| | vir daha içeri aeslendi: Ahmed Ferid anlatir: — Geçen yaz Büyükadada Numan- la beraber bir köşk kiralamıştık. Nu- Wânı bilirsiniz. Ne ciddi adamdır. him hayatıma bir dümen olabilirdi. İlk iki gün çok iyi geçti. Sakin, ses- 8İZ, rahat yaşıyorduk. Lâkin üçüncü Günü bir de karşıki köşke bakalım. çede mayolu esmer, harikulâde Kadın... Aman... Biz balkonda 6l- uz için biraz sonra gözgöze Beldik.. hizi görünce kapanacağını zan- Mediyorduk.. ne gözer?.. Yena geniş bir iskemleye yatmış, gü- Me$ banyosu yapıyordu. Köşklerimiz ribirine o derece yakın ki... Bizim m âdeta genç kadının bahçesinin İçinde imiş gibi bir şey.. Numana mı- Midandım; — Ne manzara. ne manzara yahu... >— Maşallah... Güya buraya uslan- Mağa gelmiştik... Allah aşkma içeri İm de, balkon kapısmı Kapata » burada da azma.. burada olsun başımızı dinliyelim.. — Aman Numancığım. vallahi Biraz hava almağa ihtiyacım var. bu I tabintin, güzel manzaranın kar- « Minda bir sigara içilmez mi7, Diyerek paketimi çıkardım. Bir si- Bara yaktım,. Numan: > Zaten sen adam olmazsın.. diye- ek içeri girdi. Lâkin mayolu komşu- Müz amma cana yakın, amma mül tefit seydi. o da iskemlesinin kenarın- duran tabakasından bir sigara al- . Dudaklarına yerleştirdi. Bir nmüd- arandı. Sonra içeriye seslendi: — Hatlce.. kızım kibrit, getirsene... İçeriden aptat yüzlü bir hizmetçi baktı.. kayboldu. Bekle bekle Ha- eser yek. genç komşumuz — Hatice... Hani Kibrit. Bu sefer ben cesaretlendim: — Buyrunuz efendim. size kutu- Mü takdinş edeyim. lâkin bitmem tu- tabilecek misiniz?.. Yerinden fırladı, şen bir gülüşle: — Tutam. küçükken epevce el oynamıştım... Kibriti boşluğa salıverdim. O vü- Sudünün her tarafını kıvır Kıvır kive zıpladı, tuttu. Sigarasını yak- hi. ondan sonra bana seslendi: >— Çok teşekkür ederim.. şimdi kib. i atıyorum.. bu sefer de siz me- ya gösterip kutuyu tutunuz ba- Kutuyu havaya fırlatlı. Bu sefer €n. bilhassa tulamadım. Kutu yere ince o kahkahayı bastı: — Gördünüz mü beceremediniz... Bu işte kadar üstad değilsi- niz. Balkondan pencereye, pencereden balkona top oyunu Âdeta aramızda bir samimiyet doğurdu. Numan içeriden sesleniyordu: — Ehhh. artık Forid fazla kaçtın ama.. kırdığın ceviz bini aştı yahu... Fakat kim aldınr?.. Kibrit kutusi- ie top oyunundan sonra konuşmağa başladık. İçeriye girdiğim zaman Nu- man yazdığı felsefe kitabının bir bah- #ini bitirmişti. Başını müsveddelerin- den kaldırdı: -— Nafile aizizm.. dedi, sen adarı olacağını ümid ediyorsan yanılıyor- sün.. sende bu uçarı huy varken ilâh olamazsın. gene bir maceraya atıl mak üzeresin.. — Vallahi değil Numancığım.. — Seninle bahse girerim ki gene dayanamıyacaksım.. uslanmak için geldiğin burada da kadınların etek- leri arasında dolaşıp duracaksın.. — Yahu sen beni ne kadar iradesiz bir insan zannediyorsun. bu sefer yapmıyacağım, mukavemet edeceğim. Senin benim irademe hiç emniyetin yok mu? — Yok ye... Seninle bahse girerim ki bir kaç gün sonra o