1 Şubat 1987 AKŞAM SİYASİ İCMAL ———— Yeni siyasi anlaşmalara doğru Akdenize ait İn Taşması her şe; erp yüzünden Çok karışmış olan beynelmilel vaziyeti tenvir etti. Bu harbin neticesi ne Olursa olsun burada ne İngütere, ne de İtalya erazi almıyacaklarını ve mevcut mülki vaziyete dokunmıya- Gaklarını ve başkalarına da dokun- | “dürmiyacaklarını taahhüt etmişlerdir. Bu anlaşma sayesindedir ki esliha, mühimmat, gönlü ve para uasıtasile e yapılan yardım ve müdahale- lerin beynelmilel bir karışıklık çıkar- Ması tehlikesi asgari bir hadde inmiş VE bu müdahalelerin meni için mü- €stir bir kontrol konulabileceği ümit- Teri kuvvet bulmuştur. Bransa, bu anlaşmaya dahil bulur- | madığı halde en hayati, askeri ve si- Yasi menfaatlerini temin etmiş oldu- İundan bundan İngiltere ve İtalya kadar istifade etmektedir. Frensanın | buradaki büyük menfaati, Avrupada- Pransa ordusunun 500,000 mükem- mel talim gürmüş yerli askerlerden ' min hazırlamıştır. ara YANGIN VAR!,, — Dan! Dani e Bayii — Yangın Vem vari, sağ, İtfaiye yes Se kasından halk öbek, öbek yan- gın mahalline koşuyor. Ve herkes ayni Şeyi soruyor: — Nasıl çıkmış? Nasıl olacak? Lümba devrilmiş, ma- Ba örtüsü ateş almış... İşte bu gibi kazaların önüne geç- mek maksadile Amerikan lâmba fab- Tikalarından biri bir nevi Tâmba icad etti. Lâmba devrilince fitilin üstüne düşen kapak fitili derhal otomatik bir Suretle söndürüyor. Bu suretle lâm- banın yangın çıkarmasına mani olu- Yor, Bu lâmba Amerikanın elektriksiz Yerlerinde çok taammüm etti. Bilhas- 8a sigorta şirketleri bedava olarak bu Tâmbaları petrol yakan müşterilerine dağıtıyorlar. KADIN DOKTARLAR İlk kadın doktor, eski Yunanistanın Meşhur kızı Agnotistir. O zaman kanun, kadınların doktor- luk yapmalarına izin vermiyordu. Agnotis saçlarını kesti, erkek kıyafe- tine girdi ve meşhur doktor Hieropi- losurı yanında çalışmağa başladı. Stajını bitirdikten sonra bütün has- talar ona tedavi edilmeğe başladılar. Bu, öteki doktorların canını sıktı ve onu kadınlara tecavüz etmekle itti- ham ettiler, Bunun üzerine Agnotis kadın olduğunu meydana çıkardı, Hâ- kimler Agnostisi mahküm etti, Bu mahkümiyet kararı üzerine Ati- ma kadınları ayaklandılar, Agnotis fe kurtuldu. Fakat kadınlarn doktor- Yuk etmelerine gene izin verilmedi. Çapa kız muallim mektebindeki müsamere Va , 1 İ şarak bu denizde huzur ve istikrar kapısı açık kalmış, anlaşmasından Fransa bilvasıta istifade etmek ile ik- ve İtdlya ile ardlarında- ümleri ve meseleleri hal- lüzum görmemektedir. denizin şark havzasındaki er İngiliz - İtalyan anlaşması neticesi olarak bu denizdeki statüko- nun yani mevcut vaziyetin muhafazd- sı takviye edilmiş bulunması ile iktişa etmemekte ve İtalya ile ayrıca anla- sağlamlaşlırmakta büyük menfaatler görmektedirler. İtalyada bu devletler ile vaziyetini Fransa ile veizyetine mukayese et- memekte ve Akdenizin şarkındaki devletler ile ayrı anlaşmalar ile İngi- Hz - İtalyan © itilifim kuvvetlendir- mekte büyük faydalar görmektedir.