25 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

25 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vel Şubat 1937 AKŞAM — ——— ———— İ Ressamlara maaş vermeli mi ? Bazıları bu fikrin aleyhinde, bazıları ise bunu çok muvafık buluyor Bilhassa genç ressamlar profesör Levinin fikrini son derece yerinde Buluyorlar Güzel sanatlar resim sergisine mü- tehastıs olarak ge- tirtilen ressam M Leopold o Levinin profesyonel o Tes- samlarnmıza ayda altmış lira ma- aş bağlanması hak- kındaki © projesi sanat âlemimizde büyük bir alâka ile karşılanmıştır. Muhakkak ki res samlarımızın dey- let tarafından himayesi çok güzel bir şeydir. Ancak bu himaye ne şekilde olacaktır? Ressamlarımız M, Leo- pold Levinin teklifi hakkına ne düşü- B. Ali Sami nüyorlar?. Bu husustâ ressam ve güzel sa natlarla uzun müddet meşgul ol Muş zevatla görüştük. MAAŞ USULÜ İYİ NETİCE VERİR Mİ? Ressam bay Ali Samiye sorduk: — M. Leopold Levinin teklifini na- sıl buluyorsunuz?. Ressamlara maaş bağlanmamalı mı?... — Ben bunu kabili tatbik bulmu- yorum. Mütehassıs diyor ki: «D grupu, müstakbel ressamlar ce- miyeti, Türk ressamları» ns yani bu Üç teşekküle maaş bağlansın?.. Bu teşekküllere dahil olmak bik mem sanatkâr olmak demek midir?. Bu Me dahil olanlara maaş a im ne duruyorsunuz? Siz de meselâ bir grupla, bir D grupuna girebilirsiniz. Evet sânatkâ- rm himaye edilmesi çok gerekli bir iştir. Lâkin bu himaye lâyik olan sanatkâra yapılmalıdır. Bunun için ret basit bir yol vardır: iyetini daha ziyade genişletmek... Bir Jüri heyeti olur... Himaye için tah- sis edilen para bu heyetin emrine verilir. Heyet o sene içinde ve ya- hut o altı ay içinde en ziyade muvaf- fak olmuş tabloları satın alır. Bu suretle sanatkâr: — Nasıl olsa mcaşım işliyor... diye düşünmez, ve en muvaffak olmuş eseri çikarmak için elinden geldiği kadar çalışır. Orta yerde verilen pa- raya karşılık olarak en güzel sanat eserleri çıkmış olur. Ben himayeyi bu şekilde anlıyorum. Ve zannediyorum ki! mütehassısın teklifi de ancak bu şekilde olursa kabul edilebilir. Sonra anlamadığım bir noktada şu... Karar verdik. Güzel sanatler er- babını himaye edeceğiz. Fakat güzel sanatlar yalnız resimden wi ibaret- tir? Niçin ressamı himaye ediyoruz da, heykeltraşı, edibi, mimarı, aktğ- rü himaye etmiyoruz?. Bence mademki en muvaffak olan ressamı maddi cihetten himaye edi. yoruz. En muvaffak olan heykeltra- şı, en muvaffak olan edibi, en muvaf- fak olan aktörü de bu güze himaye- den mahrum etmemeliyiz. RESSAM İHAP HULÜSİ DİYOR Kİ. B. Ali Samiden sonra ressam B. İhap Hulüsi ile görüştük. — M. Leopold Levinin teklifini na- Bil buluyorsunuz? Muhakkak ki ressamlarımızın himayesi çok yerinde bir şeydir. An- cak bu himaye maaş bağlanmaktan ziyade tablo satın almak suretile olur- 8a çok daha iyi netice verir kanaatin. doyim, Fakat tablo salın almaktan maksadım da şu değildir: Himaye edilecek ressamları ayırmak, bunla. rn her yaptıkları tabloları satın al- mak... Ben böyle düşünmüyorum. Lâalet- tayin tablo değil, çıkan eserler ara: sında en güzellerini seçmek en doğ. ru yoldur. Bunun için de bir Jüri nati teşviktir. Sanati teşvik, sanat- kârı harekete getirmek te ancak böy- le olur. Sanatkâr eserini beğendire- BAY CELÂL ESAT NE DİYOR? Resimle, uzün müddet güzel sanaf- larla ve bunların teşekkülleri ile alâ- kadar olan B. Celâl Psada sorduk; — Resim mütehassısının fikrini na- sil buluyorsunuz? — Çok yerinde... Bir çok memle- ketlerde sanatkârlar, ressamlar, dev- let tarafından himeye görürler. Bil- hassa Fransada hükümet tarafından himaye gören bir çok ressamlar var- dır, Maaş şekli pek yerindedir. Hü- kümet, belediyeler nasıl olsa ressam- lardan tablo satın alıyorlar, Bir de buna maaş şekli ilâve edilirse hima- ye muhakkak ki daha esasli ola- - Maaş bağlanırsa sanatkâr; «Na- sıl olsa maaşımı alıyorum» diye çıka- racağı esere fazla itina göstermez di- yorlar;?, — Hiç zannetmiyorum... Bir sanat- kâr için bu mevzuu bahsolamaz. Maaş usulü sanatkâr hiç bir zaman atalete, gevşekliğe, sanalına karşı ze a lâkaydiye sevk edemez. Sanatkâr mademki tablosunun al ına imzasını atıyor. Oo imzanın Üs tündeki eserde âzami gayretini ve sanat kabiliyetini gösterir: ” GENÇ RESSAMLAR NE DİYORLAR? Genç ressamlar, M. Leopold Levi- nin fikrini son derece yerinde bulu- yorlar, ve diyorlar ki; — Bilhassa müstakbel sanatın iler- lemesi için gençlerin fizami bir hi- maye görmesi lâzımdır. Meselâ D gtupunun son derece himayesi lâ- zımdır, D grupunu teşkil eden en Yaymetli gençler pek az maaşlarla vi- lâyetlerde memur ve muallimdirler. Sanat muhitinden uzaktırlar. Bunla- ra bir maaş verilirse kendilerinden âzami randıman alınır, Sonra D gru- punun güttüğü sanat gayesi mem- leket için çok yenidir. Bunların resimleri Popüler olma- dığı için en kıymetli tabloları bile müşteri bulmamaktadır. Bu itibarla hükümetin bu ressam- ları himayesi çok lüzumludur. Izmir vilâyetinin 936 bütçesi tasdik edildi İzmir (Akşam) — Vilâyetin 936 yılı bütçesi, yüksek tasdike iktiran «lerek vilâyete gelmiştir. Muhtelit imar işleri için bütçede mevcut tah- sisatın sarfile kısa bir zamanda bir çok işler başarılması kararlaştırılmış- tır. Bunun için de vali B, Fazli Gü- leçin riyasetinde yapılan daire mü- dürleri toplantısında yapılacak işlere nasıl hiz verileceği kararlaştırılmıştır. 15 şubatta toplanacak olan vilâyet umumi meclisinde yeni yıl bütçesi nin hazırlanması için müzakerelere başlanacaktır. Basın kurumu balosu Yukarıda balodan bir köşe, aşağıda Naşld ve arkadaşlarının temsili Basın birliğinin celi olmuş, sabaha kadar devam et- miştir. Baloda İstanbulun en güzi- de simaları bulunuyordu. Muhtelif eğlencelerden başka sevimli komik (Matbuat cemi- | Naşld ve bayan Halide ile arkadaşları tarafından ortaoyunu tarzında bir perdelik komedi oynanmış, bayan Safiye en güzel şatkılarından bir kar çanı söylemiş, her sene olduğu gibi Balo gazetesi dağıtılmıştır. Baloda bu» lunanlar güzel bir gece geçirmişlerdir. Tetrika No. 24, «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? Yazan: Mustafa Raçıb İsmail Canbulat bey Kara Kemal beyin gönderdiği adamı yakasından tütarak dışarıy attı Hazırladığı bu nizamname proje- sinde şehrin iaşesi işile meşgul olmak üzere Şehremanetinde bir iktisat mü- dürlüğü teşkil ediyordu. Bu nizamname projesi emanetin bütün gayret ve ısrarına rağmen Dâ- hiliye nezraretinde gayet uzun ted- kiklere, yani çıkmaz bir mecraya gir- mişti. Dahiliye nazırı Talât bey de yeni Şehreminine