kara gözlü yos- ma komşunun ayakları dibinde şir ler okuyacaksın, kimbilir ne şakla- banlıklar yapacaksın.. — Yapmam yahu. — Bahse girer misin?, Yirmi beş Urasına... Eğer 10 gün güzel komışu- muza mukavemet edebilirsen ben sa na 25 lira vereceğim., eğer mukave- met edemezsen sen bana 23 Hira ve- receksin.. kabul mü?, — Kabu!!.. Doğrusu arkadaşlarım arasında bu derece iradesiz, bu derece kadınlara karşı mukavcmoisiz olsrak tanınmam izzeti nefsime dokunmuştu. Zaten de biraz uslanmak niyetinde idim. Bu- nun için Numanla 25 raya bahse tu- tuştum ve zararım verdim. Kaliyyen karşıki komşumun iltifatlarına aldı- rış bile etmiyeceğim... Numan: — Bak bana, diyordu. Dünyanın en güzel Kadır ayaklarıma kapansa, benim aşkımdan saçını başını yolsa şöyle gözümü kaldınp ta bakmam bi- le. kadınlara karşı muksvemetim o derece kuvvetlidir. Çünkü bilirim ki insanın başına ne gelirse hep bu ka- dm maceralarmdan gelir.. onun için kadınlara karşı mukavemetim son de- receds fazladır. Artık o günden sonra benim için utıraplı bir hayat başlamıştı. Güzel komşumun iltifatlarına, bana göster- mek istediği bir takım güzel, bedi! manzaralara kendimi kapıp koyüver- memek için elimden geldiği kadar di- şimi sıkıyordum. Oda aksine sanki benim bütün mukavemetimi kırmak, irademi altüst KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ Yaran: İSKENDER FP. SERTELLİ “— Saklanan adam: (Ben burada- Yen!) diye bağıracak değil ya. İzini etmemek için kimbilir hangi de- girmiştir. Diye söylenirken, mahzenlerden bi- Binden garib bir ses duyuldu. Gemicilerden biri: >— Burada şeytanlar var... Diye mırıldandı. Rüstem: >> Bu, bir insan sesine benziyor, Dedi.. sesin geldiği mahzenin ağ- E durdu. — Buradaki şeytanlar birden fazla Misa gerek.. Diyerek, arkadaşlarına tepeden çalı Epi toplatıp yaahzen ağzında yak- Yı düşündü. Mahzenin dört çevresinde ateş yar karak, dumanıni ve kıvılcımlarını içe- Ne doğru savurmağa başladılar, aş könce işitilen sesler şimdi boğuk inilti halinde perde perde yükseli- u, Rüstem; — Seytanları bulduk, dedi, bu mah- i İde saklanmaşlar. No 119 Fokat, mahzene inecek yolu bul mak kabil olmuyordu. Gemiciler; — Bu şeytanlar, bu kadar derin bir kuyuya nasıl inmişler? Diye söylenirken, derinden bir fer- yad işitildi: — Aman.. bizi boğuluyoruz... O ne?! Bu ses bir İspanyol Konuşmasına benzemiyordu. Bir Venedikli şivesile ispanyolca söylenmişti, Rüstem Vene- diklilerin dilinden çok iyi anladığı için, mahzenin ağzımda bir müddet düşündü. Buralarda bir Venediklinin ne işi vardı? Mahzene saklananları biran evvel yakalamak ve boğulmalarına meydan vermemek için, derhal mahzene bir ip saldılar, ü Rüstem ağzını mahzene vererek ba- gırdı: — Haydi ipe sarılın. yukarıya çe yukarıya çekiniz! | kelim sizi. Orada kalırsanız, bir kaç dakika sonra öbür dünyayı boylarsi- niz! AKŞAM Sahife 9 Gazetecilik ve | SEE YE7E EEE mmm vi en m uma Matbaacılık Türk Anonim Şirketi İdare Heyetinden: Şirketimiz heyeti