»” RR > e e Lİ —E” seat” zanda ağ 1 Şubat 1937 Evlenmede saadet anahtarı Sıhhatli ve zengin aileler 5 - 6 çocuk yapmalı. “Bu çocuklar birer ikişer sene fasıla ile dünyaya getirilirse iyi olur ,, Beyoğlunda şık bir muayenehane... Kapıda bronz bir lâvha... «Doktor İffet Onur»... İçerisi dışardan şirin. Türkiyenin İlk kadın operatörü olan doktor İffet Onura fikirlerini soruyorum: — Kadın için en müsald evlenme ya» pi hangisidir? — 20 ile 25 yaş arası... Esasen bu yar $8 geldiği zaman kadın tahsilini bitir- miştir. Eğer tabsil yapmıyorsa hiç me- sele yoktur, “Kadın için bilhassa yirminci yaş en Müsaid evlenme yaşıdır. Çünkü izdi- £ Yaçlan en büyük maksad çocuk yetiş- tirmektir. Yirmi ile yirmi beş arasın- daki yaşlar da çocuk yetiştirmeğe en Müsaid olan zamandır. Vücudün elestikiyeti fazladır. Çocuk doğurma kabiliyeti daha çoktur. “— Erkek için en müsaid evlenme yaşı?.. — Ben erkekle kadın arasında beş Yaş fark bulunmasına taraftarım. Vakia eskiden erkekle kadın arasında 15, hattâ 17 yaş olması gayet tabii ad- dediliyormuş... Lâkin bugün hayatı- Muz pek süratle geçiyor. Sürat asrın- dayız.. bunun için bir seneye çok işler, Şok şeyler sığdırmak kahildir. Eskiye Mazaran bir sene mühim bir zamandır. Bunun için kadınla erkek arasında 10-15 yaş fark olursa iyinetice ver- Mez. karı ile koca arasında âdeta bir nesil farkı olur. BEŞ, ALTI ÇOCUK LÂZIM Haji, vakti yerinde olan sıhhatli bir karı kocanın saadetini tamamlamak «İçin kaç çocuk yapmaları lâzımdır? Çocuk allenin saadeti için lüzumlu bir ansur mudur? | — Tabii... Zaten izdivaçtan maksad da budur... Hali, vakti yerinde olan #ihhatli bir karı kocanın 5-6 çocuk yapmalarını pek tabii görürüm, Hattâ bu çocukların birer sene, iki- *- $€r sene ara İle arka arkaya yapılması- “DA taraftarım ve bunu tanıdığım bü- tin kadınlara tavsiye ederim. Çocukların birer veya ikişer sene ara! ile yapılmasının birçok faydaları var- dar, Bunlardan birkaçını sayayım: Bir “kere çocuklar arkası arkasına yapılır- *“sâ bir çocuğun bakımı ile ondan son- Ta gelecek olan çocuğa da bakılabilir., yani yorgunluğu daha az olur, Bir taş- la iki kuş vurulmuş olur. Birçok ka- dınlar üst üste iki çocuk yapmaktan korkarlar. Halbuki uzun fasılâlarla yapılan iki çocuğun yorgunluğu hem daha fazladır, hem de masrafı çoktur. Çünkü az fasılâlarla doğan ço cuklarda yalnız bir çocuğun zahmeti Me, yalnız bir çocuğun masrafı ile iki çocuk yetiştirmek kabildir, Sanra kısa fasılalarla çöcük yapma- nın en büyük faydalarından biri de şudur: Aralarında çok az yaş farkı bulunan çocuklar biribirlerile pek iyi arkadaş olurlar, Aralarında, bir ev içinde çok iyi bir kaynaşma olacağı için hariçten arkadaş aramağa lüzum görmezler. böyle biribirlerile arkadaş olmaları, biribirlerile oynamaları, sonra biribir- lerile çalışmaları hayatları üzerinde büyük bir tesir yapar, Daha iyi yetişir. ler... KAYNANA DOST MUDUR? DÜŞMAN MI? — Bir çiftin saadeti için kaynana ile beraber oturmları lâzım mıdır? Değil midir? — Tuhaftır.. bizde kaynanaya kar- $1 âdetâ düşman nazrile bakılır, Çün- kü kaynana oğlunu, gelini ile ayni de- Tecede sever ve onu kıskanır, Gelin de buna kızar.. kaynanam, ko- camı niçin seviyor?.. Halbuki mutedil bir tahlil yaparsak öm Bunun için kaynanayı görüş tarzı» mızı değiştirmeliyiz. Onu düşman de- gil.. dost olarak görmeliyz. KADIN ERKEĞİNİN İŞİNE KARIŞMALI MI? — Kadın, erkeğin işine, mesleğine ald meselelere karışmalı mı? — Katiyen... İki Kişi arasında ne büyük bir samimiyet olursa olsun, kâ- rışma şeklinde olan her şey, birinden birinin kırılmasına vesile olur. Bunun için kadının, erkeğin