j azla 1 IÇERDE OLUP BİTENLER İ Türk - Fransız tecim anlaşması Anlaşma dün telgrafla gümrüklere bildirildi * Yeni (Türk - Fransız) muvak- | kat tecim klering anlaşması ı dü pm gümrüklere bildirilmiş- di Anlaşmada şu hükümler var- iy ithalât rejimine uygun larak Fransadan gelecek malla- Mz Merkez bankasına ya- caktır vesmneli mallar, Türkiye b ithalât rejiminin her hangi e surette A müste- it olacaklardı iç ikiyenin tecimel o mukavele fin e önceden alır- | Mak iz Paralar a Kia müddeti 20 ie ır. Bitmed ay evvel iki ta- ha tan biri Belki takdirde da- ay meriyette kalacaktır. , Keringten istifade edecek - © yanında salâhiyetli merciler- bağ verilmiş iki nüsha menşe şe- Siname; ği tates, lokum, her | kör ı ay istearın Zeytini, odun | ci Mürü, yün, saman, tahta kun- © taranmış keten, kendir ve kı. | ti ntıları, iyi linyit ve ham ge edesi, iki tara- Parlâmentolarından geçtikten 8 meriyete girecektir, Otomobil kazası irde bir otomobil 4 da bir çocuğu çiğnedi Yaşın, İzmi, K ii 1 şam) iri he ie bir otomobil ve dört yaşında bir “Boy amin Vaka şöyle ol an Hüsejin oğlu şoför Bi, idare ettiği taksi otomo- Bağ çeşmelik caddesinden Ür nyan Çivici hamamı & dde boyacı Salâ bize Ya; a yüz mobilin kendisine çarpma- dü aç Beri önüne Mügl üÜş ol avruyu bir len, “ii 4 ekerlekler altında sürük- Ok meb durdurulmuşsa da iş duy, Seçmişti, Başından ücu- “sinde ölmü tur, ştür. Şoför tutul Türkiye musevileri Asılsız haberleri yalanlıyan| Ankara Türk Musevi cemaati reisi eli dün aldığımız telg- rafı &ynen neşrediyoruz; 18 — Bir iki gün zar- fında gazetelerde okuduğumuz azı havadisler güya Türkiyede Yahudilerin tazyikata maruz kal dıklarını ve e ee Musevilerin ur olduklarını haber Ankara lan ağir e edenlere bildire, ceğim, Şöyle ki; Ben uzun sik VE Anka- ra Türk Musevi ilk okulun > heyeti ve Musevi cemaati reisiy idare ettiğim Türk lilimini muhtelif unsurlara mensup talebe- ler vai m mi olur? Biz Yahudiler w- zamandan beri Türklerden hadsiz lütuf, 1 görmekte- iz. iz yahudiler Türkiyede melce eri Biz Yahudiler dünyanın bazı yerlerinden mazlum iken bu- rada rahat yüzü gördük ve gör- mekteyiz, Dolayısile Türkiyede ke- mali emniyetle yaşıyor, çalışıyor ve inkişaf ediyoruz. Binaenaleyh bir memlekette görülmeyen asarı mu- habetten naşi en büyüğünden en küçüğüne kadar minnet ve şükran duymaktayız. Türkiyede yaşıyan Yahudilerin Türk idaresinden memnun olmadığımızı Avrupaya göstermek için uydurulan yalan havadisleri ve iftirayı tamamen red ve takbihk ederim, Ankara Türk Möeeii okulun idare heyeti ve cemaati reisi Harun Araf Daniel izmirde ekmek fiati meselesinden çıkan anlaşmazlığın kotarılması için tetkikler yapıl maktadır. i ekmek üzerinde yapı- lan tecrübeler iyi sonuçlanmıştır. tır, Jetkikleşe devam ediliyor. Nöbetçi eczaneler iz akşam nöbetçi o eczaneler p Bal Kurtuluşta Necdet Ekerm, Tak- sim: Kanzuk, Kürkçiyan ve Güneş, Ga- lata: rene Hidayet, Eminönü: Sir. , Fener: Hüsameddin, Samatya: Erofi- e Şehremini: A. Hamdi, Ka; el Mehmed Fuad, Alemdar: Eşref Neşet, ere Yorgi, Şehzadı yeni evlerine yerleşecekler ek rail £ Cer ei i isbaşı: İbra- imei AKŞAM Trakyaya göçmen akını Göçmenler kış gelmeden Edirne 18 (Akşam) — Trak- yada bir inceleme seyahatma çı- kan, Trakya Genel enspektör ve- kili bay Vehbi Demirel ile iskân danışkanı Osman Sabri şehrimize dönmüşlerdir. Trakya Genel enspektör vekili , bu uzun inceleme seyahati hak- kında «Akşamva şu diyevi verdi: e, Keşan Gelibolu yo: liyle başlmeik Acıabat kazasını ve oradan Çanakkalenin iskân sa- hası olan Lapsiki Ezine ve Biga kazalarını dolaştım, Göçmenlerin yaşlar ile ya- kından alâkadar oldum, iskân du- rumunda ya; Melli ması lâzım gelen bazı değişiklikleri mahallinde yap- tırttım. İstanbul yolu ile de Te- kirdağının Saray, Kırklarelinin Vi. ze, Demirköprü, Lüleburgaz ve Ba: baeski kazalarını tetkik ettikten onra Edirneye döndüm. Me zdiğim, her kazada ev inşa- atı faaliyetle devam etmektedir. Evleri örti gal» sosyetesine ihale edilmiştir. Bunlardan bir kısmı Çanakka- le ve Bigaya sevkedilmiştir. Diğer keresteler pek yakı miş olacak, göçmenler de a gel den evlerine yerleşeceklerdir, Izmir polis ... —— İzmir 17 (Ak r po- lis teavün sandığı: İsdzili umumiye de san- iyi bir ii yardımlarda bulu- nacaktır, Kumar oynıyan üç yan üç kişi em suç üstünde yakalanmışlar: Oyun karl bir e Z a kumar sı da idin Denizli bisikletcileri 1700 kilometreden fazla yol almışlar ir (Akşam) terra yolu iinde 1700 kilometreden fazla vol almışlardır. Ankara, Bursa, ve Balıkesirde bisiklet birincilik müsabakalarına Ankarada almışlardır. Bu müsabakalari ka- zanan Denizlili bay Haliddir. Me- nemenden geçerken Kubilây aniti- | nı ziyaret ederek büyük bir çelenk ilem Kasaba, r yoluile Denizliye e Sahife 5 Baylar diyorlar ki. Erkekler bulunı bulunmasaydı. dünya nasıl olurdu “Krep Birman,, muharebesi, “Krep Maroken,, harbi... İstanbulun ci dikkate d simalarından b konservatuvar direktörü bay Yu- m o dağlara çıkmadan, köyle- Orta Anadolu yay- an akmadan, aşiret. , yörük leri öğ kattan kalmadan edem o kle bile köy hayatı irmek ister. köyünü “Heollivut gibi bir şey olmuş... Sağda Ertuğrul Muhsinin evi, solda Vasfi Rızanın... Önlerinde otomobillerine mahsus birer kü- çük garaj. Bay Yusuf Ziya ile konuşmağa başladık: — Dün birisine «kadınlar yer > olmasaydı dünyanın hali um. Bu- gü « erkekler yer yüzünde bulunmasaydı, sırf ından ibaret, tek erkeksiz bir sü nasıl olurdu? üne; değerli direk- törü gülümsedi — Evelâ yer yü üzünden kadın- lık - erkeklik davası kalkardı, Son- ra kadınlar daha zarif, daha na- in, daha ince yaradılışta olduk- İirmiler m böyle büyük büyük, sin çapta binalar yapılamazdı. dın amelenin kuvveti Gnl | erişemediğinden zannederim yer yüzünde kâgir bina görülemez- di. Bunun yerine daha hafif, me- selâ inca tahtadan, yahut kalın mukavvadan, daha zarif binalar kurulurdu. Meselâ Beyoğlu cad- desi mukavvadan, inca tahtadan yapılmış zarif ei sıralan- dığı bir cadde.. im meyda- nida öyle.. her ans köşkün önünde birer bahçe... — Zannederim bü yalnız ka- dınların idare Kr Beelyi mü- harebe de olmaz ilâkis... 2 Sile tahmin ediyorum ki daha çok muhare- be olurdu. Bir kere erkekler ol. mayınca daha fazla sinirli olur- lardı... Kadınlar sinirli olunca erke klere bağırıp çağırıp öfkeleri- ni e Halbuki ortada erkek yok... Bir erkeğe bağırıp çağır e m yatıştırmayın- a dünya kadınları büsbütün si- hr li €n ufak bir mesele- yi hay izam edecekler... Hay- bir muharebele, eselâ lik döşin ee çıkacak... Bir krep birman Da ağam Bir pudra muharel . Bir ruj muharebesinden e Li yanacak... Bittabi o zaman Milletler Ce. meiyeti de kadınlardan mürekkep olacak... Artık Milletler Cemi- yeti İtalyan - Habeş muharebesi, Japon - Çin harbi ile meşgul de- ğil, o krep döşin harbini, v” itilâfı ni etmeğe <BüzaŞİOR iz — Ve bir gü erkekler dü zellikti, o ne fevki i bile berbat ediyor.. Konservatınar ka bay Yusuf Ziy Üstadım, ya yer Ri kadın- lar olmasaydı? — Kadınlar, olmasaydı... Yer yüzünde bir çok şeyler eksik olur- du... Meselâ ipekli kumaş belki de icad pak olurdu. Ruj adında bilmezdik... Pud- ranın Ee bile işitmezdik... «Rimel» sözünü duymamış olur- duk... i , — Nasıl yaşamak isterdiniz?, gençken, çalışırken, bir i işe bağlı iken istediğ oturamaz. Faköt yaşlılık gün- leri için düşündüğü bir çok şey- eri, kendisi ii ia saldığı bir «ideal hayat» ta i yerde Ben kendim için b bir yer düşünürüm... Bir dağ köyü... Dağ deyince aklıma tam mânasi- le dağ, en büyük dağ gelir. Tepe değil... Yahut sık ormanlar... Korkunç, coşkun derelerin kena- rında geyikler, yüksek ka; lar, derin uçurumlaı da şöyle güzel, sağlam bir ev... Köy köy dolaşıp halk tetkikle- ri yapayım.. budağ emen suyu bulunan yerinde, evimde çalışayım... Gece erki den yatayım... Anadolu köylüle- ri gibi sabah yıldızı ile beraber uyanayım... Dünyada benim için bundan daha yi İri da ha şiirli bir haya en Bu yaşayışı dünyan en Ee en paralı, en ışı na değişmem... kendi benliğini Dağda insan ba eli ehir insanları küçültüyor, sıhhat- sizleştiriyor... Ben dağda bir yabani kedi gör- üm. Aman yarabbi. one güz- alâdelikti, o vvetti... Sonra aklıma bi- zim şehir sokaklarında kasabın ış, kin, aptallaşmış sokak kedileri geldi. Dağ kedisi ile bu şehir ve so- kedisi arasında 'ne fark, ne fark... Şehir insanları değil hayvanlari i i i i