umumiyesinin ülelâ- de toplantı 29 mart 937 pazartesi gü- mü sant 16 da Şirketin merkezi olan Ye- ide İş Hanında 2 No: hı dairede gından Şirket içtiman davet olanurlar. Ruznamei Müzakerat: Bilânçö Heyeti idare ve murakip raporları, Heyeti idure ve murakip intihabı. e etmek için karar vermiş gibi idi. Ne- ler, neler yapısıyordu... Bahçede ma- yo ile ne jirmnastikler... Geceleri geç Vekit balkonun allmda ne ıslık Çak Mualar.. mehtabda ne güzel şarkı söy- Temeler.., Aman Allah âsli olacağım... Fakat kendi kendime, irademi kuvvetlendir- mek için, cesaret veriyorum: — Ferid, evlâdım, dişini sık... Bağ- rına bir taş bas,.. Şeytana uyma. bir halt edeyin deme. bak arkadaşın Numanla 25 lirasına da bahse tutuş- tun. Hem eğer bu işte yelkenleri suya indirecek olursan bundan sonra hiç bir şeyde mukavemetin olmadığı an- Jaşılır.. Gece erkenden yalmağa çekildiğim zaman dışarıda güzel komşumun ısbk hissedarları işbu sesini işitmek beni çıldırtıyordu. He- | men yatağımdan balkona fırlasam belki de beni bahçesine davet edecek- ti.. O zaman bizim alçak balkondan bahçeye inmek işten bile değildi. Bunları yapmama ramak kaldığı es- nada hayalimde Numann çehresi beliriyor, gözlerimin önünde bir rak- kam canlâaniyor: 25... 25 lira. Gündüzleri konişumla Karşılaşma- mak için #ve uğramıyor, bütün gün vaktimi denizde geçiriyordum. Bir gün birez erken eve geldim. Numan yok... Dayanamadım. Biraz balkona çıktım. Bir de ne göreyim?, Bizim ekadınlara karşı dünyanın en mukavemetli erkeği; arkadaşım Nu- men kayşıki bahçede... Başımı güzel könişumtzun dizine dayamış... Kom- şum onun saçlarını okşuyor... Hidde- timden gidip boğazını sıkacak oldum.. Numan beni görmüştü. Komşumla beraber ellerini havâya kaldırarak züppe züppe: — Hallo.. diye seslendiler, İçeri gir- dim., biraz sonra Numan geldi. Ben: — Çik bakalım 25 lirayı. dedim. O şaşırdı: — Sebep? Biz senin üzerine bahse tutuştuk.. eğer sen mukavemet ede- mezsen bana 25 lira verecektin.. be- nim mukavemet edip edemiyeceğim mevzuu bahis değildi ki. Onun için sen şimdilik avucunu yala.. (Bir yıldız) 3 Mart 937 Çarşamba İstanbul —Öğle neşriyatı: 12,30 Plâkla "Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: San. Akşam neşriyatı: 17 İnkılâp dersle- ri: Hikmet Bayur tarafından Üniversi- teden naklen, 18,30 Plâkla dans mu- sikisi, 19,30 Konferans: Doktor Ali Şük. rü (Çocuk hastalıkları hakkımda), 20 Sadi ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30 Ömer Riza tarafından arapça söylev, 2045 Türk musiki heyeti, saat ayan, 21,15 Orkestra, 22,15 Ajans ve borsa haber- leri ve ertesi günün program, 2240 Plâkla aslolar, opera ve operet parça” ları, 23 Son, Ecnebi İstasyonların Bu Akşamki En Müntahap Roma (420,8) sant 22 Birer perde- Mik iki öpera ve bir perdelik balet. Scala tiyatrosundan nakli, Monako (405,4) 2145 Orkestra, Brüksel I (483,9) 22 Senfonik orkestra. Prag (470,2) 22 Filarmonik orkestra, Osle (1153,8) 22 Konser, Strasburg (3492) 22,30 Senfonik konser, Bükreş (364,5) 21,35 Keman konseri, Frankfurt (251) 23,30 (Hâusmann) ım sonatası, Dans musikisi Monako (4054) saat 19,15. Ticaret ve zahire borsas! 