işine karışmamasına taraftarım, Amma bir danışma şeklinde, bir beyanı mütalâa şeklinde olursa o da başka... BİR KADINDA ARANACAK MEZİYET — İdeal bir zevce olacak kadında aradığınız eri büyük, en başlı meziyet hangisidir? Güzellik mi, şefkat mi? nezaket mi? sex appel mi?.. — Evvelâ kadının zeki olması lâ- zımdır. Zeki ve kültürü yüksek olan bir kadın bu iki meziyeti ile hayatta neyin iyi ve neyin fena olduğunu ayı- nr sanırıni, Sonra zeki ve kültürlü bir kadın lü- zumsuz kıskançlıklara meydan ver- mez, Halbuki aile bünyesini yıkan ma- alesef bu lüzumsuz kıskançlıklardır. GÜZELLİK ŞART MIDIR? — Birçokları izdivaçta erkek için güzellik mevzuubahs olmadığını söy- lüyorlar, Siz ne fikirdesiniz? — Erkek için de, kadın için de ev- lenmede güzelliğin mevzuubahs olmi- yacağına kani değilim, zellik çok büyük roller oynar.. fakat tabii birinci plânda olmamak şartile,,. — İdeal bir erkek için Kâzanç mü- him bir meziyet midir? — Hayır. çalışan insan aç kalmaz. bence çalışmak en büyük kazançtır... İ | ecnebi memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Zilkade 25 — Ruzu Kasım 92 & İmsak Güneş Öğln İkindi Akşam Yatı E 1152 135 655 94) 1200 1,33 İzdivaçta erkekte de, kadında da gü- gelinin buna kızması değil, memnun olması lâzımdır... Değil mi? İnsan sey- diğinin, akrabası tarafından da sevil mesine kızar mı? Bilâkis memnun ye glur.., Va. 528 7/05 12,28 ISIK 1738 1904 İdarehane: Babiâli civan Acımualuk Sok, No 13 iile AKŞAM Iki kardeşin muhakemesi Mustafa bir sene hapse mahküm oldu Ağır ceza mahkemesinde biri dava- cı, diğeri suçlu 'olan iki kardeşin mu- hakemleri yapılmıştır. Vaka şudur: Çatalcanın Kaleiçi mahallesinden AVI oğlu Cevdetle kardeşi Lütfi bir sa- manlık meselesinden kavga etmişler- dir. Bunlardan, Lütfi kendi tarlasın- dan çıkan samânları kardeşi Cevdetin samanlığına doldürmak istemiş, Cev- det buna razı olmamış, Lütfi de inad ederek zorla samanları doldurmuştur. Bunu haber alan Cevdet samanlığa giderek Lütfiyi koğmak istemiştir. Bu yüzden çıkan Kavgada Lütfi bıçakin kardeşi Cevdeti kalbinin yanından ya- ralamıştır, İstanbulda hastanede yapılan uzun bir tedavi neticesinde Cevdet iyileşe- Tek çıkmış ve kardeşinden davacı ola- rak ağır ceza mahkemesine gelmiştir. Muhakemede, Çatalcada vaka şahid- lerinin istinabe yolile alınan ifadeleri okunmuşlur, Şahidlerden Fahriye, ifa- desinde Lütfinin kızı Asiyenin: «Am- cam babamı vurdu> diye bağırmasını duyarak kavga yerine koştuğunu, orada Cevdet altta, Lütfi üstte olmak üzere ikisinin de yere yuvarlandıkla- rını ve Lütfinin dişlerile Cevdetin en- sesini ısırmakta olduğunu gördüğünü söylemiştir, Suçlu Lütfi de Çatalcada verdiği ifadede: — Kardeşim beni samanlıkta döğ- meğe başladı ve vücuduma çakı dür- terek samanlık kapısından çıkardı. O sırada gene disine saplandı, demiştir. Reis bu ifa- deye ne diyeteğini soruncu suçlu Lütfi: — Biz barıştık. Kardeşim benden davacı değildir. Çatalcada verdiğim ifadem de doğru değildir. Demiştir, Davacı yerinde oluran Cevdet te kardeşile barıştıklarını ve davasından vazgeçtiğini söylemiştir. Bunun üzerine müddelumumi -iddi- anamesini okuyarak her rie kadar da- vacı Cevdet hâkkı şahsi davasından vazgeçmişse de hukuku âmme namı- na bu davaya'devam edilmek lâzım geldiğini ve doktor raporunda Cevde- tin kalbinin yakınından aldığı yara her ne kadar tedavi edilmişse de ken- disinin bu yaranın tesirile daima ha- fif zaaf hissedeceğini, ayni zamanda gene bu yara tesirile bedeni taham- mül kabiliyetinin yüzde beşini kay- betmiş olduğu. bildirildiğini söylemiş ve âdiyen cerh suçundan Lülfinin