” AKŞAM Teşkilâtı esasiye kanunu XBaş tarafı 1 inci sahifede) »— Atatürk, Türk istiklâlini kurtar- dıktan sonra Türkü bir daha badire- lere tehlikelere düşürmiyecek bir dev- let sistemi kurdu. Bu devlet sistemin- 'de tatbik edilecek olan prensipleri va- gih ve açık ve müsbet olarak program halinde tespit etti. Bu programı ve bunun tatbikini kendi kurduğu Cum- buriyet Halk Partisinin eline ve me- suliyetine verdi. Cumhuriyet Halk Par- tisinin prensipleri evvelemirde modern bir devlet programıdır. Türkün tarihi- ne, seciyesine, alicenaplığına ve guru- rü millisine muvafık olan bir devlet programıdır. - Bu devletin vasıflarının hepsini tarihten alınmış, hakikatten alınmış, icraattan alınmış prensipler- Je ayrı ayrı tayin ettik. Bunların başın- da devletçilik gelir, Türk milleti dev- letçidir. B. Şükrü Kaya hayat mübarezesin- den bahusus devletler arasındaki ha- mek İçin dah fazla ileri adım atması geldiğini tebarüz ettirerek sözü- Be devam etti. “—— İstikbatin. icaplarını. ona göre hazırlamak lâzımdır. Yalnız mazinin kusurlarını itiraf veyahut gör- mek kâfi gelmez bu vasfı haiz olma- yan devletler, bilhassa Türk devletinin islikbalinden dahi şüphe edilebilir. Atatürkün kurduğu prensibin asliyeti bundadır, Atatürke karşı şükran his- sediyorsak bunun ifadesini kurduğu prensipleri sadakatle, feragatle ve samimiyetle takibde aramak icab eder. Arzettiğim prensiplerin başlıcaları- nn teşkilâtı esasiyemize geçmesi, Atatürkün prensiplerine olan bağlılı- Eımızın ve samimi ilgimizin hukuki ifadesidir. Biz istiyoruz ki siyaset ve icrant sahalarında yaptığımız işler irfan ve viedâni hukukilerde yer bul- sun ve hukuki hayatın mebdei, men- şel ve istinatgâhı olsun. O itibarladır ki devletçilik vasfını teşkilâtı esasi- Bunun içindir ki, her şeyden evvel biz lâyikliğimizi ilân ettik ve bunu teş- kilâtı esasiye kanunumuza koymak İs- Dedikten sonra din bahsine temas etti ve dediki: DİN MESELESİ Hiç bir din kendisini müdafaa için Türkler kadar azimkâr, Türkler kadar Türklerin kanına ve kafasına medyun- dur, - Bravo sesleri alkışlar - Bizim da- vamız bu davanın çok fevkinde bir da- vadır. Biz diyoruz ki dinler camilerde | re salik olmasıdır. Bizim bildiğimiz, 'Türk için yegâne doğru yol ve tarikat milliyetçiliktir. Bu yolu tutmak Tür- kün dünya ve ahreti için en büyük kuvvetidir. -Bravo sesleri, alkışlar- Bu- Dun içindir ki eğer şurada burada va- azimesini kendi ekonomik mukadde- ratını sahip kılarak bu memleket için hayırlı ve aktif bir eleman yapmak de- mektir. Bu büyük kütleden eğer büyük bir menfaat bekliyorsak, onu ötekinin berikinin toprağında çalışmaktan kur- tarmalı, kendini kendi ; topraklarına hâkim kılmalıyız. -Kurtaracağız ses- leri - Bu ( toprakları © asırlatdanberi nasil canlarile, kanlarile müda- faa etmişlerse, ondan kendisine yi- yeceğini çıkaracak kadar bir hisse ver mek çok görülmez zannederim. “Bravo sesleri, alkışlar “ Bunun teminini kolaylaştırmak İ- çin teşkilâtı esasiye kanununa bir kayıt koyduk. Bu kayıt Büyük Baş- vekilimiri de bilvesile - söylediği gibi, hiç kimsenin hukuku tasarrufiyesine bir tnarrüz teşkil etmez. Biz bu teklifi işlenmiyen toprakları işletmek için, işsiz-kalan topraksız ka- lan köylüyü fopraklandırmak için ya- pıyoruz: Yoksa toprağını işliyen çifçi, bizim en büyük yardımımıza ve hi- mayemize mâzhar olacak bir eleman- dır. (Bravo seslöri) Gümrük Kahtinlârtmızın, ekonomik kanünlarımızın Hedefleri hep budur. Eğer biz çifçinin yüksek istihsal ka- biliyetinden istifade ederek onu müs- tehlik bit veziyete koymazsak endüs- tri ile yaptığımız işler dahil! pazar- da müşterisiz kalır. Yaptığımız eko- nomik hareketlerin verimli olabilme- sini temin için behemekal Türk köy- lüsünü ve Türk çifçisini müstahsil va- ziyete koyacağız. Onu bugün kendini ancak geçindirir vaziyetten kurtara- rak,: medeniyetin insanlara verdiği saadetten, zevkten hissedar etmek is- tiyoruzb. -(Alkışlar) * Beşeriyetin bulduğu yüksek huzur ve refahtan Türk milletinin mahrum olarak yaşaması bizim için zül ve şindir. Elbetteki onu mahrum bırak- mıyacağız. Elbetteki Türk milleti kendini umumi refah ve saadet sevi- yesine çıkaracaktır. Bu da istihsal ka- biliyetini arttırmak sayesinde olacak- tır. SİYASİ MÜSTEŞARLIKLAR Diğer kayıt da yiri? Büyük Başve- kilin sıraşında» söylediği gibi hükümet teşkilâtında görülen bir lüzum Üze- rine yapılmıştır. Hükümette siyasi müsteşarlar ihdası düşünülmüş ve bunun icabı hissedilmiştir. Bunun tat- 'biki için teşkilâtı esasiye kanununda formaliteye alt bazı-maddelerin değiş- tirilmesi icabetmiştir. Son getirilen tadil tekliflerinden biri de bundan ibs- rettir. Arkadaşlar; Tadili icabettiren zaruretleri ve Cumhuriyet Halk Partisinin prensip- lerini yüksek huzurunuzda muhta- saran arzetmiş oluyorum. Eğer uh- deme verilen vazifeyi kismen olsun yapabilmişsem benim için büyük bir şereftir. Şunu arzetmek isterim ki bizim bütün mütalâalarımız ve teklif- lerimiz ancak tasvibinize iktiran et- tikten sonra tatbik olunur. Unutma- MEBUSLAR KÜRSÜDE Hakkı ie oğlu -söz alarak ezcüm- rini bildirmek için kürsüye geldiğini söleymiştir. Halil Menteş, bundan sonra teşki- Jâtı esasiye kanununa konulmakta olan devlet vasıfları;arasında - dev- letçilik, inikılâpçılık ve milliyetçilik gibi vasıfların tatbik sahasındaki muhs | temel bazı tefsirlerine nazarı dik- kati celp ederek bu noktalar hakkın- da alâkadar tarafından cevap veril- mek suretlie sui tefehhümlerin iza- lesini istemiş ve demiştir ki: «Toprak kanunu ile- derpiş edilen istimlâk meselesine gelince, ben de çilçinin ve alelillak her vatandaşın bir yuva ve toprak sahibi olmasını İs- terim.. Bundaki iktisadi ve içtimat | | faydaları da tamamen müdrikim. Ne- tekim kendi erazimden dört bin dö- nümünü yani yarısını kendi ortak- çılarıma devretmiş ve bu suretle top- râk kanununu herkesten önce tatbik etmiş bulunuyorum.» İ Hatip sözlerine'devam: ederek çifçi: , bilirsiniz ki çift ile meşgul olan halk ka derler. Bunlar çift sürerler, *ve: erazisi yoktur, başkasının toprakla rında ortak olarak çahşır,-yabut da pek az erazisi vardır. Zannediyorum ki maksad bu nevi çifçileri toprak sahi- İbi yapmaktır. Ve zannediyorum ki, bun- lardan başka kimseleri ve çifçi ame- lesini de toprak sahibi yapmak me- selesi mevzuu bahsolsun. Böyle olur- | sa o zaman hayvanını, âlât ve ede- vatını ve tohumunu vermek lâzım ge- lecektir ki bütün bunların temini çok i muazzam bir meseledir. Halil Menteş bundan sonra top- | rak kanununun tasarruf ve mülki | yet haklarile olan karşılıklı vaziyeti üzerindeki noktaj nazarlarını izah etmiştir. ATATÜRKÜN İŞARETİNİ KABUL ETMEK MEMLEKETİN MENFAATİ ! İKTİZASINDANDIR. Bundan sonra Hüsnü Kitapçı söz | aldı: — Atatürk gibi yüksek bir deha ve onun kiymetli arkadaşları hu umdeleri teşkilâtı esasiyg kanununa, geçirmemiş dahi olsalardı bü işi yürütmek kudret ve kabiliyetinde “ olduklarını şimdiye kadarki faaliyetleri ile göstermişlerdir. Binaenaleyh. bu neklsi- nazarda bu umdelerin kanunâ girrhesinde bir fa- idei ameliye yok gibi görülüyor ise de gelecek nesillerimizin bü vasıflarla mücehhez olmalarını temin için bu umdelerin teşkilâtı esasiyeye girmesini muvafık buluyorum. - İ Hüsnü Kitapçı bu vadide uzun iza- hatta bulunduktan sonra: i — Antürkün işaretini bu memleke- | tin hüsnü niyetle kabul etmesi memie- | ketin ve milletin menafli iktizasından- dır. diyerek sözünü bitirdi. ESASLARA MUHALEFET BİR CÜRÜMDÜR Teşkilâtı esasiye encümeni teisi Şen» seddin (Sıvas) da-demiştiri ki: —;Halil (Muğla) çok ince ve ösaslı bir noktaya temas etmiştir. Bu nokta- da bugün tadili teklif edilen ve Türki- yenin esas teşkilâtında umde olarak kalması tekarrür eden ikinci madde- ye aiddir. Bu madde Türkün tarihin- den ; çıkarılmıştır. Türkiyenin mili varlığı daima bügün burada istinad ettiğimiz esaslara dayanmış ve bunu her devride muhafaza etmiştir. Türk yaşamıştır, Milliyetçi olduğu için, Türk yaşamıştır. Devletçi olduğu müddetçe... ve nihayet kendi varlığının esâs- lanni ruhundan çıkardığı müddetce,.. B. Şemşeddin bu vadide uzun iza- hat verdi ve sözlerini tarihi devirleri anlatarak isbat ettikten öonra dedi ki: — Türkün bu esasları teşkilâtı esa- siye kanununda yer bulunca bunlara muhalif olarak fikirler serdedilemiye- "cek midir? diyorlar. Bir liberal çıkıp liberalizm esaslarını, bir komünist çı- “kıp kortünizmi müdafaa midir? Hayır etmiyecektir.- Edemiye- cektir, Teşkilâtı esasiye kanununa mu- halif nani bir cürümse bu esaslara muhalefet te ayni şekilde cürüm sayı- lacaktır. (Bravo sesleri) YER YÜZÜNÜN HALİNE KISA BİR GÖRÜŞ Receb Peker, Halil (Muğla) nın te- sayvur.ettiği bir faydanın şümulüne bakimindan yer yüzünün hâline kısa bir görüş yapalım. Dedikten sonra ilâve etti: — Bu görüş şudur, Yer yüzünde bir çok çeşitli kırizler yardır, Her yerde | kendi kanaatime göre bu Kırizlerden daha mühim bir rejim buhranı hüküm | sürmektedir. Bizim gibi modern haya- ta yeni çıkmış bir devlet için, kendi Tejimini her şeyden daha ileri bir dik- katle göz önünde tutmak kendine ya- raşan ve inkılâba uyan şekildir. Şin- diye kadar Cumhuriyet halk partisi- nin şuuru içinde beslenip büyümüş olan ve partinin kendi hususi ve pro- fesyonel polenik telâkkisi içinde kalan vaziyeti esaslı bir madde ile tşkilâtı esasiya kanununa oeklemekle bütün yurdun müşterek ve kanuni bir reji- mi haline sokulmak isteniyor. Bu ha- dise hakikaten başlı başına büyük bir inkılâb sayılacak kadar mühimdir. Receb Peker bu inkılâbı ehemmi- yetini tebarüz ettirecek çok geniş ve et- raflı izahatia bulunduktan sonra.Sö- züne devam ederek ezcümle demiştir ki; « — Teknik olarak bahsedilen NOk- talara cevab vereceğim. Liberal pro- paganda Türkiyede yapılmıyacak mı? Encümen başkanı benim de dehil ol- duğum encümen arkadaşlarımız namı- ns buna cevab verdi. Ben bu izahata biraz daha şümul vereceğim: Arkadaşlar biz Cumhuriyetçiyiz. Fa- kat iradesi itibarile büsbütün başka şekli ve manada Cumhuriyetçiyiz. O halde teşkilâtı esasiye kanununda yal- nız Türkiyenin Cumhuriyetle idare edildiğini ve 'Türkiyenin'yalnız Cum- huriyetçi olduğunu ifade etmekle; bü- tün ilerlemiş olan siyasal mefhumların anlaşılması alanında kâfi bir vüzuh ile ifade etmiş olabilir miyiz. O halde bu- nu herkesin anlamasına imkân vere- bilecek bir şekilde belirtmek lâzımdır. TOPRAK İŞİ TEŞKİLÂTI ESASİYE İŞİDİR Aziz Akyürek: — İnkılâbı yapmak bir iştir. Onu sağlamlaştırmak ise onun kadar bü- yük bir iştir. İnkılâb bizim için feda- Kârlıklar. hazırlıyor. Bu yolda kar$ı- mıza çıkacak engelleri yıkacağız. Bizi yükselme ve ilerleme önünde tutacak bütün harafeleri ezeceğiz. İnkılâbcılık | bu demektir. Halli (Muğla) arkadaşımız toprak meselesine temas ettiler. Toprak işi bir teşkilâlı esasiye işi midir. Değil mi- dir? Bizim gibi dörtte üçü çifçi olan bir memlekette toprak teşkilâtı esasiye işidir. Ortakçı çifçileri ben çifçi addet- milyorum. Bugün yüzbinlerce yurdda- şımiz ameledir ve bunlar bir nevi ikti- sedi esirdir. Onlari hakiki hürriyetle- rine ve iktisadi varlıklarına çıkarmak hususunda partimiz ve Büyük Millet möelisinin' aldığı Kararlar yerindedir. TÜRKÜN İSTİKBALİ SİGORTA EDİLMİŞTİR Muhiddin Baha (Ordu) dedi ki: — Yarın bir hükümet teşekkül eder. de; on sene, yirmi sene sonra bir mec- His gelir de teşkilâtı esasiye kanununun bu maddelerine dokunmak isterse iç- lerinden bazılar: «Sen ne yapıyorsun Atatürkün yaptıklarını sen nasıl boza- bilirsin ve millet, ne yapıyorlar. Ata- türkün koyduklarını nasıl bozahiliyor- lar» Diyebilir. Ben bu maddelerle Tür- kün istikbalinin sigorta edilmiş olduğu- nu görüyorum. BİZİ UZAKTAN SEYREDEN 17 MİLYON İNSAN VAR General Refet. (İstanbul) Kürsüye gelerek dedi ki: — Bilhassa esas teşkilâtın, ana ya- sanın değişmesi meselesinde biz rey- lerimizi verirken kanaatlerimizi tamı olarak edinmeli ve ona göre vermeli- yiz. Bizi uzaktan seyreden on yedi mil- yon insan vardır. Hepimiz Cumhuriyet. çiyiz. Hiç şüphe yok ki memlekette he- Lâikliği bu memleket gayet iyi an- Jamıştır. Bahusus bu memleketin dini olan İslâmlık iyi düşünülürse lâik Bilmem eğer halkçılık demokrasi de- mek ise esasen bu Cumhuriyetin ru- j dir. 6 Şubat 1997 Sohbet (Baş tarajı 3 üncü sahijede olmak lâzım geldiğini söylerler. © kimselerin indinde Balzac kendini anlatmağa muktedir değildir, y& nında bir de tercümana ihtiyacı va dir, Bu terelimana «edebiyat tarif” çisi» veya «müenkkid» derler. Ede biyat taihçilerine, münekkidlere inan mayın; siz eseri okuyun, Balzac'ı Bak zac'tan, Shakespearei Shakespear© den daha iyi anlatacak bir adam t# savvür olunamaz. Okudunuz da we lamadımız mı? Bir daha okuyun, ter cümana müracaat etmeyin. Onları a0” ladıktan, sevdikten sonra edebiyat t#- rihçilerinin, münekkidlerin neler söy” lediklerini de okuyabilirsiniz. Bir ar kadaşımıza, bir tanıdığınıza falan manzara karşısında duyduğu teessü- rü, filân kimse için ne düşündüğünü sormaz mısınız? Onun söyliyeceği size, farketmediğiniz bazı noktaları gösterebilir... Edebiyat tarihlerini, tem kid yazılarını da öyle okuyun. Bildi- ğiniz bir eser hakkında size hizmet edebilirler; bilmediğiniz bir eser hak“ kında iyiliği değil, ancak kötülüğü dokunur. «Önce okuyun, malı edinin, sonra lüzum görürseniz onu tasnif edersi” niz. Fakat mevcud olmıyan şeyi tas- nif etmek nasıl olur? Siz Shake peare, Balzac'ı, Tolstoy'u bilmiye- ceksiniz, fakat zihninizde bunlar için birer höcre bulunacak. Böyle şey olur mu?> O delikanlı sözümü bilmem öinli- yecek mi? Hiç ummam, çünkü bü yol, zor bir yoldur. İlim zevksiz, ç& tin bir ediscipliner, edebiyat eserle rini okumaksa bir zevk, eğlence sa” yılır. Fakat çabucak bilmenin, öğ Yenmenin İnsana verdiği gururu, bü gururun ne kadar tatlı olduğunu unutmayın. Edebiyata ilim yolu ile girmek istiyenler, güzelliğin sırrın! tenkid yazılarımda, estelik kitaba” rında arıyanlar o kolay gururu isti yenlerdir. Edebiyat, sanat güzell Zinin sırrı edebiyat, sanat eserlerinde Bir yüzün güşelliğini sezmek için ona bakmaktan başka çare ok madığı gibi sanatin, edebiyatın güzek liğini de eserlerle meşgul olarak an ıyabilirsiniz. Başka çaresi, başka ye lu yoktur. Nurullah “Ataç Suriye heyeti (Baş tarafı Tinci sahifede) Suriye Hariciye nazırı Sadullah Car biri dün akşam hareketinden evvel P& râpalas olelinde kendisile görüşen ge zetecilere kısaca demiştir ki: «— Muhterem başvekilinizin ittihaz ettiği yalu tutalım. Şimdilik birşey söy“ lemiyeceğim. Doğru Parise gidiyoruz. Oradan Cenevreye geçeceğiz. Yirmi yifs mi beş gün sonra İstanbula döneceği mizi zannediyorum. O zaman uzun W zadıya görüşürüz.» Heyet dün valiyi ziyaret etmiş, vali muavini Hüdai de Perapalasa giderek isdel ziyarette bulunmuştur. za mame HKunda mündemiçtir. , Benim çok genç & yaşımdan beri duyduğum. bir kanaat var. Bir devlet tüccar, bir devlet sanatkâr ola» maz. Ben bugün dahi bu kanaatin doğ” Tuluğuna kanlim. Pek âlâ amma bir memekette sanatkâr olacak kimse bu lunmazsa bunu kim yapsın, Sizin eh- veniyeti ihtiyar ederek bu işi devlet yapsın diyebiliriz. Yalnız bugünkü z0- ruretlerin devam edeceği mesele burü” dadır. Eğer mesele yalnız ekonomik bakımından mütalâa edilseydi ben pan tinin bu umdeyi devlet umdesi ols- Tak sokmasını teklif edecektim. Mesele yalnız bundan ibaret değildir. Reyimi ekonomik noktai nazardan değik doğr “ rudan doğruya - poliük noktat na zardan ve memleketimin “âtisini dü: - - B.ŞÜKRÜ KAYANIN CEVABI k Bundâh sonra B. Şükrü Kaya tek- - 5 rar kürsüye gelmiş ve hatiblere simi a vermiştir. ALKIŞLARLA KABUL Kanun lâyihesı üzerindeki müna- 'kaşalardan ve verilen izahattari sonra * heyeti umumiyesi etrafındaki müzar kereler kâfi görülerek maddelere ge- çilmiş ve kanun mevcud 340 reyin ite tifakile ve sürekli alkışlarla kabul edile - miştir. Meclis pazartesi günü toplana* caktır. i