9 Şubat 1937 Küçük bir yama Celâl! Celâl! Taze ve güler bir ses arkamdan sksediyordu. Fakat başımı çevirmedim. Güzel bir yaz gününde, hineshınç kalabalık Beyoğlu kaldı rımları üzerinde kim beni çağırabilir. di? Hiç aldırış etmeden," “yürümekte devam ettim. X Fakat hafif iskarpin sesleri arkam- dan ısrar ile geliyordu. Bir kere daha ismimin hafifçe telâffuz edildiğini işiğtim, Acaba heyecandan mı böyle olmuştu yoksa öksürükten mi? Arka #indan, bir el koluma öyle'ğüridi ki bünun kim, olduğunu gözü kapalı ta- yin edebilirdim. Bu sevki' tabil ile, in- ce kadına doğru iğildim ve gözlerin- de eski aşkın o fedakâr alevini tekrar buldum. Aradan seneler geçmişti. On- dan sonra başka kadınlar iş ve unutmuştum. Fakat onun ismi derhal dudaklarıma geldi: Göreyim seni, sesini Işi Seni herzaman sevdim ben. e kadar düşündüm, bilsen! Bu kalabalığın arasında'durup ko- Münasebetsiz birine de tesadüf edebilirdik, Onun İçin, Perranın küçük elini avucumda tuttum, sıktım. Yakındaki bi; pasta- ci dükkünma girdik ve rahat koritişmak için dar merdivenle çıkı- lan'üst katı tercih ettik, ©“ #Perran eldivenlerini ağır ağır çıka- rıyordu. Bu heyecandan, mıydı, yor- gunluktan mı, bilmiyorum. Çok de- - diğmemişti. Fakat si kendisine hiç yardım etmemekte devam etmiş gibi kiyafeti pek parlak değildi. Boynun- da eskimiş bir tilki bus vardı. Oksijen tesirile saçları âdeta. keten gibi bir hal almıştı. Fakat yalvarır gibi ba- kan güzel gözleri bütün -taravetini, ruhunun hummalatını muhafaza edi- “yordu. Elini okşadım: — Söyle bakayım bana, nasılsın? Hâlâ 597 takımlarında hanendelik ediyor musun? Acı bir tebessümle omuzlarını silk- ti, — Bunlardan bahsetmiyelim, dedi, Hayat gittikçe zorlaşıyor. Benim de eski tahammülüm kalmadı. Ehemmi- yeti yok ama... Seni tekrar gördüm ya... Bu kâfi, Gece gündüz Allaha bu- “nun için dur ediyordum. İçinden gelme hareketlere mâmak âdeti idi. Kolumu “böy diği attı ve böni'öptü, Bu, ihtirastan sar- boş bir öpüştü. Uzun bir süsuzluğu teskin ediyor gibiydi. Sonra, sakin ve ybulyalı bir tavırla: — Gece gündüz istediğim bu idi, dedi. Sen hiç değişmemişsin. Ben na- silim? Cevap veremedim. Bu süküt aramı- za âdsta bir duvar çekiyor gibiydi. — Ah Celâl, dedi, bizim maceramız Yazan: İSKENDER F. SERTELLİ Adela bir romandı. Hani ilk tanıştı- Eımız günü... Çiflik parkında... Nasıl güneşli, tatlı bir gündü... Bütün'bu hayat birdenbire benim de ruhumda canlandı. Mini mini Per- rTancığım, o kısa saadet romanını nâ- sıl unutabilirdim? Benim için her şeyi feda etmişti Küçük apartımanı- ma yerleşmiş, beceremediği, alışkın olmadığı ev işlerile uğraşarak, yaktı ğı yemeklerin kusurunu aftettirmeğe çalışarak beni öyle fedakârane, öyle candan, hareretle sevmişti ki... Fakat bu rabıta ns kadar sürebi lirdi? Her gün gazeteye gitmem lâ zımdı- Dostlar vardı. Onlarla beraber dolaşmak lâzımdı. Eski rabıtalar var- dı. Onları bırakamazdım. Hasılı her $eyi birakıp ta kendimi bu aşka ver- meğe imkân yoktu. Bunu yapmayın- ca da Perranı muhafaza nasil kabli olurdu? Ben mutad hayatın pençesi içine kendimi tekrar birakmak mec- buriyetile bu roman aşkına tedsız bir istilrad devresi açtığım zaman, Per- ran da hayatını tenzim etmek İste- di. O da iş aradı. Şarkı men baş- adı. Bazan yüzünde bir hüzün emaresi görüyordum. Fakat beni-görür gör- mez bütün kederi uçuyor, yüzü “gülü yordu. Neşeli davranmağa, beni mem- nun etmeğe çalışıyordu. Bir gün bana: — Görüyorum ki, Celâl, demişti. Ben sana hayatta bir ayak bağı olu- yorum. Senin hayalından çekilip git- meliyim. Ben bunu biraz şakaya hamletmiş- tim. Fakat Perran samimi olarak böy- le düşünüyordu, Hiç şikâyet etmeden, ses çıkarmadan bir gün ortadan kay- boldu. Ben belki ondan biraz bıkmıştım. 'Herhâlde erkekler daha katı kalbii, daha hissiz oluyorlar ve çabuk teselli buluyorlar. Kendisine pasta tabağını uzatarak: — Ey, şimdi ne (yapıyorsun? diye sordum. 'Tabağı elile itti. Gözlerini yüzüme mütevekkilâne kaldırdı. & — Hayatımı sürükleyip duruyorum, dedi. Sık sık hasfalanıyorum. Artık hiç bir şey gözünde. yok. Cânım sıkı- yor bu'dünyada! Birdenbire kalbimde bir merhamet hissi beni muazzeb etti. Mırıldandım: — Perran ...Sana bir şey yapamaz mıyım? Bir yardıma ihtiyacın var Başını salladı. Neşeli görünmek İş- tiyordu. Gülümserken göz bebekleri eskisi gibi ateşli ateşli parlıyordu. — Hayır, Celâl. Vaktile seni bırak- tım, ççeklidim. Çünkü öyle - yapmak lâzımgeliyordu.. Senin rahatın için, kabil mi hiç? Bugün yolda seni gör- düm. Seslenmekten kendimi menede- medim. Seni bir parça yakından gör- KEMAL REİSİN İS İSPANYA DÖNÜŞÜ DÖNÜŞÜ — Kabil değil bu, Rüstem! Hastayı dirlitmek için neler yapmadık: (meş- um sinek) peşinde günlerce koştuk.. hekimler aradık.. ilâçlar bulduk. Ke- Mal reis bugün iyiliğe yüz, tutmuş bir halde ilk defa gözlerini açarak bizimle konuştu. Bayram yapacağımız yerde, onun matemini mi tutacağız. — Lâf keselim. gölge yaklaşıyor. — Ben fena oluyorum, Rüstem! Tahammülüm kalmadı artık. Bırak kolumdan. Şu hainin kafasını uçura- yim. “Rüstem nöbetçinin İnen yü em Ke Nöbetçi palasını koynuridan çekmek Üzere idi. Halatların arkâtinda yürü- 'yen gölge arka kasaranın üstünde do- Yaşmıya başlamıştı. Nöbetçi ve Rüs- tem geride duruyor, şeyi görür müyorlardı. * Rüstem dümenci Mehmedin, reisin e Nöbetçi barut fıçısının üstünde du- rur gibi; hiddetinden ateş püskürü.. den kurtardı, Vay nankör vay! Şim- di ne yapalım bu herife?.. — Bana kalırsa yakalıyalım. — Ben duramam, Rüstem! Şüpheli bir iş olsaydı, palamı kınından çıkar- mak istemezdim. Fakat, onun karan- — Haydi, Allah kuvvet versin bile- ğinel. Diye söylendi. Nöbetçi palasını kınından çekti, —-amrr—a0pU Öksürük, Nezle, Boğaz ve Gögüs has- talıklarile sesi kısılanlara şilat tesir | Ticaret ve zahire borsası leri çoktur. 30 Kuruş. ucuz olarak AKBA müesse- selerinde tedarik edebilirsiniz. Telefon : 3377 mek, Sesirti Işitmek istedim. İçimde çöktanberi yaşıyan bu arzuya muka- vemet edemedim. Hatta seni öptüm bile bugün. Yetişir, daha fazlasını 1s- tiyemem. Başını iğdi, tüyleri dökülmüş kür- 'künü omuzlarında sıktı, Tatlı bir te- bessümle: — Hatırlıyor musun? dedi, çama- — Nafile yoruluyorsun, Perrancı- ğım... Eskimiş şeyler, dayanmaz ki hiç... derdin. Bizim bugünkü tesadü- tfümüz de işte böyle bir yama, Ce- lâle bizi bir saat kadar bir arada tut- mağa yaradı... Fakat-bir şey yıpran- mış, eskimiş olursa yama tutmaz! Buna da susmağa mecbur oldum. Perranın söylediğ! acı fakat çok doğ- ru idi, Yevaşçe, kelktı. Elini uzattı: — Adiyö, Celâl, dedi, Seni tekrar gördüğüme pek memnun oldum. Yüksek ökçeler! üstünde biraz iğil- miş gibi çıktı, gitti. Başını çevirip bir daha yüzüme bakmadı. Garson “ie a ykm bük 16? Demek ister gibi bir muahaze mâ nası vardı, gibi sürünerek, buraya kadar geldin” Sessizlikten istifade ederek Kemal re- isi vuracaksın, deği