Her akşam bir - hiliye e bütün bir kiş se- sön eğe karar ver- diler. Bu bir senelik şk hayatlarının öyle tatlı hatıraları vardı ki... Feride N i Si için bazıları yeknesak ha- yat derler... Halbuki bizim bu kadar Aşk hatıramız var.. erlendikten son bütün bu hatıraları birer birer canlan- dırâcak olsak yirmi, otuz sene sonra bile hayatımızda büyük heyecanlar 'uyandırınız. — Öyle sevgilim... «Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer... derler. meşhur sözdür. Kuzum Necmi... Bütün hatıra- larımız canlandıralım.. her hatıramı- zın birer yıl dönümünü kutlayalım... O günü ayni tarihte, ayni şeyi yapa- Um. biliyorsun 17 haziran günü se- hinle kiraz bahçesine gitmiştik. O gü- nü kendi aramızda bir kiraz bayramı yapalım.. gene kiraz bahçesine gide- Im, tapkı o günkü gibi sevişelim., — Mükemmel bir fikir... Evlilik ha- yatımızda bu hususi bayramlarımız bize ne büyük heyecan verecek... Necmi bir daha tekrarladı: — Geçmiş zaman olur ki... — Sonra ilk tanışma günümüz için âh — Doğru.. onun için de bir bayram ister. Necmi: — Sonra biliyor musun son vapuru kaçırıp adada otelde kaldığımız gece- Feride gözleri yerde: — Nasıl bilmem?.. — Onun için de bir «vapur kaçırma bayramı; yapsak... Nasıl olur şekerim? — Çok heyecanlı olur... Bütün bu hususi bayramları yap- mağa karar verdiler. Ve evlendiler... Düğürlerinden yirmi beş gün sonra Feride Necmiye: — Şekerim. dedi.. bugün 17 nisan.. —17nisan mı?, — Öyle ya... Bugün «İlk tan bayramımız»... Müzeye gideceğiz. Onlar asarı atika müzesinde «Büyük İskendersin lâhidi önünde tanişmış- lardı... Saat tam üçte... Yakı bugün Necminin mühim bir iş için bir randevusu vardı amma... Artık yapacakları bu ilk bayram için randevu filân mevzuu bahis olamazdı..! O günü tapkı bir sene evvel olduğu gibi ayrı ayrı müzeye girdiler. Salon- ları ayrı ayrı dolaştılar. Nihayet Büyük! İskenderin lâhidi önüne gelince aşağı yukarı ayni heyecanla biribirlerine ba- kıştılar, Feride sordu: — Büyük İskenderin lâhidi değil mi? Necmi cevap verdi, — Evet.. Söz sözü açtı. Ve kol kola girdiler. Feride: ami Yasan: İSKENDER F. SERTELLİ Salih ve Receb kaptanlar da bu ar- zuyu gösterdiler: — Elli yardımcı göndermekle kur- vetimizden bir şey eksilmiş olmaz. Receb reis amirala şöyle bir teklifte bulunmuştu: —Bu işibana bırakınız. yarın Hüsrevi görüp kendisinden Ayşeyi istiyeyim. Mademki tatlıhkla iş gör- mek niyetindesiniz.. bir kere de bunu deneyelim.. bakalım sonu neye va- racak? saradan güverteye çıktılar. — Tuhaf şey! Yeşil bayraklı yelken gemisi... Nereden gelip nere- ye gidiyor acaba?!... ... İLK GÖÇMEN KAFİLELSİ Yeşil bayraklı yelken gemisi lima- n& doğru dümen kırmıştı, Receb reis: KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ — Necmi.. dedi.. vallahi ayni heye- canı yaşadım... Bu bayramlarla hayatı- m2a ne büyük heyecan vereceğiz. Müze kapısından çıkarken hademe- lerden biri arkadaşına murıldanıyordu:;! — Allahin hikmetine bak hele... Tek girip çift çıktılar Onlar bunu işittiler. İçlerinden kıs kıs gülerek ilerlediler. Feride: — Necmi.. dedi. Hademeler bile he- nüz yeni tanışmış iki sevgili sandılar.. İki gün sonra Feride: — Neemi.. dedi bugün 19 nisan... — 19 nisan mm?. — Öyle ya... Çiçek bayramımız... Unuttun mu yoksa?. — Evet. evet şekerim.. ne mlnase- bet?.. Unutur mıyım hiç... O günü Necmi gene işine gidemedi. Çiçek bayramı yaptılar. Bir sene he- men hemen gün aşırı bir hususi bay- ramı tesid ettiler. Artık Feride kocasının meşhur sö- zünü dilinden eksik etmiyordu: — Geçmiş zaman olur ki, hayali ci- Lâkin ikinci, üçüncü senelerde ar- tak Necmi bu sayısız bayramları unut- mağa başlamıştı. Buna mukabil Fe- nüp yeni bayramlar ihdas ediyordu. Öyle ki, bir sene içinde 217 bayram gü- nü tesbit etmişti. Necmi bülün bu bay- ramları bir deftere yazmış, her gün ezberliyordu. Bu aşk bayramlarından 'Necminin burnunu kaşıyacak vakti ol- muyordu. Hele kocasının «mukaddes aşk bayramlarısm unummesi Ferideyi çileden çıkartıyordu. Evvelki gün: — Gene mi?. Gene mi ilk buse bay- ramnı unuttun. hain rezil herif... Canavar... diye Necminin üstüne yü- Tümüştü.. Necmi: — Aman. he diyorsun karıcığım... Hiç insan ilk buse bayramını unutur mu?... Hemen evden çıktılar. İlk buse bay- ramını tesid etmek için Boğazda seviş- tikleri zaman gittikleri korunun yo- Junu tuttular. Koruda çarpık»bir ağaç vardı. Bay- Tam programı mucibince kol kola bu ağacın önüne kadar geleceklerdi. Bu- rada Necmi Ferideye sarılacak ve öpe- Çarçabuk ağaca geldiler. Necmi program mucibince hareket elti, ka- Tısını öptü. Lâkin arkasından bir gü- rültüdür koptu: — Tüüü... Rezil ulanmazlar... Ulan başka yer bulamadınız mı?. İki koru- cu onlara doğru ilerlediler: — Hay gözü kızgınlar bay... — Başımıza taş yağsa yeridir... Koruculardan biri bir asılmca Nec- | minin yakasını yırttı. Onları jandar- ma karakoluna götürdüler. Necmi | jandarma çavuşuna: — Vallahi çavuş efendi biz evliyiz. No 113 — Benim gözlerim keskindir, de- di, uzağı iyi görürüm, Yelkenli tık- hm tıklık insan dolu. Kemal rels de ayni şeyleri söyledi: — Büyük bir insan kalabalığı var Salih reis tereddüdle: — Acaba düşmanım bir hilesine mi uğrıyacağız? dedi, fedailer içimize Kemal reis güldü: — İspanyollardan fedai çıksa bile, dünyanın sahillerine hakim Olur- lardı. Gemi limana girince mesele anla- Yakın Endülüs sahillerinden müs- lümanların bir kısmı Cezayire göç etmek üzere yola çıkmıştı. Geminin kaptanı da, tayfaları da araptı.. Türk inn saa İ dar götürünüz! Tramvay, durak yerinde durmağa mecbur değil midir? Tramvay şirketi halka bir kolaylık olmak üzere Beyanddan Lâleliye iner- ken inzibat ker unun biraz yuks- nsında bir ihtiyari durak mahalli yapmıştır. Fakat buna hiç riayet edil- miyor. Bayramin ikinci günü Top- kapıdan kalkan 20 numaralı tram vây arabasının 645 numaralı vatma- nina burada inpesğimizi, durmasını söylediğim e böyle bir emir ol- madığını söyledi. Bu vaziyet karşı sında Beyatıda kadar çıkmam lâzım geldi. Burası durak yeri değilse te- belânın kaldırılması icap etmez mi? Alâkadar makamın nazarı dikkatini celbetmenizi ricâ ederim. Faik hani bir hatırayı tasiz için bunu yap- tak. Filân dedi amima jandarma bir tür- lü bu karışık işin içinden çıkamıyor- du: — Evli iseniz eviniz barkınız yok mu? Bu İşi orada yapamaz ımı idiniz yahu.. sizi cürmü meşhud mahkeme- Dedi... - bereket ki, cürüm meşhud mahkemesinde işi anlatülar.. Necmi eve dönerken otomobilde ters ters söy- leniyordu: — Geçmiş zaman olur ki, hayali ci- han değer... Aradan aylar geçmişti. Kar yağı- yordu. Akşam Necmi eve gelince Fe ride: — Bu gece 7 şubat gecesi... dedi. Necmi ters ters cevap verdi: — Ne olacak 7 şubat gecesi ise... — Bak rezile.. karlı gece bayramını unuttun mu?. Neeminin tepesi atlı. Bu karlı gece bayramı bir allahın belâsı idi. Seviştik- leri zaman bir gece Necmi kar' altında Feridenin penceresinde iki buçuk saat İki buçuk saat sonra Feride l açmıştı, Serçe parmağile . Şim- yapacağım diye iki buçuk sa- den tam iki buçuk saat sonra serçe armağile bir büse gönderecekti. Ser- | *ge parmağile