lin Giymişler, ortada bir masa, bir hayır | İçim müzayede ile eşya s8- © Semi Herşey satılıp bittikten sorn- Müzayedeyi yapan şisınan, son işi bir adam olen dökter: “— Şimdi dedi müzayedemizin en Kaymetiş Şeyini açık arttırma il Wa Çıkaracağız... Ancak wi Amâzdan evvel size bir kaç söz w lemek isterim. Dostumuz madam Bepimiz tanırsınız... Vefat asi uzun zaman memleketi- İŞ yapmıştır. Madam Parker bizde değil Avrupada ve Ame- Güzelliği #le-meşhur bir genç Bilhassa Pariste son yopi- *En güzel dudaklar» müsabaka- Mnda birinciliği kazanmıştır. Yine İspanyol felâketzedeleri için Öpücüğünü müzayedeye koymuş- » Madam Parkerin bir tek öpücü- 50,000 Bundan gün evvel Nev Yorkta Amerika BA baskınına uğryanlara yardım için Yine madam &Pârkerin bir öpücüğü yedeye konmuş, 5000 dolara çık- - Dün İstanbula gelen bu dün- eti “en güzel kadını bize müracaat Bir öpücüğünü müzayedey» koy- İstedi. Biz de düşündük. Mademki dünya- Yan her tarafında bu yapılıyor, bizde pin Olmasın? Bilhassa madam T O kadar ısrar ettikten sonra... ma ettik. Şimdi dünyanın en gü- dudağim müzayedeye ko- a)orüz. Kesrsine güvenen borazan- mi. Müzayedeye bir çift yumu- kâşke param Gisa da be- ER? rl : sEE Rim üstümde Kalsa... Madam Parker gayet dekolte bir “bise ve alkışlar arasmda Orta yere kağ, son derece güzel bir Mâı. Bilhassa kenarları yukarıya kıvrık dudakları bir bakısta “keklerin başlarını döndürecek de- nefisti, Erkekler arasında bir Kaynaşma oldu. Sonra madam Par- hiç alelâde bir kadın değidi. ik rkta pek büyük-işler yapan kocası Kendir, mühendis öldükten sonra Maştı 8 muazzam bir servet İurak- Parkerin elmasları, Keki, Pırlantalam kadınlar ve er- Me Arasında pek meşhurdu. Çok e dul kölan bu nefis kadın şimdi e esrarlı bir hayat geçiriyor- » bol bol seyahat ediyor, kocası ik Imda çok sevdiği İstanbula sik Seliyondu, kaşa mikyasında Kibar olan bu N ndan İngiliz“ gazetelerinin «Yük hayat; müuharrirleri pek sik bah- Ke Yorlardı. Ve bunun için Pariste e müzayedeye (çıkardığı Bi ükleri erkekler tarafından arttı- di arttırılmıştı. (İşte (oşi- böyle bir kadının yumuşaklığı ve laç, II uzaktan (hissedilen dudak- ti Müzayedede idi. Dadide, > Bugüne kadar bir bultaya sap 'm bu sözlerden sonra, © on.beş günden beri basta Hasan kapların yerine veril Hasan kaptan paşa gemisine / Rüstem o gece sabaha kadar uyu- veri yeni kaptan ciduğu gemide ter- âlârak geminin eksiklerini ta- Karaca bu gemide dümenci olarak A çıkmıştı. Rüstem sevinç içinde Yapacağını yaldızlıktı; fakat ay sonu için deniz üstünde birbiri ar- devrilip ilerliyeni dalgalar gemi- altından kara bulutlar gibi 'yü- erdu. ne cüğü 100 Tiraya çıktı. Zengin erkek- ler: Ne yapalım, emri hayra biz- met lâzımdır... diye müzayededeki buseyi arttırdıkça (o ertlarıyorlardı. Bilhassa göbeği yere değecel şişman bir müteahhid-pek hevesi! idi, Bir aralık: — 200'ira. :: diye buğrdı.. Müzayede rotmuru: 200 Bira.; 200 hire. Yek ran art- tıran?,“diye soruyordu Parker heyecan içinde bir köğrde / büyük bir hayasızlıkla sigarasını e Mahire bakıyordu. Dudakları müza- yedeye konulduğu zaman bütün er. kekler son deröcede heyecana kapıl- dıkları bakle salonda 'bu ise tama- maile #âkayıd kalan tek adam Mahir olmuştu. Halbuki işin öksine bakınız ki Parkerin yegâne o heyecanlandır mak İstediği adam da Mahir di. Mahir iri vücudü, esmer güzel yüzü ile Parkerin rüyalarına giren biricik erkekti, Mahir de Möhendis- ti. Ölen kocasının yanında çalışırdı. Kocası Mahiri pek sever, pek beğe- | nirâi ve onun için: — İstikbalin en kuvvetli mühendis- kerle Mahir arasında çok eskiden beri kurulmuş bir arkadaşlık verdı. Iâkin bu arkadeşiik hiç bir zaman hürmet kuğudunu aşmamıştı. Par- ker Mahir hakkında ne hülyalar bes- liyordu. Lâkin Mahir buna tama- mile lâkayıddı. Hattâ kocası zama- nında bir inşaat işi için madam Parker onlarla beraber dağlara, u- zak ovalara gitmişti. Mahirle yanya- na çadırlarda yatmış, Lâkinen uzak, en kadınsız yerde bile Mahirin Parkere bakışları hürmeiten ayrl- intmıştı. Bimdi Mahir kendi hesabi- na iş yapmağa başlamıştı. Biraz pa- Ta kazarıyordu. Madam Parker son derece #inirli idi. Neden bütün erkekler heyecanla | müzayedeye iştirak ettikleri halde Mahir büyük bir lâkaydi içinde ağzı- nı bile açmıyordu. İmkân olsa. genç kadın ona yaklaşacak; delikanlının © güzel yanaklarına Küçük etlerile iki tokât aşkedecekti. Müzayede memuru devam ediyor- du: — 260 iira.. 260 lira... Köşeden bir ses: — 200... Takat göbeği yere değecek kadar şişman miiteâhihid inad etmişti" Müzayede memüru? — 200 lira .. Yok mu aritaran?.. | Köşedeki adam bir elde 50 lira cıktı: — 350... İ Mahirde yine ses yok... Göbekli müteahhid inağla: — 400 .. ü bastırdı. lâkin etrafta çıkaranlar Opek fazla idi. Göbekli zat ta inad Kemal reis ay sonunu boşuna seçme- mişti. Ay ışığında gece baskını yapma- nın birçok tehlikeleri vardı, Zaten ik bi de bu değil miydi?, Eğer ilk baskını da böyle karanlık bir gecede yapsaydılar, şüphe yok ki, çok daha muvalffakiyetli bir neticeye ulaşmış olacaklardı. Kemâl reisin adamlarından Salih reis de, Hüsrevin fırkasına verilmek suretile bu firka da takviye edilmişti. Hüsrev yeis siyasetini tamamile değiş- tirmişti.. Mayorkaya gelen muhacir- lerin arzettiği sefalet sahneleri onun da yüreğini sızlatmıştı, Bu vaziyet karşısında, Kemal reise yardım €tme- ge ve onu yabancı sularda yalniz bi- rTakmamağa karar vermiş görünüyor du. Hattâ Hüsrev Mayorkadan ayrılır- ken, Salih reise: — Düşmanı zayıf bulursak, Malka- daki gemilerini yakalayıp adam akılı harp edelim ve Malkahıları mihasara- dan kurtarahım. ti, Öpücük 500 Jivaya kadar çıktı. Göbekli zat memnun etrafına bakı- yordu. Kimse bundan fazla öpücüğü arltmamıyor... Müzayede memuru: — Haydi 500 lira. 500... yok mu Arttıran. satıyorum. saaanat.. der- ken. Köğei 5 bağırdı: — 510... Berkes hayretle başını çevirdi. Bu- seyi irmvaşkadar çıkaran şişman adam hiddetle baktı, Bu küstah kim- âi?.. Buseyi 500 iradan fazlaya ele- cak hovarda?. Bu Mahirdi. Parker heyecandan * bayılacak hale geldi, Demek onun'bir öpücüğü Mahir için bu derece kıfmteli idi. Şişman adam atıldı: ik bir soğuk kanlılıkla: mırıldandı. Şişman adam: — 515. diyince Parker yerinden fırlamak şu şişkoyu ayağının altına alarak ezmek istiyordu. Çünkü bili- yordu ki Mahir imı şismanla aşık atâ- cak derecede paralı değildir. Genç kadın bir taraftan da heyecandan bO- İ gulacaktı. Parası o kadar çok olms- dığı halde Mahirin öpücüğünü bu de- rece arttırması kendisine ne kadar tutkun olduğunu göstermez mi idi? Mahir: — 600. dedi. şişman: — 650.. diye cevap verdi, Mahir yi- ne sükünetle; — 1700.. dedi. Parker mümkün olsü Mahire: «Sen istediğin kadar arttır, paran yoksa bende çok var.» diye Kâğd yazacaktı. Lâkin buna hacet kalmadı Şişman adam: — Hayımuı' görünüz. ben çekilir yorum... Bundan fazlası israf doğ- rusu Etrafta bir alkış koptu. Müze yede memuru Mahirle Parkeri biri- birine yaklaştırdı. Nihayet Parkerin yıllardan beri beklediği heyecanlı ve tatı anbir tesadüfle işte ayağına gelmişti. Güzlerini kapayarak düdak- Janni Mabire zati. Tâkin Mâhir paraları sayarken! — Teşekkür eğerim.. dedi.. Ben hakkımdan vazgeçiyorum. maksa- dım sadece bir hayır işine hizmet et- mekten ibaretti. Parkar dehşetle gözlerini açtı. Bü- tün hızla Mahire bir tokat aşkettik- ten sonra salondan çıkiz... (Bir yaldız) Selâmi İzzet TİYATRO KONUŞMALARI Her vim bulunur. Fizti: Hüsrev reis Cezâyirde yirmi gemisi- de sltmış parçalık düşman donanma” sına karşı koymuş meşhur bir deniz korsanıydı. Onun deniz oyunlarından Venedikliler bile yılgınlık gösterir ve ona raslayınca derhal yelkenleri suya indirirlerdi. Kemal reis birkaç kere Mayorkada düşman donanmasını kendi fı- kasile de perişan edebilir. hattâ ora- dan kaçırtmağa bile muvaffak olur.» Demişti, Mademki Hüsrev ve Kemal reisler uslaşmışlar, beruber çalışmağa, beraber ölmeğe and içmişlerdi. Şim- di yola çıkan Türk donanması muhak- kak surette yeni hir maceraya atılıyor demekti. O gece deniz fırtınasızdı. Fakat, ölü “dalgalar gemileri hatırı sayılacak ka» dar hırpalıyordu. O günlerde adaya gelen bir balıkçı kayığı, Malkadaki düşman donanma- sının başında amiral Fredrik Hanri- Kesin bulunduğunu söylemişti. Amrial Hanrikes kralın amcasıy- âı.. sefahate düşkün bir adamdı. De- niz üstünde uzun müddet duramaz, $ık sık Kiştaleye gider, eğlenir, tek- Tar Malkaya dönerdi. Hanrikesin garip itiyadları vasdı: İstanbul —Öğle neşriyatı: 12,30 Plâkla! 'Türk musikisi, 12'50: Havadis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: Son. Akşam neşriyatı: 18/30: Plâkla dans musikisi, 1930: Çocuklara masal: İ. Galip Arcan tarafından, 20: Rifat ve arkadaşları tarafından Türk müusiki- si ve halk şarkıları, 20,30: Ömer Riza İ tarafından arapça söylev, 20,45: Safi- ye ve arkadaşları tarafından Türk mur sikisi ve halk şarkıları, saat âyarı, 21,15: Şehir tiyatrosu dram Kısmı (Karmen), 22,15: Ajans ve borsa ha- berleri ve ertesi günün programı, 22,30: Piâkla sololar, opera ve operet parça- lârı, 23: Son. Ecnebi İstasyonlarm Bu Akşamki En Müniahap Programı Berlin: (91) 18,20 İbsenin şatkıları, Braslav: (950) 20,10 mavi pazartesi bando, Z Mart 1927 Salı İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Havadis, 135 Muhtelir plâk neşriyatı, 14. Son. Akşam neşriyalı: 18,50 Plâkla dans musikisi, 19,30 Eminönü Halkevi neş- riyat kolu namına bay Nusret Sefa (Ye- Bi çikan kitaplar), 20 Cemal Kâmil ve arkadaşları, 20,30 Ömer Riza taratın- dan srapça söylev, 2045 Vedia Riza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, saat ayar, 2115 Şehir tiyatrosu operet kısmı (Üç saat) 3 üncü perdesi, 22,15 Ajans ve borsa ha- kerleri ve ertesi günün programı, 22,30 Plâkla sololar opera ve operet parça- ları, 23 Son Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Osmanbeyde Şark Merkez, Taksim: İstiklâl caddesinde Kemal Rebul, Beyoğlu: Tünelde Matkoviç, Yüksekkaldırımda Verikopulo, Ga- lata: Topçular caddesinde Merkez, Kasımpaşa: Mileyyed, Hasköy: Aseo, Eminönü: Beşir Kemal, Heğ- belinda: Tomadis, Büyükada: Mer- kez, Fatih: Saraçhansde İbrahim Halil, Karagümrük: Ali Kemal, Ba- kırköy: Hildi, Sarıyer: Osman, Ta- tabya, Yeniköy, Emirgön, Rumeli- hisarımdaki eczaneler, Aksaray: Cerrahıpaşada Şeref, Beşiktaş: Sü- leyman Recep, Kadıköy: Söğüdlü- çeşmede Hulüsi Osman, İskele cad- desinde Saadet, Üsküdar: İmrahor, Fener: Balatta Hüsameddin, Beya- ad: Asadoryan, Küçükpazar: Ne- cati, Samatya: Kocamustafapaşa- da Ridvan, Alemdar: Cağaloğlun- da Abdülkadir, Şehremini: Topka- pıda Nâzm AKBA Ankarada her dilde gazete mecmua ve kitapları bütün mektep kitapları ve kırtasiyeyi ucuz olarak AKBA müesse- selerinde tedarik edebilirsiniz. Telefon * 3377 yaktığı yerden kımıldamak istemezdi. Müsikiyi çok severdi.. gemide öğle ve akşam yemeklerinde bir (borucu takı- mu) güverteye çıkar, deniz ve kahra- manlık havaları çalardı. Akşam yeme- ğinde çok şarap içer ve kadınsızlık yü- zünden -yaşının ilerilemesine rağmen hiddetlenir ve hizmetçilerden bir ka- çını kadın kıyafetine sokup karşısında! oynatırdı. Onun bu itiyadları gemici- lere bir zarar vermedikten başka, er- keklerin kadın kıyafetine girip oyna- masından hoşlanırlardı bile, Kemal reis, baş amiralın bu garip itiyadlarını yakından öğrenmişti. O gece yollarına devam eğecekler.. ertesi günü Malkaya yakın bir sığlıkta ge çirerek, gece yarısma doğru limana gi- Tip baskın yapacaklardı. Türk akıncıları zevk ve neşe için- 'de türküler söyliyerek gidiyorlardı. Hiç kimsede ölüm korkusu yoktu, Bütün denizciler düşmandan öc almak hirsi- Je: (Cehennemde de döğüşmek lâzım- sa, oraya da gideriz!) diyerek yola çıkmışlardı. ... Kemal reis, gece yarısı, gemide has- ta yatan Hasan kaptanla konuşuyor- du: —Adada neden kalmak istemedin? Biz dönünceye kadar İstirahat eder- din! — Denizde ve bilhassa böyle tehli- dişlerini sabah akşam RADYOLİN ile fırçalıyan kadındır Dişleri en fazla beyazlatan, mikroblara karşı en müessir, terkib itibarile en mükemmel diş mâcunu Posta ittihadına dahil olmayan ecvebi memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç avliğı 1000 kuruştur. Adıça tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek Tâzımdır. Zilhicce 17 — Ruzu Kasım 114 8 İnmek Güzeş Öğin kini Akşam Yat E MAOD ALS 2 AS İM Ai Va 558 âp6 1217 1534 1759 19,28 15,000 liraya satılık apartıman Kurtuluş tramvay caddesi Üze- rinde ve durak yerinde altışar odalı üç ve üçer odalı üç yani al- tı daireyi ve altında bir dükkân muhtevi güneşli, havadar iyi bir apartıman ön beş bin liraya satı- hıktır. (Akşam) ilân momurluğu- na müracaat. Telefon 242409 az keli yolculuklarda gidip gelmemeyi, gelip de görmemeyi dalma düşünmek timiz biraz güçleşir. — Ne de olsa düşman gemileri de- mirlerini çekip manevra yapıncaya kü dar, anları haklarız gibi geliyor bana. — Ben de böyle umuyorum. Hele şu Malka mücahidlerini muhasaradan da kurtarabilirseniz, tarihte unutulmaz bir ad bırakırsınız!, — Ben tarihten, yarından ziyade bugünü düşünüyorum, Hasan kaptan! İstanbuldan Endülüse geldik. bir şey yapmadan dönmek, Türkün bugüne kadar kazandığı ve taşıdığı şerefi kü- çültmez mi?, — Hakkınız Yar. Fakat, ben bu gece korkulu bir rüya gördüm. Galiba En- dülüs müslümanlarına hiç bir yardı- ımız dokunamıyacak. Çünkü bu ceza onlara gökten geliyor. (Arkası var),