Ankara mektupları Aşkın tedavisi hakkınd Richard Dix ile konuşma dedikodulu münakaşala Doktor İzzettin Şadan eski fik. inde Büyük para getireceği umulan filimler para getirmedi.. al rman- die vapurile Fransaya ni Hol- livutun (tanınmış artistlerinden Richard Dix ile . yaptığım uzun konuşmanın ilk kısmını geçen rum, Richard Dix Halima gov derek dedi ki: — Şimdi Hollivutta büyük bir Sami var, Normandie vi 'k için Avrupaya gelmeğe ha- zırlanıyorlar, Hollivutta daha ziyade yazın şalışıldığından direktörler Dilan ade etmel 5 ivut bu vapurla seyahate çıka- ” cak. Stüdyolarda kim çalışacak bilmem. Beni hepsi kıskandılar amma © yükler de onlarla İş ederiz. © Normandie de büyü eğlen- cesi oldu. Onu böle için Amerikanın dört tarafından Nev- yorka o koşuşanlar var. Onunla seyahat edebilmek için aile kav. , gaları, neler, neler oluyor. Hülâ- sa bu vapurla seyahat edebil mek Amerikalılar için bir pasyon oldu. — Hollivut, sinema dünyası ne âlemde? — Hol son zamanlar. da bir e a gidiyor. Büyük para getireceğini tahmin ettikleri İivutta tarihi filimlere çok kıy- met veriliyordu. Şimdi bu f#lim- lerin rağbet bulmaması yüzün- “den tarihi filim yapmaktan vaz- Ben tarihi filimleri çok rek yazdığı bir eser olursa, çık By filimlere karşı e papaslar itiraz Eri sahne vazii pls ie Richard Dizin daha hararetli böyle ya- dair emir veriyor, öpüşün şöyle yapın, pın, diyord güne u gibi sahne- lere kimsenin itiraz ettiği görül- fi lal fırladı ve sahne vaziine hiddetle «Bay, bana bak, dedi, ai hararetle temsil edecek kadar Ze mamussuz bir adam de- r memnun değilsen başkasını > diyerek ia fırladı git Bu açık saçık Li genç figüranın üstüne yaptığı tesiri nazarı itibara alacak olursak hal- kın böyle sahneler seyrederken ne fena dersler alacağını takdir leri dar eriz. Sinemanın büyük, pek büyük bir sanat olduğunu gönülden tas- edilmesinin de katiyen aleyhin- deyim. — VE de hakkında fikriniz g © — Ki e seksappeli anla- mam, Oyun mu oynuyoruz. Yok- sa cinsiyet müsabakası mı Yapı; gü ile bunun arasında pek büyük fark vardır. Artistlik pek şerefli bir meslektir. Fakat maatteessüf böyle garip düşünceler artistlik hakkında pek yanlış fikirler ve- riyor. imzalı bir resmi — Hollivutta şimdi güzellikten ziyade zekâ ve kendine mahsus şahsiyet sahibi oOolmak araniyor- muş diye işitti: — Evet, Katerin Hepburnun çalişci bu cereyana bü; yük yar- dım etmiştir. Bu artist güzel ol maktan ir kadındır. Fakat büyük istidadı ve zekâsı sayesinde dünya güzellerini geri bırakmış, Amerikada en büyük şöhreti yesin Dikkat ede- cek olursanız en fi şöhret ka- zanmış yıldızlar dek güzeller de- illerdir. Greta Gorbo, kocaman ağzı düzgün olmıyan endamı ve ince- likten uzak tavırlarile bir güzel kadın sayılamaz. Norma Shearere kafası, Dejenere vü- ile, Klodet Kolbert gösterişsiz yüzile, Silvia Sidney, An Harding, Mar- lene Dietrich güzel kadınlar sayı- lamazlar. Fakat e istidad- ları vardır. Haki lince, onlar en az base il olan- ardır. — Fransız kadınlarını mı, Ame- rikan kadınlarını mı güzel ve şık buluyorsunuz? ansız kadınlarını Ameri- kan kadınlarından daha şık ve zarif buldum. Fakat güzellik me- selesine gelince Amerikada Fran- sız kadınlarına çok üstün ler vardır. güzel- sız kadınları kalın kemikli olu- ısrar ediyor Ankara 10 (Hususi muhabirimiz- den) — Şehrimiz akıl doktorla- yol açtı. Doktorun kendisi de bu | vi etmek için kâfi gelemez. Başka husuta birçok mektuplar almıştır. | ilâçlar da lâzımdır. Alelâde bir Umumiyetle yazılanlara bakı- lırsa aşkın bir hastalık olduğu ve tedavi edilebileceği ciddi bir fi- kir olarak kabul edilmedi ve dok- bir şaka olarak sö; yoksa hakikatte kendisi- nin — buna inanmıyacağı ileri sürüld Halbuki ege a İzzeddin Şadan bütü; nlere men ortaya iliği ali ısrar et- mekte, re bir uzvi hastalık ol- duğu tedavi o edilebileceği hakkındaki kanaatini aynen mu hafaza etmektedir. Kendisini ikinci defa ziyarete gittiğim zaman beni gülerek ka şıladı. Bir müddet kendisine ge- len mektupları okuduktan sonra karşılıklı bir masaya geçtik, İşte doktorun yeni sözleri: tedavisi hakkında rağ- 7 mış gibi görünüyor. yet ciddi ve ilmi bir mesele kar- ısında bulunduğumuz kanaatin- eyim. Paristen İstanb gelinir. Pariste çıkan gazeteleri celeden bahsedilince şaşılıyor? Bunun sebebi memleketimizde tababeti ruhiyenin yirmi beş sene- den beri henüz teessüs ed miş olmasıdır. Tababeti ruhiye meseleleri üzerinde son cereyan- lar takip edilmiş olsaydı münev- verler ve hattâ doktorlar aşkın tedavisi hakkında söylediğim söz- lere hiç te şaşmıyacaklardı. Muharririn biri bana: «İzzed. din Şadan bu söylediklerine inan- maz, çünkü doktor olduğu kadar da bir ruhiyatçıdır.» diyor. Hal- buki ben söylediklerime tama- men inanmaktayım. «AKŞAM» a olan beyanatımdan bir kelime bile çıkarmam. Bu fikrimi taba- beti ruhiye ile yakından uğraş- miş Miaradeğe karşı bile müdafas etmeğe hazır A; ir Seal hastalığıdır vi tedavisi kabildir. hil ilâcı elbete ki bu hastalığı teda hastalığına tutulmuş birinin bağırsaklarını müshil ve kusturucu ilâçlarla te mizledikten sonra uzun müddet tecrid etmek, etrafla alâkasıni kesmek ve bundan sonra kuv vetli tagaddi rejimine başlamak lâzımdır. Bu husustaki tecrihele* rimi geçen sefer size söylemi mesele ile meşgul olan Fra isimli kitabında aşkın akkında müteaddid müşahade“ ler ve izahlar vardır. en de Fleurydah bazı nok* talarda ayrılmakla berabe: esa9 itibürile ayni fikirdeyim. Bugünkü telâkkiye göre zahürat arasında bir kül uzvi fark il ok ve ruhi yoktur. İnsan uzviyeti hastasıdır. OUzvi mi; tir. hildir. di ruhi tezahürat bir. Synergieden ibarettir. Bundan şüphe etmek tababeti ruhiyenin lugünkü terakkıyatını tekip ek memek olur. Bir hastalık uzvi tezahürat gös“ terdiği zaman aldanmamalıdır. Bu pek âlâ ruhi bir hastalık ola” bilir, erikanın en büyük akıl dol“ torlarından E. 5, Jellif kitabım da şöyle bir müşahededen geder: kendisine bir kadın Doktorlar an n beri devam edef baş ağrısı, nefes darlığı, kabız; derinin altında toplanmış su, ara” da sırada kendini kaybetme hak eri, (Devamı 11 inci sahifede) yorlar. Bu güzel olmağ; âni- dir. Amerikan kadınları, ince kemikli ufak elli, ayaklı, ufak ve mütenasip âzalı olurlar. Tenleri- nin beyazlığı parlaklığı da Fran- siz kadınlarına çok faiktır. — Fransız sinemasını nasıl bu- ir Fransız filimi görmedim. Fakat sari m Fransızlar si- nema; az para sarfediyorlar, filimleri pek zengin değil, — Sinema yapmak isteyen genç- lere ne ayi ediyorsunuz? m fikrim her memleket- te Dn konservatuvarı yapıl- ması merkezindedir. Bu suretle memlekette sinema yapmağa heveskâr gençler bu mektebe gi- rerler. Oradan büyük bir derece alabilirlerse sinema yıldızı olur- r, sinema yıldızları okullar- dan alınacak olursa bir takım istidadlı, istidadsız gençlerin sine a peşinde koşup sefil olmalar — İs | en > ğim memleketlerden biridir. Fa bu a ğ yük. iyilik etti. Birkaç Türk fili” mi görmüş olsaydım Türkiye hak kında daha vasi fikir edinmif olurdum. Bir gün memleketiniz89 | seyahat etmeğe muvaffak olursa duygularımı söylerim,