O AKŞA | Wemleket Eiaberleri | Sivasta inhisarlar idaresinin yeni binası Bina, 50,000 liraya çıkacak, içinde tütün, içki, tuz anbarları da bulunacak Sivasta inşasina başlanan asri inhisar Binası bitince ba şekli alacaktır ivas y— yon caddesinde yeni inhisarlar idaresi binası Bina üç ambarlar bulunacak ve ayrıca bir satış mağazasile en alt katta sığı- naklar bulunacaktır. Binanın yüzü 41 ve genişliği 30 metredir. Bu bina 39,000 lira- ya mütehhidine ihale edilmiş ise de sonradan bazı depo ve saire ilâvesine lüzum geri oldu- ğundan bunlar da yapıldığı tak- dirde binanın 50,000 liraya mal olacağı tahmin olunmaktadır. Umum müdürlükten gönderi önümüzdeki yıl içinde bitmiş olacak ve idare her yıl ver- mekte olduğu 1600 lira kiradan kurtulacaktır. Sivasın en asri ve şık binalarından biri olan bu ya- Pı istasyon caddesine bir kat da- ha güzellik verecektir. Sıvas inhisarlar başmüdürlüğü mıntakası oldukça ehemmiyeti ha- izdir. Bu ira ekili 23 mülk hakatı vardır. Bilhassa tuz istih- salâtı itiherile lid cumhuri- Iç mektedir. Yılda e 600,000, tütün ve ttan da 600,000 ie ceman Mk lira varidat dir. fiatı in- Tuz Gi satış miktarı fevka- lâde ergün Eski yıllara nisbeten tuz satışi her Siler çoğaldığından umum müdürlük bu mıntakada tuz istih- salâtını arttırmak için merkezden bir maden mühendisi göndermiş ve yapılan incelemelerde tuzlala- rın daha verimli bir hale getiril edbirler şim- iümüzdeki yıl inhisarlar vari- datının bir derece daha artacağı umulmaktadır. Kuşadasında sellerin zararları İzmir (Akşam) — i yağmurlardan Kuşadası kazasın- da NE olmuş ve Türkmen ma- hallesi halkı büyük bir tehlike ge- çirmişti. Yapılan ea göre hal kın eşya, mal ve mahsulçe zararı 8000 lira raddesindedir. Beledi- yenin; Eskidere m yap- tırmış olduğu park ve hususiyenin Kuşadası Ea Içuk $0- sesi ve köprüleri indeki Sinai umumi zarar ve ziyan miktarı dad lira kadardır. | Aş ŞKIN gram ek | Üre bi- lirsin k — Viz irim, bana karşı ne ka- dar muhabbeti olduğunu bili- dostluk hissi duyamı sun, Bunu kaç defalar Saffet ile münakaşa ettik. O bile beni ğişmiş buluyor, Beni tanıyamadı- ğını söylüyor, — Burası, baki — — Doğru, zı kere içime büyük, raekbelkeni bir keder do- luyor... Ni kalmak, kimseyi görmemek sevmemek, kesten ini ihtiyacını du- orum. bileyim ben, bu bir hastalık gibi geliyor bana rmuştuk. Salak imiz yü- zümü derin bir şefkat ve merha- metle a İçini çekti: allı sevgilim... Seni iyi iri Tefrika No. 17 etmek istedim amma... Fakat senin yanında benim ne kıyme- ii var ki. — Sen ği hastasın Şerminci- ğim. Bak, şu hayatımız ne kadar acı geçiyor. Sen bütün kederle- rini bana veriyorsun, Bak, me- selâ, beni e #örmiyecek ol san ne yapa! irdenbire, ili bana doğru döndü, dehşet içinde kalmış göz- lerini alabildiğine açıyordu. Tit- rek, bir sesle mırıldandı: — Neden bunu soruyorsun ba- na? Tabii görünmek için kendimi zorlıyarak: — Hiç, dedim. Öyle, rasgele soruyorum. Birde, biribirimi mek RS gibi, ellerini kalbinin Izmir esnaf ve işçileri İzmir esnaf federasyonu reisinin tetkikleri 14 (Akş — Ankara, öbs ve Kayseride i sea ve z naf teşekküllerini tetkik eden İ: mir işçi - esnaf kurumları sele rasyonu şefi bay Osman Şen İz- mire dönmüştür. Bu etüdlerde İzmirdeki işçi ve esnaf federasyonunun ne çok faydalı gi gördüğü ne vi varmış lu federasyo- lar er: min edilerek Heybeliada sanator- yomuna gönderilmiştir. Üzümlerimiz İçin sergi kâğıdı İzmir (Ak am) — — Londra piya- sasına gönderilen üzümlerimiz bu yıl iyi örme a. Türk- ofise gelen malümata göre Lon- a piyasasında mn bazılarında gayet i aşlar görülmüştür. Türkofis; — müzün hiç taşsız ve çok temiz bir şekilde elde edilmesini timini için züm ları müstahsilimize - parası mah- sul satışından sonra alınmak üze- re - dağıtmağı yeri Sr İzmit tağıt fabrikasında bu yıl ihtiyaca > kadar sergi eN dı imal edil lecektir. 2 kuruş yüzünden yüzünden cinayet İzmir (Akşam ödemi eşrutiyet önlerde yirmi beş kuruş alacak yüzünden bir ci- nayet yem ın Bae Mehmetle oğlu İzzet sında kavga vee Mehmet wi te tüfeğini ateş ederek İzzeti ağır surette yaralamıştır. Çifteden fır- İıyan saçmalar İzzetin göğsüne ve karnına dolmuştur. Yaralı İzmir memleket hastanesine getirilmiş- tir. Yakalanan Mehmet hakkında tahkikata devam ediliyor. üstüne bastırarak, boğulurcasına sordu: — Ya! Gidiyorsun, demek? — Buna gitmek bile dene- mez. Bir kaç gün için nisa- ya, çifliğe gideceğim. Çifliği rehin ederek aldığım paralarn vadesi ni Ödeyeceğim. Ye- nilemek lâzı Mektup ile işi halletmek dani Fakat bazı muameleler var ki mutlaka be- nim orada bulunmama lüzum gös- teriyor. O bu tafsilâtı hiç dinlemiyor gibiydi. Zihni yalnız bir nok- taya saplanmıştı, Soruyordu: — Demek gidiyorsun? Ne za- man? — Daha bilmiyorum. Her hal- de, bugünlerde. O kadar canım sıkılıyor ki bu işe. — Fakat ben, belki... — Rica ederim, dan bahsetme bana! Bilirsin ki istemem. rini halde ben bir ça- resini buluru - Şimdi, yavaş yavaş benden uzâ- ğa çekilerek, tekrar ağlamağa Türkler, zannettikleri (Süt) mıntakasını tanıdıktan sonra gördüler ki dü- şündükleri ifadeye (Süt) kelimesi de kâfi gelmedi. İşte ondan sonradır ki (cenup) kelimesini yarattılar. Yoksa bu kelimeyi asla cenupta hazır bulma- en çonupia gözü- nup) mefhumunu anlıyabilmek için, ondan uzaklaşarak Altayla- ra kadar gitmesi lâzımdır. Halbu- ki tarih böyle bir vakayı bugüne kadar kaydetmemiştir, aplar cenup kelimesinin ma- nasını bilmezler. Onlar sadece: «Elcenup > Mütekabili şimal» derler. «Cenup» sözü Arabın olsaydı, Türke nazar#n cenupta bulundu- ğu için (Ceyhun) denilmiş olan nehre arabın, şimal mefhumu alâkadar bir isim vermesi icap e- derdi. SİYAH No Cey) sözünün arka- daşı a (Sey, Siy) sözünden de iyi elimesi çıkmıştır. Bu Türk kelimesinin manası Altayla- ra nazaran «görülmiyen, tanınmı- yan»; orada her şey Türkün gö- zünden «kaybolan, mefhumunu ifade ede; (Siyah) sözünün orijin manası güneş ve ışıkla alâkalı değildir. Bunda asıl «uzaklık» mefhumun- dan doğan müphemlik anlamı var- dır. Tabii cenubu bilmiyenler şi- mali de bilmezler, O kelimeyi de yaratan yine Altaylardan dünya- yı seyreden Türklerdir. mahvolan» er. imal kelimesinin orijin şekli (sol) dur. İzah edelim: Yukarda ve Tihape gibi Al tayda gün doğusu Türk bir tarafına (sağ) dedi i. (1) Oğ: Altayda Türk demek- Me Bitmiş bir sesle sor- — Ne vakit döneceksin? — Mümkün ybmeri kadar ça- buk, işim biter bitmi — Bana bir iz hiç dönmiye: ceksin gibi geliy. Sedirin yağli aalandı. Kolları Hee ei e duruyordi n bir rüya gi yor gibiydi. — Manisadan bana mektup yazacak mısın — El Vaktile Mei mizden uzakken, nasıl s gece yazarsam şimdi a öyle. a tte, — Evet, vaktile... O zaman- lar bana ne tatlı mektuplar ya- zardın. Eski zamanların hatıresi bir şimdi gayri madddi bir güzellik griye sir üçük oda içinde büyük bir iy şu dakikada son bir feda- kârlık hamlesi içinde her arzu Altaydan çok uzak Dil tetkikleri Türk dilinin orijinalitesini gösteren bir analiz (2) Os: Ondan uzaklaşan 9k dukça öl saha anla: ği Ir. 3) Oğ: Bu anlamı tamamlayi# ifadeye yarıyan ektir. (Oğosoğ) — kelimeyi kökü ekle kaynaşarak hasıl olan şeklim de yazalım — (soğ): Türke n# zaran uzayıp giden sahanın adr dır. Tıpkı (sağ) gibi. Bundan anlaşılıyor ki Türk 6 devirde her iki tarafındaki sab#" yı farksız olarak bir sözle ifade etmiştir: (sağ, gesi say, sak, 5i sey, siy, cey, cay, Netekim (yan) eller a gün dahi farksız olarak her iki #” raf için kullanmaktayız. Bu keli” mede: (Ay) < herhangi bir süje vi objedir. (An) > onun bitişiğindeki # hayı ifade eder. ç Türk Siberyaya doğru yayıldıği zaman gözleri önünde dümdü” bir enginlik gördü. Türk dehasi! derhal ii adını koydu: (Soğ * gol) (4) Ol: (.*İ) nin uzak, geni belli olmıyan, engin, şümul | gibi mefhumlar ile objeyi vasıflandı"” dığını biliyoruz. Soğol) # Geniş, engin sah&! uzaklık demektir. ŞiMAL «Etimoloji, Morfoloji ve Fon€ ik bakımından Türk Dili Anal? yolları» broşürünün 10 uncu 9 11 nci ağ e geçir lim: Sm...) olduğ" nu görürüz. iğ aynı sahifelerde rine (s5) ve (ğ) yerine (m) ku nan bir Türk ağzı ile okuyalıM* «Şomol»... Kelime bizim ağzım” za gelinceye kadar uğradığı mo” folojik ve fonetik tekâmül ile eşi mal» olmuştur. «Şumul» kelimesi de aynı e ve mefhumdan çıkmış bir sözüdür. «Sol» sözünün «Sol» şekli ys” lümdur; uzak bir şeyi anlatms” için «Şol şey» deriz. ve talepten kendisini lerin karşısmda gibi... Şimdi salonun içi neşe güneşle doluyor, kristal larda, yaldızlı kornişlerde pır tılar uçuşuyordu. Kirpi vi ar bir göz yaşı ıslattı. Talisiz” ile ondan âdeta af diledim. yada bundan daha hazin bi” raf olamazdı. ye vu Adamcağız karşımda ne p” cağını bilemiyordu. v- gey ne kadar kaldırıp oradaki bir et benini e 1 için büyük bir zahmet çekiyor gi pit di. Arkasında âdi kumaştö” esvap vardı. rain “m pi parmak kalığnda bei ps ka takmıştı. (Arkasi