mi? Dümenci Mehmed birdenbire hö- betçinin palasını çektiğini görünce ondan önce davranarak, elindeki han- çerini derhal zavallı levendin Karnı- na sapladı. nöbetçi sendeliyerek ye- re yuvarlandı, Dümenci Mehmed âr- | İrişmişi 2 BORSA Istanbul 8 Şubat 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât İst. dahilt o 96, (İş. B. Hamiline 10— Kuponsuz 19383 » Mücssis 83,— istikrazı 98,50/T.C. Merkez Ünitürk | 22,65,—| Bankası 101,50 » N 2145) Anadolu his. 24,50 » HM 21,35,—| Telefon 6,50 Mümessil | 42,—| Terkos 11,50 ».'N 39,35! Çimento © 14,55 » NM © —İ Hühat deği. 10,90 İş Bankası , 10 Lİ Şark > LO Para (Çek fiatleri) Paris ©“ -17,03,0)| Prag 22,13,10 Londra © 617,—İ Berlin 197,16 Nev York 79;52,50| Madrit © 11,492 Milâno © 150664) Beyrad 345225 Atina BBSİSI zi gis Cenevre | 3,47,20 z Brüksel © 4,70,17) Pengo > 437,60 Amsterdam 1,44,90! Bükreş ( 108,59,— Solya (oo 64,34,35 Moskova (© 24,95 8 Şubat fiat ve muameleleri 1 — İthalat: Buğday 615, çavdar 30, arpa 169 1/2, bulgur 15, yapak 17, üf- tik 14 3/4, afyon 1/4, beyaz peynir 32, kaşar 1/4, un 10 3/4, kepek IZI, musır 211/4, nohut 12, fasulye 9, par muk 5,: haşhaş yağı | 1/2 ton. İhracat : Yapak 204 1/2, tiftik 67 3/4, razmol 176, kepek 19 3/4, fa- sulye 34 1/2, iç ceviz 15 ton. 2 — Satışlar: Buğday yumuşak kilosü 6 kuruş 21 paradan 6 kuruş 26 parâya kadar, buğ- day sert kilosu 6 kuruş 37 1/2 paradan 7-kuruş 2 1/2 paraya kadar, “ buğday kızılca kilosu 6 kuruş 10 paradan, arpa kilosu 4 kuruş 35 paradan 4 kuruş 38 paraya kadar, çavdar kilosu 6 kuruştan, musır beyaz. kilosu 4 kuruş 25 paradan 4 kuruş 30 paraya kadar, musir sarı ki- losu $ kuruş 3Ü paradan 5 kuruşa ka- dar, yulaf kilosu 5 kuruştan, kuşyemi kilosu 13 kuruş 32 paradan, susam ki- lom 17 kuruş 15 paradan 18 kuruşa kadar, peynir beyaz kilosu 42 kuruş 37 parasan $$ kuruş 4 paraya kadar, güz yünü kilosu 80 kuruştan 90 kuruşa kudar, kunduz derisi çifti 1600 kuruş- tan 1700 kuruşa kadar, - varşak derisi gifti 1000 kuruştan 4200 kuruşa kadar, porsuk derisi çifti 630 kuruştan 650 kuruşa kadar, ülki derisi çifti 400 ku- Tuştan 800 kuruşa kadar, tavşan de- risi adedi 22 kuruştan 2 Skuruşa kadar. 3 — Telgraflar: Londra Mımr Lâplata şubat tahmili korteri 24 Şi, 3 Pe. Ki 3 Kr. 43 Sa,, Londra keten tohumu Lâplata. şubat tahmili tonu 11 Ster. 15 Şi, Ki. 7 Kr. 12 Sa, Anvers arpa Lehistan şubat, mart tahmili 100 kilosu 123 B. Frank Ki. 5 Kr. 22 Sa, Liverpul buğday mart tah- mili 100 libresi 8 Şi 81/4 Ki 5 Kr. 89 Sa, Şikago buğday Hartvin- tör mayıs tahmili buşeli 134 3/8 sent Diyerek amiralin kamarası önünde toplenmışlârdı. Dümenci Mehmed amiral gemisine son günlerde gelmişti. Şimdi herkes onun bu gemiye Hüsrev reisin ısrari- le niçin gönderildiğini anlamıştı. Bütün gemiciler yerde can çekişen Mehmedi tekmeliyorlardı. kada duran Rüstemi - görmüyordu. | (Hâdise büyümüştü. Ele geçen fırsatı kaçırmamak için; Kaptan gemisinin baş küpeştesin- hemen kamaranın kapısından içeriye | den çalman bir boru İle bütün donan- daldı. İ ma kaptanları vakadan haberdar edil. Mehmedin arkasından Rüstem de | mişti. hançerini çekerek odaya girmişti. Dümencinin hançeri bu sefer bir işe yaramamıştı. Kemal rejsi vurmak “e e ig 8 & çek örf e a KE O s— Biraz sonra, Kemal reisi candan s€- ven kaptanlar ilk harglede paşa gemi- sirie gelmişlerdi. Receb, Salih, Mahmud reisler ge- e İk ele ” — Hüsrev relslen bunu beklemez- dik.. Diyerek