İşte Milânodaki mülâkat ve mühim görüş- meler yeni anlaşmalara pek çabuk 28- SOĞUK ALGINLIĞI — BHapşu!... Arkanıza bskıyorsunuz. tramvay | — Hapşu!.. Kar da yağıyor, rüzgâr buz gibi.. Gene soğuk alacaksınız. Beş altı gün gripten yatıyorsunuz. Dünyanın masrafını ediyorsunuz, işi- nizin geri kalması da caba... Her şeyi rakamla ifadeye meraklı | olan Amerikanlar işte yaptıkları ista- | tistiklerde soğuk algınlığının Ameri- kaya ne kadara mâlolduğunu hesab etrişler, Soğuk algınlığı Amerikalılara sene- de 500 milyon dolara msloluyormuş. Kaybolan müddet ise 100 milyon gün- | müş... Soğuk algınlığına karşı 45,000 parça ilâç satılıyormuş. Bunların kıy- meti yarım milyon lira imiş Birçok kimseler senede en aşağı iki üç defa soğuk alırlar ve bunların neticesi 3-4 gün çalışamazlar... KADINLAR MEKTEBİ Kaliforniya kadın klüpleri, kadın- ların kocalarını ellerinden kaçırma- maları için, bazı öğütler neşretti, Ya- zıyoruz: —Yemeğe otururken süsleniniz. — Kocanızla haftada iki gün soks- ğa çıkınız, diğer günler bırakmız yal- nız gezsin. — Evvelâ ev masraflarını ödeyiniz, sonra tuvaletinize para sarfediniz. — Kocanıza bulaşık yıkatmayınız. — Pazar günleri annenizi davet et- meyiniz. — Eğer bir şey anlatmak isterse ko” canızı, dinleyiniz. — Her hususta fikrini sorunuz, fa- kat onun dediğini yapmayınız. — Şefkatinizi ifrata vardırmayınız. — Ona karşı daima âciz görününüz. “Esrarengiz bir |. ölüm hadisesi Maznunlar İsmaili öldür- düklerini reddediyorlar doktor raporları da birbirine zıddır Çatalca civarında İsmaili öldürmek- ten suçlu Ali, Hüseyin ve Kâmil adla- rında üç kişinin muhakemeleri ağır c© za mahkemesinde yapılmıştır, Mahke- mede suçlular suçlarını inkâr etmek- te ve İsmalli kendlleri öldürmedikle- rini söylemektedirler. Evrak arasın da bulman bir raporda İsmallin ölü- müne sebep olan başındaki yaranın düşme neticesinde ve karnmdaki ya- raların da kendisi tarafından yapıl- mış olması ihtimali bulunduğunu kay- dediliyor. Mahkeme bu raporun mühteviyatı- nı kâfi derecede vazih görmediğinden raporu veren adliye doktoru bay Sa- Hih Haşimi mahkemeye (o eelbederek rapor etrafında izahat almıştır. Bay Salih Haşim raporda da kaydet-! İ tiği veçhile ölen İsmailin vücudunda- ki yaralar kendisi tarafindan da ya- pılabilecek yerlerde bulunduğu cihet- le bu yaraların başkaları tarafından yapılmış olup olmadıklarının Kati su- Tette tesbit edilemiyeceğini söylemiş- tir. Evrak arasında İsmail öldükten son- ra hastanede ölüm hakkımda rapor ve- ren Beyoğlu hastanesi doktorlarından bay Zekinin de raporu bulunuyordu. Mahkemede okunan bu raporda da İsmeilin sol kilyevi nahiyede açılan yaranın peritonit olması neticesin- de öldüğü bildiriliyordu. Bu rapor 0- kunduktan sonra bay Salih Haşim: «— Bay Zekinin raporunda sol kil- yevi nahiyede peritonit olduğunu bil- | diriyor. Bu nahiye vücudun arka kıs- mında bulunduğu cihetle orada açi- İ Jan bir yaranın behemehal hariçten biri tarafından yapılmış olması ica- beder. Halbuki morg raporunda böy- le bir kayıd yoktur. Zira hastanede İsmailin yarası açılarak tetkik edilmişi ve esas yaranın yeri bozulmuştur. bu- nun İçin bu raporu veren hüstane dök- toru vaziyeti daha iyi izah edebilir. demiştir. Doktor Zekinin celbi için mahkeme talik edilmistir. Acaba kuduz mu? Bakkalın köpeği küçük Kemali ısırdı Samalya civarında Hacı Evhad ma- hallesinde bakkal Mustafanın allı ya- şındaki oğlu Kemal dün sokakta oy- narken gene o civarda İsmailin kö- peği “birdenbire çocuğun üzerin sal dırmıştır. Çocuk kaçmağa vakit bula- mamış, köpek kendisini yakalıyarak vücudünün muhtelif yerlerini ısırıp kanlar içinde bırakmıştır. Hadiseyi haber alanı polisler yetişerek! Kemal ic Köpeği kuduz hastanesine İ göndermişlerdir. Köpeğini sokağa sa- hvererek bu hadiseye sebep Iaon İs- mail hakkında tahkikata başlanmıştır. Hatay marşı Şair ve ediplerimizin yardımları isteniyor etmişler, davetlilere bu sene hazırladıkları el işi sergisini gezdirdikten sonra bir de musikili müsamere vermişlerdir. Yukarıda Çapa kız muallim mektebi | nasebetile modellerini ehven fiatle elden talebelerinin temsilden sonra alınmış resimlerini görüyorsunuz, tesbit etmek istiyoruz. Bu hususta edip ve şüirlerimizin değerli yardımlarını esirgemiyecekle- rinden emin olarak daima gösterdikle- ri alâkayı bu yolda da göstermelerini dileriz. Yazıların aşağıdaki adrese gönderil- mesi rica olunur. Adres: Eminönü hanı dördüncü kat. anma aaa s0 e AAAESAEUEA EEE SANANE AAA kaba ğe e ORAK GN Yanndan itibaren mevsim sonu mü çıkaracağı müşterilerine bildirir, -Puşkinin inin yüzüncü > Büyük Rus şairinin şiirleri ve istibdadla mücadelesi Bu ayın onunda, Rus halkınm en büyük şairi Puşkin'in yüzüncü yıldö- Dümü tesid edilecektir. Bu münase- betle Sovyet Rusyada © aylardanberi hazırlıklara devam edilmektedir. Edebiyatgılardan mürekkep bir he- yet, şairin hayatı hakkında yeni yeni tetkikler yapmış, bundan başka Puş- Kin'in hayatına dair de bir film çevril- miştir. Son yapılan tetkiklerde Puşkin'in ölümünün sebeplerine dair entere- San vesikalar elde edilmiştir. Şimdiye kadar şairin gilevi sebeplerden dolayı öldüğü zannediliyordu. Halbuki Alek- sandr Puşkin 1837 senesi ikinci kânü- nunda sosyal bir faclanın kurbant ol. muştur. Ölümünde o zamanki Çarm da büyük bir âmli olduğuna şüphe yoktur. Esasen Puşkin'in halk arasm- da büyük bir şöhret almasına da se- bep, saray ve Çarla uğraşmasıydı, Çar | aleyhindeki matbu olmıyan şiirleri hal- Kitapta Puşkin'in hayatına dair şu malümat verilmektedir: <Puşkin'in annesi Nadejda Osinov- na, büyük Petronun arabı Abrum Ha- nibalın torunu idi Hanibal, Habeşis- tan prenslerinden birinin oğludur. Re. hine olarak İstanbula (getirilmiştir. Istanbuldaki Rus sefiri tarafından sa- tın alınan Hanibal büyük Petroya he- diye olarak gönderildi. Puşkin'in ge rek Karakter, gerek şekli itibarile de- desine benzer birçok tarafları vardır. Puşkin'in ebeveyni çocuklarının ter- biyesile pek alâkadar değildirler. Ço- cuklar Pransız mürebbiyelerinin elin- de büyüdü. Kendisi riyaziye ile alâ- kadar değildi. Fakat okumağa pek er- ken başladı. Daha sekiz yaşında iken fransızca şiirler yazdı. Çocukluğunda İransızcayı, rusçadan daha iyi bil yordu.» 1811 senesinde liseye girdi. Burası imtiyazlı sınıfın çocuklarına mahsus bir mektepti. 1814 senesinde, yani he- nüz on yaşındayken yazdığı «Küçük şiir» adlı şiirlerinde sevdiği muharrir- leri anlatır, Puşkin şair olarak, gün geçtikçe bi- raz daha yetişiyordu. İlk yazı- larını vaktile takip edenler Puşkinde «yüksek uçuşlar için kuvvetli kanad- lar taşıyan genç bir kartal, kabiliyeti gördüler. 1815 senesinde lisede umu- mi bir imtihan açılmıştı, İmtihana, hariciye nezaretinde, küçük bir me- mürluk verdiler, maaşı 700 rübleden ibaretti. Hayatı balolarda, eğlence lerinde geçiyordu. Memleketin siyasi vaziyeti değişi- yordu. Çar birinci Aleksandr, tazyiki Püşkin zabitleri ve Rus münevverleri Çarın bu teröründen kaçıyorlardı. Fransız inkılâbını görenler, bu fikirlerle Rus- yaya dönüyorlardı. Her tarafta istib- dad aleyhindeki fikirler gittikçe inki- şaf ediyordu, gizli cemiyetler kurulu- yordu. Puşkin de bu siyasi cereyanlarş karıştı, yazdığı şiirlerden birinde: Size taç ve tahtı veren tabiat değil kanundur, Siz halkın üstünde duruyorsunuz! Fakat ebedi kanun sizin üstünüzdedir. Diyor. Gene osıralarda yazdığı «Köy» adlı bir şiirinde, toprağa bağlı köylünün sefil ve acınacak halini par- Tak ve açık sözlerle tasvir etti. Bu şi- irler, gizli olarak okunuyordu. Çar, Puşkini Siberyaya sürmeğe karar ver- mişti. Fakat şairin çok dostları vardı. Çarın bu kararını değiştirdiler. Niha- yet Siberya yerine cenupta, Dinyeper Petrovsk şehrine gidecekti. 1820 mayt- sında Petersburgdan ayridı. Şairin hayatı mücadeleler içinde geçti, bütün kuvvetile Çar istibdadına Karşı uğraştı, bu yüzden halk kütle lerinin unutamadığı ebedi bir şair ha Hine girdi. Puşkin, öleli tam yüz sene oluyor. Fakat Puşkine karşı olan sevgi her gün biraz daha artıyor. Rus halkı, öl mez eserlerile bütün insanlığın kültür hazinesini zenginleştiren büyük şairin şahsında, Rus edebi dilinin, yeni Rus edebiyatının yaratıcısını görüyor. HA Bir çocuk kestane parçasının nefes borusuna tıkanmasından öldü İzmir 6 (Telefon) — 'Temaşalıkta oturan bir ailenin TI yaşındaki azı Mürüvvet bugün kestane yerken, Kes- tanenin bir parçası nefes borusuna tı- PAR igniğin ” m delik seyyahlara karşı bunun çirkin bir manzara teşkil ettiğini yazmıştık. Yukarda bu barakaları görüyorsunuz. Bunları az bir himmetle kaldırmak ve burasını bir meydan haline getirmek kabildir, se MD e YAN #7