A 17 Eylül 1935. Balkan festivalinde görülenler.. Bir yanda gaydalar şişirilirken bir tarafta hora tepiyorlar Karadeniz delikanlısı 10 metre uzunluğundaki direğe çıktı ve Bulgar bayrağını taktı İki metre e Yugoslav , arkadaşı kısa boylu madmazelle beraber, Karadenizli delikanlı dire, sed yerli AŞ bir Yunan kızı, Ödemişli e gaydalar şişiyor i.. Bu 10 metre uzunluğundaki > direğe bayrakla beraber Adanın Sn yolları Ödemiş zeybekleri ile Yi ef- zonları kol kola dolaşıyorlar. Bul- gar köylüsü kıyafetindeki kızlarla baştan başa siyahlar giyinmiş Ka- radeniz delikanlıları beraber pi- yasa ediyorlar., Rumen kadınları, Yugoslavlarla şarkı söyliyerek bir bayan Nezihe Muhiddin, refika- sile beraber Afyon inhisarı direk- törü bay Ali Sami, eski gazeteci- lerden bay Ahmed Emin, eski se- firlerden bay Hüsrev, vali ve re- fikası bahçede dolaşıyorlar, he- yetleri merakla tetkik ediyorlar... Herkesin gözü Yugoslavlar ara- sında baştan başa karalar giyin- bir delikanlıda... Boyu iki metre üç santimmiş.. Bir de kara külâh giymiş... Siyah bi minare halinde dolaşıyor. anındaki — kısacık boylu ii Yugoslav kızı.. Doğrusu eğer iki metre üç Saul boyundaki delikanlının bir sevgilisi varsa acırım haline.. Ar- zika ön rşlar çalıyor, sella Bulgarlar Saydan şişirmi Rumenler kemanlarının yayları: çekiyorlar... Yolun üstünde çeşi st çeşit, şık şık kıyafetler giyinmiş bir alay, şarkılar söyliyerek, mu- zikalar lari ileriliyorlar... ody bir resmigeçid ki insana o; filimlerini hatırlatıyor... m. «Kongre eğleniyor..»... Bu da «Balkanlar eğleniyor..»... Bulgar, Yunan, UZİ r ki gör- seniz herbirini iki senelik asker sa- MIFSInız, 4 ii Seki e A in zımsa yapmışla; iyor. Biryandan heyetlerin arasına yolcu arabaları, eşeklerin üzerinde kadınlı erkekli gruplar... Arabalar bazen iki grubun arasına katılıyor. Eşekliler nerede ise mi- safirleri ŞİaiYerasleri Hiç böyle şey olur mu? Neyse ala vin pey geldik.. Ayparkta tahtadan küçük, yeşil bir sahnecik e Civar tepeleri hiç değilse 12000 kişi dol- durmuştu, Etrafa nefis bir çam kokusu dağılıyor. Çam ağaçları bugün görülecek bir halde... Dansları iyi seyretmek için her çam ağacının tepesine en aşağı 10 kişi çıkmış.. Sık dalların ara- sından bunların yalnız kafaları görülüyor... Dallar arasında reyi gü firine bile küçük bir iskemle bul- muşlar... Ya festival diye Balkan- lardan seyyah gelseydi acaba adamcağızları nereye oturtacak- 7 g — Nihayet ortadaki sahaya Bulgar- beş direk vardı. gar, Rumen, Yu; Bu direklere Bul- man, Türk, Yugos- lav bayrakları törenle çekilecekti. Bulgar marşı ayakta dinlenirken bir Bulgar genci direğe bayrağı çekmeğe başladı. Fakat tam bu mutlaka çe- » İncecik 10 tepesindeki Ea ze bayrağı iletmek imkânsi u esnada ie si lde birşey ol- du. Siyahlar giyinmiş bir Karade- li Hüse- Yerden Bulgar an görkem aldı. » Ayakkaplarını çi- tırmanmağa başladı., Direğin kı- rılması ve delikanlının 10 metre- den düşüp parçalanması muhak- kaktı.. Zaten belki de kendisinin düşeceğini yüzde yüz bilerek çı- kıyordu. Direk sallanıyor, tra yor, fakat o çıkıyor.. N “hayı peleri çinlatan müthiş Ml tufanı içinde Karadenizli delikanlı Bulgar bayrağını direğe taktı.. Ve gene sonsuz alkışlarla yere indi.. Fakat o ininceyekadar da herkes «ha düştü, ha cek..» diye üzüntü içinde., Karadenizli deli- kanlı dün bu bareketile yaralan- mağı, belki de ölmeği istihkar et- mişti.. Bütün bayraklar gri ad . Ne fevkalâde oynıyor- . Hele bir «4 Bulgar kızının hn ora ği vardı., Bir harika .. Sonra 2 kız ve bir ürkek çık- li Bu dansın küçük bir de mev- İki kızın ikisi de deli- kanlıyı seviyorlar, birbirlerini kıs- kanıyorlar, birbirlerinin yüzlerine mendiller atıyorlar. Nihayet ara- larında dö övüş çıkıyor. öyle! bir dö- zuu vardı. oldu. Nihayet kızlardan biri galip geldi. Delikanlıyı koluna taktı, Dan- sa başladı. Lâkin delikanlının gö- zü mağlüp kızd Galip bunu görünce delikanlıyı sevgisini gösteriyor. Anlaşıyorlar, evleniyorlar. Yunanlılar harikulâde zarif gi- yinmişler, genc kızlar başlarına küçük ürer takmışlardı.. Dansları da Hele bir madam Vangeliyo bir bardak su» (Devamı 9 uncu sahifede) Yazan: Mustafa Ragıb Sğmezi ph | MEŞRUTİYETTEN ÖNCE Manastırda patlıyan tabanca Sıra No. 200 as Atıf beyin tedavisi, emniyetle nakli gibi işlerin ii buluna” cemiyetin en faal erkânından mumtaz ın. Askeri bej yüzbaşı Sü sağında oturan: arkadaşı Kâzım beğ (Şimdi sn bakanı ai Kânm Özslp) — Şimdi git, gene sizin arabayı Süleymân Askeri beyin bu e: ri çok kati idi, her halde Ragıb beyin evinde emniyette ve rahat- ta bulunduğ oldukları Atıf beyi: esp söz söylemezdi. Fakat , işin aslını anlamak, bu a sebebini deşmek istedi ve: ye bu kadar telâş ediyor- sun? Arabayı hazırlamak belki ecikir, Atıfı gece alıp götürsek ne olabilir?. Hem daha münasip olmaz mı? Dedi. Süleyman Askeri bey, başını şid- detle salladı ve Seyfi beyin bu tek- lifini reddederek: — Hayır, hayır olamaz, dedi, Atıfın şimdi yola çıkması lâzım- dır. Seyfi bey tekrar sordu: — Bu kadar acelenin edir?, n Hükümet nihayet Atıf beyin izini keşfet: migti.. sebebi Süleyman eri , işin ehem- miyet ve müstaceliyetini genç ve mütecessis inkılâpçı arkadaşına anlatmaksızın, Seyfi beyden bek- lediği süratli faaliyeti elde ede- ven anlıyordu. Şu izahatı i, dedi, vaziyet çok na- ol ki ğında bir evde gizlendiği ie dığından ciddi surette taharriyat yapılarak katilin behemehal der- İİ dest Seti kışla kumandanlığına mi della, Ve gelen emir üze- rine şimdi sokağın çevrilerek ta- harriyat yapılmasını bildiriyorlar. ederek bir (kıtai muntazıra) ile sokağın çevrilmesini ve buradaki en sü Atıfın yakalar” ri ul zi işin çok vahin? bir safhaya girdiğini anlamıştı!" Sabahtan beri emin ve müsteri bulunuyorlar, Atıf beyin tehlike! atlattığına, artık hükümetin biğ rildiğini görmüş ve el altından işi Selâniğe ve yahud İstanbula bik dirmişti!. Hükümet Atıf beyin tevkifini kime veriyor? bu cesareti gösterip b* kadar süratle bu işi hükümete bik diren kimdi? sala hangi aş göz hafiye Bunu, van Süleyman Ask€& ri ve Seyfi beyler değil, eemiyet erkânından hiç kimse keşfede! yordu. Ortada muhakkak olan bir şey varsa, Atıf beyin gizli bulu duğu ev değilse bile, sokak kef fedilmişti. Ve hükümet bu husu” ta isabet etmişti. Fakat görülü yor ki, alınan tedbirler noksand”" Çünkü öyle olmasaydı, müşirlik ten, müfettişi umumilikten gele bu emrin tatbiki Süleyman Ask& ri bey gibi cemiyetin en mühim faal uzuvlarından birine havs edilmezdi. Demek ki, hükümet! hâlâ Manastırdaki inkılâp cer yanlarının başında kimler bulu” duğunu anlayamıyordu. Padişah ve hükümet, Niysf tereddüd etmiyordu. Nitekim Süleyman Askeri beri i de bu düşünce ile Cinka sokak basarak (Atıf b ii tevkif etmek vazifesi verilmişti”. (Devamı Vi