müzaheret etmeğe karar vermesine rağmen nezâretin gös” terdiği bu müşkülât, bilhassa Kara Kemalin tesirinden ileri geliyordu. Ni- hayet yeni Şehremini, son derece 18- rar edince, nizamname Mecilsi vükelâ- c& kabul edilmiş ve iradesi çıkmıştı. CANBULAT BEY, TASAYVURLARINI TATBİK EDEMEDEN ÇEKİLMİŞTİ Canbulat bey, bu nizamnameyi tat- bik sahasına koyduğu zaman, Hilâli- ahmer cemiyetinde gayret ve faali- | yetleri görülen ve o zaman Türkiye- nin bâşlca ameli iktisafçısı tanılan doktor Celât Muhtar beyi o(mütare- keden sonra teşekkül eden İzzet paşa kabinesinde İaşe nazırı olmuştu) ikti- sat müdürlüğüne getirmek istiyordu. Fakat bu nizamnameyi tatbike im- kân bulmadan Şehremanetinden isti- İfa eden Canbulat bey, ne Celâl Muhtar beyi iktisat müdürlüğüne tayin ede- bilmiş, ne de tasavvurlarını tatbik fır- satını elde etmişti. Harbi umumide «İttihad ve Terak- ki» namına teşekkül ve faaliyete ge- çen Kara Kemal zümresi nihayet Can- bulatın memuriyetine nihayet vere- cek vaziyeti elde etmişti: Cemiyetin birbirine en yakın, hattâ her ikiside Talât beye istinad eden fırkanın bu iki tanınmış şahsiyeti, Canbulat ve Ka»; ra Kemal beyler arasındaki bu şiddetli mücadele, - hariçte birbirine çok bağlı ve menfaatleri müşterek görülen - <İtihad ve Tefakki; erkân ve mensup- larının nası birbirlerile çarpıştıkla- rmı ve cemiyetin içinden nasıl çürü- düğünü gösteren çok canlı bir hadi- sedir. CANBULAT BEY, MUAYİNİ BEKİR BEYİ AZLEDİNCE.. Canbulat beyle Kara Kemal bey arasında başlıyan bu wütadele, Şeh- remininin her yapmak istediği işin, herşeyden evvel, Kara Kemal beyin harbin bidayetinden beri takip ettiği iktisadi işlerine başlı başına bir dar- be teşkil etmesinden ileri geliyordu. Canbulat bey, yeni vazifesine başladı- ğı günden beri ne (Merkezi umumi) ye, hattâ ne de Dahiliye nazırı Talât be- ye danışmaksızın gayet cezri hareket- lere girişiyor -neye mal olursa olsun- Şehremanetinde müstakil hareket et- meğe ve Kara Kemal beyin teşekkülle- rinin Şehremanetindeki tesir ve nü- fuzuna nihayet vermeğe çalışıyordu. Canbulat bey Şehremini olur olmaz,| ilk işi alarak Şehremini muavini Be- kir beyi memuriyetinden azletmek ol- du. Yeni Şehremini, Şehremini muavi- Canbulat beyi yeni vazifesi mü- nesebetile (tebrik ederek, muvaffa- kıyet Miledikten sonra sözünü şeh- Tin iaşe işlerine ve Şehremaneti mua- vini Bekir beyin azline getirdi. Bu zat, yeni Şehreminine, «İttihad ve Terak- kiznin «İktisadı milinin temelini at- mak için harbin bidayetinden beri gi- Tiştiği iktisadi teşebbüslerin memleket için vücude getirdiği fnidelerin pek bü- yük olduğunu; Şehremanetinin de bu milli vazifeye büyük mikyasta müza- kaydedilecek himmet ve gayretleri ol- duğunu» uzun uzadıya anlattı. CANBULAT BEY HESAP VEREMİ- YECEĞİNİ SÖNLÜYOR. Canbulüt bey, bu sözleri baştan s0- nuna kadar dikkatle dinledikten son- Ta kendisinden Bekir beyin niçin az- ledildiği hesabını soran muhatabına karşı büyük bir hiddetle şu mukabe- Jede bulundu: — Ben icraatımda hiç kimseye he- sap vermek, ihtiyar ettiğim hattı ha- rTeketin sebeplerini izah etmek mecbu- riyelinde değilim. İstediğim kimseyi xleder, istediğim memuru tayin ede- rim!Sizin hiç birinizin bu işlere karış- manıza hakkınz yoktur!. Şehremininin