu gösteriyor. Fakat muha- | olan bu parti silâhlanmak zarure- doğuran devletin Karici politika- Sint beğenmedi ve Hariciye nezaretinin | ine muhalif rey verdi. ngiliz kabinesi bütün milletin tas- Vİbİ ile fevkalâde silâhlarımak yolunu arlık kati olarak tutmuştur. İcabın- >dabir buçuk milyar İngiliz Hralık tah- Silafın, fevkinde de masarif altına gi- Tecektir. Su kadar var ki, hariet poli- gene ihtiyatı elden bırakma Maktadır. İngilterenin artık kendi a İ HANGİSİ KÂRLI? Büyük hayvan mı yetiştirip satmak kârdır, yoksa küçük hayvan mı? di- Ye bir Sual soracak olsam, bana der- * pek az düşünerek - büyük hay- Yetiştirip satmak elbette daha dar! diyeceksiniz. aki le değil, Size bir misal ile ispat : “yim. Meselâ İngilizler kenarye ku- İç ŞOK severler, Bilir misiniz İngi- vede bir senede kaç tane kanarya Satilar? Yarım miyon. Bü yarım milyonun dörtte biri İn- teteye orta Avrupadan gönderilir, «Harz ve Tirol suntakalarında bü- ke bİr kanarye canayil vardır. Her- ir bildiği carı tüylü kuşlar güzel zel ötmezles, Onları ötmeğe alışlır- mühim bir iştir, Güzel öten Iyi iekiştiril miz iyi cins bir kanarye de Tire. eder. En basit öten kanaryo- Pi değeri beş liradır. İngiltereye gön- M yüz yirmi beş bin kanarye lira kâr bıraksa, yalnız kanarye nden orta Avrupaya senede b Yirmi beş bin lira giriyor demek- JAPONLARIN KALBİ “apon sıhhiye uezareti ölüme sebe- Yet veren hastalıkların bir listesini Yapmağa inemur edildi. Bir komisyon ve bu komisyon Japonyanın tün sihhi müssseselerine bir mek-“ tap Yazıp Japonların en fazla hangi | talıklardan öldüğünü sordu, Gelen cevaplar. dikkate şayandır. yeryüzünün, kalbi en sağ- am Olan insanlarıdır. 100.000 ölüm in ancak 7 tanesi kalbdendir. Avrupada da kaibleri en sağlam İn- b İtalyanlarmış. 100,000 ölümde kalbdenmiş, Onlardan sonru Fran- Sirlar geliyor. 10,000 de 15. ğı her tarafta sorulmakta idi. Buna İngiliz parlâmentorunda Ha- riciye nazırı Eden ils Mühüri has lor- du açık cevap verdiler, Bunların 8öK- lerinden İngilterenin bütün Avrupa sulhünü bir kül saymadığı açık ola- rak anlaşıldı. İngiltere kendi toprak- larının da emniyeti için elzem olan Fransa ile Belçikayı ve Berlin le yeni mlsak yapıldığı saman Almanyayı da süldhla müdafaa edecek ve fakat Çe- koslovakyayı mildafaa için yahud S09- yetlere yardım maksadile bir harbe gir- miyecektir. İngiltere bunlara karşı Milletler 08- miyetinin diğer azaları gibi bundan terettüp eden ve mahiyet ve şümulü bell olmsğan taahhüdleri ifa edecektir. Bu taahhildlerden, taarruza uğrıya- cak bir devlete bir falde gelmiyeceği Habeş meselesinde meydana çıkmıştı. İngütere Avrupanın. ortasında ve şar- kında bulunan devletlere yardım et- mek şöyle dursun bunlar ile Fransa- nın tedafük tttifaklar ls bağlanmış ol- masını bila İngiliz nazırları parlâmen- toda alenen tenkid ettiler. İngütere- nin Avrupa politikası son münakaşa” larda iyice tavazzuh etmiştir Feyzullah Kazan | MADENCİLERE MÜJDE Artık maden ameleşi, yerin dibinde, ellerinde kazma, ter dökerek kömür kazmıyacaklar. Moskovalı bir mühen- dis su tazyiki ile kömür kırma maki- nesi icad etti. 15 atmosferlik bir su fışkırması İle 8 dakikada 11 