GE 2 Nisan 1936 m. ii AKŞAM Bir dağın evinde garip |( mumu | bir cürmü meşhud yapıldı Atinada romanları hatırlatan tuhaf bir vaka ve bir boşanma davası Atinada bir doğum evinde ro- manları andıran bir cürmü meş- hud vakası olmuştur. Atina gaze- miş bir adamla karşılaşmıştır. De- mir ıklı kapının önünde duran şık adam kapıcıya hitab ederek yalvarıyordu: ıca ederim kapıyı açınız. İçeriye gireyim, Süt götüreceğim. — Y Zevcem içeride yatıyor. Ev- velki gün burada doğurdu. Kapıcı ile meçhul şık adam ara- aldığını görünce, oda kapya re ordu: — İçeriye giren mösyönün bu- rada kimi var? — Karısı ee yatıyor, geçen gün doğurd — Kabil çünkü bu ada- mın karısını dün akşam gördüm. Rica ederim size ne isim verdi. — Keranis. Avukat kapıcıdan m mem alınca derhal civard koştu, gele komiserin iş şunları anl — iii çok yakından ta- Bıdığım, bir adam sahte bir nam- hisle içeriye girdi. bu adam bir kaç sene evvel, şimdi vekâletini aldığım ma ri 2) e mesut bir hayat sürmüş- soğuk! türlü irimdez alimin e Dİ evvel doğum e evinin kapi- sı önünde gördüğüm sahne, dava- mızı yürütecek delilleri bize te- Komiser, avukatın bu aka büyük bir merak ve alâka ile din- ledikten sonra yanına iki polis alarak avukatla beraber doğ evine ve Nöbetçi doktorunu örerek ziyatlerinin sebebini an- Tattılar ve kendilerine yard . Kosi nen 25 yaşlarında fevkalâde zel bir kadının 1 ucunda otu- rTuyordu. İçeri avukatla polislerin girdiklerini görünce telâşa düştü. Fakat tle kendisini ibbyerlie kafilenin önünde yürüyen doktora sordu: — Doktor. — ne halde? — e iyi erani. Bu rine polisler derhal si dsi genç & dama sordular: — Madam sizin zevceniz mi? — Evet! — Ne zamandanberi evli bulu- ge eze Bir kaç ay evvel — Ya zevceniz lem Mariyi ne Be adam bu sual NE Sidomnla vurulmuşa döndü. Fa- kat yatakta yatan genç ve e lohusa derhal imdadına yetişerek o yerine cevap verdi: — Mösyö! Zevcesinden boşan- dıktan sonra benimle evlenecek. ayl e lohusa cevap verdi: — Bu, sizi alâkadar eden bir mesele değildir. O, benim soy adımla müracaat etti, Nasıl ki, yarıi a gün ime za- Güvercinler Hani bazı apartımanlarda şark ep birden kendilerine m mısır tanelerine doğru inen gü- vercinler,.. Etrafı koyu bir göl geye e asırlık çınar... Taş medre: Güvercinlerin başında meşhur emci Mustafendi» otururdu. Yemi ee le filimlerde örülen Çar unda keskin ri aksi İm sert sakallı eye Rus generallerine ben- gbi akşam önünde durduğu yem Gn meki er bir da- kika bile Yalnız Sanli bi güvercin- leri vurmak istiyen küçük çapkın- © rinden fırlar, yanında müthiş bir e ei duran kalın sopasını ka- ei veletler... diye a gen ları kovalardı, Güverci ak lar de ona çok amları Kimi ihtiyar yemcinin tepe: kimi omuzuna, kimi İN konardı. Hattâ eme hepsinin Gür onun üstüne konduğu O zaman yemci Mustafen- di yine bakılınca güvercindeni bir insan gibi görünürdü. İstanbula gelen Amerikalı sey- yahlar sanki Hollivut yıldızların- dan biri imiş gibi yemcinin poz poz resimlerini çekerlerdi. g hayvanları ğe ce uh el bir de madalya bi- le emmi civar mahallelerde ran bazı mer pi metli kadınlar e ihtiyar yemciyi memnun edecek hareketlerde pire Ma- hallede âdeta bir güvercin dost- arı e an etmişti. © olan güvercin dostlar yemciye ln ie ba; ie. bir müddettenberi güver- cin ilme Bir endişe almıştı. Güv ünden güne eksili- zarlar Eckiden yem sandığının etrafını çepeçevre saran güver- “— silen akıllı azalmıştı. Gü- ercinler ne oluyordu?.. Acaba rel yerlere, Eyip, il mey- danma filinmı gidiyorlardı?.. Evvelâ herkes b böyle sandı.. lâki; uzun müddet evinde güvercin bes- liyen mahallenin muhtarı buna itiraz etti: — Böyle şey olmaz... dedi, bir güvercin EL yerden ki tarafa gitmez. Bir y. belledi mi? Bir daha all i- rılmaz... Peki öyleyse güvercinler nere- ye rinin öylediklerine rağ- men ekdeki Er de başka yere daki güvercinler iyice besleniyorlardı. O kadar ki hepsi tombul tombul olmuşlardı. yere Sk yeğ, etli butlu ski ozama: ilerine ie emi ri e; yağlanmak- an hayvanlar âdeta zorlukla yü- kemi âkin buna rağmen güvercin- lerin günden güne eksilmeleri de- Büyükada'nın en vam edip duruyordu. zamanlarda seller eksi! i fazla artmıştı, Benian başında akkak ihtiyar Ye ii geli mesinde bir şey vi da görünmedi. — Nihayet #emtte telâş başladı. bitişine ai iğ üne bir meraklı epi ik Çilingir kapıyı açtı, İhtiyar yemci a) cin cin kya yili ayakları var- 1, . Köşedeki şilte güvercin vi den yapılmıştı. Sö; ndeki tencerede, kesilmiş, Mya iki güvercin vardı.. 7 İşi şte o zaman yemci Manta) ö niçin güvercinlerin üzerin titrediği anlaşıldı... j (Bir yıldız) temiz havalı, en güzel manzaralı yerinde satılık ev Büyükadada Nizam cihetinde çamlar içinde en temiz hava alı bir yerde en mükemmel manzar lı ve :MIZ büyük bahçeli, geniş taraçalı, yel dışı boyalı, muşamba döşeli bir ev satılıktır. 7 oda, banyo, Bunun üerine avukat müdaha- le ederek söylenen sözler hakkında ir zabıt varakası tutulmasını ko- miserden istedi ve talebi dek kabul edildi. Sizd Kostantinin asıl zevcesi; 1 ğım, e ai seviyor ve €v- leneceğiz. Siz işinize bakınız. pm beraber boşanma davasını da açmıştır. tafsilât için (Akşam) gazetesi Istanbulun en güzel yer akar ren ve per su hala bol suyu, bina mii ayrıca mut- n metreye Yy bin kök e rc izi bir çok yemiş ağaçları Merlr R az! ın çiçek ve yemiş ita 8 reddine müracaat, sayfiyesinde iyi bir sahibi olmak isteyenler için müs- | tesna bir fırsat! İNiL ÇOCUKLA İskender Fahreddin Mikerinos bunu yapanı pe — Bunu kim anar Sen kimden mn Parusi — Pod mı? — Evet. Çünkü papağan, maz- galların kimin tarafından açıldı- rek havuza zehir atmış. Silo Zaman avuzdan su içtiği için, nasıl olsa zehirlenip gidecekti. iie g: a ümdara rim tehli- kede ze ğunu söylemiş. Mikeri- nos ta onu kucağına ii odasına götürdü, salık No. 105 RI) Ha suyunu zebirliyen a- Si Vin. olduğunu neden söyle- ie -kuyormuş.. Titana bu konuşmadan bir şey anlıyamadı.. canlandı.. Fakat hiç kimseyi it- ham edemedi. — Mikerinos sy nerede? Diye sordu. enin irk — Odasında Silo ile konuşuy. Onu söyletmeğe çalışıyor, dedi, 'Titana firavunun yanına gi! üzere odasından çıktı. #s Kuşun sözüne inanılır mı? Titana, ei ye girdi- ği zaman, m kolunda söylenen papağan in Biemilie sus mu Mikerinos başını arkaya çevi- ld Yarı rince Titanayı gördü: — Niçin birdenbire sustun, Silo? O gelen yabancı değil, benim ka- rımdır, Titana firavunu selâmladı.. nına sokul denberi sarayda neler olmuş, Mikerinos! Bir ölüm tehli- kesi iğ Bana neden ha- ber verme! — Üzülürsün diye çekindim,. Titana! Bu hâdiseden kimsenin haberdar olmasını istemiyo: Sarayda benimle uğraşan gizli bir el var.. Hisse bu eli öğren- meğe çalışı Him G papağana döndü: — Haydi Silo.. Beni üzme. avuzun suyunu zehirliyen adamı Gi söyle! Silo cevap vermedi. Titana papağanın kanatlarını okşadı: — İri boylu.. Sert bakışlı.. Ge- niş göğüslü bir adam seni hiç teh- dit etmedi mi, Silo Papağan şen bir sesle gülmeğe başladı: — Ta kendisi.. Ya- . İri boylu, sert ri bakışlı, geniş göğüslü ve beli han- erli bir adam beni boğmak iste- mişti, Mikerinos hayretle karısının yüzüne ız — Sen nereden biliyorsun böy- le bir adamın Siloyu tehdit etti- ğini?.. Titana önüne bakarak gülümse- iz — Bir şüphe.. Başka bir şey de- ği. Silo bağırdı: — Kraliçem doğru söylüyor., O adam beni öldürecek, Mikerinosun hayreti gittikçe ar- tıyordu: — Haydi, Titana! e ear lerini benden sakla havuzun suyunu ini e yarın bizim yiyeceğimize ve içe- ceğimize de zehir reyi Ben zehirden çok k: Gil veremi- iyemiyordu. Hatta onün eşkâlini tarif edişin canı sıkılmıştı. in iecini pu duran büyük bir kılıcı kının- | Şimdi Silonun ağzı açılıp tas (Parus havuzun suyunu zehirle. Sa diyecek olursa ne yere oturduğu yerden fırladı.. Duvarda çekerek papağanın Mi 3 dü: — Silo! Eğer şimdi bana o adamın adıni si e çi seni bu kılıçla ikiye böleceğim Gözümün içine iyi baki Silo nin başladı: — Parus... Parus... Parus... Silo Klin üç kere bağırdı. yere yuvarlandı. ile artık ken Mikerinos ider ye na koydu.. Yere iğildi.. gh (Arkası var