© Sahife 8 Ma ONA My AKŞAM VER AM ep ti 21 Temmuz 1935 , — mms N Yazan: SULEYMAN KÂNI JIRTEM SARAY ve BABİÂLİNİN İÇYÜZÜ 5 Terehme, iktibas hakkı mahfuzduş — Tefrika No, 523 | Kâğıdı süzdulüei sonra: “Benim yazım da kuruduktan bir dakika 5 sonra manı” liye cn Rızi G. ii el Cerileti paşaya Diyerek sözünü kısa kesmeği isme eşe lefada meclisi idarede za- kn kâtiine Geli se (1303 - 1307) halef olmuştu. Ken- disini tebril d gra pa hitaben: gi — Benim selefime tefevvukum iki .cihetledir. Biri deli İsmet pa- “şanın oğluyum; diğeri de istika- met sahibiyim. Bu söz derhal Gerd pa- 1 ol seg nl bulun © Rıza ikaten le gi- bi alarma idi. Cevdet paşa- lada mel 1 kendisine delilik isnadı yersizdir. meşrep ve şiddete meyelân vardı; hele etra- nda bir para dolabı dömdürül. da pek Yalnız Rıza paşanın mi: a hiddet yor, bunun için muhalif İstemem yordu. Sadrazam Cevat paşa ise si- ben na var- ıdân, sesim pek zayıf de ış! paşa yanında oturan vilâ- maibi JA Asım Molla beye sert- — Ne söylediğini işitmiyor, an- yorum ki... “Dedi. Vali pa nun ne sörleiğini şir alini paşa seri kâlemile Mik ilik uzun buyuruldular ya- zardı. ,Başkât tip bu buyuruldulardan biri- ni (olduğundan, bulunduğundan...) iy okurken bir kelimede ilişti, * kaldı. Ben belki kelimeyi okuya: imam diye küğrde bir baktım; lüm, püklüm kâğıdı paşaya arzetti. Paşa > m aşağıya bir süz- dü; — dah nl. Bu defa hid- deti re bozarak: : — Benim yazım da kuruduktan bir dakika sonra okunmaz ki...... i kâğıdı fırlattı! * Diğer bir hi ? Baş mabeyinci Hacı Ali paşa deki Mekkeli diye iki cerrar arap gelmişti. O sırada bunlar o kadar çoğal- mıştı ki vergi gibi iane vermek- ten hepimiz fena halde bıkmıştık. Rıza paşa bu mükellef kıyafetli, ipekli entarili iki arabı koğdu; herifler alışmadıkları bu muame- leden ki ba- gırıp çağırdılar. Gürültüyü işi- kalem bayları hep koridor- lara çıkıyorlardı; yaverler vilâyet ızarak arapça birçok Gan birinin vali içi âfir! Diye e işittik. Hid- detin son haddine gelen Rıza pa- şa kendini tatlara lde üstüne yürüdü. Dayak yiyecekle- rini anlayınca iki arap ai kaçtılar. Vali paşa koridorda ar- kalarından merdiven başına ka- dar kovaladı. Herifler yakalanıp polis Mn vi yg Bundan ötesi kendi kendisine anlaşılır! Bu iki arabın âkibeti cerrar es- nafı RM Şa olacak ki Paşanın vali- liği belim bir. daha, , bunlar. dan kimsenin yüzünü uza pera dualar ettik! Bir diğ Abdülhamid yapar gibi gö- istediği ıslahat tertipleri arasında ii vilâyetine sicil komisyonu reisi Nevrekoplu na- zır zade Hamdi bey mülkiye mü- fettişi tayin edilmişti, Rıza paşa beni mülkiye müfet. tişi nezdine kâtip olarak vermişti. Hamdi bey kendisini valiye say- dırmak istiyordu. Müfettiş gelmeden evvel vilâ- yel e tie fenalıklarına meb. | okunmaz ki... dedi ni Ağustos nahiyesi müdürü azle- dilmişti. Bu müdür mü- fettişine müracaat etti; ırüfettiş evrakı görmek istedi; evrakı al mak için beni sıra ile mekiubi kalemi mümeyyizine, evrek mü- dürüne nihayet me! ya gön derdi. Her birinden valin'n emri olmadan evrak verilemiyeceği ce- Müfettişte lâyete bir tezkere ledi. Rıza paşanın Hamdi beyi daha ilk gününden ni örme- diğini biliyorduk. met edip mesele hakkında anlaş- ması daha iyi olacağını müfetti- şe hatırlattım. Fakat o etti; tezke- kızılca kıyamet te koptu! e paşa simi bütün erkâ- nın topladı; odasında en uçta m bir a kalınca mülk kiye müfettişini davet etti, Hamdi bey yi erkânı ara- sında rütbece ek ve ke demli idi. vü sene Selânik vilâ- yetinin salnamesini ben tertip et- miştim. Hamdi bey pek ehemr- kendisine kimse kıyam €tmedi; yer vermedi. Vali paşa da birden ire: — Sen benim yaptığımı bozma- ğa mı kalkışıyorsun! Sana bu cür- Diye dehşetle” bir çıkıştı. Bu hakaret karşısında apışıp kalan Hamdi bey: — Aman, ef. ! Den başka söz bul iş ne ; ters, purs kânından bazılarının delâleti müfettişin affı üç belâ iatihsal olunabildi! det ve şiddeti- ek böyle Bim çok- tur, ür ve irtikâ o kadar enip ve mül le idi ki e haksız Önemi düştüğü, bu sebeple ye masruf olmıyan tecavüz ve nemi bulundu- ğu da olurdu. Diğer traftan da kendi ahlâ- kında fesad olmadığı için bazan etrafını alıp güvenini kazanan “müfsit ve mürtekiplerin çevirdik. leri para dolaplarının farkına va- ramazdı. Rıza paşanın mükrimliği, mi- safirperverliği de dostları, tanı- dıkları zaman yade- dilirdi, İ - (Arkası var) ll Nİ hdmi öl “Tefrika No. 74 Yazan: li yok... Uğursuz bir sessiz- lik!.. sendeliyor... Sutıni yavaşça duvara dayıyor... ” psarı... Susuyorlar. Remzi bey hayret içindedir... Bir müjde gibi verdiği bu habe- rin niçin büyük bir heyecan ve sevinç doğurmadığına şaşiyor... Fakat bu şaşkınlık uzun sürmü- Geçen yirmi günün, yirmi sene gibi, m rinde, nasıl iğini anlıyor Kendi e Zaten bu belliy- gibi, iztırap gibi, geçiyor sessiz 1. > ye kıza doğru yaklaşı- — Mitel diyor, hükümeti- izle -hükümetiniz m arasında ya- pılan müzakereler neticesi; sizin. sabah İneboludan ha- dır... Saat sekizde bir İngiliz tor- — inebolu mi hez a Sığ bir yüke beş Lik odan ayrılacak bir Kız,s o yüzbaşıyı dinliyor... Dudakları titri- yor... Sözleyişlen ziyade bir bo- ir hıçkırığa benziyen sesle Biyik ki: Gitmek gerekdir mi- yim a — Tabii!... —Gitmek istemezsem na yapar- sınız?... Remzi bey şaşkın şaşkın bahri- yelinin yüzüne bakiyor... böyle bir sual karşısı nda Ze gm Mm miş galiba!... keliyor ata a gmeniz lâzımdır » lâkayıt ve Mi kanlı- . Her hal Rem larında acı bir gü- lüş bile kımıldiyor. .. Büyük bir felâket nda itidalini kay- betmiyen kuvvetli bir insan hali var üzerinde... Yalnız gözlerin- de iki damla yaş parlıyor... Du- aki ız... İztirap ba- zan insanı ne Kadar ar güzelleşti- . Ağlıyor... öyle güzel, öyle Veb ağlıyor kil. Demek ie mecburum li Nb. — Evet m Maatteessüf öyle... Aldığım emir katidir. Yarın sabah sizi İngilizlere tes- lim etmek pala ani — Peki! EM ce rmaklarını yanaklarının e götürerek göz yaşlarını siliyor.. I belet edecek mi- yiz!... — Şey!... yolculuk için şi diden amele ei RE değil mi? Yol kaç saat sürüyor... iy saatten ve zla!. Ape ye ket İneboluda- Hee mik >> edersek saat yız... — Gece yarısı mı, niçin? — Bu bir arzu, bunu yapma- nızı rica ederim sizden!... Yüzbaşı hayrette... Bir iki da- ika düşünüyor. — Fakat mi ii Bu takdirde Aşağı lm ar SA l ALLAHA İSMARLADIK! ESAD MAHMUD KARAKURD dan iner inmez vapura binmek mecburiyetinde acaksınız... Dinlenecek vakit olmıyacak!... — Zarar yok yüzbaşı! çi t bunun sebebini bir türlü mmm 5 Pei pencereye doğ- eviriyor... Batan güneşin kr ii ları altinda koyu bir renkle e çam orman larına bakıyor. — Son gecemi bu çamların al- tında e bici da onun için!. or... Yeniden gözleri du- mahlanıyor... İzzet harap bir hal- Ma ml Remzi beyin nıma doğru gidiyor en gece yarısı hare- ket edeceğiz! — Fakat va bey!... — Bütün mesuliyeti üzerime alıyorum.. Ek ie derhal geri dönmem lâzım!... Çünkü ( İstanbuldan seciyesi bozuk biri gelmiş onu iade edeceğim bugün... — Siz dönünüz ben onu geti- ririm.. — Yüsbeşm doğru bir iş de- gil bu! — Bü tün örülü üzerime alıyorum diyo: bey susuyor... Halden anlıyan bir adamdır ai pi Peki diyor... Ben iyo- la kn Jandarma bırakıyo- e saat on Tam geci İkide çasii, etmelisiniz... — Muhakkak yüzbaşım tam gece ibi pe ei; # askerce bir se- lâm a — sia Allaha ismarladık a arın sizi İneboluda bekliyoruz.. — Çok iel Galbakı te- şekkür ederim Remzi bey pie SL Yalnız kalıyorlar içeride.. eli Kız arti dil iz zap- tedemi: yor birdenbi- ği dali sibiağ ima zabi- . Ayrılıyo- Hıçkırıyor, ve ağlıyor... iti özleri ıslak ve du- manlı... Onun da bir küçük ço- cuk gibi titriyor... dilile saklıyor... Kızın başı zabitin göğsünde... Kumral ipek saçları, perişan dö- külmüş... oİnce, esmer kollarını açarak < göğsüne tırmanır gibi sokuluyo: a gitmen niçin bizim aytılma- mız demek olsun!... Yakında ge ne buluşuruz... Güzel günler g& çiririz seninle! — Yalan elçiye tatl Biz bir daha biribirimizi bulamı” yacağız!... o ele eki a ağ