MAHRUKAT MESELESİ Linyit madenlerinden edece$imiz istifade Minci beş senelik endüstri plâ- Z ik edilen sazlar, mal desi diye kullanılır. Şark Yade lerinde tezek umumi mi halindedir. Halbeki Kayseride sazlıklar, Erzurumda tezek yakılırken, b altında, zengin Linyit madenleri bulun- aktadır. in bir kaç sene evvel E: zurum. uu Linyit madenlerin- den ininde ei için ei ler yapılmış, fakat sermaye bulu- namamıştı, akdi dn muhtelif yerlerin- de Linyit madenleri vardır. Böyle olduğu halde, kışın mahrukat yü- züi len ekser yerler sıkıntıya düş- edi oi yan yerlerde, halk çalı çırpı, saz- lik ne ni imi yakmağa mecbu ol ahrukat mese leğa yoktur. Her kış geldiği za- man, odun ve kömür ihtiyacı nl, lış tehlikeli bir de hattâ Ana- doluda iklim ri, kurak- ie İn devam edir. Bu tehlike Hee orman- ları kurtarmak, odun e kömür Türkiyede bir Linyit siyaseti ta- kibine tedir. Hazırlanan projelere göre Lin- yit kömürlerinden şu şekillerde istifade edilecektir: 1 — Herşeyden evvel, sepiera larda, evlerde o mahrukat olarak kullanmak.. Kütahyada Diy suz mevkiinde bir Linyit made- ninden şimdiden bu suretle isti- fade edilmektedir. Yapılan son tetkiklerde de, buradaki Linyit (madenlerini ngin Kütahyadaki tuğla çini fabrikalarında mk tadır. Kütahy ada olduğu gibi, diğer bir Linyit madeninden mürler demiryollarında ee maktadır. Linyit kömürleri, ev- safı itibarile fazla mikdarda vi kürtü ihtiva ederler. Bu ocaklarda yakıldığı zaman, e raların az id etm için, Linyit kömürüne, e nisbet dahilinde Zonguldak kömürü ka- rıştırılmaktadır. Netekim Bulgaristanın Linyit kö- mürlerinden bu şekilde istifade tadır. Bizde de, muayyen yerlerde, Linyit kömüründen bu yolda isti- fade etmek için, BeNiM apıldığı takdirde Linyit kömi eler ee lerde yakacak hale getirmek müş e olacaktı tır. t kömürlerinden bu şekil “iğ istifade etmek imkânları hasıl olursa, ormanlarımız da insafsız gem meşk olacaktır. ili ün git silen Ri tığını gördüzümüz bir sırada, bu memleket için yeni bir kazanç sahasıdır. — Hatıra bir fikir daha gel- mektedir. Linyit o kömürlerinden | iran Sarı çiceklerin esrarı Nazlı nihayet genç şi beri başının içinde bir rüya gibi yaşıyan hayata kavuşmu: genç yaşında dul kaldıktan sonra : Feliği kildi. Tam mânasile bir “çiftlik ha yatı ye rem Yüzleri inekleri ver- dı.. Her a iie yumurta, kilolarca süd alıyor, bunları kasa- pazarına göndererek sattırıyor- su bütün eğl u idi, Akşam ei linde tığı ve yününü örerken yosunu açı- yor, uzak ln gelen güzel sesleri dinliyor. ilk “ Nazlı yi kendine: — ... diyordu... Ha yatta ai ih mi bir a lâzım... derler.. Fakat ben böyle bir lü- zum VEE ıymuyoru! günler güçtülğe yalnızlı- ğın b etin daha iyi hisse- diyordu. Bir e dirliği dolaşıyordu... Sırtına bir erkek gömleği giymiş- “ “ağn bir kilot talon t üstünde idi, md balm yi durdi ğ üzerinde genç yes sai emişi Adamın elinde sarı bir dağ çiçeği vardı, Nazlı B iğ da 3 1. > bir -mühendis olduğunu işitmişti. elektrik istihsal eden nehirlerin yanı başında, işlenmemiş Linyit madenleri vardır. Halbuki ekser rde mazot yağile elde ilmektedir. Bir er elektril istihsal edecek m t yer al tında yatarken. dışarıya her se- ne avuç dolusu mazot parası ver- mek bugün takib edilen ekono- mik politikaya pek aykırı gelen bir usuldür. İki sene evvel, ekonomi bakan- | lığı elektrikleştirme bürosu, An- karada Linyit mteri det bir elektrik etmişti. B: ei. Prag Ai AN ye > milyon GN yakın m. ii vermenin önüne ii “ülke iyor ki, ikinci beş senelik lif şekillerde imkânları mevcuddur. — H. A. Fakat böyle elde çiçek, öâşıkane bir halde görünce , dayanamadı, gülümsedi. Mühendis te gülümse- miş ve sari ai ii çifliğin hudu- i atmıştı. Nazlı atını geri irdi: — Tuhaf, di yordu, elde çiçek em bey» gibi geldi. Kendi- iç yüz vermediğim halde çi- çeği attı. gitti.. ne cüret. Öğle üstü çifliğin yukarı kısmı- nı gezerken dere kenarında genç bibi ber mdlllR yün hocası idi.. Nazlı onun da eli- ne bakınca hayretle dona kaldı. Köy hocasının elinde de sarı bir dağ çiçeği vardı... Elde çiçek © da gülümsüyordu, Nazlı: — hepsi deli oldu ga- liba... diyordu. Bugün ne tuhaf halleri var... Böyle düşünmekle beraber atı- nı mahmzladı. Köy hocası kala kalmıştı. Akşama doğru çiflikten çıkmış- tı, Bir at gezintisi ai york eld du. Kö; vk önünde ladı.. Bel sidik ona geieiiei gü- Tüm. hir ilerliyordu. azlı hayretinden dona kal mıştı, Muhtarın > elinde bir sarı çiçek yok mu idi, Nazlı sanhtâri giz Lâkin muhtar Sarı diceğini 34 vaziyet aldı. azlı artık etrafındakilerin ta- mamile delirdiklerine kail olmuş- un önüne geçti. iyice gösteren bir Ertesi günü hizmetçi kendisini uyandırdı: —Şiz tta çalışan mühen- dis sürmek iz. gelmiş, bekli- yor. Nazlı ia e onu amafih giyin- ve yakışık- Kendisini takdim etti ve: — Ne zamandanberi çifliğini- zi gezmek için sizi rahatsız etmel istiyordum.. e ya komşu; efendim.. dedi nra silerek ilâve etti; — Dün çifliğe kadar uzanmış- tım.. Hatta elimde bir de sarı çi- çek vardı.. Nazlı bütün bu söz Za e dan bir şey anlamama, rağ- men sarı çiçek denilince ai di. Bu sarı çiçekte bir esrar vardı. Evet gördüm.. dedi.. Mühcas disk telâşla: ij — Sarı çiçeği gördünüz değil mi? — Evet gördüm.. Ne olacak?. * — Demek sarı çiçeği gördüs nüz., O halde?. v Nazlı kararını vermişti. de bu adam deli idi. Nitekim enç mühendis bir çok şeyler söyledik- v ten sonra çıktı gitti, Nazlı onun. maksadını “bir türlü anlıyamadı. iğer taraftan muhtarla, kö; sağa ellerinde sarı çiçekle çif liğin etrafında fır dönüyorlardı. ir gece mehtapta ia havladı. N: ğunu görmek için ileri atıldı. Gi ie neo ii mühendisti, — Artık tahammülüm kalmad di. Ml a dedi, madem ki e lenmek istiyorsunuz... ve ad ki size talib olanlar ilin bii sarı Karr kendilerini göste ler hemen cebind kâğıt yam kit açtı.. kü: el fenerini yaktı.. kâ yemi i a dedi, bunu hatıra sl saklıyorüm ...Bi öyle yapmış... Ben de böyle tım.. yeğ sonra Nazlı genç hen. dinle, Ayşe kii m e evleniyordu. İşte sarı çiçeklerin esrarı böyle elimi Se z i (Bir yıldız İNiL ÇOCUKL Hide Fahreddin Fakat, bütün debdebe ve li meye yar, vini O Tita- e başlamıştı., la Geni ze Gil ve ayrı yatiyor- du. Ona malik olmak imkânsızdı. Parus: k rinos benden — Mike: genç.. nden güzel., ve benden sevim- rus, Mikerinosun bu o la başka, bütün bunları; üstünde sayılan bir ve ca- zibesi daha olduğunu düşünmü- yordu. gi bir ara kim tan ve Mir ku) r hü- imdar, Dal yerli, Sakar b insanlar seviyordu. OO, bu kanlı tahta, meyra koltuğuna alarak oturm u kadar mert ve te- miz İN bir hükümdarın evlen- mek istediği kadına göz diken ti No. EE Parus, saatler geçtikçe çıldırıyor- du. — Titana, dağların kızıdır. Ben de Lidya ormanlarında büyümüş- tüm. İkimiz birleşip te evlensey- dik, birbirimize ne kadar yaraşır- me Bp Diye söyleniyor, şaraba sarıl mak istiyor, onu sima büsbütün zıvanadan ri ını düşünerek, eline aldığı şarap balam yere vurup yordu. Parus, Cizeye geldikten sonra, Anakoya da kızmağa başlamıştı. o vezir olunca, sara: i n güzel cariyeleri kendi evine karla Diğ cariyeler de le hizmet ediyorlardı. Pa- un dairesi sarayın birinci ka- Ezim bulunuyordu. Kendisine altı uşak, altı cariye kan Bu cariyelerin üçü zenci, ikisi Habeş, birisi Mısırlıydı., Pek güzel de değil di, Fakat, Parus kendisine iltifat etse, a de Miri batacak kadar aşan ş gördü.. Bunların hep- bu. — Mısırlı kız gelsin.. Diye bağırdı. Zenciler ve ii cariyeler ge- rive çekildil Mısırlı cariye püeriye girdi. e su aygırı gibi yatıyordu. Buğday benizli Mısır dil saray muhafızının yanma sokulmaktan korkuyordu. Parus gözlerini uğuşturarak sordu: — Kız, senin adın ne? sy si meri re mi? Amma di e İsim. Sokul bakayım yanıma! Berd çekinerek yatağın dibine oturdu, Parus esnedi: ındasın sen?., z 5 ge . Sw S yorsun, yavrum! Ben, babamın bile > Bakşi öldüğünü e Haş lıyamıyo: Amon mabedini: duva İğ tarihte kilin nereden bileyim? — Bazıları on sekiz, bazısı da on yedi yıl oldu diyorlar, — 2 meme sen de şimdi on asın! Saraya geleli se yl a bakalım? vap bileli Be sa- iz. Galib o gün fira Keüps ilk defa bir tavşan iİ mıştı. İşte beni o akşam saraya getirdiler... o - Parus yamklarndan di vardı. Bir iin iki mizi e babama para verdiler ve b yi Rk götürdüler. 3 val