ce- zalandırılmasını istemiştir. Mahkeme uzun bir müzakereden sonra kararını Darülâcezeye gönderilen Markonun heybesinde neler çıktı? ko nammda bir dilenci vardır. Mar- ko, son günlerde hastalanmış, beledi- yeye haber verilmiş ve darülücezeye sevk edilmiştir. Markonun üzerinde hiç bir zaman yanından ayırmadığı bir heybesi var. Marko darülâcezeye kaldırılınca, tabii üzerindeki şeyler ve bittabi hey- besi de aranmıştır. Bu muayene ne- ticesinde heybenin içinden neler çık- tağını bilir misiniz? Biz birer birer sayalım da siz de şa- şınız; 58 altın lira, 13 gümüş mecidiye, bir tane yirmi beşlik altın, 1,213 ku- ruş ufaklık, taşlı bir altın yüzük, bir altın nikâh yüzüğü, çapa şeklinde bir altın iğne ve 448 Türk lirası... Memurlar bu zengin dilenciden çi- kan bu kadar para karşısında hayret- te kalmışlardır. «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar niçin doğdu, nasıl dağıldı ? Tefrika No. 9 Yazan: Mustafa Ragıb “İttihad ve Terakki, en mühim meseleleri saymakla vaziyeti saklamak istemediğini di bıçağı kazaen ken- Kasımpaşada boş bir dükkânda Mar- göstermek istiyordu Rapor, çok uzundu. raporda mem- leketin dahili, harici her işine temas eder bir şekil verilmek isleniyordu. Bu itibarla cemiyetin bu seferki ra- poru da bu kabil kongerelerde oku- nan emsalinden farksızdı. Ancak «İt- tihad ve Terakki» nizamnamesine gö- re umumi kongrenin her sene top- lanması şarttı, Fakat iki sene üslüs- te bu toplantı yapılamamıştı, Rapo- rün ilk fıkrasında da bu mevzua te- mas edilerek şöyle deniliyordu: «Kongre, seferberlik dolayısile 330 da toplanamadı,» Buna esasen kimse nin diyeceği yoktu. Bu gibi fevkalâde zamanlarda nazari faldesinden başka bir kiymeti olmıyan bu kabil toplan- tılar yapılamıyacağı tabii idi. HARBE GİRİŞİMİZİN SEBEPLERİ ANLATILIYOR VE.. Bu mukaddemeden sonra üç sene- denberi geçmiş hâdiselerin tarihçesi- ne geçiliyordu. Raporda harp arifesin- İ deki hâdiselere işaret edilirken: «Bü- yük sahillerimizi müdafa& etmek için sipariş ettiğimiz zırhlılara İngiltere- nin vazettiği ambargo> dan dolayı İngilizlerin bu hareketi şiddetle ten- kid ve muaheze ediliyor, buna mu- kabil «samimi münasebat gösteren» Almanya bize iki zırhlısını terkettiği için «Almanyaya minnettar» olduğu- muz kaydediliyordu. Harbin ilânından evvelki mühim mesele ve hâdiselere bu suretle temas edildikten sonra devletin harbe niçin girdiğini izah eden kısım “geliyordu. Uzun esbabı mucibeleri ihtiva eden raporun bu kısmını şu kadarla işaret ) edeyim ki herkesin dimağında mühim bir istifham noktası halinde yaşıyan bu bahse raporda büyük bir hisse ay- rılmış, harba girmemizin sebepleri uzun uzadıya anlatılmıştı. Gösterilen bu sebepleri burada tekrarlamak ve saymak uzun sürör, Yalnız şunu ilâ- ve edeyim ki «İttihad ve Terakkiz nin bü raporunda harbe girişimiz hâdise- si, «İttihad ve 'Terâkkis ileri gelenle“ rinin ve o zamanki siyaset ve hatti hareketi haklı ve yörinde bunların şimdiye kadar tekrar edip durdukları muhakeme ve mantık hududu içinde anlatılmış, devletin harbe girişi gayet zaruri ve hayati sebeplere istinad edi- | vermiş ve Lütfinin bir sene müddetle dn birinci “yılı bu suretle “hapse mahküm edildiği bildirilmiştir. kısâca — anlatılıyor. Fakat har : » » be girişimizle başlıyan harp va Dilenci mı yoksa kaları -ve o muhtelif» cephelerdeki . vaziyetlerle seferberliğin ne. şartlar banker mi? dairesinde cereyan ettiği hikâye edil meden Çanskkale- muharebelerine geliniyordu. > Raporda “kongrenin 331 senssiyde de Çanakkale muharebesi münasebe- tile toplanamadığı, yani İstanbulun tehlike geçirdiği zemnen