ton kömür kırılmıştır. Hesap edilmiş: Bir makine, bir ame- le ile 24 saatte 1,500 ton kömür kırı. yormuş, PAHALI KİTAP Öldüğü söylenen meşhur Lavrensin ölümünden sonra hatıratını bastılar. Bu kitap dünyanın en pahalı kita- bıdır: Kitabın ismi «The Mint» dir, Ame- rikada basıldı. Yalnız on fki tane ba- sıldı. Beher tanesinin fiati yöz bin Jiradır! Lavrens sağlığında da bir eser yaz- mış ve on tane bastırmış, beherini | 4,000 Ilraya satmıştır. Görüyorsunuz ya, herifin her şeyi pahalıya mal oluyor! PARİSİN IŞIKLARI Işık diyarı! Kime söylerseniz söyleyiniz, ışık di. yan denince Paris akla gelir. Pariste 32045 havagazı, 21,127 «elektrik lâmbası vazdır. Biliyor musunuz Paris belediyesi- 'nin tenvirat bütçesi ne kadardır? 62 Yalnız parayı veren düdüğü çal. maz, parayı veren aydınlânır! TÜTÜN SARFİYATI Biliyor musunuz senelik tütün sar- fiyatı ne kadardır? Size bu, in, cak bir rakkam gelecektir: 50 mtiyon üç yüz seksen yedi kilo, Bu rakkamda sigara, sigar, Pipo tü- tünleri dahil olduğu gibi enfiye de dahildir. Entiye modası yavaş yavâş geçiyor diyorlar ama innmayın. 1945 de iki milyon Kilo enfiye Sürfedilmiş! Bir zahmet daha et.. Yer Yüzünün en kuv- ii adamı olduğunu - MAMA binmiş, köylerde ken, - köylerden Mz” çok kuvveti bir adam Bunu işitiyor ve hemen o boy ölçüşmek sevdasına ka- reağ doğru o köye gidiyor. Adams NCE atından iniyor ve soruyor: banlesizlik — Yer yüzünün en kuvvetli adamı şen misin?.. İsbat e? bakayım bana Köylü onu yakalayınca bir ik sal layıp top gibi hendeğin öte tarafına fırlatıyor. Adam kendine gelince köy- lü soruyor: — İstediğin bukadar mı idi? — Aşağı yukarı, Yalnız bir zahmet daha et te şu atımı da buraya kadar fırlat! Nörasteni, zafiyet ve Chlorose , KANSIZLIK icin yegâne deva kanl ihya eden EA mana etlbDa tarafımdan tertip eörlaişlir. SIROP DESCHİENS, PARIS ka N za Feshane Fakdikün TİYATRO TENKİDLERİ: 936 yılını çok müsait © vazıyette bitirdi Sermayenifi en mühim kısmı Sümer banka ait olan Feshane yünlü dokü- ma fabrikası, 1936 yılını çok müsait bir vaziyette bitirmiş ve bu yıl zarfın- dâ, geçen senelere nazaran çalışmalar rında kuvvetli bir inkişaf kaydetmiştir. Fabrikalarınm bütün imalâtında geçen seneye nazaran göze çarpan yükseliş bunun bâriz gelilidir. Fabrika 1936 nın ilk 11 ayı zarfıne da geçen yılin ayni devresine nazaran # 18 noksanrolarak 571,066 kilo yerli yapağı satın-almış fakat kamgam mübayaası bi esnada 96 228 artışla 72,116 kilodan 236,728 kiloya yüksel- miştir. Bu da, kamgarnla dokunan iyi kalite mallara piyasada günden güne rağbetin artmakta olduğunu ifade eder. Bursada kurulmakta olan Merinos yün iplik fabrikası çalışmaya başladığı za- man, Feshanenin şimdi hariçten getir- mek zorunda kaldığı kamgarn ipliği o zaman Sümer bankın bu yeni fabrika- sından temin edilecek ve harice giden mühim bir para tasarruf edilmiş ola- caktır, Feshane fabrikasının yerli yapağıdan| imsl etğiği iplik miktarı 1936 nın ilk 11 ayında, geçen yılın ayni devresine nazaran” 11 bir yükselişle 800,000 ki- loya çıkmıştır. Bu müddet zarfında fabrika ipliğinden kumaş imali © 2 artışla 548,448 metreye, Avrupa ipli- ğinden kumaş imali ise $ 37 artışla 205,681 metreye yükselmiştir. Bu on bir ay zarfında fabrika 90,424 liralık battaniye yapmıştır ki, geçen sene ay- ni müddet zarfındaki imalâttan 96 215 bir fazlalık vardır, Ayrıca fabrika 88,548 liralık kilim de imal etmiştir. Bu suretle on bir aylık umum İma- lât yekünu 1,870,213 rayı bulmuştur. Geçen seneye nazaran bu rakam 96 24 nisbetinde fazladır. Bu imalât kesafe- tini temin için fabrikada vasat! olarak binden fazla işçi çalışmıştır. 'Tedkik ettiğimiz 1936 nın ilk on bir ayı zarfında fabrikanın umum satışla İ ri geçen senenin ayni devresine naza- ran Şe 0,66 nisbetinde bir artış arzet- mektedir. Fakat doğrudan doğruya pis yasaya yapılan satışlarda bu artış nis- beti © 40,50 dir ki, asıl sevinilecek ra- kam budur, Çünkü fabrikanın piyasa- da gitgide kendine daha mühim bir iti-; bar temin ettiğine delâlet etmektedir. Bu rağbef fazlasının tabii bir neticesi olarak fabrikanın piyasa için hazırlan» miş stoklarında geçen seneye nazaran vasat! olarak “b 40 nisbetinde bir aza- lış kaydedilmiştir. Feshane fabrikası, mill endüstrimiz içinde kendine temin etmiş olduğu Ş$€- refll mevkii her gün biraz daha takvi- ye edecek bir muvaffakıyetie çalışması») na devam etmektedir. Ilk mektepler Yeni müfredat programın” dan alınan neticeler tetkik ediliyor Maarif müdürü Tevfik, dün şehrin muhtelif yerlerindeki ilk mektepleri teftiş etmiştir. Maarif müdürü, ilk mek: teplerde bilhassa yeni müfredat pro- gramının tatbikinden şimdiye kadar alınan neticeleri gözden geçirmiş ve mektep muallimlerine bazı talimat ver- miştir. Maarif müdürü bu teftişlerine “devam edecek ve İstanbul ilk mektep- lerinde yeni müfredat programın tat-i bikinden alınan neticelere göre vekâle- te bir rapor gönderecektir. İlk müfredat programı bu sene İlk defa olarak tatbik edildiğinden maarif vekâleti diğer vilâyetlerin maarif mü- dürlüklerinden de bu mahiyette rapor» lar istemiştir. Raporlar yen! müfredat programının gelecek sene de aynen mi, yoksa tadil suretile mi tatbik edilmesi lâzım gele- ceğine dair bir fikir verecektir. İplik beyannameleri İplik beyannameleri (için vetilen mühlet dün bitmiş ve ticaret odası be- yannameleri tetkik ve tasdike başla- Mıştır; Odanın tasdik ettiği cedvellere göre satış yapılacaktır. zaf Saran . , tal, â Şehir Tiyatrosunda: Ümit Bundan otuz yedi yıl evvel, Pariste Antuan tiyatrosunda yirmi üç yaşın- da bir gencin ilk eseri oynandı. O ta- rihten iki sene sonra, 1902 de ayni gencin bir eseri daha, gene Pariste sahneye kondu. Bu genç muharrir alıp yürüdü, Bora, Hırsız, Samson, Pençe eserlerile Hanri Bernştayn 18- mi tanındı. Otuz yedi yıl içinde Bernş- taynın eserlerini bir çok yabancı mil- letler de tanıdılar, Ancak biz ismini duyduk, eserlerini tanıyamadık. De- rülbedayi Bernştaynı adapte etti. Borayı seyrettik. Fakat «La Refale» 1 göremedik. Boradan evvel oynanan «Hırsız» da bize <Voleur> fl anlatama- dı. «Pençe» de «La Griffe i tanıta- mamış ancak Ertuğrul Muhsin! müj- delemişti, «Samson İse «Samsun» di- ye gelip geçti. «Melos müptedi sanat- kâr tecrübelerine kurban gitti Bu hafta Şehir tiyatrosu afişlerinde: «Ümit - Yazan Hanri Bemştayn» isim- lerini