güvertede toplandılar. Kemal reisin bir şeyden haberi yok- tu, Gemicilerden biri: — Amiralimizin hayakını. Rüstem kurtardı. Onu alnından öpünüz! Diye bağırmağa başladı. Paşa gemisi mahşer gününe benze- mişti, k pa Kemal reisin ölümünü düş çe hiddetlenen gemiciler Receb kap- Radye 9 Şubat 937 Sal şk İLİNİ ML ala Sİ m e RE RR. Rİ e Öğle neşriyatı — 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50 Havadis, 13,05: Muh- | telif plâk neşriyatı: 14; Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi, 19,30 Eminönü Halkevi s0s- yal yardıni şübesi namına Tıb fakülte- si doçentlerinden operatör Ahmed Fah- ri tarafından konferans, 20 Vedla Riza ve arkadaşları tarafından Türk musi- Kisi ve Halk şarkıları, 20,30 Bay Ömer Riza tarafından arapça havadis, 20,45 Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafın- dan Türk musikisi ve Halk şarkıları, saat syarı, 21,15 Şehir tiyatrosu ope- ret kısmı tarafından bir temsili, 22,20 Plâkla sololar, opera ve operet parça- Jarı, 23 Son, Ecnebi İstasyonların Bu akşamki en Müntehap Programı 'Triyeste (263,2) saat 22 «Camplello> operası, Roma operasından nakil, Roma (4208) 21,40 Karnaval konseri. Viyana (508,8 20,30 Çardaş öpereti. Marsilya (400,5) 22,30 Senfonik konser Nis (253,2) 22:45 Karnaval konseri Praga (470,2) 23,25 Keman Konseri, Hamburg (331,9) 21,10 Karnaval ge cesi muhtelif parçalar. Breslav (315,8) saat 23,30 — Viya- na (506,8) 24 — Varşova (1339) 24 — 'Tuluz (328,6) 24,45 — Londra (kısa dalga) 24,30. 10 Şubat 937 Çarşamba İstanbul — Öğle neşriyatı: 12,30 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Havadis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikiis, 19,30 Konferans; Doktor Ke- mal Cenab, İnsanda bis ve ruhiyet dün» yası, 20 Nezihe ve arkadaşları tarafın- dan Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30 Bay Ömer Riza tarafından arap- ça havadis, 20,45 Türk musikisi heye- ti: Saat ayarı, Orkestra, 22,10 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı, 22,30 Plâkla sololar opera ve operet parçaları, 23 Son. Selâmi' İzzet TİYATRO KONUŞMALARI Her ki Gy Fiatiz tur, Ki, 6 Kr. 83 Sa,, Vinipek buğday Ma- nitoba mayis tahmili buşeli 128 3/4 sent Ki, 5 Kr. 97 Sa,, Hamburg iç fın- dık Giresun derhal tahmil 100 kilosu 155 R. Mark Ki, 78 Kr, 56 Sa, Ham- burg iç fındık Levan derhal tahmil 100 kilosu 154 R. Mark Ki. 78 Kr. 6 Sa, tanın başına üşüşlüler: — Bu işi Hüsrev kaptan yaptırmış- sa, bu; bir alçaklıktır. Böyle bir ada- mi arâmızde tutacak mıyız? Diye bağrıştılar. Receb reis çok müşkül vaziyette kal- mışlı. Açıktan açığa Hüsrev reisin aleyhinde yürümek te işine gelmiyor- du. Receb, Hüsrevin çok kuvvetli ol- duğunu biliyordu. Maiyetinde on ye- di gemisi ve sayısız azılı korsanları vardı. Eğer Kemal rels ayakta ve sıhhati yerinde olsaydı, Receb kaptan bunları düşünmeğe lüzum görmiyecekti. O şimdi hem Kemal reisi, hem de onu sevenlerin vaziyetini kurtarmak isti- yordu. Bu hâdise donanmada bir isyan döğürabilirdi. “Boru ile bütün gemilere şu işaret verilmişti: «Kemal refs bir ölüm tehlikesi * © geçirdi. Hançerle üzerine yü rüyen soysuz bir alçak yaka- landı ve hemen kafası ezildi. cezasını gördü. » Donanma kaptanlarından Hüsrev reisin taraftarları bu haberi omuz silkerek karşıladılar ve bütün kap- tanlar o gece amiral gemisine Koştuk- ları halde bunlardan hiç biri yerin- den bile kımıldamadı. (Arkası var) DR w zlar asm * ei