7 Sahife 8 İnsanlarda olmıyan bir hassa Hayvanlar hadiseleri vukua gelmeden evvel sezerek tedbir alıyorlarmış İsviçre alplarındaki büyük toprak kaymasını bütün hayvanlar evelceden sezerek kaçmışlar, 116 insan öldüğü halde bir hayvanın burnu kanamamış Ankara (Hususi muhabirimiz- den) — mi Ankara rad- yosunun sevimli konferansçısı pa“ tıpkı insanlar gibi biribirlerine â- şık olduklarını ve bu yüzden inti- har vakalarına bile sık sık rast- on anlatıyordu. r hayvanlardaki ruhi ha yat mevzuu etrafındaki tetkikleri. ni bir seri konferans e mücehhezdirler, hatta bedii heyecan bile duyarlar. Bu ize 4 EE hayvan- larda lardakin n bile daha fazla inkişaf etm Kendisi tetkiklerini ve bilhas- sa hayvanların hissi kablelvuku denen, hâdiseleri olmadan hisse- derek tedbir alma kabiliyetlerini şöyle anlatıyor: v — Siz za; zannediyor şu biçare hayvanlar Descartesin dediği gibi ruhi hayattan ti mile mahrum ve sevki tabii ismi verilen şuursuz bir boyunduruk altında işliyen otomatik birer ma- kineden ibarettirler? . Bel kemiği olmıyan en basit ba ebdi bile bir sinir cümlesi vardır, İnsanlarda en sek kemaline varan bu sinir cüm« lesi hayvanlarda da oldukça mü- tekâmildir. Bütün larda da mevcut olduğu uzun a« raştırmalar ve müşahedeler neti- cesinde bugün tamamile tesbit edilmiş bulunuyor. belamı hayvanların hâdiseler a gelmeden evvel onları e tedbir alma kabiliyetleri insanlardan fazla, harikulâde bir ler de hassasiyetlerini okaybedi- yorlar. Hayvanlarda hissi kablelvuku- un son derecede inkişaf etmiş bu- lunduğunu gösteren delil ve mü- Ta koşuştuklarını ve hayvanlarını bir türlü zaptetmeğe muvaffak olamadıklarını söylemişler, vanlarından kaçip gittiklerini an- ve dert yanmışlardır. , un sebebini hiç bir şehirli dd der. Haceris ile garsonlar — imani hislerin hayvan- i m Bir vir m yolunu bir yolcuyu yol sönerek eğ ağa getiriy de arasında dolaşarak kayıp adam arıyan bir köpek anlıyamamış, fakat tam iki gün sonra bu alp Ersay ri bf ir dağ kayması İmiş, 116 insan toprak dilde kaldığı halde bir tek hayvanın burnu ka- namamıştır. ünkü mevcut kediler bile hâ- diseden bir gün evvel köyleri ter- ketmiş bulunuyorlardı. en Bernar köpeklerinin bu mağ sustaki hassasiyeti ur. Sen Bernar dağındaki tekim lerden biri şöyle bir vaka anlatı- yor: — Karlı, sisli ve karanlık bir gecede köpeğimin zinciri elimde olduğu halde da müthiş hir e epi yi ev- vel dönmek ü olduğı dağdan y avlamak inen bi vd a, yığınının al (2) Challiağ Görüyor musunuz, ne kadar şayanı dikkat bir hâdisedir. ve buna benzer sr öaği Ya havalide çok rastlanmı Atların bu kumasaki li en mi- ât üs eriye doği rdi “Muh belin nk diye durdu. Hiddet içinde mahmuzları bastık, fakat hayvanlara bir tırmak bile kabil olamadı. adım attı Bilâ- kis geri geri gitmeğe ladılar, Biz at- #İarımızı zörlarken önümüze müthiş bir gürültü ile bir şarapnel düştü, her taraf duman içinde kaldı. Biz ancak atlarımız sayesinde ölümde: yakamızı sıyırabildik. müdal e lü- di yolumuza bir tek yara almadan geçtik. arsilya ve civarında kolera salgını baş gösterdiği za- man burali i bii ei ve serçelerin İse gittiği gö mü gınlar vukuunda çok rastlanmış- tır. Denizcilerin pek iyi bildikleri gibi kazaya uğrıyan gemi batma- dan bir müddet evvel mevcut bü- tün fareler deliklerinden sepneni rak kaçacak yer ararlar ve tulmak ümidile suya atılırlar. nda geyikler ve karacalar bazan birdenbire dururlar ve baş- pssarag doğru bütün hızla- arlar, Bir müddet sonra eğim bir me veya kurdun geçtiği görü Size 2 yeni bir misal vere- yim: 6 bi irinci kânun tarihli Ak- me ğer gelen bir telgraf vardı. Bunda Habeşistanda köpeklerin tayya- reler gelmeden evvel hissederek ii başladıkları ve delik- sokuldukları, halkın da bun- in istifade ei saklandıklari bildiriliyordu. Bundan başka hayvanlarda ta- hattur kabiliyeti de oldukça müte- 'kâmildi i: im yanımda cereyan eden bir hadiseyi anlata- m. Geçen sene miiyi iki meslek- tir İsviçrede 400 metre yük- eklikte ve her tarafı ormanlık bir tepeye çıkıyorduk. Yanımızda arkadaşlarımdan : birinin Puzi isimli ufak e köpeği vardı, yvan imüzde, arkamızda ef ser dop sağa sola, ağaçların arasına yıldırım girip diğe > sıçrıyordu. e yı noktada hay- van eb minin sokuldu. Üçümüzün bacakları arasına gi- rerek titremeğe başladı. eni ihtiyatlı yürüyordu. çıkarmaktan korkar- pi e bir lim ei sürünme- Konservatuar konseri İstanbul konservatuarının dör- düncü konseri iki bakımdan çok ehemmiyetli idi. Birincisi bir kaç senedenberi muattal gibi görünen ve fakat muntazam çalışan koro- suni kalkanla ve yetişmiş ola- rak takdim etmek; ikincisi de bes- kk Cemal Reşidin yaylı sazlar kuartetinin İstanbulda ilk defa o- larak icrası. Bu konser bize bir- çok şeyler öğretti. Ötedenberi fev- kalâde ietidat ve kabiliyeti her- kesçe müsellem olan eski ve kıy- metli arkadaşım Muhiddin Sadı- ğın, ei viyolonsel sanatkârı de a zamanda çok iyi yetişti- e b hoca ve onları idare ede- si demir gibi bir azım sahibi ve şef ünvanına bihakkin lâyık oldu- ğunu meydana koydu. Seksen kü- sur kişiden el ii sesli roya hiç bir ih- tiyaç görmeksizin «a copella» söy- letmek, Muhiddin Sadık için bile bile büyük bir yük altına girmek ve yine bile bile kendini tehlike- ye atmak demekti. Bugün deruhte ettiği ey tam bir muvaffakıyet elde mahiyetini aşmayan mutavassıtlık kadar hem sanatkârın hem de izatihi sanatın aleyhine bir şey olamaz. Koro şefi bu hakikatı gö- zü önünde tutarak çok iyi bir kon- ile ticeye varmıştır. Bundan dolayı kendisi ne kadar tebrik edilse azdır. Zaten sanatkâ- rın beklediği, takdir olduğuna gö- dinleyicilerden topladığı ve daki- kalarca süren alkış tufanı ile o an- de bütün yorgurluklarını ve hele- SERA boa kalbinin yal- ey: iyle çarptığına eminim. tn Bm koro da bi- zim için bir «rövdlotion» olmuş- - g “ Sırf konservatuar talebesinden teşekkül eden bu heyette iye sınıfından olanlar pek küçük akalliyettir. Kahir ekseriyeti pi- yano, keman talebesiyle şehir ban- dosu talebesidir. Şimdiye kadar hiç, bir ke e elek vu lerim le gri be ta- lebenin gi ve bütün nür ansları düzgün yaparak teganni etmesi ferden li musikiye ini. datlarının en büyük delilidir. Ka- labalık halde müzik yapmak için de ferdin silinip yalnız heyeti u- terir ki, koro azası bu mertebeye vasıl olmuştur. Şimdiye kadar pek az istisnasi ye benziyen bir yürüyüşü vardı. Sahibine köpeğe ne im sor- dum, Meslekdaşım anlattı; — Burada, dedi iki sene evvel koru bekçisi başı boş bir köpeği öldürdü. O esnada biz de buradan geçiyorduk. Puzi bu silâh sesini, sonra da o köpeğin vurularak ölü- şünü gördü. Biçare hayvan şura- ya yığılıp kalmıştı. Şimdi biz ne zaman buradan sek Puzi o vakayı hatırlar, korkarak yanımı- za sokulur ve titremeğe başlar. Hanri Bouleyin dediği gibi bu vaziyetler karşısında hayvanla- rın dimağı insanlarınkinden baş- ka türlü mü işliyor, sorarım size! Ş.H.R. ile garp musikisinde türkçe güli aykırı gelirdi. bebi melodij* £ tatbik edilen kelimelerin ezilip bö zülerek âdeta gülünç bir konmasındadır. Buna pek çok sal gösterebiliriz. Haydnin «me reket edilirse çi isabet olur. i Cemal Raşidin tell sazlar kus” | teti, bestekârın bu tarzda yazdığ! denilir. kişafı başak ünisonun bi kubbede aksini verir, Son kısı” vr inkişaf ederek bestekâr!” i şüphe ile itikadın mücad” esini yaşadığını gösteriyor. Es” rin kaynağı eski Türk ananesidir , Umumi harpla beraber büyü Taa Sine — nesi a kârların bizim musikim mak için cehtlerinin rl görmekle iftihar edebiliriz. Cemsl km leyenler vardı. Filhakika öyle g olsa bugün bu kudretli bestekâ""” m ve e bir tarzı bö ayni zamanda de iddin ri gibi frenkliğe hik de sımsıkı bağlı olmadığını görü yoruz, Telli sazlar kuarteti bunu? parlak misalidir. Bu eserin bent? tenkit edilebilecek tarafı Anda8” hanesinin diğer üç haneye na?” ran nisbetsiz u dan bir müvazenesizlik hissi i doğ” bilir. Âli Sezin kuartet SE zartın sol majör mine pür süz olarak çaldı. Bu heyeti a eden sanatkârlardan bilhassa Air | nin kemanda aldığı «sonorit” beenii derecesini a Me lenir. haiz iyi saz getirip konserlerin onları kaliadiğn ak. Bundan La vaffakıyetin bir kat daha ran ğına emin olsunlar. onserlere geç da ödet ey acaba kasdı ve mur” ; sittanlarda g mız lar ge yerleşmek çi bei borcudur" E, Tektöf e Iş bulmak için Uzun uzun düşünecek yerde AKŞAM gazetesin* İ bir KÜÇÜK İLAN koydurur”'gi