Melâhati çok seviyordum. Öteden- Deri, evlenmek dikrinde değildim, Fa- kat Melâhat benim idealime o kadar UYgun bir kız çıktı ki ömrüm olduk- Şa bekâr kalmak tasavvurlarını bana unutturdu. Hattâ şimdi o olmazsa hayatta mesud olmak imkânı bulun- Mıyacağına hükmettim. Kendisine aşkımı itiraf etmeden ev- Yel, onun kalbini kazanmak için elim- Eleni yaptım. Hep etrafında do- ım, 'Teklifsiz ahbabı oldum. Ha- Mh, bir çok uğraştıktan sonra, onun da benden hoşlandığına dafr biraz £ getirdim. Ve bir gün işi ken- disine açtım. Söylerken, bu kadar si- kımı, kekeliyeceğimi hiç hatırı- MA getirmemiştim. Meğer bir genç ki- Ya evlenme teklif etmek bile zor bir İş #mişi Ben Sözlerimi bitirince, Melâhat tatl bir gülümseme le cevap verdi: ”— Azizim Hikmet, dedi, mesele si- 3in hissiyatınıza iştirak edip etmemek değil. Benim görüşüme na- Yaran, siz pek dalgınsınız. Benim de öyle mükemmel bir şey de- ÜN. Fakat insan, evlendiğinin ertesi Sabah yatakta beni yanında görünce: “Sa Vay Melâhat, senin burada işin Diye sorabilecek bir kocaya nasıl Yârabilir? Çünkü sen o kadar dalgın- in ki bir gece sonra evli olduğumuzu bile unutursun diye korkarım. Doğrusu, mahcub oldum ama mağ- Mib olmadım. — Alay etme, Melâhat, dedim, Kor- kun bundan ibaret ise kolayını bulu- Buz. Evlendiğimiz gece mendilime bir düğüm yaparım. Bunu görünce, er- lendiğimizi hatırlarım, Melâhat kat'i ve ciddi "bir tavırla Sevap verdi; — Yok yok, olmaz Hikmet, , kuzum. girer ii ii İ Li 8 i ; i : Yazan: İSKENDER P. SERTELLİ İpi tekrar sarkıttılar.. Ve Venedikli rahip iri gövdesile ip- te sallana sallana yukarıya çıktı, Rüstem rahibe söz vermişti.. bütün gemiciler palalarını kınlarına sok- Muşlardı, Rahip geniş bir nefes aldıktan son- Ta, yere serildi; — Az kaldı boğuluyordum.. beni ölümden kurtardığınız için hepinize teşekkür ederim! Türklerin misefir- Perverliğine ve insanlyetine sığınıyo- Tum. Dedi. Rüstem ateşi söndürtmüştü. Köylüyü, kayıkçıyı ve rahibi yaka- Madılar.. Bahile indirdiler. ... VENEDİKLİ RAHİP NELER ANLATIYOR? Kemal rels Venedikli rahibin kol- larnı çözdürmüştü. Sahil boyunda gittikçe artan kala- balik arasında Receb relsin gözleri Işıldıyordu. Rahibi paşa gemisine götürdükleri Baman, Receb reis sahilde kalmıstı. KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ sen tecrübe et, Melâhat, — Tecrübe mi ? — Öyle yal Meselâ, ömret bana, filân günde, filân saatle, filân daki- kada istediğin yere gideyim. Eğer bu- nu unutursam aşkın bile beni dalgın- lıktan kurtarmıyacağımı anlarsın. Ben de artık seni hiç rahatsız etmem. — Demek beni gerçekten bu kadar çok seviyorsun? — Şüphen mi var Melâhat? Bütün ruhumla seni geviyorum. İçini çekti: — O halde, yazık, dedi. Haydara vakitsiz bir mektup yazmışım. Yerimden sıçradım. — Haydara mektup mu yazdın? Ne yazdın bakayım?, Melâhat izahat verdi: — Onun Ankarada bir yazıhanesi olduğunu biliyorsun. Geçende, Anka- raya gidecekti. Gitmeden evvel bana 4Melâhat, dedi, biliyorsun ki seni s0- yiyorum, Fakat her dakikn yanında bulunup da bunu sana hatırlatmağa imkân yok. Ben Ankaradan gelinciye kadar en az iki ay geçecek. İstersen arada sana mektup yazarım, Fakat sen de ben! sevdiğini anlıyacak olur- san bana iki satır bir şey gönder. Hat- tâ sadece: «Gel!» diye yazsan, Kâfi. Ben bemen koşar senin yanına geli- — Ne olacak? Dün akşam ona yaz- dım. İçimde bir ümid canlandı; — Dün akşam, hal öyle ise daha her şey mahvolmamış demektir. Çün- beni tecrübe için vakit bulursun... Ümld ederim ki, seni ne kadar sevdiği” miz anlıyacaksın. Melâhat sözü uzatmadı: — Peki, dedi, haydi gel, Haydara mektup yazalım, Mektubu yazdıktan sonra, tatlı tatlı yüzüme bakıyordu: — Ümit ederim ki bu mektubu yazdığıma hayatta beni pişman et mezsin? Son derece mesut idim, İçimden den şimdi rica deceğim şey sadece be- ni tecrübe etmenden ibaretti. Ne yapayım, söyle? Gülümsedi: — Söylerim, dedi. Yarın değil, öbür Melâhatin yanından pek Memnun bir halde ayrıldın. Artık hafız ek. No 120 arkadaşlarına: — Ben bu herifi tanıdım, diyordu, haniya Venedik sularında sulh yap- mağa gittiğimiz zaman bir adada kar- şımıza bir kaç rahip çıkınıştı. Eski denizeilerden biri bu vakayı hatırlıyarak bağırdı: — Ben de tanıdım şimdi bu tüysüz Ve kadın suratlı adamı.. bize İncilden, İsadan bahsetmişti. Receb reis sahilde kalamadı. kayı- Ea atladı. amiral gemisine gitti. Kemal res, rahibi sorguya çekmis- ti. Rüstem de amiralin yanmda du- ruyordu. Amiral, rahibe sordu: — Venedikli olduğun muhakkak! Buralara niçin ve nasıl geldin. anlat bakalım? Rahip korkak bir sesle cevap verdi: — İlkönce, adamlarınız gibi siz de bana söz verdiniz: Hayatam emniyet altına girsin, Ondan sonra konuşu» Tuz Kemal rels gülümsiyerek rahibin yanına sokuldu: — Bize itimad et! Seninle bir ahş- verişimiz yok. Hattâ seni memleketi- ne kadar da götürebiliriz. En şiddetli baş ve diş ağrılarını GRiPiN hararetle tavsiye edilmektedir icabında günde üç kaşe alınabilir. zersizleri yapıyordum, Tecrübeye ken- dimi hazırlıyordum. Son derecede me- sut idim. Melâhat ile kuracağımız yuvayı, hissedeceğimiz saadeti, süre- ceğimiz tatl hayatı düşündükçe dün- ya gözüme daim! bir bahar içinde görünüyordu. Bir gün sonra Melâhatin evine git- tim. Mecidiyeköyünde bir köşkte oturuyorlardı. Onu bahçede, hanım- elierile kaplanmış kameriyenin » ak tında bulacağıma emindim. Pakat köşkün kapısından girince, yıldırımla vurulmuşa döndüm. Melâhat vakıa kameriyede idi. Fa- kat yanında Haydar yardı! Beni görünce Melâhat ayağa kal- karak yanıma geldi. Acı acı: — Hayret ediyorum, Melâhat, de- dim.. Bana ne vadetmiştin. Hani Hay- dara red cevabı verecektin. Melâhat omüstehziyane yüzüme baktı: — Evet, dedi, vadetmiştim. İstan- bula gelmemesi için Haydara senin yanında mektup yazdım. Bu mektu- bu sana teslim etmedim mi? Sen niçin mektubu postaya vermeyi nunt- tun? Tikâyeci —Zaten aramızdaki dostluk, e5a$- h bir sulh muahedesile takviye edil- miştir. Eğer yakında buradan Türki- yeye dönecekseniz, beni de geçerken Venedik adalarından birine bırakma- nızı dilerim. Beri kimsenin düşmanı değilim.. bütün İnsanların dostuyum. Venedikli Tahip bu. sözleri söyler- Ken vücudünü iki büklüm yaparak, yerlere kadar Iğilmişti, Kemal reis: — Pek âlâ, dedi, söz veriyorum. Bizim misafirimiz olarak - gidinceye kadar - yanımızda kalırsın! Çok ya- kında İspanya sularını terkedeteğiz. Rahip geniş bir nefes aldı: — O halde buraya niçin geldiğimi anlatayım size. Geminin güvertesinde toplanan gemicilerin ortasında sorguya çekilen rahip anlatmağa başladı: — Papa sekizinci İnossan beni Ro- maya çağırmıştı. Geçen yıl kendisine ziyarete gittiğim zaman, Türk donan- ması henüz İspanyol sularına gitme- mişti., fakat, İstanbula gelen Endülüs heyetinin ricasını kabul eden padişa- hım oraya yardıma karar verdiği giz- İce haber alınmıştı. Papa İnossan işte bu endişe ile beni İspanyaya gön- dermeyi düşünmüş. — İspariyaya gidip ne yapacaktin? — İlkönce papa hazretlerinin (İs- 4 Mart 937 Perşembe İstanbul — Öğle neşriyatı. 