SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yezan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 585 Abdülmecidin oğullarının sünnet düğünü, sarayda kız orkestrası Abdülmecid oğulları Reşad, ile beraber sefaret heyetleri de bu eğlencelere davet olunuyordu. Ziyafetler esnasında muzıkai hümayun seçme parçalar çalıyor- du. Bu süru hümayun frenkler ara- sında des tentes - çadırlar eğlencesi - diye yadedilerek şöh- ret bulmi muştu. Bu suru ein Fransız Souli& cambaz trupu on iki gün sıraya bütün ite göster- mişti, Abdülmecid bu trup oyuncula- rının gösterdiği hünerlere hay- ran oluyordu. Avrupada bunların envaını ve en mükemmellerini görmüş olan diplomatlar ise bu oyunlarda bir fevkalâdelik bulmuyorlardı. An- cak onlar da padişahın takdirle- rine iştirâk etmeği diplomatlık ödevi görüyorlardı. Abdülmecid Souliğnin. kızının bu haremine ge tirtmek derecesine kadar yüksel- mişti ı) - Ancak bu beğenme padişah için gelip geçici bir hevesten ileri gitmedi! Souliğ at cambazlığı talimle- rinde gösterdiği meharetten do- layı Abdülmecid tarafından dör- düncü Mecidi nişanile taltif > olundu. z dinlentlar bugünlerde çadırlarda çok gördükleri padi- şaha karşı biraz Maübalilik göste- riyorlardı. , Bir defa Avusturya elçisi Prokeseh ile Hollanda elçisi Wildenbrück, padişahla araların- da iki adım kalacak derecede yaklaşmışlar ve ancak yanına pek yozlaşlıkan sonra şapkaları- nı çıkarıp aâmlamak gibi res- mi adapile telif oedilemiyecek bir aşekalin bulunmuşlardı. mış olan Wildenbrück ne- tükürüyor, başkalarını kendi- © sine se bir şekilde süm- ürüyo! Hazır adi paşalar da el- çinin bu hallerine karşı mütehay- yir ve bei duruyorlardı! Suru ai ii mi kumandanı N ın faali- yeti görülüyordu. Fransiz sefaret heyetinin hır o Susi olarak davet edildiği bir gün bir orta oyunu verilmişti, Oyunda bir haremde kadınla- p - Pa kalkan bu başları m lar arasında salladığı Eihicile dü- şürüyor gibiydi! Seyircilerden frenklere: — Milli komedimizi nasıl bu- luyorsunuz? Diye soranlar oluyordu. Frenk- ler de ne tuhaflıklarını, ne saf- bu halarını (anlayamadıkları «komedyaya» karşı nezaketen bır ve tahammül gösteriyor. dı! . a gömer ere siz erde kadın ini haşi- — dolduracak m seklik- te gerilmiş iplerde cambazlar oy- nuyorlardı, Abdülmecid büyük meharetler gösteren bir Çerkes cambaza mi- ralaylık rütbesini tevcih eyle mişti. (1)9 Suru hümayundan biraz 78 man sonra mi muzıka kumandanı Nec aşaya tıbbi- ye ve Harbiye Erel talebe- sinden yirmi kadar ge: yin hizmetlerine seçmesi; retti. nci mabe- em- Necip paşa ma gözden ge çirerek lied leri seçti. Talebe bei ala ho- caların itirazlarına kulak ini On altı güzel genç mabeyin izmetlerine alındı. (2) Liva rütbesinde bulunan Necip paşa da ferikliğe terfi etti. (1858) çile cemaziyelevvel 1276) bir gece ti- yatroda bir müsamereye sefaret- ler erkânını davet etmişti. Kıbrıslı sadrazam Mehmed pa- şa işahın İocasma muttasıl kendi locasında bazı elçileri mi- safir etmişti. İki bir kapı var- ru ve sert vi sesle sadrazam paşaya Haykırdı aşa! Kapı! Kıb- rıslı şiddetli tekdirlere uğradı. İnfisal etti. Bu ge: larla karışık sosyetesini beğe- nirdi 5 Fakat bunu kabul ve tatbik et- mek kendisi için mümkün ola- mazdı. Saray kadınları kendisi gibi Beyoğlu tiyatrolarına da gi- bunların da gözleri önün- ei belaları Ayıdı! Beğendiği Avrupa Ex Li Avrupa danslarına ve o; na sarayında, haremindeki dınları da iştirâk ettirmek hoş olacaktı! Sarayda kızlara alatur- ka musiki meşkedilirdi . İkinci sultan Mahmud nin Sadullah ağa ve Dede efen- we m meşhur musiki üstadlari bdülmecid zamanında da ha- yatta idiler, O senelerde Yağlıkçı zade Ah- Dellâl İsmai med, il efendiler, meşhur musiki mecmuası sahibi Haşim bey gibi musikişinaslar bu büyük üstadlar yanında gölgede kalıyorlardı. Dede efe: (Pek genç!) Diye Haşim beye bile vermezdi. Bütün üstadlar muzık; nun are hümayunun e takımlarına muallimlik eder- leri önem Dini zade İsmail efendi biraz Kamburdu. Guatelli bey Dellâl zadenin beğendiği eserlerinden bazılarını armonize eti Yarım yamalak türkçesile: Bu kambur çok iyi... iyi. N Derdi. (Arkası var) Çok sevilen HAYVANLAR ÂLEMI'ne eş nefis bir kitap YERYUZU GOKYUZU Yazan: FAİK SABRI DURAN Üstünde yaşadığımız bms ko: Tay lerinden istidatlılarına dili ve alafrangi a — istemişti, Ecnebilerin kadın- (0) L. Thouvenel : Trols annbes de la e d'orlent. (Bu canbaz büyük Yaver bey olacak.) (2) Kez 91 emi la guestion d'orlen! Trols anmdes de Büyük kıtada 232 sahife - 280 resim - 8 renkli levha 4 Fiyeti: Her yerde 150 kuruş Taşra için ayrıca posta p: maz. Para yerine posta pubuik kabul edilir, AKŞAM NEŞRİYATI AK Ankarada her dilde gazeti u kanla tedarik edebilirsiniz. Telefon : 3377 Yazan: M. Uygaç il eş imkân yoktur. n var. Ben "ald Maamafih, teslim edersin ki, İm ben burada yaşaya- ma 7 — ii gitmek ee — Bunu bilmiyorum henüz, — Yavrum, yarın ir fırtın şey gene eski haliz yır, Ben bir taşkınlık da- kikasında hiddetime mağlüp ola- rak düşünmüyorum. Bunu çok- tan beri zihnimde m Annene artık bir arada yaşaya- n birinde mükellef bir delilik yapacağımı hissediyo- erçekten her şeyi bırakıp? gidebileceğini zannediyor musun? Bir daha hiç dönmemek üze- re... İçinde hiç bir hüzün ve acı hissetmeden bunu düşünebilmen kabil mi? ben “kendi isteğimle iie baba... Bak en bana b şefkatli şef- — söz söyledikçe cesaretimin azaldığını hissediyorum. Beni bir parçacık sevmek o kadar zor bir yo Fakat annem dünya- ki sevmedi, hele beni bii Zaten bütün düşündüğü be- ni basını aktır. — Biliyorum ani — Benden kurtulmak için na- sıl bir koca olursa olsun benim başıma musallat hazan razıdır. 'batmi Ben onun vücuduna ış bir diken gibiyim. Şimdi de başıma İbanezi sarmak istiyor. — Biliyorum, — Buna muvaffak olmak için koca bir plân hazırladığını görü- yorum. Fakat neler tertip etti- ğini henüz tamamen kestiremiyo- Tüm. i Kartabeye gss an “nenin Şi ipe yollamak isti; bundan bahsetti mi? 1 — İbanezler de Kartebeye dö- nüyorlar mı? — Evet. Birlikte seyahat ede- ceksiniz. — Ne zaman? mn değil ö6üE gin için bezi vermiş del tehir et- tiler zi diy: EE ilabiri yarın da e an — Neden? Ne yapmak fikrin- desin? — Ben gitmiyeceğim. Don Vincenzo başını salladı. — Ne çak baba? vE, tırdılar kopacak, Bir çok iin çıkacak, Bu kadın kızacak olursa dünyayı apar, Tip olmadığımı mı * sun, Ambretta? tiklerimi bilsen, yavrum! — Biraz rahat bulmak dünyada bize de yol açık. — Hangi yol? — Ambrettacığın ile beraber yereli enZo ayağa aşağ odanın içinde dolaştı. binde, ba: sevk ediyordu. Dolaşmakta ARASINDA Tefrika No. 33 vam etmekle beraber, söze baş a: — Ufak bir ihtimal görsem, bunu yapmaz mıydım zannedi- yorsun? Ben senin muhabbetine hiç bir hak kazanamadım. Çün- kü seni hiç bir zaman müdafaa etmedim, Seni himaye etmedim, bu kadına karşı koymak cesare- tini hiç bir zaman kendimde bü- yalnız bir arada hayat sü ami kalbimin gençleştiği- . hissediyorum. akat bunun ei Bunun öl Sonra ne olacak? O kadının bizi rahat br yarısını feda edebilir. O daima bizim peşimizden gelecek. Şim- dikinden çok daha üzüntülü bir hayat süreceğiz. Sen onu benim kadar tanımaz- sın. Nereye saklansak gelir bi- zi bulur. ime değiştirsek, Dünyada onun vazifesi etrafın- dakilere azap çektirmektir. Her dualarını re tespihleri- ni çeker, haftada gi lükleri yapmaktan geri kalmaz. * Allahın garip bir hikmeti bu. Yoksa Allahın bir adaleti ok | saydı bu kadını böyle serbes bi- rakmazdı. Ambretta yatağın içinde bü- zülmüştü. Dirseklerini dizlerine dayamış, yüzünü avuçlarının içi- ne almiş, büz sözlerini acı acı dinliyordu. Saçları dağınık, yüzü ifadesiz, gözleri önüne di- kilmiş, duruyordu. imdi bretta çok u: daydı. Fırtınalı yollara atılan ser- çeler gibi, uzakların cazibesine kapılmış, hayal âlemlerinde uçu- yordu. Meçhullere, daima daha uzaklara doğru gitmenin mua7- zam güzelliğini yordu. Ölmemek için kanlanma âlemlere uç mak lâzi pim kendinden evvelki- ş a i di leri içinde nefes almasına imkân ktu. Şimdi onun zihninde yalnız bir düşünce vardı: Buradan gitmek ve kurtulmak! Ge sonbaharda, annesile şiddetli bir kavgadan sonra, od# sının açık Oo peçeresi önüne git mişti, Hava soğuktu. Denizden kara” ya doğru şiddetli bir rüzgâr esi” yordu. Gök karanlıktı. şanırcasına yağm 9 e bo ur yağı, Pneeir ar), İ