pm... —Benimle evlenir misiniz ?. — Mayın | ame . Kime © Maryüs kliseye gitti, kucağında İsayı tutan Meryemin önünde diz Söktü, duaya başladı: — İşlerim iyi gitsin, çok para kazanayım, şu olsun, bu olsun.. Boyuna istedi. Bir aralık hey- kelin arkasında gizlenen Maryü- ç “ün arkadaşı, çocuk sesi taklid ederek; — Çok istedin! dedi. Maryüs Merdiven Bir doktor öldü. Ahiret kapısı ye seldi, Kapıyı açtılar ve sordu- — Kimsiniz? — Doktor, Öyleyse büyük kapıdan ge- iniz; biz müteahhidlerimize hür- ederiz!.. — Ceketinde bu siyah saç ne Beziyor? mi Bir haftadır bu ceketi giy- öm sen de o zaman henüz sarıya boyamamıştın!.. —O halde Allaha diki ısmarladık —Benimle evlenir mısimz ?.. Kızımla evlenmek istiyor. sunuz amma hangisile?. — Parmağında pırlanta yüzük- ra bi | givilediler.. Meşhur tuhaflardan (Nergis efendi ölüm döşeğine yattı. n nefesinin yaklaştığını gö- rünce bir papas çağırttılar. betli bir papas geldi. H baş ucuna geçti ve nsanları! ünah neticesi, İsanın işkence edildiğini sayıp dökmeğa başladı. Duvarda asılı duran İsa- nin haça mıhlı resmini gösterdi ve hasta daha iyi görebilsin diy resmin yanına gitti, mum z — Şu başındaki dikenli çelen- la yaraladılar. Şu ellere, şu ayak- ak, sen günah in Hasta papazın sözünü kesti: i ediniz, mumun al vile kalçalarını yakacaksınız da kabahati gene benim üzerime 1 Karısının karşısında — Bu gece gelemem, müthiş bir baş ağrısı ile yatıyorum... — Ona öyle küfredeceğim ki, anlıyabilmek (için lügata müra- caat edecek... Para! Trenler çarpıştı. Salamonla kâ- rısı uyandılar, n seslendi: Salamo: — Rebeka yaralandın mı?, — Hayır. Temiz Hep beyaz gömlek giyer ve ak- lına gelen her şeyi de kollukları- erdi. Bir gün bir ahbabın evinde ko- uşurken aranmağa başladı. Ev sahibi sordu: — Ne arıyorsun? — Net alacağım da.. Ahbabının oğlu onun huyunu bildiği için hemn koştu bir tebe- şir getirdi!. Sevdiği Rum mektebinde muallim ço- sordu: En çok kimi se- versiniz? Doğru söyleyene bir li- ra eği: Babamı, anamı, kardeşimi diyen oldu. Biri ise. — Peygamberimiz İsayı seve- rim, dedi. Muallim ona bir lirayi verdi ve sordu: İsmin ne senin? ii — İzak, Abraham, Levil.. — Ne de naziksin... Bir hiçten inciniyorsun!.. Nasıl? Bir Fransız kız lisesinde, rahi- belerden biri aynaya baktı; göz- leri yaşardı: Ne çirkinim? — Siz bir dakika aynaya baktı- nız, gözleriniz yaşardı. Bense yü- zünüzü sabahtai n akşama kadar" görüyorum, nasıl ağlamıyayım?.. <———— U — Bu et değil kösele... Siz kösele fiatlerinin artti- ğını duymadınız galiba. Hesab — Bir ahbabınıza senede yüzde beş faizle yüz lira verdiniz, sene sonunda kaç para alırsınız? Talebeler hesablamağa başladı- lar. Yalnız bir tanesi aldırış et- medi. Muallim haykırdı: — Salamon, dediğimi işitmedin mi? Amma senede yüzde — işittim. elli faizden aşağısı beni alâkadar etmez! Günahkâr Son senelerinde (gönlüne din korkusu düşen eski şuhlardan biri; dedi. ğ Biri gülümsedi: ' — Korkmayın yanlış görmek günah değildir!.. Küçük bir aynası olan adam yeni elbisesile kendini nasıl sey- Yalan — Firavun kimdir?. babası olsun? — Kızı Musanın annesi değil mi? — Hayır, Firavunnu kızı, annesi tarafından Nilin kenarına bırakı- lan Musayı bir sepet içinde buldu.. — Bu, onun uydurduğu yalan!,. ——— — Bu sene kış sporu yapmi- yorsun? — Hayır, karım kayakları yas kıp odayı ısıttı... — Benimle evlenmek istediğini söylüyor, al şu telefonu da kahkaha ile gülüver!.. | — Başka kunduranız yoksa, benim daha yarım saat boş vaktim var. <ü der it tk ai, a