1230 Plâkin Türk müsikisi, 12,50 Havadis, 13,5 Muhtelif plâk neşriyatı. 14 Son. Akşam neşriyatı: 17 İnkilâp ders leri. Hikmet Bayur tarafndan Üni- versiteden naklen. 18,30 Plâkla dans musikisi. 19,30 Maryo Parudi tarafın- dan Gitar solo, 20 Rifat ve arkadaş- İarı tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları. 20,30 Ömer Rıza tarafından Arabcx söylev. 20,45 Saliye ve arkar daşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları, Saat ayarı. 21,15 Or- kestra. 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı. 22,30 Plâk- la sololar, opera ve operet parçaları, 23 Son. Ecnebi İstasyonların Bu Akşamki En Müntahap Programı Triyeste (263,2) saat 22 «Domenico Cimarosaz nım gizli izdivaç. Melodram 3 perde. Ti; nakil, Peşte (549,5) 20,30 Verdinin «La forza del destino> operası. Kırali operadan na- kil, Oslo (1153,8) 21 Senfonik konser Bükreş (364.5) 21,15 Senfonik konser, Lüksemburg (1293) 23,30 Senfonik Konser, Hamburg (331,9) 19 Piyano konseri (Chopin ve List?) den parça- Jar. Belgrad (437,3) 20,50 MIM şarkı- Jar. LM (2473) 21 Caz musikisi. Dans musikisi Hamburg (331,9) saat 21,10 - Juan Les Pins (235,1) 0,15 - Londra (asa dalga) 22,25. 5 Mart 937 Cumâ İstanbul —Öğle neşriyatı; 12,30 Plâkla "Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: Son. Akşam neşriyatı: 17 İnkılâp dersle- ri: Hikmet Bayur tarafından üniversi- teden naklen, 18,30 Plâkla dans musi- kisi, 19,30 Spor müsahabeleri, Eşref Şefik tarafından, 20 Vedia Riza ve ar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30 Ömer Riza taratın. dan arapça söylev, 20,45 Cemal Kâmli ve arkadaşları tarafından Türk musi- kisi ve halk şarkıları, saat ayarı, 21,15 Orkestra, 22,15 Ajans ve borsa haber- leri ve ertesi günün programı, 2230 Plâkla sololar, opera ve operet par- çaları, 23, Son. iş yurdu Sahibi: Faik Baharoğlu Havyar o hanındaki yazıhanesini Galatnda eski Kredi Liyone ban- kası arkasindaki Melek hanında 11 numaraya nakletmiştir. Her nevi vakıf icareleri; - taviz bedelleri, vergi işleri ve sair umum devair. nezdindeki muamelâti takip ve i eder. Telefon: 49069 Kadıköy Halkevinden: 5 Mart 937 cuma akşami saat 2) de Evimiz salonunda bay Ahmed Hamdi tarafndan (Şilr üzerinde bir izah) adh bir konferans verilecektir. Konferans- tan sonra Evimiz koral heyeti tarafın. dân bir konser verilecektir. Herkes gelebilir. panya kralına hitaben yazdığı mek- tubu götürecektim.. sonra da Türk- Tezin İspanya sularına gelmesi ihti- mealinden bahsederek, icab ederse ken- dilerine denizden yardım edebilece- ğini söyliyecektim. Kemal reis kaşlarını çatlı? — Papanın, Venedik hükümetile aramızdaki dostluğu bozmağa teşeb- büs ettiğini ne cesaretle söyliyebili- yorsun? — Ben bü vazifeleri kabul ederek bir korsan gemisile yola çıkmıştım. Papanın İspanya kralına vaktile bir yardım vadettiğini de biliyordum. Benim hakiki maksadım, Venedik cumhuriyetile Osmanlı devleti ara- şey söylemeden, kral Ferdinanda yaz- dığı mektubu alarak yola çıktım. Fa- kat, siz de benim arkamdan İspanya sularma gelmekte gecikmediniz! Bu vaziyet karşısında ne Venedik hükü. meti denizden bir vardım edebilirdi ne de papa hazretlerinin İspanyaya bir gemi göndermesi mümkündü! Her şey, sizin İspanyaya gelmenizle suya düşmüştü. Benim peşimden bu kadar çabuk yola çıkacağınızı bilseydim, İs- panyaya gelmeyi bir çocukluk sayar, ben de yola çıkmazdım. — Papa, eğer biz. İspanyaya gelme- BORSA istanbul 3 Mart 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esbam ve Tahvilât st dahi o 96,75)İş. B.Hamiline 10,20 Kuponsuz 1933 » Müessiş 83,— istikraz 99,—İT.C. Merkez ÖnltürkU 19,15,—| Bankası 9, » ON 1890,—) Anadolu his. 22,50 » İM 18,65,—| Telefon 6,50 42,30) Terkos 11,50 » İİ 59,25) Çimento (o 14,40 . İttihat değir. 10,90 İş Basllanı 10,20) Şark >» 10 Para (Çek fiatleri) Pare 16,98,05) Prağ 22,63,25 Londra 619,—| Berin 196,36 Nev York. 79;25.—| Madrik — 11,35,25 Miâno 15,00,30İ Belgrad 4,41, — Ati BBM zey 4,16,80 Cenevre © 8,46,70 Brüksel 4,68,86) Penge ; 436,18 Amsterdam 1,44,25| Bükreş ( 108,07,75 Sofya — . 64,2975İMoskova oo 25— meme enin ilan şam mk Ticaret ve zahire borsası 3 Mart fiat ve muameleleri 1 — İhalit: Buğday 120, çavdar 135, fasulye 3, mısıw 98, un 45, peynir 5. yapak 12, haşhaş yağı 3 ton, afyon 747 kilo İhracatı Afyon 16, iç ceviz 2 ton. 2 — Satışlar: Buğday yumuşak kilosu 6 kuruş 6 paradan 6© kuruş İZ paraya kadar, buğ- day sert kilosu © kuruştan 6 kuruş 22 1/2 paraya kadar, arpa kilosu 4 kuruş 27 1/2 paradan 5 kuruş 2 para“ ya kadar, çavdar kilosu 5 kuruştan 5 kuruş 3 parayo kadar, mısır sarı kilosu 4 kuruş 32 1/2 paradan 5 kuruşa ka dar, susam kilosu 18 kuruş 10 paradan, afyon ince kilosu 570 kuruştan, iç ba- dem tatlı kilosu 115 kuruştan, yapak Anadol kilosu 6İ kuruştan 63 kuruşa kadar, güz yünü kilosu 96 kuruştan, zerdeva derisi çifti 5000 kuruştan 5300 kuruşa kadar, sansar derisi çifti 3000 kuruştan 3200 kuruşa kadar, varşak derisi çifti 1400 kuruştan, tilki deri gifti 600 kuruştan 950 kuruşa kadar, porsuk derisi çifti 60 Okuruştarı 650 ku- Tuşa kadar, kunduz derisi çifti 1600 kuruştan, çakal derisi çifti 200 kuruştan 250 kuruşa kadar, tavşan derisi adedi 23 kuruştan 26 kuruşa kadar. 3 — Telgraflar 2/3/937 Londra Mer Lâplata mart tahmili korteri 24 Şi, 3 Peni Ki 3 Kr, 43 Sa, Londra keten tohumu Lâplata mart tahmili tonu İl Ster. 17 1/2 Şi Ki 7 Kr.21Sa, Anvers arpa Lehistan mart, nisan tahmili 100 kilosu 127 B. Frank Ki. 5 Kr. 40 Sa,, Liverpul buğday mart, nisan tahmili 100 İibresi 8 Şi. 6 1/4P. Ki. 5 Kr. 79 Sa,, Şikago Hartvinter buğday mayıs tahmili buşeli 133 1/2 sent Ki, 6 Kr. 19 Sa,, Vinipek buğday Manitoba ma« ya tahmili buşeli 127 1/8 sent Ki 5 Kr. 89 Sa., Hamburg iç fındık Giresun derhal tahmil 100 kilosu 155 R. Mark Ki, 78 Kr. 69 Sa, Hamburg iç fındık Levan derhal tahmil 100 kilosu 155 R. Mark Ki. 78 Kr. 69 Sa, — İspanya donanması, papadan gelecek on iki gemi ile kuvvetlenmiş mi olacaktı? — Ne de olsa bir kuvvetti bu da.. fa kat, cesaret edemediler. Bütün teşeb- büsler göri kaldı. — Krala gölürdüğünüz mektup çök mu ehemmiyetliydi ki, papa bunu ancak sizinle İspanyaya gönderdi? — Şüphesiz. çok mühimi. Papa, Endülüs sultanının para İle satın alın ması mümkün olduğu fikrini ileri süs rTöyordu. — Endülüs sultanının para ile sa tin almacağını nereden keşfetmiş papa hâzretleri?.. Rahip tereddütsüz cevap verdi; — Garnatada sefahat o kadar ileri gitmiş.. sultan ve vezirleri hükümet işlerini o kadar ihmal etmişlerdi ki. bunu gören insanın Endülüş sultanı hakkında bâşka bir hüküm verme si kabil olamazdı. — Kral Ferdinandın şimdi Endüsüş Sultanı Ebu Abdullahı para ile satın aldığından emin misin? — O kadar eminim ki.. hattâ paras sız satin almıştır. (Arkası var)