Sahife 6 Can boğazdan gelir. AKŞAM Ahçı okulu açılırken bizim ahçılar ne düşünüyorlar ? Nerede eski baklavalar ? N Nerede eski Bülbül yuvaları, E meşhur sözler arasın- da en çok beğenilen hangisidir? ze hemen «can gil mi Can boğazdan gelir... e söyle söyle, ye... Söyle söy- le, y Mile istanbul b ediyesi bile bu vecizenin büyül nerek aksilik. bir akçılık mutfak pek çok > belediye iülliei Kime der. eşhur ahçıların ga- zetelerde Tayan çıkar. Av- rupada büyük sanatkâr, büyü musikişinas, büyük heykeltra: olan ahçılar yetişiyor. Meselâ bunların içinde şöhreti duğu gibi - güzel bir ce - hemen ilham gelirmiş, Şair vx kendisine ilham veren kadı- tist için, meşhur Peche Melba tat- lısını yapmış... Görülüyor ki ge bizden çok fazla dikkat edi- liyor. Bizde mutfak hâlâ yıllarca evvelki gibi durur. Memlekette ne büyük inkılâplar yapıldığı halde mutfağımızda hiç bir inkılâp ol mamış.. kepçe bile olduğu yerde durur. Mutfağımızla > meşgul olmadığımız muhakkak Bizde mutfak işile — meşgul ya sanayii nefise meraklısı bir me var: Bay Galip Kl emişiz. gk Avrupada yeme- dilber dudakları ?... fak edebiyatı yok. Halbuki Av- rupada şöhreti büyük olan edip- ler mutfakla gayet yakından alâ- kadar olurlar.. lâ öyle yemekler var- dır ki bunların isimlerinden her halde kendilerine ait birer hikâye- — Meselâ leri olduğu anlaşılıyor. Meselâ «imam bayıldı». akkak m bayıl lde sad bu yemeğe selişi güzel verilmiş değildir. Me- selâ belki de bu yemeğin şöyle yi Bir imam bu yeni yemeği yemiş, lezzetinden bayılmış.. fakat bunu bilmeyiz. bu bir halkiyat tetkikidir. Nasil halkın dilindeki sözleri, şarkıları, masalları tetkik ediyor, bunlara ait efsaneleri öğreniyorsak ne di- ye «imam bayıldı» nm «hünkâr beğendi» nin aslını öğrenmiye- lim. Hakikaten bizde mutfak hiç yn gayet bâkir bir mev- zudur. ı okulu açılırken biraz da İstanbul ahçılarını dinliyelim de- dim. Beyazıdda, bahçeli kahve- lerin yanındaki ahçılar kahvesi- ne, Babiâlide, Hocapaşada kah- veci Hasanın «ahçılar kahvesine» uğradım... İki kahve de tıklım- tıklım Ti bagi — Hi yok... diye şikâyet üstüne sliysi e Bir ke- nara oturdum. Beni düğün için, yahut başka bir ziyafet için ii , etrafı Ayı üzerinde ihtiyar bir ahçı ile konuşuyorduk. Bir sürü paşa ismi saydı. Hepsinin konaklarında bem Meni de lü m ya sultan Ri dın da puf böreğine aşkı m hurdur. Artık kimlerin hangi yemeği sevdiğini birer birer öğrenir, baş- ka bir yazımda size bildiririm. İhtiyar ahçıya: — Belediye bir ahçı okulı lu açi- yormuş... dedim. Verdiğim siga- rayı ateşlerken: — Çek iyi olur, dedi. Yemek- ler, o bizim canım yemekler git- tikçe bozuluyor... Sana yalan ba- na sahi, bakıyorum da, vallahi, | gn di bistyle giikekin. bir .» der ve ilâve eder: Ahçılar kahvesi ve iş bekliyen ahçılar baklava yapani görmüyorum... Bitti, bitti, baklava gitti... Bak- br öyle bozuldu ki hiç sor- . Nerede eski Bi laymler ne- e şimdikiler. Sen baklava Kaç türlü baklava vardır biliyor een e işi, Halep işi, duru baklava, kırmızı e igir ari küçük, boyu bü- yük, alttan cevizli, orta sanal, şam in bademli, kaymaklı, sakız! Fri dürüst bir beyaz bakla- va yiyor musun?, Söyle bakalım. Şimdi bizimkilere «baklava» ie din mi?. Bir çeşit baklava anlı- yorlar... Bozulan yalnız baklava işi İc okadar yüreğim yan- amma nerede eski «bül- bülz yuva» ları? Nerede eski «dil- e dudaklar 52. ülbül yuvası da dilber duda- ğı a baklava gibi çeşit so Beyazı olur, pembesi olur, kırmı zısı ii ağdalısı olur, ike lk öyle kolay iş midir sanı- yorsun?. Ahçı dok gibidir. Nasıl bir doktor hem göz hastalı- ğından, hem mideden, hem de kırıktan çıkıktan analmaz, 7 bir şey bilirse ahçı da öyl Bir ahçıdan hem a işi, hem et yemekleri, hem zeytin yağ- hları istersen sen onun pişirece- ği yemeklerden çek elini... Ahçı vardır hamur işinden anlar, ahçı tuyoruz. ruz, berbat bir şey oluyor ves. selâm, Eskiden av etleri üzerine bile sü olurdu. sorar imdi bıldırcın dolması yapan kaç ahçı var?.. Okul çok lâzım.. lâzım amma ahçılara da iş yok. Ne kadar iyi ahçı olsan gene burada pinek- leyecek değil misin., Hikmet Feridun 5 Yazan: Mustafa Rağıb ummm Sü Askeri eyfi beyler, Atıf beyin arkasından kovalayan (OArnavud silâhşor. larının gözleri önünde kaybol m bulmıyarak ortalıktan çeki- işlerdi.. lip er seli ki, Atıf bey, kendisi- nin en samimi, en candan iki dostu- nun bile maddi bir yardımını gö- remiyecek kadar tehlikeli bir va- beyi kova- lamak istemelerinden ibaret de- gildi. «Şemsi paşanın ölümü, Atıf be- e silâhşorların, boyunu müthiş bir korkudan kırıp geçirmişti... paşanın intikamını almak- tan başka hiç bir gayeleri olmiyan bu sadık maiyeti; silâhlarını bo- şaltırlarken hiç bir endişe ile mü- çıyerlar, önlerinden kaçanların, sa- ğa, sola iltica edenlerin üzerine saldırıyorlardı.. rken Drahorun içine yuvar- lananlar da eksik değildi. Hattâ, Şeri paşanın Atıf bey tarafın- dan vurulduğunu anlıyamıyan si- lâhşorlar, kaçanlardan Eee Şemsi paşaya lde eden ki olduğunu sanmışl Hükümet konağında büyük bir telâş vardı.. Bu yanlış teşhise kurban gitmek tehlikesine uğrayanların başında Manastır vilâyeti «Mekâtibi gayri di müfettişi (şimdi Steau- memurla- ra) Obhrili Hüseyin Şahap bey bulunuyordu. Balkan milletleri lisanlarını çok iyi bilen bu zat, Manasti terciimanlığında bulunmuş, fakat 319 Bulgar ihtilâli üzerine Bu çok iyi bilen H nen entrikalara nüfuz edebilmek üzere bu son vazifesine tayin et- işti, Makedonya ahvalinin aldığı son şekli ve Reval mülâkatının doğu- racağı tehlikeli akibetleri çok iyi takdir eden Hüseyin Şahap bey, Niyazi beyin isyanı üzerine Şemsi paşanın ii tarafından tenki- le memur edilmesine büyük bi poem vermiş, hâdiseleri adım 5 va ahap bey de artık işin kati bir safhaya girdiğini tahmin ediyordu. O sirada Şemsi paşanın Selânikle Manastır isüliddez istasyonlar- dan birinde vurulacağı rivayeti de kulaktan kulağa söyleniyordu. Hü- seyin Şahap bey, 24 haziran saba- hı memuriyeti başına gitmek üze- İ O MEŞRUTİYETTEN ÖNCE , Manastırda patlıyan taba fica DE AMAN Sıra No. 775 — re hükümet konağına gelmişti vi gün sabahleyin erkenden, Şemsi paşanın e gelerek de ca telgrafhan: itmesi hükümet Br büyük bir zl oğr” i oneri a şanın stır ve civar yapacağını büyük bir korku va iç de anlamak isti O deresi mışlar, bir tarafa savuşmuşlardi” radan çok geçmeden, Şe emsi P” muh#” bereye giriştiği, Manastırda kef disine güvendiği birçok kirseiği telgrafhaneye çağikdiğıi şanın saray ve Resne ile harp kaymakamı hiper; # binbaşı Hasan Tos eri d hararetli bir soğa Girme di uldu. - Hüseyin Şekab bey merak edi kahveye gelip, vinil Bu sırada a Mi BD aa eye gitmek üzere b” | lenin söylediler. Bunu ber alan Hüseyin Şahap bey de bazı arkadaşlarile birlikte yükü me et konağından çıkmış ve Şemsi paşanın telgrafhaneden çıkışı”. ve Mer harekt edişini görme bikiime Dpabiğr Te gelmiş Hi Şahap , yanında a b arkadaşı olduğu ki telgrafh* 7 neye bitişik bir kahvenin önü asanın başına geçip oturdu. B. radan telgrafhanenin kapısın! mükemmel bir surette görebiliyi” emsi paşanın telgrafhaned çıka cağından biraz evvel, paşa” maiyetini teşkil eden İleri ellerinde mavzerlerile Drahor b yunda bir aşağı, bir yukarı dol? tığını gören Hüseyin Şahap p! l -Manastırla Selânik arasında $©“ wi paşanın vurulacağını evvelce tiğinden- e bir hâdisenin reyan edeceği ihtimalini ae yordu. tela ın âsabiyetle dolaştıkları sok dikkatini çekiyordu. Telgrafhane kapısındaki bu & | ziyek, Hüseyin Şahap beyin bü” tün merakını çekmiş, Şemsi P* | | şanın nasıl çıkıp Resneye yolar cağını görmek arzusile oturd! ahveden ayrılmak e Yaralanmış ve masa ile bef büs etmiş, f. navud silâhşorlar silâhlarına ranmışlar, Atıf beyin esi kamete a ateş etm ğe bat” mısla; Gülşeni attığı dan biri, telgrafhane kurşun” kapısı! önü” yin sağ ayağına isabet etmi! (De