4 Kânunuevvel 1935 Amerikada evleri bir yerden başka yere taşımak moda oldu Hersene binlerce ev, temellerinden ayrılarak yerlerini değiştiriyor me bir miyesi yerden kaldırıp, beğenilen başka a bir yere nakletmek erikada moda haline girmiştir. Her yıl Amerikad bir yerden kaldırılıp, başka bir yere naklediliyor. Amerikada ev nakliyatı ek- ler yüzünden icra ekme e Amerikada ev nal ile uğ- Taşan bir çok Yeis vardır. - Birevin luğu yerden kal dırılıp başka bir yere taşınması, üyüklük, genişli sekli: Taya mal olmaktadır. r v ne kadar yakın bir yere hakledilirse, nakil masrafı da © derece azdır. : ilmeden evvel te- mellerinden ayrılmaktadır. Bu da elektrikle işliyen âletler vasıta- sile yapılmaktadır. Ev, temellerinden ayrıldıktan #onra altına çok uzun ve kalın kalaslar yerleştirilmekte, bu ka- laslar çok sağlam bir şekilde biri- birine bağlanmakta sonra kerlekli bir takım satıhlar Tine yerleştirilerek istenilen yere nakledilmektedir, üze- evin Yukarıda ev, elektrikle iposin âletler vasıtasile temelinden a rıliyor, aşağıda kalaslar üzerine yerleştiriliyor yıkılmaması için fevkalâde ihti- yat tedbirleri alınmaktadır. Ev, nakledilince, evvel- m hazırlanmış olan yeni temel- ler üzerine yavaş yavaş oturtul- maktadır. Evin kalaslar üzerine kolayca oturması ve buradan te- mele nakli için kalaslara sabun ve vazelin sürülmektedir, v yeni temel üzerin ri ca eski bina, bu Kli Süreli AKŞAM Sahife 9 Her akşam br ke | FATMA | g Yağmur Fatma | lar. Fatma: için ortaya çıkardığını ii iyesizdi.. On için — Sen şimdi meşhur bir res- e Ben böyle bir kol. miyet bile li yoktu. — Fatma e elemi çevirdi. Ça- görünce, Bu il iedri bir adamdı Tebessüm ediyordu. 'emal! Hem hayrette kalmış memnun olmuştu. Biribirlerinin ellerini sıktılar. Senelerce evvel biribirlerini çok sevmişlerdi. Fat- a o zaman az bir aylıkla kü- çük bir memurdu. al de is- cismi meçhul bir ressamdı. Sonra, aralarındaki aşk bitmişti. güzel aşkı öldüren falet, mahrumiyetti, ümi unluk- larının verdiği titizlikti. Cemal ressamlığını ileriletmek için İtal- yaya gitmiş ve mesleğinde iler- Eyes Fatma da kalem müdü- ile evlenmişti, İyi, namuslu, hali yerinde bir adamdı. ğer yanılmıyorsam, Fat- m. on üç sene oluyor! Ba- Ü senin için, evlendi, iki çocuğu var, mesuddur dedil ler. — Çocuğum iki değil, bir ta- ne, Cemal. Fakat birdenbire ressam kar- şısındaki kadının mesud olmadı- Sokağın bütün ka- laların bi- rer göz yaşı olduğunu farketti, — Çol beri anbuldamı- sın, Cemal? — İki aydan beri Güzel bir atelye tuttum. ii ada. Birazcık gelir misin oraya? Ben de evlen- dim. Bir İtalyan kızı aldım. Ka- rım "şimdi Avrupadadır. On beş sin, Fatma, musun ? Koluna girdi, âdeta sürükler gibi götürdü. Asansörde çıkar- tınalı gençlikte peyda bir çocuk gibi seviyordu, — Beni ihtiyar buluyor musun Fatma? — Saçların ağarmış, Fakat ih- tiyar değilsin. Atelyede koltuklara oturdu- edilmiş sam oldun, dedi. — Sen de mesnud bir kadın! Fakat Fatma ağlıyordu. — Sana memnunum Cemal, ded rişan bir haldeyim. Böyle fena ve yağmurlu havalar sinirime çok dokunuyor. Ah Cemal, bana bir yardım edebilseydin... Hıçkırıyor, hüngür hüngür ağ- ıyordu. — Fatma Söyle bana, iti- et bana Ne yapabilirim senin için? — Benim bir âşıkım var. Ke- cam beni Mn seviyor. Fa- kat ben bunu yaptım işte. Ne mi Ötekini Obırakamıye- ç kere tecrübe ettim, mu- e lee Bana verdiği halde a gelamyorum. Pe rılsın benden diye istiyol Fa- kat azacık usanmış ii görün- ce 0 kadar bedbaht oluyorum hiç bir şey yapmağa imkân ol madığmı O anlıyordu. atma devam ediyordu: rsun, sen de ba- na bir yardım edemiyeceksin. Ah, vakit te ne kadar geç oldu. Şimdi koşa koşa gitmek lâzım! M b İmazsa der- dini Sail bir teselliydi. Yağmur dinmişti. Bir köşeyi dönerken kolundan birisinin ya- kaladığını hissetti. Korkarak kak- Aşıkıydı. Fatmayı durdur. du, duvara doğru sıkıştırdı. — Seni görmedim mi diyorsun? Fatma korka korka cevap verdi: — Fakat... Ne. zanne- im olduğunu biliyorum. nie asansöre bindiniz. Ka- pıcıya sordum. Kendisinden ba- na bahsetmiştin. Fakat böyle es- ki dostlarının kolleksiyonunu yaptığını, arada sırada tozlarını leksiyon ii ve e istemem, Anlıyor m — Fakat İni sen..., Fatma, Garşadaki erkeği: kendisini terk etmek için fırsat- için çabuk çabuk söz söylüyor, ar- tık onun nasıl bir kadın olduğu- nu #ülamiş olduğunu yüzüne çar- pıyordu. — Şimdiye kadar hiç bir ka- dın bana oyun edemedi. Senin göz yaşlarına, masum tavırlarına aldanacağım da beni avucunda oynatacaksın, değil mi? Sen bü- tün gördüğüm kadınların en ah- lâksızısın! Fatmayı sarstı, duvara doğru itti. Fatma, âşıkının arkasina bile bakmadan köşeyi dönerek hızla çarpmıştı, Zaten buna müstahak değil miydi? ir atma, hayalindeki bir ada- ma hitap eder gibi söyleniyordu: Bunun nasıl bi m görmüyor musun Cemal? e. mea biraz iyilik his- — © Pek ser Çocuğu ara- da sırada: — Anne, beni dinliyor musun? diye soruyordu. — Dinliyorum yavrum, bu ydu. Artık kalbini hissetmez olmuştu. Şimdi taştan bir insan kesilmiş gibiydi. O gece, kocası erken yattı. Bir aralık seslendi: e ese yesim Fatma? —- Şimdi, lk gü liğe) ya- zıyordu: «Cemal, bana yardım etti demek için sana şu satırları ia Sen bu yari ne na luyum. Çünkü böyle e manevi kuvvetin bir taraftan içime li lebileceğini zannetmiyordu. şey bitti. e taş bir heykel gi- bi n yardım ettin bana, Yalnız nakil eşkina; CE iZiN İskender Fahreddin , «— Seni Karakurum valisi yap- ol yasasını dinlemey. lerin rs kıracaksın! a zengin, fakir; prens, çe- ban aynı yasa! ayır- madığı kg sebili (Bay - An - Karakuruma gönder- Mesi ss değildi. 5 Prens (Kaydo) nun memleket Kar surette bağlanmaktadır. birleişir, büyük ve kuvvetli bir or- o No. i lu ile Kaydoyu yakalarsınız! Demişti, General (Bay - An) Karakuru- ma varınca (1289) Kublâyın de- diği gibi, ilk önce (Kaydo) nur hücumlarile karşılaşmıştı. Karakurumda o (Kaydo) tehli- kesinden başka bir üzüntü yoktu. Turakina, Kutuktay ölmüşlerdi. n entrikaları tarihe karış- Kublây, Çin fütühatile yeni ve tarihsel bir devir açmı üyük Moğol ri. öşesinde adalet hüküm sü- rüyor, babi itikadlardan doğan manasız nizam ve âdetler yıkılı- yordu. (Bay - ei Kaydonun Karaku- ruma yaptığı ilk akını durdur. muştu. Bu akın Kaydoya on yedi a mal olmuştu, Prens bu dayaktan sonra dört yıl beli- ni doğrultamadı. Kublây hâlâ Çin taraflarında ş ralının mu- vaffakıyetini duydukça, Karaku- rumu düşünmeğe lüzum görmü- du. Kublây Çinde esareti kaldı; mıştı. Moğol hakanı tettiği memleketleri tahrip eden eski ve iptidai kabile reisleri gi- bi hareket etmiyordu. Kublây çok iyi bir terbiye al mıştı. Heme mükemmel bir asker, hem tedbirli bir devlet reisi, hem de mütefekkir ve uzağı görür bir hükümdar: Medeni failleri kimde görür-” iği se gi sever, fen yatı, güzel sanatları hi- tai Sarayında Asya mil letlerinin hepsinden âlimler, ler, filozoflar ve mima dı. en güzel, en faydalı Çin | ei taplarını Moğalcaya tercüme et- al ve her gittiği yerde beyi ların Krer | görmeleri «İyi olmaları» için mektepler ein meki seler imparatorun hima- Yesi rai bulunurdu. Çinde, İranda ve garp ülkele- rindeki Moğol kumandanları eski- si gibi şiddet ve istibdadla hare- ket edemiyorlerdı. Kublây bun- ları iyice kasmış, ellerine yeni ni- ve buyruklar vermişti. insaniyet sever olmakla b Seker Cengizin fütühat aşkı be incelmiş anda da vardı. Koca Çin ve Moğolistana #ığamıyor, da- vi uzakları da ve bilhassa Hindis- anı baştan başa fethetmek, Mo- berdan sınırlarını oralara kadar genişletmek istiyordu. Tarih, Kublâyın imparatorluğu kadar büyük ve yasi geniş bir impartorluk kaydetmemiştir. Ta- rik kitaplarına <BöğüüE oma İm- paratorhığu malı- Mi e Kublâyın ere ik Moğolistanın yanında bir eyalet kadar küçük kalıyordu. Kora, Tibet, bütün Çin, Ton: Ko - Şin - Şin, Ganja kadar n, cenup girer bir çok lr Muhit izinden ver nehrine eli us iyim. Cemal! Hikâyeci keler, Hind A em on iki krallık ve büti şimal prenslikleri GE Kublâyın buyru- ğu ve idaresi altında idi. İmpartorluğun bir sınır da Akdeniz kıyılarına kadar inerek (Bizans) mer li sınırla- rına dayanm; Kublây Çine yerleştikten sonra, bir gün Karakurumdan şöyle bir haber aldı: «General Bay - An, prens K. do ile el altan ilşpE Yakında Karakuru ine yürüyecek ve hanlığı üm kesil » Kublâyın (Bay - An) a madı vardı. Bu habere canı al mıştı. Torumu Timürü çağırdı: — Haydi hazırlan, eni Kara- kuruma gitmek sırası g Timür, (Bay - An)ın yerine Karakurüm valiliğine tayin edil miş ve seçtiği zabitlerle hemen yola çıkmıştı. imür Karakurtma varınca, Kaydo isyanmın bu sefer de (Bay - An) tarafından bastırıldı. , (Ark