anlatıldık- tan sonra dahili meselelere, bilhassa harp yüzünden çıkan büyük hâdiss- lere temas ediliyordu. HER MESELEYE TEMAS EDİLİYORDU, FAKAT. Bu hâdiseler, cephelerdeki düşman taarruzlarını Kolaylaştıracak ve bu suretle harbin biran evvel mağlübi- yetle nelicelenmesine sebep teşkil edecek çok şumu'lü, çok mühim da- hili sarsıntılardı. Devletin süratle inhilâl ederek çök- mesi maksadile tertib edilen bu hâdi- selere işaret edilirken bilhassa Ermo- ni kıyamı, ihtilâlleri ve nihayet Mekke şerifi Hüseyinin isya- nı zikrediliyordu. Kısaca ve tafsilât verilmeksizin sa- yılan bu hâdiseler sırasında Mekke emirinin âsi tavır ve hareketinin mu- çi harptenberi cereyan eden her hâdi- seye işaret edilmişti. Fakat bunların hiç biri üzerinde uzun uzadıya durul- mamış, bu hâdiselerin sebepleri, nü Sıl seyrettikleri izah edilmemiş, hulfs Sa içyüzleri deşilmemişti. Her biri devlet için, memleket için başlı başına büyük, telâfi edilmez fo Jâketlere sebebiyet veren bu hâdisele- rin içyüzü anlatılmadığı gibi bunla» rın nasıl önüne geçileceği, memleke tin bünyesini kemiren bü inhilâi sel lerinin nasıl durdurulacağı da anla tılmaktan çekiniliyordu. Meselâ şerif Hüseyinin ihanetinden bahsedilmekle" bütün bir Arabistan kıtasının Osmanlı hâkimiyetine karşı isyan eltiğine işaret ediliyordu. KOCA BİR KITA ANA VATANDAN AYRILIYORDU.. Fakat raporda bu ihanete Karşı ter- tib edileceği zikredilen cezanın tatbi- kı için tasavvur olunan «mevsimin anı müsaidi> ne zaman gelecekti? Bu, belli değildi. Çünkü bu söz, sadece ku» TU bir tehdidden fbaretti. Bununla beraber, bütün bu nazari ve nevima ümid verici cümlelerin fevkinde orta da canlı bir hakikat vardı: Mekke emirinin devlet aleyhine isyan bayra- ğını kaldırmasile koca Hicaz vilâyeti, belki de bütün Arabistan kıtası ama vatandan ayrılıyor demekti. Velevki böyle kısa ve tafsilât veril- mek istenmiyen kelime ve tabirlerle olsa bile, «İttihad ve Terakki> kon- gre raporunda kendi murahhaslarina hitab etmek suretile vasiyeti «efkârı umumiye» dön saklamak, istemediği- Ancak vatanım, cepbelerin dışından gelen hücumlardan ziyade, dahildeki bu sarsıntılardan çökmesini netice lendirecek bu büyük hâdiselerin men» şe ve sebepleri hakkında fazla tafşi- Jât. verilemiyeceği tabil idi Henüz harp yapan ve harbin heticesisi al mıyan bir hükümet fırkası, bu dahili işlerin bütün safhalarını, sırlarını de- le kavramış bulunuyorlardı, Biribiri. lerine uymaz karakter ve mizacda ok malarına rağmen her şeyden €vvel mutaassıp birer ittihadcı olan bu mu- rahhasların kendilerine serbest mü- nakaşa imkânı verilse bile, devletin yüksek siyasetini müteessir edecek bu dahili gaileler etrafında hükümetten ve (Merkezi umumi) den tafsilât iste- meğe ve bu meseleleri münakaşa et- meğe kalkışmıyacakları muhakkatı, Esasen bozgunculuğa yol açacak bu mevzular etrafındaki bu münakaşa» müsajd olan zümrelere sirayet ede- cek ve halk arasında yapılacak dedi- kodular harbin mukadderatı üzerinde 'maküs tesirler vücude getirecekti, Bi. — — vakkat mahiyette olduğu temin edil- Poliste terfiler dikten sonra kongre münasebetile Polis ikinci şube müdüriyeti memur-| âsi şerife şöyle bir tehdid savrulu- larından Abdürreahman ikinci komiser- likten birinci komiserliğe, Muhiddin ğe terfi etmişlerdir... » üçüncü komiserlikten ikinci komiserli-| gında şüphemiz yoktur!» “ww İs oBuraya kadar okumanraporda” gers naenaleyh, harbin muvaffakıyetle bit- mesini istiyen her vatanperver kalb, bu gibi tenkidlerin zararını idrak edis yordu. yordu: «Mevsimin anı müsaldinde merkumun cezayı malâyıkıni bulaca» Mağ ğe Ma MAŞA Sai