okuyunca ümide kapıldık, Fran- sanın hem harp evveli hem de harp sonu müelliflerinden birini nihayet tanıyabileceğiz ümldine kapıldık; bu sefer de Halid Fahri Ozansoyun adap- tasyonile karşılaştık: Bu ümid de su- ya düştül .. Hanri Bemştayn realist bir muhar- rirdir, ancak zamanın haleti ruhiye krokilerini çizen ressam değildir. O, eserlerinde devrin havayi nesimisini, muasır sosyetenin iklimini tekâsüf ettirir. Eserlerinde para mühim yer tutar. Borada kumarla ve kumardan konuşulur; Hırsızda muhatap hırsız- Tıktır; Samsonda, Braşar rakibini çö- kümü altında ezmek için kendini If- 1âsa sürükler; Feliksde, Lösür her türlü ahlâk kaldelerinden, vicdan kaygularından sıyrılarak mücadele- sine lâzım olanı parayi - her ne suret- le olursa olsun - kazanmaktan zevk duyar ve bütün bu arada, harp evve- Hdevrinin tefessilhe yüz tutan hava- yi nesimisi, muasır sosyetenin bozuk iklimi tekâsüf eder. Bernştayn 1930 da Pariste, <Univer- sitö des Annalss»> da verdiği bir kon- feransında, otuz yıldanberi çok de- ğiştiğin! söylüyor. 1934 de yazdığı «Espoirı okuduktan sonra - Şehir tiyatrosunda oynanan <Ümlite I sey- Tettikten sonra değil - söylediği kadar değişmediğini anladık; Bermştayn hep ayni yolun yolcusu: Devrin gene ha- vay! nesimisini ye muasır sosyetenin iklimini tekfsil! ettiriyor; paraya gö- ne mühim bir mevki veriyor. Teksif ettiği havayi nesimi gene tefesslihe yüz tutmuş bir hava ve muasır sosye- tenin fklimi gene bozuk. Ancak bu se- fer milellifin bir ümidi var: Yeni ne- sil sösyeteyi dezenfekte edecek; hava- Yi nesimi durulacak, iklim düzelecek! <Espoir» 1 şöyle vülgarize edebili- riz: Harp evvelinin havası mütefessih, sosyetenin iklimi bozuktu, çünkü iz divaç «gündüzleri çifte hırlama, gece- leri çifte horlamaâs 1d!, Yeni nesil için- se İzdivaç karşılıkh anlaşma, karşılık- Tı sevişme, karşılık saygıdır. Eski nesil için aslolan paraydı. Parasız sa- adet, saâdet telâkki edilmezdi. Yeni nesil içinse temel olan çalışmak, uğ- Taşmak, didişmek ve bütün bunları başaracak kuvveti de aile birliğinde bulmaktır. *Espoir»> da 55 lik bir ihtiyar var. dır, fakat görünüşte ihtiyar değil, an- cak yorgundur. Ast! tavırlı, vakur bir İnsandır. Kırk beşlik karısının Jigolo- larla düşüp kalkmasına rağmen ah- lâksız ve sefil ruhlu değildir, Acına- cak, biçare bir insan da değildir. Ce- mlyetin yetiştirdiği, sivriltiği, yük- selttiği, mevki verip verdiği mevkle hürmet ettirdiği saygı değer bir zat- tar. Karısı belki de 50 lilik var. Fakat dinç ve gürbüz bir kadındır, Harlku- lâde bir kadın. Heykel gibi bir vücud, Bu kadın sonradan görmelikle ne kaskatı olmuş bir bayandır, nede gördüğünü O hazmedemiyerek &dileş- miş bir mahalle kadınıdır. Mükemmel bir «hanımefendiz dir: O sosyetenin kadınıdır. Bizce «Espoir» in bu iki temel dire- inden sonra, bu kari kocanın iki kızı geliyor. Biri erkekleşmiş bir spor- cu kız, öteki içli, duygulu, çekingen ir sabi ni i Kaf bir kız... Daha sonra, evvelâ sporcu İle nişanlanıp, yanıldığını anlayınca Üvey kız kardeşi çekingenie evlenen genç ressam var. Bu arada da cebi kadar kafası da koş, kaba bir züpbe görüyoruz. Bir muhitte yaşıyan bu biribirine ad İlynetli insanların gene biribirlle müşterek öyle hisleri var, ki hiç biri yadırganmıyor. İçli, çekingen kız, üvey babası kadar asildir. Beyninde spor sözünden başka bir şey taşımı- yan kızın harekâtına, #hanımsfendi» annesinin zevk ve eğlence temayülü tempo tutar. Çalışkan, mevki sahibi olmağa armetmiş gencin yanında da, bardan bara dolaşan, durmadan içen Jigolo, cemiyet ibresini kımıldatarak hayale hakikat çeşnisi katar. «Espoir» da esen havayi nesimi, ba- rınlan iklim, bugünün havası ve bu- günün iklimidir ve o havayı teneffüs edip o iklimde yasıyanlar da, o kadar recidirler “ki gülünç hiç bir tarafları yoktur. Espoir, mevzuu kısaca -anlatılamı- yacak kadar uzun olmakla beraber, güzel ve kuvvetli bir eserdir. ... Halid Fahri Ozansoyun adapte et- tiği ve İstanbul Şehir tiyatrosunun oynadığı «Ümlt de ise bambaşka bir hava esti, Bernştayn der ki: Ben Tenlistim çünkü dilim ve üslübum realisttir. Halbuki arkadaşımız Halid Fahrinin adaptasyon üslübu hiç te realist de- gildi, bilâkis romantikti, melez bir üslüptu, <Ümite de: «Hah, tam sözün üstüne düştün» gibi mahalle lehçesi kullananlar; «haline çok üzüldüm diyecek yerde «doğrusu üzüldüm çök müellifin bariz şahsiyetini de ortadan yok etti. Namli €Orest» eserinde Aga- memnon Rasin; Otello da Otello Şekla pirse, «Ümitede 'de Emil, Bemştayn- dır. Halbuki «Ümit» de Emil yerini fu- tan sanatkâr kâh her ahlâksızlığı has meden dejenere bir bunak, kâh aci- nacak biçare bir insan oldu. Kırk beş- ik bayansa, gülünmesi lâzımgelen gülünç, basit hattâ vülger bir kadın seviyesine düştü. Müellifin «Ümlt beslediği gençilğin timsali, adaptas- yonda toy bir Aşık, şöylece bir jJönprö- miye olarak kaldı. Zengin genç kızla Jigolo esasen eserde üçüncü plânda dır. İçli ve duygulu genç kız rolü muvaffak olandı. «Ümit» temsilinden sonra, Melek bize biraz daha ümit verdi. Havası çok iyidi, ancak sesini dinliyenlere duyurması şarttır. «Ümitsin sahnemizde muvaffak ol- ması İçin her şeyden evvel, realist bir üslüpla tercüme edilmesi, Saminin rolünü Ertuğrul Muhsinin, Neyire Keyirin rolünü Bedia Ferdinin, Mele- gin rolünü Neyire Neyirin oynaması Yâzımdı. O zaman muhakkak ki Hü- seyin Kemal çok daha mükemmel bir gençlik timsalı olurdu. «Ümit, kuvvetli ve kudretli sanat- kâr eseridir. Bizim sahnede yeni ye- tşenlere tecrübe tahtası oldu. Bemş- tayısın «Espolr» mı bizde oynanmadı telâkki ediyoruz. Selâmi İzzet Sedes Trabzondan hayvan ihracatı Trabzon 4 (Akşam) — Vilâyet mec- isinde okunan rapora göre 936 yılında Trabzon imanından 117,000 hayvan ihraç edilmiş, 25,000 hayvan kesilmiş, 7 köyde koyun çiçeği, 5 köyde şarbon hastalıkları çıkmış, fakat baylar ida- resince alınan sıkı tedbirler sayesinde bu hastalıklar genişlemeden söndürül müştür. Bu seneki Trabzon bütçesi 520 bin liradır. Elektrik kilovatı tari- fesi 20 kuruştan 15 kuruşa indirilmiş- tir. vilâyet meclisi, vazifesini bitirdi- ğinden dağılmıştır, Trabzonda fındık mahsulü Trabson 4 (Akşam) — Bu sene Trab- zonun fındık mahsulü 60 bin kantar tahmin ediliyor. Fiati 28 kuruştur. Bu sene Rizeden 60 milyon portukal ihraç edilmiştir. riğzeyi alasş edebe

Bu sayıdan diğer sayfalar: