19 Ekim 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

19 Ekim 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 ie 1858 AKŞAM Çocuk aim gö ördüklerim.. Çocuklar hep birden sahneye bağır- dılar: “Oyun eğlenceli bitsin... ,, «Çocuklar şu gördüğünüz Çoban Mehmed gibi i iri yarı çalgı yok mu? Ona ne derler bilir misiniz?» «Çocuk tiyatrosu. çocuk tiyat- r iyetle eken Memi var ve diye serilir. Olmadi söyleyince: — öy 15 kuruşluk çocuk bileti kesmiyeceğim... Eyvah şimdi ne yapmalı?.. İçe- ri sair için bir çocuk mu aramalı?,. Aman bir münhal ço- cuk... Küçüklüğümde tanımadı- gı in yanına katılır, sinemaya kaçardık.. Şimdi çocuk- rm :arasma “girip sanki onların Kocası filânmış gibi yine 1, ayni usulle tiyatroya “kaçamak giremezdiya.. nihayet bana 30 kuruşluk iki misli bir bilet 'kesti- ler, içeri girdik - Bütün Soularda dadılar çocuk- Tar, babalar çocuklar, analar ço- cuklar,. mahsus oyuncaklarla hamalların, “ «göbekli göbekli adamların oyna- dığını görmüştüm. Burada da se- Yircilerin çoğunun büyük insanlar olacağımı sanıyordum. Aldan: . Yalmz üç çift gördüm."Üç uksuz, mocuksuz gel akat ti- Yatronun lığı içime hüzün verdi, Bu'kadar zamandır istedi- Bimiz ve nihâyet yapmağa muvaf- ie Yüz çocuk var yok... beraber giren terbiye muallimi: 5 — Kabahat ml diyor- du, bizde gocuk terbi iyesi denilin- ce -akla ne geliyor : ide musU- nuz? Çocuğu — yatırıp kaba eet- lerine bir 7 i şamar at- mak... “Yatağını ynam altını yakmak.. «cennetten çıkma» dır şey henüz ti- Yatro ile, sinema “ile çocuğun ter- i ğin 2 Yor.. sö; “Küçüklerin nak tiyatroya girerken bir de mecmua sikıştırı- Yorlar. eme tiyatroya hasıl gidilir? Tiyatroda nasıl otu- red rulur? Tiyatro nasıl seyredilir? birer birer anlatılıyor. Hani şu — rn ü; de da olurdu. Şekspir “Oynanırken ve çıtır fıstık yiyen, dünya şaheserlerinin temsilinde Ğ ©n ön sırada zaman z-mn başk Çocuk tiyatrosundan nı yanındaki kadının omuzu! düşürüp mışıl mışıl iğ bü- yüklerin de bu ya pek ih- tiyacı olsa Dakikalar geçiyor: nne,. ne zaman başlıya- mecm cak?. — Baba.. kaç dakika kaldı?. Sorgularile çocukların sabırsız- Tıkları yüzlerinden akıyor... Fakat dikkat ettim, Ön sıralar ta A dokuz buçöktan ip yer almış alman mürebbiyeleri ve alman pri dolu... içlerin- de hiç Türkçe bilmiyenler de var.. çocuk tiyatrosu diye gelmiş- “ük ayet perdenin önünde ba- yan Neyire Neyir belirdi. Çocuk- lara safa geldiniz dedi ve evvelâ onlara küçük bir tiyatro dersi verdi. Dekor neye derler?. Sahne hasil bir yerdir.. sahnenin arka tarafında kimler nasıl çalışırlar?. Hep bunları birer birer çocuklara cuları, hakiki elektrikcileri bulu- nuyordu. Nihayet sıra aktörlere geldi. Emin Beliğ ihtiyar bir adam heri el ediyordu. Bayan u ak sakalı ile çocuk- Tara ete — Bu gördüğünüz zat böyle eğri ak pak Makim Genç- . hattâ güzel bir adamdır.. si- ze e Onnyaclğimii tiyatro için böy- le boyanmış ve bu hale gelmiş- tir.. şu gördüğünüz beyaz sakal.. Diyerek Bayan Neyire Emin Beliğin sakalını hafıfçe çekti. çenesinden çıkardı. Çocuklarda b hkaha. — İşte bu sakal takma sakal- dır.. aktörler icab edince böyle takma sakal, takma saç takarlar. / Bundan sonra b Neyire ihtiyar bir kadın ri oynıyan bayan Bedia Ferdinin başındaki beyaz saçları elile kaldırdı — Bu da Day bir prokedir., bu da takma Lâkin söz amd b — saç- larla Bedia Ferdi imli bir ihtiyar olmuştu. ihtiyarlık kendi- sine pek yakışacak... Şimdi sıra ra çalınacak çalgıları anlatma; gelmişti, — Şu gördüğ İnce sesi sizin sesleriniz gibidir. Ondan büyüğüne viyolonsel der- ler. sesi kalındır. Babanızın se- günüz kemandır... sine benzer.. ya şu köşedeki ço- bir kaç enstantane Mehmede benziyen hepsin- . Bumların hepsini gördük.. sanli atin hoca kulislerinara- sında ii eğ gibi fırtına çıktı, gök gürledi, güneş doğ ihayet piyes balli Gannklari alâkadar edecek bütün “şeyler sahnede... kere sekiz dokuz köpek.. > köpek rollerinde hep meşhur a B Misler. azen buz pek bii aileni uluyor.. Mike Mavs - Hep ço- bu: © da. ye bayıldığı Hiper ö- pekler, papağanlar biribirlerile m kelebekler uçuşu .. daha neler.. baletler gözlük- Ki öte dadıları temsil edi- orlar.. Birinci perde bitti, Bu sırada bir çocuk selek Ea müthiş bir masraf. acaba tramvay (şirketi c rte, Tr günleri mw Kleriie le tiyatroya git- mek isteyen çocuklardan talebe ücreti alamaz mı?.. Böyle bir şey olsa ei tarafındaki gocuk. lar dan pe alâ az ederlerdi... Onların da çocuk olduklarını unutmıya- Nihayet ikinci ve üçüncü per. deler de bitmek üzere.. Artık pi- yese bir son vermek lâzı, » Ney- yire Neyyir tekrar göründü, ço- cuklara sordu: — Çocuklar.. Piyesi nasıl biti. relim?. Her kanapeden parmaklar kal. kıyor küçükler sınıfta imişler gi- bi söz söylemek için müsaade is- tiyor.. — Piyes eğlenceli bitsin., — Komik bitsin. — Oyundaki si yabani adam me- denileşsin.. Gi bitsin, sisi 1 inci ci sahifede) CEREYANLAR, KİTAPLAR Yeni kitaplar Bay Sadri Etem, çok eser veren ey hilesi .dendir; yeni rdığı Bay Vir- we (m, şuson dör beş yıl içinde, taşıyan hikâye ki- halal a dördün: cüsü oluyor, > en ie kusur, bir sayıldığı devri artık geçir dik; bir işin liğin om e si için harcanılan zamanla ili gını Mi Tül gin, «Vingit fois sur le mötier remettez votre ouvrage» diyen Boileau'nun sözüne uymanın dai- ma bir meziyet olmadığını da gör- dük, Anladık ki bir parça üzerin- yacak değilim; seyis sur değil, bir meziyettir: işini sevdiğini gös- terir, Fakat, ne yalan söyliyeyim? böyle çok yazmasına rağmen bay Sadri Etem'in gerçekten bir bik, yeci oldu ğun ıyı) Ona PAR, yalnız mk pi değil, şahısları da arıyor zaman zorla buluyor, Bazı parçaları okuyor- sunuz, okuyorsunuz, satırlar, sa- yıfalar geçiyor, ne olduğu bir tür- lü dee. Neden ae ğru, hikâyenin mev; ya ancak pek uzaktan bir ilişiği aşi ya hiç bir ilişiği yokmuş. rgül'deki on dokuz hikâ- iL lan şeylerin yarından fazlasmı büsbütün lüzumsuz buldum. Bay ay on liraya satın alıyorum, Dün- ya şaheserleri antolojisi...). Her vakit böyle değil, bazan da hikâyenin içinde bize ayni şey- İeri, bir parçacik değiştirerek bo- yuna tekrar ediyor; o kadar ki 'usanıveriyoruz. «Enayinin biri» adlı hikâyeyi okuyun, bunun na- sıl bir kusur-olduğunu anlarsı- nız. G ilerile da bir kitaptan bahsederken, muharririn anlattığı muhiti pek iyi bilmediğimi, ancak onun bizi inandırdığını söylemiş- tim. Bazı yazılar vardır ki, en ok mıyacak şeyler bile tasvir etse, | yine biz onları okurken: «Ne ka- dar doğru! bu adamlar gerçekten > deriz; bizi inandıran atin 'kudretidir. Bay Sadri Etem'i in iie re e böy- öyliyemiyoruz; şahıs- Jar geleni, “önünde canlanamı- yor, yaşamıyor; sayıfayı çevirip öbür hikâyeye geçerken onları unutuveriyoruz. hiç kullanılmamışı, hattâ belki iyisi, kötüsü olmaz; bize bir mevzuu original, iyi bul- durtan'da yine yazanın ler? Me -zumu ne “kudreti. / dir. Faket meselâ Asri söp. ça | i ibi bir : Feri. ha, Müeyyet isminde bir delikan- takat ... Eh! böyle bir hikâyeye yeni, iyi denemez ya! Bay Sad- ri Etem'in hikâyelerini okurken: «A! ben bunu bir yerde daha 'oku- I» diyeceğimiz geliyor; nerede ok; diye aramıyalım, eminim ki arrir “onları hep bekiki e yok. Geçenlerde ölen Fransız muhar- Z imleri VR. toplan- Henri Barbusse iyi bir muhar- rir, er bir savaşçı idi. Hak bildi- Sini md çin yaymak için çalışmış her adam gibi o.da saygı- ya lâyıktı, düşmanları bile ona bu rgıyı göstermekten kaçınmadı. Fakat türkçede onun için bir ki- 5 Kömemiğe ne lüzum vardı? bir eseri bile dili- mize çevrilmemiştir. O küçük ki- i övgü sözlerini okuyanlar: «Bakalım eseri nasılmış?» “diye merak etseler (ah! bizde bu me- rak bir uyansa!) ne bulabilecek- 2 halde o kitabın lü- sie lor ama zararı meydandadır: eserlerini okuduk- ları için e mektep kitapların- da, şu veya bu mecmuada isimle- Tini vale övüldüğünü işittike mak huyunu arttırmağa et fikrini, her iddianın belgele- rini (vesikalarını) istemek adeti- diye ezberletmek hatırasına bir hayınlık değil midir?. Barbuse e değil, den Da Yalnız eserleri ize çe" m te, Milton gibi iri için bile iştir, Kendimizi yorma. hükümleri kabul etmek: işte baş düşmanımız. O küçük kitabı çikaranları se- verim, bunun için yaptıkları cüme gitti, Nurullah ATAÇ (0) A cilt, e a (2) © kuruş (İnsaniyet süt önemi babil kA ları AKŞAM m baasına işe dd ki rica mi

Bu sayıdan diğer sayfalar: