5 Temmuz 1935 AKŞAM Sahife > ——— Kar iş düzine ingiliz hikâyesi ; 5 Temmuz Cum bir hikâ İ Bir düzine ingili yes TACLARI ÇİĞNEYEN HÜEKÜMDAR m m meş ye 19,10 i iki (plâk), 19. az, türkçe sözlü yiz ir, 20,10 İki üç sene oluyor, — Bak, okuyunuz, dedi, ie E N Gi i Zi N gm ri. ia salan 2 Vi se pek çok sevdiğim EL Bunları okuyunca anladım ki, ji ar, 21,40 an Âlek on plâjıma gitmiştim. