AKŞAM Cenubun en büyük İ Manisada namus yüzün- kazası: Ceyhan Son senelere kadar ihmal edilen bu şehir imar edilmeğe başlandı Ceyhan hükümet enddesi ve yeni yapılan beton ötel "Ceyhan (Hususi muhabirimizden) —| nema, halkı kahveleden kutarmıştır. Ceyhan 20,000 nüfusluk, cenubun en büyük kazasıdır. Ceyhana, Çukurova- nın ziraat ve endüstri bölgesi diyebili- riz, Senede 50,000,000. kilo pirinç ih- raç eden bu kasaba ne yazık ki bu bü- yük zenginliğe karşı, imar cephesin- den çok yoksul kalmış, ihmal edilmiş bir şehirdir. Ceyhan hakkında bir fi- kir verebilmek için şunları saymak kâ- fidir: İki ün fabrikası; beş çeltik fab- rikası, belediyede kayıtlı 4000 araba vardır. | Bu varlıklı, işlek kasabanın beledi- | ye bütçesi geçen yıla Kadar 50 bin li- rayı aşmamıştı. Geçen sene belediye reisliğine getirilen B. Selâhattin Se- pici, bir yıl içinde şehre yeni bir çeh- | re vermiştir. Eski bir gazeteci olan B. Selâhattin Sepici ayni zamanda da, şehircilikte büyük bir istidad göstermiştir. Ceyhan, pek yakında elektriğe ve suya kavuşacaktır. Elektrik ve su pro- jeleri tasdik edilmiştir. İnşaata da baş- lanmak üzeredir. Kasabanın bir bataklık halinde olan! &okakları hemen tamamen parkelen- miş ve ağaçlanmıştır. Ayni zamanda Ceyhan modem bir metbahaya da ka- vüşmuştur, Birkaç ay evvel mezbaha» Biri açılış merasimi yapılmiş ve o gün- den itibaren çalışmağa başlamıştı Elektrik teslatının ikmalinden sonra mezbahâ buz imaline de başlıyacak- tar. Belediyenin bütçesi bu yıl 30 bin li- Ta arttırılmış ve imar sahasında geniş bir faaliyet başlamıştır. Ceyhan kıyısında yapılan belediye babçesi ve birkaç ay evvel kurulan si- Tefrika: No. 9 Şimdiye kadar kimse bana bu şekil- de ilânı aşk etmemişti. Ne olurdu Al Jahım Mithatın yerine, daha az güzel, daba az zeki, fakat hekikaten sevebi- lecek bir erkek bunu bana söyleseydi! Kısa kesmek için: —Pek! benden ne istiyorsunuz? di- ye sordum. — Seninde beni sevmeni. — Allah, Allah... Miss Davidsonun tabirile eyüzüne bir top yeseydiz bu küçücük, mânasız kelimeden daha az şaşalardı. Hazmet- mesi için epice zaman lâzımdı, fakat Mithat sert bir oyuncudur, partiyi bitirmeden mağlübiyetini kabul etmez. Bu vuruşa rağmen vaziyetimi hâlâ Ümitsiz görmediğini gözlerinde oku- dum, Saat altıya gelmişti Akşam rüzgü- rı, kestane ağaçlarının dallarından kopardığı pembe çiçekleri şuraya bu- Taya, yüzümüze savuruyordu. Sarma- şıklara bir uyuşukluk gelmişti. Gü- nün biten bu saatinde oyun bir kat daha canlanmıştı, Şimdi elâstiki vü- KIRILAN BEBEKLER Yeni açılacak Halkevleri meyanın- da Ceyhan da düşünülmüştür. Cey- handa açılacak Halkevi, şehrin içti. mai hayatı üzerinde büyük bir deği- şiklik yapacaktır. Karaya oturdu Amerikan Eksmor vapuru hâlâ kurtarılamadı İzmir. (Akşam) —- İzmir limanın- dan tütün yüklü olarak Amerikaya hareket edeni (Eksport Lâyn kumpani) | nin Eksmor vapuru, Çeşme açıkların- da karaya oturmuştu. Vapur, elan kurtarılamamıştır, Alemdar vapuru karaya oturan vapurun yanına demir- lemiş ve onu kurtarmak için hazır- Jiklara başlamıştır. İstanbula gitmekte olar ayni kum- panyanın Ekstayer vapuru, Çanakka- Je Boğazında ike aldiğı telsiz emri Ü- zerine “Ek$mör vapurunu kurtarmak için Çeşme kara sularına gelmişse de uğraşma, ve”çalığina fayda vermemiş- hattâ bu Vöpürun da kazanında bir Arıza görülmüştür Bunun için Eks- tüyer vâpürü; tamir edilmek üzere İzmir limanına gelmiştir. Kar, Erzincan yolunu tamâmile kapadı Erzincan 30 (A.A.) — Geceli gün- düzlü üç gündenberi yağan kar bu sa- bah kesilmiştir. Bütün yollar tamamen kapalıdır. Üç gün evvel Erzincandan Kemaha hareket eden bir kızak ancak bugün saat 8 de yerine vârabilmiştir. Şehir etrafmdaki köyler ile münaka- lâtta güçlük çekilmektedir. Nakleden: Zeynep İdil bir sola sıçırıyor, toplar bir şimşek sü- ratile ağa takılıyordu. Oturduğum yer- den ağaçlara akseden gurubun şarkı- larını dinliyordum. Bu bahçede ne ka- dar çok kuş var! Son alkışlar arasın- da miss Davidsonun peltek ingilizce- " sini duydum: — Bihzir raket! diye mağlübiyeti- hin hırsını bir tahta parçasından &i- mak istiyordü. Mithati” otomobiline götürmeği nâsıl kabul ettim “bilmiyorüm. Yan- yana oturduk, kaplan gözlerini yüzü- me dih 5 bakıyoşdu. Kuvvetli erkek dizleri birdenbire benimkilere dokun- Gu, az kaldı tokatlıyacaktım, kendimi. güç tuttum. Bedbaht Şuşut! Niçin be- ni müdafaa edecek. veya kurtaracak kadar kuvvetli bir kadın değilsin? Evet o gün sen de dalgındın, uçuşan akşam bulutlarına ihtirasla bakıyor- dun. Zihnimden dövmek geçmişken na- si) oldu bilmiyorum gayriihtiyari gü- lümsedim. O anda gülümsemem, ser- best bırakılmamı mı diliyor, yoksa cutler korkunç bir canlılıkla bir sağa | bu gayritabü, nefret verici aşkı mi den müthiş bir cinayet Bir çoban, kendisini aldatan karısını ve aşıkını bıçakla öldürdü İzmir 30 (Akşam) - Manisada kıs- kançlık yüzünden müdhiş bir cinayet olmuş, bir koca, karısını ve önün &- gıkını bıçakla parçalıyarak öldürmüş- tür. Cinayet şu suretle olmuştur: Molla Şaban mahallesinde amele Mustafa oğlu çoban Mehmed adında biri, genç ve güzel karısile birlikte ya- şamakta idi, Mehmed, son zamanlar- da karısının bazı vaziyetlerinden şüp- helenmiş ve tahkikata başlayınca ka- rısının, kendisini aldattığını anlamış- far. Bunun üzerine Manisadan, bir kö- ye gideceğini ve bir iki gün gelmiyece- va karısına söylemiş, evden ayrılmış» b Çoban Mehmed, Manisadan bir yere gitmemişti. Gece yarısi ansı- zın evine gitmiş ve genç ve güzel ka- rısıni Karaköyden Haşim oğlu Vehbi De çirkin bir vaziyette ve yatak için- de yakalamıştır. Müdhiş bir kıskanç- lıkla bıçakla Vehbinin ve karısının ü- zerine atılan Mehmed, ikisini de yüz- lerce bıçak darbesi altında öldürmüş- tür. Katil Mehmed, cinayeti işledik- ten sonra gidip karakola teslim ol- muş, — Ben karımı ve âşıkını öldürdüm, teslim oluyorum, beni ne isterseniz yapınız. Demiştir, Cinayet, bütün Manisada günün meselesi olarak ağızlardadır. Osmaniye belediyesi bütçesinin darlığına rağmen çok çalışıyor Geçen ay açılış töreni yapılan yeni mezbaha ve önünde hükümet ve belediye memurları Adana (Hususi muhabirimizden) — Bölgenin feyizli, şirin kasabalarından biri de Osmaniyedir. Osmaniyedeki belediye faaliyeti dar bütçesine nisbetle, Kazaların içinde en ileri bir saftadır. Osmaniye belediyesi, başlıca iki cep- he üzerinde çalışmaktadır, Elektrik ve imar... Çünkü diğer cepheleri, Osma- niyeye tabiat hazırlamıştır. Çukurova- da en başta gelen su işi, Osmaniyede hissedilir bir ihtiyaç halinde değildir. Şehrin içinden akan bol sular, bu ih- tiyacı karşılamaktadır. Maamafih mo- dem tesisatla daha sıhhi bir su getirip şehrin her tarafına tevzi etmek bittabi daha mükemmel bir iş olur. Belediye şimdilik şehrin yollarını | ıslah ve çamurdan kurtaymakla meş- guldür. Elektrik işi de başta gelmek- tedir. Bu hususta yapılan teşebbüs- lerin kısa bir günde tahakkuku bekle- mektedir. Et kaçakçılığile mücadele edilmek- te ve halka hastalıklı etlerin satılma- sının önüne geçilmektedi, Elektrik tesisatı da yapıldığı takdir- de, mezbahada daha birçok fenni ta- dilât yapılacaktır. Esasen binanm plânlarında istikbal nazarı dikkate alı- narak soğutma yerleri ayrılmıştır. AX* Bir Fransız edibi öldü Paris 30 (A.A.) — Maruf edip, Hen- ri Düverncis vefat etmiştir. 31 Künunusaii 149. — KADIN KÖŞESİ Manto modeli Mevsimlik zarif bir manto Eer Arap federasyonu Filistinin istiklâline çalış” mak için gizli bir cemiyet kuruldu Daily Ekspres gazetesinin muhabiri bildiriyor: Filistin, Suriye, Irak ve Maverayi Şeria Arapları bhiribirlerine Avrupf hâkimiyeti aleyhine yardım © üzere bir konfederasyon teşkilini İ& sarlamaktadırlar. Filistinin istiklâlini temin etmek İçi çalışmak üzere müfritler «Gizl el» DE mi verilen bir cemiyet kurmuşlardı; Bu cemiyetin gayesi, kendi ifadel& riile, hain Arapları ,İngilizleri ve y& hudileri öldürmektir. Cemiyetin merkezi Şamdadır. F& kat Hayfada gizli kolları vardır, G€ çen pazar günü Hayfx belediye Ye sine muvaffakıyetsizlikle neticelendi bir sulkasd tertip edilmişti. Irak ve Maverayi Şeria hüküdarlâ” TI İnbi Suudun düşmanları olmaklâ beraber İbni Suud bu konfederasyon# dahil olmağa davet edilecektir. Mısırın : bu könfederasyonla alâkâ sı olmıyacaktır. Çünkü Mısırhlaf Arap olmadıkları iddiâsınidadırlar. B. Abidin Özmen şarka gitti Adana 30 (Hususi) — Umumü-mü- fettişlerden B. Abidin Özmen bugü kü ekspresle buraya gelmiştir. B. Abi“ din Özmen gece postasile şarka har“ ket etti. i Filistii Kabul ediyordu?... Otomobil durur durmaz kendimi hemen topladım, ani olarak değiş- memden gururu kırılan Mithata şert- çe veda ettikten sonra Şuşutu sürük- lercesine kolundan çektim: — Çabuk yürüsenize Şuşut, geç kaldık. .Guvernantım sarsak adımlarla be- nl takib etmeğe çabalıyordu. Merdi- venleri çıkarken zavallı kadma yap- tağım bu eziyetten mahcub oldum, derhal boynuna . atılarak kordelâlı markiz şapkasını başından düşürür- cesine öptüm. Şuşut hiddetimden bir şey anlamamıştı, birdenbire pişman oluşuma da bir mâna veremedi. Ben bile bir kaç zamandanberi hissiyatımı tahlilden âcizim. ekinin Dün gece garib bir rüya gördüm. Mithat artık eski bildiğimiz Mithat değilmiş, talfin tatlı bir cilvesile ha- yatıma girivermiş. Bu yeni Mithat parlak bir parti imiş, Babam memnu- niyetle fikrimi soruyor, ve derhal ni- şanlanıyorduk. 'Uyanışım acıklı oldu, sebebini bil- mediğim bir keder kalbimden kopan göz yaşlarımı gözlerimde toplıyor, bo- | ğazım kuruyordu. Yatağımdan kalk- tım, istemiye istemiye giyindim, Ya- nan alnımı, gecadenberi . durmadan yağan yağmurla ıslanan cama dayı- yarak: «Acaba * Pervinin sevgilisini ben de sevmeğe mi başladım» diye uzun uzun düşündüm. Bu o kadar saçma bir ihtimal ki inanmak bile is- temiyorum. Küçük iken Erenköyüne karşı duyduğum hasreti avutmak için oyuncaklarımı kırardım, bugün de hayallerimi parça parça ediyorum, O anda içimde aileme karşı sonsuz bir muhabbet uyandı, doğru babama koştum. — Gün aydın baba! — Gün aydın Süzi, rengin ne ka- dar sarı!.. — Havanın tesirinden olacak. Babam fazla ısrar etmedi. Annemin odasına gitmek için adam- akıllı seyahat yapmak lâzım. Bugün Üzerimde bir tuhaflık var, onu göre- mezseni olamam, Kapının eşiğinde durdum, geldi, tağını yapıyormuş. Onu bu huyundan babam asla vazgeçiremedi. — Yardım etmemi ister misin anne? diye. sordum. — Niçin istemiyeyim kızım! Annem yüzüme dikkatli bakti, bir şeyler sormak istiyordu, fa- kat çekindi, caydı, alnına düşen bir tutam ağarmış saçı yukarıya doğru kaldırdı. Şimdiye kadar hiç darkelmemiştim, üştük. Annem ya- | dikkatli | Süheylâ evlendiğindenberi annemin saçları daha beyazlaşmış. Şilteleri, beraber tutup çevirdik, bu işle epiyce avundum, lâkin kuvvetim çabuk K&* sildi ve yarıda bırakarak geldiğim gi bi sessizce odadan çıktım. Bugün d9 Annemle sirdaşlık edecek, nasihöi- lerini dinliyecek halde değilim. R Koridorda küçük kârdeşim Jülide İle karşılaştım. Küçük elleriyle kole” rımı yakâlıyarak: — İnsana merhaba demezler mi?. Sana ne olmuş böyle?.. Yüzünde bir tuhaflık var, dedi, ğ Demek. Mithatı düşündüğüm yi zümden okunuyordu. O anda, karde” şimin kendinden büyük meraklı, göz” leri sinirime dokundu, hiddetle yi” nımdan koydum. v — Aptal sen de... Sen kendi işine bak! — «Aptal sensin» dedikten sond içrıya sıçrıya Kaçtı. Ne de olsa çocuk, daha on İkisini bile bitirmedi. Esaseli yaşı, vücudünden, her mevsim bira$ daha uzıyan leylek" bacaklarında belli. Jülide en küçüğümüz olduğu için bütün kaprislerini dinletiyor. Anne ler, babalar ihtiyarlamağz başlayınca en küçük çocuklarım fazla şımarti” yorlar, İhtimal ki kıymetini bilmedik” leri gençliklerinden... böylece intikami alıyorlar, (Arkası var)