bir buse için Xarda ik buçuk saat beklemek... Necmi: — Vaz geç canim. dedi.. böyle reza- Jet olur mu?. Feride küplere bindi: — Vay mukaddes aşk bayramlarımı- za rezalet diyorsun ha.. amma vaktile beklemiştin.. — Canım deliye göre hergün bay- | ram.. bizimde senede 217 bayramımız var. — Vay sen bana hakaret ediyorsun ha.. gidi ulanmaz... Vazolar havada uçtu.. Necmiyi yaralı bir halde hasta- neye getirdiler. Şimdi zavallı Cerrah- paşa hastanesinde dalgin sayıklıyor: — Geçmiş zaman olur ki (Bir yıldız) de kadın, erkek, yaşlı, ihtiyar. ço- Yük çocuğun bulık istifi gibi üst üs te yattığını ve geminin su kesimin- den çok aşağıya batmış bir halde gel- diğini görünce: Haydi Receb, dedi, bir kayığa atla da şu yelkenlinin kaptanile bir konuş bakalım! Garnatada neler olu- yor ve İşbiliyede Emir Yusuf muvaf- fak olabilecek mi? Receb kaptan yanına iki levend ularak kayığa atladı ve göçmen gemi: | sine gitti. Gemideki müslümanlar Receb kap- tanın geldiğini görünce, hep bir ağız- dan bağırıştılar: — Size güvenerek geldik bürâyal Bizi himaye ediniz.. bizi Cezayire ka- Endülüs muhacirleri tekrar düş man eline düşmekten korkuyorlardı. Receb kaptan gemiye çıkınca etra- rını sardılar. Nereden ve nasil geldik- ierini enlattılar; — Endülüs devleti yıkıldı demek- tir. Hain sultan, İspanyol kralile giz- lden gizliye anlaşmış. milyonlarca müslümanı boğazlatmaktan o çekin- lerin Mayorka adasında yattığını bil dikleri için, Endülüs sahillerinden ay- rilir ayrılmaz buraya iltica etmişlerdi Endülüsün ilk göçmen kafilesi üç miyor. Bize gelince, sahilde yaşıyor duk. düşmanın karadan üzerimize yürüdüğünü duyunca limanımızda bulunan bu gemiye atladık. yola çık- 25 Şubat 937 Perşembe Öğle neşriyatı — 1230: Plükla 'Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: Son Akşam neşriyatı — 1830: Plâkla dans musikisi, 19,30: Konferans: Dok- tor İbrahim Zati (Tıb bakımından Râdiyestezi hakkında), 20: Rıfat ve arkadaşları tarafından Türk musiki si ve halk şarkıları, 20,30: Ömer Rıza tarafından araben söyler, 20,45 Sa- | flye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şerkıları. Saat ayarı, 21,15: Orkestra: 22,15: Ajans ve bor- sa haberleri ve ertesi günün programı, 22,35: Plâkla”sololar; opera ve operet parçaları, 23. Son. Ecnebi İstasyonların Bu Akşamki En Müntahap Programı Leipzig -382- (saat 19,30) Berlloz - Faustun İnkisara uğrayışı, Almanya (Deutsehlandsender) -İ5Tİ- (sant 20,30) Brahms konseri, Saarbruek -240- (saat 22,50) Fewersman tarafın- dan viyolonsel konseri, Stütgrat -523- (saat 24 Haydn - Schubert konseri, | Hambürg -332- (saat 18) Sir Thomas Beecham tarafından idare edilen or- kestra konseri, Milino -369- (saat 22) Org konseri, Budapeşte -550- (saat 1730) Brahmen ört so matı Flüt ile (saat 18,25) eski çigan- Jarın konseri, Kendinizi Üüşütünce,. Dans musikisi Londra -342. (saat 2325) England National -100- (saat 24,30-1) Varşova -1339- (saat 23,00), Pressburg -299- (saat 22,35). AKRIDOL bulundurunuz. Bu sayede soğuk alğınlı- ğından, grip, nezle ve boğaz olmaktan kurtulursunuz. AKRİDOL boğaz ve bademcik iltihaplar rım da pek çabuk geçirir. Her eczanede bulunur. Küçük kutu 35, büyük yiyenler, bilhassa içki içenler mi- delerini tahriş ederler. Ve EKŞİ- UK, HAZIMSIZLIK, ağırlık ve tık. Allah geride kalanları korusun. Dediler. Receb rtis geminin kaptanile konu- suyordu: N — İşbityeden hayırlı bir haber yok : 8 z â çi / li : a b keza ye ek ere syilalime yin m ek ey e meyi : dl lzi la hARalA sa kk bike AŞ ğe e ke BE rm a A