bu sözleri çok açıktı;İc- Taatında tamamile müstakil hareket edeceğini ve Kara Kemal beyle arka- daşlarının tesir ve nüfuzile hareket et- miyeceğini gösteriyordu. Fakat Kara Kemal bey namına ge- Jen zat, kendisinde «İttihad ve Terak- kiş namına söz söylemek kudretini gördüğünden Canbulat beyin bu mu- kabelesile susmadı ve esasen çok asar bi ve hiddetli olan «İttihad ve Terak- kiş nin bu eski fedsisi, yeni şehremi- nini büsbütün küplere bindirecek şöy- le bir cevap verdi: — Fükat Canbulat bey unutma malısınız ki siz herşeyden evvel «İtti- had ve Terakki; hükümetininin şeh- reminisiniz! Bu itibarla cemiyetin çiz- diği program haricine çıkmanıza, is tediğiniz gibi hareket etmenize salâ- hiyetiniz yoktur! Cemiyete fodakâr- lıkla sadakat göstermiş ve hizmet et miş bir memuru hodbehod azledemez- siniz! «ÇIK DIŞARI BE HERİF!» Canbulât bey, çok cüreti gördüğü 'bu sözler karşısında birdenbire ayağa kalktı ve masasının çekmecesini çe kerek içinden tabancasını çıkardı ve: — Çık dışarıya be herif, dedi, senin» le uğraşamam!. Şehremininin elindeki tabanca ile ü- zerine “yürüdüğünü gören Kara Ke- mal beyin adamı, bu tecavüz ve haka- rete tahammül etmek istemedi ve: — Canbulat bey gözünü aç! Haka- ret ettiğin adamın Kim olduğunu, kim» Terin hesabına hareket ettiğini düşün!. Dedi. Bu tehdidli sözlerden Canbu- lât bey büsbütün hiddetlendi. Biran nini, Kara Kemai beyin emanette ça- fgeldi ki, elindeki siflâhı muhatabının üş aşan bir mümessili olarak telâkki edi- yor, Kara Kemal beyle arkadaşlarının Şehremaneti kudret ve nüfuzile yap- tıkları işleri İsmet beyden ziyade, Be- kir bey vasıtasile tahakkuk ettirdikle. rini biliyordu. Bekir beyin böyle birdenbire azle- dildiğini gören Kara Kemal bey, hem Bekir beyi korumak, hem de Canbulat beye «İttihad ve Terakki; namına bir nevi protestoda butunmak fikrile ken- di mutemedlerinden birini Şehremane tine gönderdi. KARA KEMAL BEYİN MÜMESSİLİ, CEMİYETİN İKTİSADİ SİYASETİN. DEN BAHSEDİYOR Kara Kemal bey tarafından gönde rilen bu zat, Canbulât beyin de yakın- dan tanıdığı bir İttihadcı idi, Hattâ, yeni Şehremininin ziyaretine gelen bu zata, biraz da sevgi ve itimadı vard. Binaenaleyh Kara Kemal bey namına söyliyeceği sözlerin Şehremini üzerin- de iyi tesir bırakacağı sanılmıştı Kara Kemal beyin mümessili, tüne boşaltacak ve Şehremini makamı 'bir faciaya sahne olacaktı. Fakat Can- bulüt bey, dişini sıktı, böyle alelâde bir meseleden dolayı kanl bir hüdise- ye girişmemek için elindeki tabanca- yı cebine koydu. Fakat muhatabma da fazla söz söylememek Üzere, Kara Kemal beyin adamını oda kapısının Ö nüne kadar sürükliyerek dışarıya attıl, bu gürültüyü işidenler, hâdisenin mar hiyetini anlamışlardı. Fakat Canbu- lat beyin karakterini, sert mizacmı yü» kından bilenler, işe müdahale edeme- diler ve Kara Kemal beyin mümessi- linin Şehremaneti binasından bu Su- retle çıkıp gitmesine seyirci kaldılar, KARA KEMAL BEY, CANBULAT BEYİN AZLİNİ İSTİYOR Canbulât beyin Şehremini muavini Bekir beyin azli üzerine kendisine mü- racaat eden cemiyetin bir mümessili- ne karşı yaptığı bu muâmele Kara Ke mal bey İle arkadaşları üzerinde çok büyük infialler doğurdu. (Arkası var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: