10 Şubat 1936 AKŞAM Sahife 9 (ie akşam bir hikâye | Zengin bir delikanlının hikâyesi. | a Avrupada tahsilde iken başım- an gayet tuhaf bir vaka geçti. Anlatayım da dinleyiniz. Berlin- i ecep içeri i. Telâş İade idi, sta Min bir İma; kitap vaı . © Aman Nuriciğim... dedi. dı bı ap saat dörde kâ- ir oku bitir, bir romandır. Saat rt eceğim.. bana kü Mehir ede nel Ben emnün € Nuri ile pe seklifsizdik; demek? Mi Memnun ederim ne di âni bu işin sonunda cebimize aç Para sie DB sordum. > Kaç a istersen Bir ücreti harraşrdk. Roman i. Saat üçte bi- li bir şe; rim Dörtte el geldi. Roma- Tona kısaca anlattım. 1 ederim, bana bü- ” bir iyilikte çöz sadi dedi, yı verdi, gitti.. i i ün ayni saat, i m Recep gene damladı, ne bir kalın roman: Gü Silan kardeşim... Bunu da ös dörde kadar bitir..- Ayni fi- ZA alna dedim. Romana * «Bu oğlanın bu işte bir dal- Var amma nedir?» diyordum.. Üâikn artık roman okumaktan bilği b Hele bir gün Re- eN gayet sikinti ir roman geti- Since il ilk sahifesine şöyle bir bak- tn, giti kenara attım. Yattım, uyu- dörtte R İnselel yi — kardeşim. çabuk an- ye um, buna kendi kafamdan urmasyon bir roman anlat- — Cinai bir vaka uydurdum. Parayı verip gitti.. Ertesi gün diğ e Merak ettim. Daha ertesi günü ge- . üçüncü günü gene görün- mcü günü geldi. . Kapıdan girince: Dördü Siir. Keder b <1 ayın duyanlar sin nefis bir “ İ Alm e —Gördün mü bana yaptıklarını? | — Ne oldu Recep? — Ne olacak? Mahvoldum.. sev- gilimin elimden rr sebep kalkışmıştır. Bana hiç emniyeti yoktur. Gündüzleri işinden de ay- rılamaz. Akşam beşte gelir. Bü- tün gün be: yaptığımdan, vaktimi nasıl geçirdiğimden emin Paristeki anlaşma pe sahi Tumer Tuna yeli hakkın- a müzakereye devam etmek lü- zumu meydana çıkmıştır. İtalyaya karşı tatbik edilen iktisadi zecri tedbirlerin verdiği netice ve İtak yan - Habeş harbinde bir anlaşma imkânı da tetkik edilmiştir. M. Flandin, Almanya Ren sahilinde askerlikten tecrid edilen sahayı tekrar işgal ederse Fransanın İn- giltere ia a pek ih- Fransız- oldun... Ah Nuri ah.. — Anlat bakalım... Zaten ie | olmak için bu usulü buldu. Sabah- ee iz yn anların €s- | leyin bana gayet kalın bir kitap ve- al. | rir. O bu kitabı ol Ben lah aşkına ye Eğ şama kadar verdiği romanı oku- Recim e ni yn vw Ka tiyordu. Başladı ne anlatmak mecburiyetindeyim. — Azizim.. bir kadın bir şey is- i terse muhakkak y. a ür ve fenalık yapamıyacağına ka- apartımanı biliyorsu; tererek tiği e â leri gene kitaba.. deli olacağım.. Bu kadar güzel... Bu kadar genç bir kadında bu derece kitap akı merakı... —Ne ise İda ile tanışmamız uzun uyorduk. Taş çat kucağındaki kitabı bırakmıyordu. Benimle sevişirken, elleri elim- de iken, gözleri kitapta idi. en a- teşli, en hararetli dakikalarımız bile gözleri daima romanında.. beraber gzmeğe gittik, Otomobil- de bile roman okur... Kocası er- rene evinden çıkınca ben dam- vir Gene gözleri in sordum: — Kuzum.. bu derece meraklısı mısın? roman Srunl yolma; vazife... rdum: — Kocam o derece kıskançtır ki, aile içinde kendisine «Mavi sa- kal» adını koymuşlardır. hani hi- atik vardır. Mavi sakallı bir dam le bastırır... B: düello etmeğe, adam öldürmeğe .. beraber ne tatlı voyaği ge .. Bir .. Lâkin işte görüyorsun ya bir İkala n roman okurken, bir taraf- tan sevişmek de kabilmiş. Lâkin bu oldukça bize güçlük ben, beş formayı da o çabı © Mayer ondan sonra “işimizi biti âlemimize nin başlıyorduk. n- Bu da ağır ve güç gelince romai si tmağa karar verdik, Aklıma sen geldin. - . sen manları saat dörde kadar oku- yordun. Ben sana kiki romanı alıyor, romanın mevzuun! d niyor, İdaya anlatı; zem Saat beşte kocası ere ida da ben- est öğrendiği wzuu kocasına anlatıyordu. vi RU geçinip gidiyorduk. Hepimiz A di an memnundı yezi nizi bana uydurdun. Ben de o- nu vr anlattım. Meği er roman —. —— âşıkane şeymiş.» 'n de bana aksine bir ei ro- manı ia Bunun ile kar'.ı kadınım yanında İda ile kocası arasında müthiş bir kavga kopmuş. Kıskanç adam: — Sen romanı okumadığın hal- de okumuş gibi bana ze başka bir Mei anlatıyorsi Diye k üne yürümüş... biraz sonra İdayı biraz yoklayın- ca öteki romanları da okumadı- ğını anlamış. ıkına izini kaybettirmek için karısını alınca o gece ul bir itmişler.. bunları hep kapı- yap- Zengin delikanlının a. bu rada bitmişti. Düşündüm: Dün- yada ne garip aşklar var.. (Bir yıldız) Sovyet anlaşmasının m dak kında da malümat vermi Matin gazetesi bugün yedin gelmesi beklenilen Çekoslovakya başvekilinin seyahatinden bahse- derken ntantın pek yakım- da a havzası için esaslı bir un- sur olacağını söylüyor ve diyor ki: «Şimdi umumi bir anlaşmaya doğ- Tu çilildişi Zazıliza ge nüldüğü yarka e anlaşması ol- asından rak hudutlarını ge- e Bu sebeple müşte- rek emniyet prensibini göz önün- de bulundurmakla r Lokar- no kadrosundan daha geniş bir teminat formülü bulmak emmi Bu formül İtalyanın da kom! unsuru da göz önünde bulundurulmalıdır.» Excelsior gazetesi diyor ki: «Baş- vi son kabine planımı rm ölenin. Anlaş- ma metni kabine âz a tevzi €- her olduğundan dün lüzum Franz - Dae anlaşması mps gazetesi hari. «Fransız - Sovyet anlaşması Fransız politikasının yeni bir is- tikamete dönmesi demek değildir. Bu Side kusursuz olmamakla beri erine henüz daha iyisi erim de bir sistemi tamamla- Maamafih bütün bunlar Şi İngilterenin silâhlanma yoluna da- ha been girmesi anlaşmayı daha ll tlendirmektedir. Bü- tün sulh in Fransız - İngiliz itilâfını karartacak bir şey olma- masını temenni etmelidirler.» ci Taziye sl geçirirken diyor| ki: Havalar bozdu kaza olması d duğundan zabıta tahkikata giriş» miştir, Anadolunun ekser yerlerine va bütün Trakyaya ein yağmak« tadır. Yüksek yerlere kar düşme- ge başlamıştır. Hava ize gider. se İstanbula da kar yağması ibti- mali vardır. Yağmurlar a yüzünü gül dürmüştür, Bi ün kış kurak geçti- ğinden son küme yağmur bek- leniyordu. Amerikada kiş N — Amerikada kar fırtınaları ve şiddetle soğuklar devam ediy: 'ermometre sıfır- dan aşağı 40 derecedir. Nevyork limanına va iyi tanınmı- yacak haldedirli Bir haydud 1 tutuldu (Baştaral Bu adamin ne bel lam bi len baba ve isi ae çekin- miş, re wabı vermiş. Mehmed Ferhad eve a. gece ei yapa rak kızı kaçırmış, kardeşi Ahmet le amcası oğlu Rüştüyü de öldür. müşlür. Jandarma ii yaptığı müsade- mede şaki Ferhad bir jandarmayi rr ederek Suriye toprağına geç- Zeliie elinden kurtulan genç kız da bir sene sonra Hakim ismin- de bir gence verilmiş ve düğün- leri yi Düğün halkı dağık dıktai a gelin ve güveğinin | sinama! birle eğe, bir aa gi irmiş ve her ikisini de kanlar içinde birikimi. Ferhad bu su- retle hem sevgilisni, hem de onun Bundan so: yede D bir. ma peyda olmuştu. ie yük dükkânları basıyor ve para eni Polis bu çeteyi yakalamış, ele- başısını ele geçirmiştir. Bu omu- zunda iple dolaşan genç hamalın üzeri arandığı zaman ceplerinde 3000 Suriye lirası çıkmıştır. Bu çe- te reisi de meri Ferhattan baş- ka kimse değil, ri azılı Amerikan —. pa gibi bir haya n bu mü haydud “ae zleri azdığına nazaran bize teslim edilmiştir. İn İskender Fahreddin maç yordu. Artık bir endişesi kal- Şimdi <retğr a bir iş 1: Prenses Narayı ortadan ırmak, 2 lm Kefren buna muvaffak olursa, yle sonra gözü arkada kal lYacakı ağ ka iri sürülüyor! Prenseş ara)yı sabahleyin kam yatağından kal- İrmişlardı. & — Nereye gidiyoruz?. Diye sordu. # p iş N RE a 5 5 ER im kısa © e ya- pedi ve prensesin ikinci bir su- de; şaman vermeden, şu sözleri ilâve e bilir iz mir Ona da ma- iL ÇOCUKLA RI: ı kendi kendine Tefrika No. 5 am, kardeşim Mikerino- de edemeyince öcünü almak il eni galiba!... Nara hazırlandı. süslendi.. gına kokular sürdü.. silafızlar © o nu kapıda beklediler. il De e” gölgeler düşmeğe başlamı Firavunun bl saray kapısında duran bir tahtırevana bindi.. Nil a es kimse ile görüşme- den Sahilde yelkenli bir kayık bek- tah. . kayığa bindirik oem le iki saray mu- mii ndan, iki ei ve een kain Lp b tılan küreği, diğeri de yelkeni kul- lanıyordu. Nilde kayığın yelkenini ii hafif ve oldukça serin bir batı ârı esiyordu. öd Nara halının üzerine uzanmış, sahildeki ağaçlara ve Melen bakarak Odüşünüyor- — Acaba nereye gidiyoruz?. Bu sırada muhafızlar başbaşa yavaş konuşmağa arayda yaşamış bir kız, Ele- fanın kulübesinde nasıl yaşıyabi- İir?. — Hükümdar böyle istedi. Ya- Mabutlara şük- cekimi ki, kanını akıtmadı!. © Firavunun kızı, bu kısa muha- vereyi duyunca geniş bir nefes al dı.. kendi kendine: emek ki amcam beni sihir- baz Geni nim sürüyor!. Diye mırıldan: meşhur si- hibazn uzun alerdkeri ra Firavunun gazabına uğrayarak ölmektense, bir kulübede yaşamak elbette daha iyi olacaktı. ızlar konuşmalarına de- vam ettiler: — Elefan De balıktan başka bir şey yemez. Prenses de balıkla mı geçin ri , Hükümdar böyle em- retti, Ya ani a tutsun.. e nını kendi elile doyursun.) — O ha yar hibe yük olmıyacak. Bu konuşmalar genç prensesin canını sıkmıştı. Ömründe bir ke- re bile balık tutmamış bir kız, Nil Boyunda Dani balık Kl elile nasıl do- yuracaktı?. ara fazla düşünmedi.. boynun- da ve kollarında taşıdığı mücev- herler, onu bu zahmetlerden kur- cak kadar değerliydi. Orada kendisine hizmet edecek elbette bir fellâh bulacaktı. Yanındaki mücevherlerle uzun müddet zah- linde tek başına yaşadığım b gibi prenses s Na ara da duymuş du. O sabah Nil kıyılarına düşen mavi, kırmızı gölgelerin insanı ne kadar çekici ve uyuşturucu bir ca- zibesi vardı. 4 Prenses Nara Nil boylarını o sa- bahki kadar güzel gördüğü bir gü hatırlamıyordu, karşı sahile geçmişti. sonra, e biri, mubafızlara seslendi — İşte (Elefan) nın kulübesi gö- ründü. sy «Ey mabutlar . Amon? Her sabah bana ğin bali- ğı bu sabah İLİM e üni Ben bu zayıf vücudumla yarın baha kadar nasıl aç kalabilirim? 7» Kayık sahile ez Elefani kumların üstüne oturmuş, el karda, mabuda yalvarıyordu. Onun önce işitmişlerdi. Muhafızardan biri kendi kendi- ne söylendi: gönderdiği bir tepsi i geyik ve tav- şan kızartmasını görürse ağzının yu akacak gün balık ve bir iki gü periler mi kurtulacak. © (Arka eri yur sesini sahile yanaşmadan : — Şiadi kükümdarm kendisine” 4 id ül ek Md mir abi İM ML