2 Mart fiat ve muameleleri 1 — İthalat: Buğday 300, çavdar 150, arpa 120, kepek 15, un 39, mmsr 45, nohut 3, mercimek 4, fasulye 18, tftik 8. pamuk 13, yapık 93, zeytin yağı İâ ton. İhracat: Çavdar 600, böğrülce 15, kuşyemi 2, iç badem 5, iç öeviz 4, yar pak 33 ton. 2 — Satışlar : Buğday yumuşak kilosu 6 kuruş 8 paradan 6 kuruş 13 paraya kadar, buğ- day sert kilom 6 kuruş 5 paradan, çav- dar kilosu 5 kuruştan 5 kuruş 7 1/2 paraya kadar, misır beyaz kilosu 4 ku- Tuş 20 paradan, rpisır sarı kilosu 3 ku-” ruş 2 1/2 paradan, arpa kilosu 4 ku- ruş 20 paradan 4 kuruş 26 paraya ka- dar, kuşyemi kilosu 14 kuruş 36 1/2 paradan 15 kuruş 5 paraya kadar, su- sam kilosu 17 kuruş 37 paradan 18 ku- ruş 20 paraya kadar, iç fındık kilosu 63 kuruş 20 paradan, zerdeya derisi çifti 5100 kuruştan 5300 kuruşa kadar, sansar derisi çilü 3100 kuruştan 4500 kuruşa kadar, çakal derisi çifti 250 ku- ruştan, tavşan derisi adedi 26 kuruştan. 3 — Tedgraflar: Kendra Mısır Lâplata mart tabmili korteri 24 Şi 3 peni Ki, 3 Kr. 43 Sa, Londra keten tohumu Lâplata mart tah- mili tonu İİ Ster. 17 1/2 Şi. Ki 7 Kr. 21 Sa., Anvers arpa Lehistan mart, nisan tabmili 100 kilom 125 B. Frank Ki. 5 Kr. 35 Sa, Liverpul buğdaymart, nisan tahmili 100 libresi 8 Şi, 6 3/4P. Ki, 5 Kr, 82 Sn., Şikazo buğday Hart- Yinler mayıs tahmili buşeli 132 3/4 sent Ki. 6 Kr. 15 Sa, Vinipek buğday Manitoba mayıs tehmili buşeli 126 1/2 sent Ki. 5 Kr. 86 Sa, Hamburır iç fın- dık Giresun derhal tahmil 100 kilosu 155 R. Mark Ki, 78 Kr. 71 Sa., Ham- burg iç fındık Levan derhal tahmil 100 kilosu 155 R. Mark Ki, 78 Kr. 71 Sa. Erkek kafasındaki ideal kadın dişlerini sabah akşam RADYOLİN ile fırçalıyan kadındır Dişleri en fazla beyazlatan, mikroblara karşı en müessir, terkib itibarile'en mükemmel diş macunu Istanbul 2 Mart 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât st. dahili © 96,75 /İş, B. Hamiline 10,20 Kuponsuz 1933 » Müessis 83,— istikraz W,—İT.C. Merkez Ünitürki 19,80, | Bankası » N 19,20,—| Anadolu his. » MI 19,15,—) Telefon Mümessil | 42,50) Terkos 11,50 » 1 39,15) Çimento 14,50 » M İttihat değir. 10,90 İş Bankası ( 10,20) Şark O» o 1,10 Para (Çek fiatleri) Paris oo 17,03,50) Prağ Londra 9 617,25İ Berlin Nev York 79,22.55 yendrit Milâno O 15,05,38 4 Atina o 88,70,— sezi Cenevre | 8,47,25 Brüksel (| 470,20) Pengo Amsterdam 1,44,70) Bükreş Solya oo 64,48,—İMoskovn 15,000 liraya satılık apartıman Kurtuluş tramvay caddesi üze- rinde ve durak yerinde allişar odalı üç ve üçer odalı üç yani al ta daireyi ve altında bir dükkânı muhtevi güneşli, havadar iyi bir apartıman on beş bin liraya satı- aktır. (Akşam) ilân memurluğu- na müracaat, Telefon 24240 97,— 22,60 6,50 22,70,14 1,96,96 11,38,10 34,0,75 4,18,— 4,37,42 108,38,40 24,95 Rüstemin arkadaşları opalalarını kınlarından sıyırmışlardı. — Bizi ele verecek olan gözcüleri yakaladık., Diye seviniyorlardı. Ateş mahzenin ağzını baştan başa sarmıştı. Mahzenden başka bir yere kaçamadıklarıma bakılırsa, buraya ya ip merdivenle Yeya atlıyarak indikle- ri anlaşılıyordu. Rüstem bir arslik: — Bir kişi olsaydı, buraya kolay ko- lay atlıyamazdı. Bir girişin bir de çi- kışı vardır; Fakat, bir kaç kişi olunca biribirine omuz verip yukarıya çıka- bilirler, Diye söylenirken, gemiciler ipe sa- nlan birini süratle ve el birliğile yu- karıya çektiler. Yukarıya çıkan adam köylü kıyafe- $inde bir İspanyoldu.. kırk yaşlarında kadar vardı.. benzi dumandan sapsa- nı olmuştu. Rüstem köylünün ensesinden yâ- koladı: | ç Kaç kişi var aşağıda? Diye sordu. İ ispanyol köylüsü Türkleri görünee korkudan titremeğe baslamıştı; — İki kişi daha var. Diyebildi.. ve dizlerinin üzerinde daha fazla duramadı. Birdenbire ye- Te yıkıldı. — Beni öldürmeyin sakın. size fay- dah olabilirim © Diye yalvarrken, ikinci defa ipe sarılanı da çektiler, Denizden balık tutar gibi, mahzen- den çıkarılan bu #xincisi de bir İspan- yol kayıkçısıydı, Bu adam birincisinden daha kor- kaktı.. iri yarı palahlarla karşılaşın- ca kekelemeğe başlamıştı. Rüstem: — Bu mahzene eden saklandınız? Diye sordu. Kayıkçı: — Bir yolcumuz vardı, dedi, onu Malkadan (o Kaçırıyorduk. OUzaktan 'Türk donanmasını görünce yolcumuz korktu.. tepeye çıktık. Ve kendimizi buraya attık. — Kayığınız nerede? — Onu biraz fierideki kayalıkların arasına saklamıştık. — Burada ne işiniz var? Bu sahile neden gelmiştiniz? — Dedim ya.. bir yabancıyı para ile kaçırıyorduk. — Kimdir bu yabancı? .— Bir Venedikli rahib., Rüstem hayretle gözlerini açarak bağırdı: — Rahip mi?. — Evet. Neden şaştınız? Memleke- tine dönüyordu. Türklere esir düşme- mek için buraya sığınmağa mecbur oldu. Rüstem derhal ates yığınlarım ge- riye çeklirdi.. ve ımalhizonin içine iğile- rek, yüksek sesle haykırdı: — Rahip efendi, çabuk çık yukan- ya. yoksa canın cehenneme gidecek. Çalıları bir daha ateşlersem, çabuk boğulursun orada! Rahip çıkmak istemiyordu. İtal- yanca cevap verdi: — Yukarıya çıkınca nasil olsa öle- cek değil miyim? Burada boğularak ölmeyi, sizin palalarınız altında can vermeğe tercih ediyorum. Haydi, ça- buk boğunuz beni! Rüstem şaşkın ve müteredâi bir tavırla arkadaşlarının yüzüne baktı: — Ne dersiniz çocuklar? Mahzeni tekrar ateşliyelim mi? Yoksa bu ada- ma hiç bir zarar vermiyeceğimize da- ir yemin edelim mi? Rüstemin arkadaşları mahzeni ateş- leyip çekilmek fikrini ileri sürdüler. Rüstem: — Hayır, dedi, Venedikli rahibin İspanyaya niçin geldiğini ve şimdi ne maksatla buradan kaçtığını ânla- mak bizim için daha faydalı olur. Onu yukarıya çıkarmağa çalışalım. Ve ağzını tekrar mahzene çevirdi: — Sana, şerefim üzerine yemin ede- rim ki, dokunmyacağız. Haydi çık yukarıya. Seni amiralimize gölürece- iz. Paşa gemisinde misalirimiz ola- yak kalırsın! (Arkası var)