Hurrem sultan“ Gözünü aç, Mustafanın tahtında gözü var!,, diyerek nihayet smanlı tarihinde aşk “Kanun cinayet | iyi çileden çıkardı Topkapı sarayından üç görü: Bahçe, kapı ve Taht salonu wi $ekizinci asırdan Fransız sah- yargı yatına yadigâr kalan bir eser ir. Bu eser, 1908 de Komedi-Fran- Bezde tekrar ediler Favar'ın «Üç suk sa Favar dekorunu şöyle tarif «Sedirler, ni i > Yalarin ge minderler, Türkkâri eş OR döşenmiş sarayın bir salonu.» vi Süleyman, gözdelerinden bi- diğ Azad etmiş, elmiş ama arkasın- Yalvar zor. Harernağası Osman da Tiye Yor: Sarayda daha beş yüz car Bİ ge ar, bunların içinden bir tanesi- 'çiniz; haşa, larında bir Fransız kızı var, Bile Yaramaz, afacan bir kız... yan biraz düşünüyor: © Anladım, Roksalan değil mi? — Evet, m Çağır bakalım. ME Roksalan Kanuniye yüz ver- Yor. Kafa tutuyor, râm olmuyor. de ki: «Aşk mütekabil ve müsavi- ay seviyorsan benimle evlenir- Bu bir tiyatro eseridir ama doğru- dur. Ancak bu kız Fransiz değil Rus- - İtalyan olduğunu iddia edenler Yardır. 1525 de bu kızı korsanlar maaş a: Bu iddia pek varid ola- İy) Roksalanın Kanuni Sü- vi EE 1924 de bir oğlu olmuş- Gü m. Kanuni Süleymana kafa iğ lie da İnanılmaz, evvelâ oda- ie em Bözdesi, daha sonra da ka- i ıd Sultan oldu ayaz ©lçisinin söyl diğine göre, ak p çebi Bir gün saraya iki eiriiyi it getirmişler, birini Ka- FP e rini de valide sultana ver- si alide sultan kızı oğluna he- di İrr Eurrem kendini yerden lk arak, saçını büşın yolarak ağ- başlamış; öyle bir yaygara > Me sultan kızı derhal iŞ, ii Kan ni ii hemen çırak e TR ai sultanın, alttan alta poli- Mi © meşgul o'duğu da, vezir İbra- İrgai hâdisesile kuvvet buluyor, e üdisesini 1641 de maf- Bu ro Sküderi roman yapmıştı. Manın ismi «İbrahim ou flas. ka 1923 de de baron Sel- 'âbında bü romanın belli -e kısımlarını neşretti. Bu kitabın ii e Grimaldi, Princesse “a, iel İSAM aaa de Monaco'dur. Sküderiye göre, sad razam İbrahim paşa Genevalıdır; Osmanlı imparatorluğunda vezir ol. duktan sonra da memleketinde Mo- nako prensesi Grimaldiye karşı bes- lediği aşk sönmemiştir. 17 nel asır muharrirlerine göre, İb- rahim paşa Cenovalı değildir, Yu- nanlı bir gemicinin oğludur, Küçük- ken korsanların eline düşmüş, dul bir kadına satılmış. Çok güzel keman çalarmış. Hammer şöyle anlatıyor: — Bu kadın kölesine çok iyi bakar, onu süslü gezdirirdi. Süleyman he- nüz veliahd iken İbrahimi sokakta gördü. Çocuk keman çalıyordu. Veli- ahd çok beğendi ve artık onu yanın- İ dan ayırmaz oldu. 'Tahta çıkınca İb- rahimi saraya aldı, 1523 de sadrazam yaptı, 1524 de kız kardeşile evlendir- di. Bir yandan Hurrem sultan, ko- casını avucunun içine alan bu vezi- rin kellesini uçurtmak için çalışıyor- muş, fakat İbrahim paşanın da ölü- me çanak tuttuğu muhakkak. İran se- ferinde «serasker sultan» diye imza atacak ve kendine bunu tashih etme- sini söyliyen defterdar İskender Çe- lebiyi hemen Bağdadda bir meydan- da astıracak ne vardı?. 5 Mart 1536 da İbrahim her z&- manki gibi saraya geldi. Kanuni ile beraber yemeğini yedi ve yattı. Erte- si sabah cesedini buldular, boğul Tuştu, Boğmuşlardı, Yüz sene sonra harem dairesinin duvarlarında kan lekeleri gösteriliyordu. İbrahim bo- gulurken hayli boğuşmuştu demek... ... İranlılara Karşı sefer sebep olanın da Hür; Kunu iddir ediyorlar. İranda isyan bayrağını açıp firara mecbur olan Mirza han Kanuniye sığındı. Sarayda misafir edildi ve ertesi gün padişah ona hediyeler verdi. Bunlar arasında Hürrem Sultanın elile diktiği göm- Tekler ve önlükler yardı. Mülteciye fkram etmekle, İranla harb istiyor demekti. Maksadı neydi? Kanuninin Hürrem sultandan dört oğlu vardı, en büyükleri Selimdi. Fa- Kanuninin bir Rus odalıktan olan oğlu Mustafa çok akıllı, çok za- rif, çok kahraman bir insandı. Hur- rem babasını oğlunu karşı kışkırtır yordu. Bir Fransiz mütefekkiri; bu insan- ların haleti ruhiyelerini anlamağa imkân yok, diyor. Kanuni Süleyman iyi yürekli bir adamdı. Radosu akdı- ğı zaman, adayı müdafaa eden Vilye dö lil - Adamı ziyaret etti ve dedi ki: — Burasını kahramanca müdafaa eden bu ihtiyarı malından mülkün- den edip memleketine gönderdiğim için üzülüyorum, Kanuna nc kadar düşkün olduğu da #Kanuni; lâkabından anlaşılıyor, Maamafih unutmıyalım ki, Muhaç cenginden sonra, çadırının önüne iki bin koparılmış baştan bir âbide yap- tılar... Hürrem sultanın heran: — Gözünü aç, Mustafanın senin açılmasına m sultan oldu- tocında ve tahtında gözü var!.. Demesi nihayet Kanuniyi çileden kardı. Oğlunu çağırttı, Mustafa geldi, «çadır hümayun a girdi. Ora- Ga babasını görmedi, Süleymanın yerine ellerinde siyah ipek kordonlar tulan yedi dilsiz gördü, Usuldendi, şehzadelerin Omuzlarından hayat yükünü siyah ipekli kordonlarla kal dırırlardı. Fakat Mustafa bu yükten kurtulmak istemiyordu. Cenkleşme- ğe başladı. Aslanlar gibi yedi dilsizle boğuştu. Mücadele o kadar uzun sür- dü ki, biraz ötedeki çadırda bekliyen Kanuni Süleyman başını çadırından çıkardı ve haykırdı: «Kârını tamam edesüz...» Mustafayı boğdular, Aşkın” doğurduğu bu kanlı safha bu kadarla kalmadı, Mustafanın bir oğlu vardı. Çocuk annesile birlikte Bursada oturuyordu, O çocuğu da öldürmeliydi. Bunun için bir harem- ağası yolladılar. Fellâh onasının gö- zü önünde çocuğu boğazlıyamadı. İşi kurnazlığa verdi. Ana ile oğlunu gez meğe çağırdı. Ağa ile çocuk ata bin- ji mişlerdi, Ana arkadan araba ile ge- İ ana geldiği liyordu. Yolda arabanın tekerleği kı- rıldı. Atlılar yürüdüler, Bir eve geldi- ler, girdiler... Fellâh yalmız çıktı ve zaman © evde oğlunun cesedini buldu. Mustafa ölünce tac ve taht yolu Se- 2 nci Mahmudun annesi lime açılmıştı. Fakat onu da Beyazıd tehdide başladı, Bu sefer rekabet Hürremle oğulları arasındaydı. Be- yand isyan etti, İran şahına sığındı, Uzun müzakerelerden sonra Büley- man Böyazıdın idamı elde etti, Fa- kat Hürrem sultan bu facıadan evvel ölmüştü... Franaz müverzihlerine rağmen Hürrem sultan Fransız olmadığını iddia eden müverr'hler olduğu gibi, 2 nci Mahmudun annesinin Fransız olduğunu da fddin ödenler vardı. Bu sultanım sonunu şöyle anlatıyorlar; 1817. Karadenizden esen rüzgâr ortalığı kasıp Kavuruyor, İstanbul kapkaranlık, Sent - Antuan manastı- rı rahibi dua ediyor Dua ederken kapısı açılıyor, haber veriyorlar: Sa- raydan çağrılıyo.sunuzl!.. Rahibi o kasırgalı havadı kayığa bindiriyöor- ler, saraya götürüyorlar. Râhib ya- tokta can çekişen bir kadın görüyor, Yanında bir de erkek var. Uzun boy- lu, şık giyinmiş bir erkek, Bu erkek can çekişene iğiliyor: — Anne, diyor, son deminde, di- vince takdis edilmek istiyordun. İşte istediğin adamı çağırdım. Bunu ööyliyen 2 nci Malimud, ölen de annesi, M Eme idi, SİS İ bile yoktu. | cakla | yar etmediler VENEDİKLİ BAFFA “Safiye Sultan,, Yazan: Ahmed Refik Telrika No: 73 İstanbulda müthiş bir faaliyet vardı, her tarafta Ester Kiranın malı, mülkü, parası kaydediliyordu BA ME la er Nadasâynin oğlunun 1671 de Nemçeliler tarafından Viyanada kafasımn kesilmesi Üçüncü Mehmed hiç utanmadı. Sarayını kökünden kemiren yahudi karısına karşı yapılan o «bledebliğe» çok canı sıkıldı: — Siyaset mukarrer oldukta deni- ?e atmak gerek idi, Haremi muhtere- me intisab ve ihtisası olan kimesne- ye bu üslüb ile siyaset olunmak na- musu saltanata kül! şeyn verdi, de- di. Üçüncü Mehmedin namusu saltana- tından eser kalmadığından haberi diliyordu. Yahudi karısının İslanbulda ta- mam kırk iki yerde emlâki ve akarı | vardı, «Haremi hümayuna intisab ve ihtisası ve gümrükler emaneti sebe- bile ol kadar cevahir ve zevahiri gi- ranmaye» toplamıştı ki, sayısma ve tartısına imkân bulunamadı, O yıl, Macaristan ovalarında, ya lar ve karlar altında, Erdel beyine, Eflâk beyi Mibale, Nemçe kâfirine, hepsine karşı Türk benliğini göster- mek için Tisenin ve Tünanın coşkun dalgaları üzerine köprü kurmaya ça- lışan Serhad gazileri arpayı ve buğ- di yavan yiyorlardı. Tiryaki Hasan a n kethüğası, İskender paşa Peçevi İbrahim efendinin kayın ba- bası ve hemşerisi idi, Yanına yirmi atlı takarak Budini kurtarmak için serdara feryadcılığa geldiği zaman, kendi de, malyeti de hep açtı. Dama- dını görür görmez onun çadırına gel- mişti. Halbuki onların da yiyecekleri yoktu. Peçevi kendi anlatsın: «Bizim dahi zadü zevade kışmından üç dört çey- rek Engürye pastırması ve bir mik- tar pirincimiz var. Dahi dişe dokunur ey yok. Nihayet köleyi altı altın ekmek için göndermiş idim. Altı tane somun getürdüler. Olkadar mesrur olduk. Güya define bulduk.» i Şimdi asil defineyi Venedi 1 oğlu bulmuştu. Ester Kiranın nek lâzımdı. Def- bu işi bayrama kadar bitire- Hakikaten bitirmeğe çalıştılar, DEV saraya'ardı sıra taşınıyordu. Baffa elmas bilezikleri, iri zümrüdleri gördükçe öyle seviniyordu ki. Oğlu, tabii, hepsini anasına verecekti. An Çok kızdı. 'Tevkii Yahya paşayı azletti, Yerine Okçu zado Şami Meh- med elendiyi getirdi. Halil paşa da ayni akıbete uğradı. Yerine Tavasi Hafız paşa tayin edildi, Ester Kiranın en çok rüşvetini alan, Yahya paşa kli. Halil paşanın kaba- hati de yahudi karısını siyanet et- memesi idi, Sipahiler odalarına çekildiler, Ara- dan bir kaç gün geçli, Kimse leş ko- kusundan Atmeydanıma yaklaşamı- yordu. Saray da, devlet erkânı da kor- ku içinde idi, Yahudi karısının leşini kaldırmıya kimse cesaret edemiyor- du. Ester İiranın leşine artık sokak köpekleri üşmüştü. İstanbul köpekle- ri, saraya verdiği bozuk akçelerle si- pahilerin de, esnaf taifesinin de rızık- larını kesen yahudi karısının elile karınlarını iyice doyurdular. Yalnız kemiklerini bıraktılar, O zamanlar, İstanbulun tanzifatınn köpeklerin | ser çok yardımları olu | Nihayet «rayil murdarlarından müslümanlar müteezzi oluyorlar de- yu» leşlerin Atmeydanından kaldı masına saraydan izin çıktı. Atme nında, İbrahim paşa sarayının nmdaki Mehterhırede oturan sipa- hiler, Ester Kira fle büyük oğlunun leşlerini oradan sürüyüp denize « . Fakat kemikten başka b kalmadığını görünce, o zahmet Birkaç yük odun ıkta yakıp kül edi luktan da kurtul- diler, Hemen verdiler, Ve yor dular. Ramazan. solyaya gidec:k, leri dinliyecek, & 3 şefaatine nasıl nail olacak, sırat köp- rTüsünden nasıl geçecek, ahiretteki cennetlerin hangisine girecek, Huri- lere mi kavuşacak, gılmanları mı gö- recek, onunla meşguldü. Bir de geçeceği yol üzerinde yahudi ölüleri nin etrafı saran pis kokuları! İnsan Anadoluda herkes bu seferin bit- oruçlu olduğu zaman, gül bile kokla- | mesini bekliyordu. Çoluk, çocuk köy- sa orucu bozulurdu. Nihayet bu felâ- | lerde açtı. Yamalı esvaplarla vücutle- ketten de kurtuldular. »ruyan kadınlar, Serhadlere ko» Venedikli Baffanın oğlu «halifet | şan babalarını bekliyen yalın ayak ruyi zemin> bu noktalara aklı erdiği | çocuklar, hepsinin de gözleri yollar- için, leşlerin (kaldırılmasına derhal | daidi izin vermişti. Vaziyet çök kötü idi: Nemçe krah Fakat Ester Ki servetini de Rudofla Hersek Manyaş, Macar bey- 'unutmamışlı. Bay geliyordu. #2- | lerinden Palfi ve Nadasdy, Türklerin raya para lâzımdı. Ester Kiranın ns- ey tayin ettik rede parası V bulunmasını ve k beyi Mihal, he hazinei hüma lm er a çi retti, İstanbulda müthiş bir faaliyet var- dı. Hor tarsfta yahudi karı hı, mülkü, parâsı, esi varsa, kı gemile: yatan bülün emtiası, öte de beride kapatılan bütün sermayesi ele geçirildi, Ester Kirar larını satmıya Süleymaniye camii mütevel- lisi Mustafs efendi memur oldu. Sefer devam, ederse, Üçüncü Meh- med iç hazineden biraz para verebi- lecek hale geldi. Ama müftj Sun'ul- Jah efendiye de çok kızdı. ruçlu ağzile A Türkleri Maca- boynunun yurulâcağını hiç düşüne medi, (Arkası var) sl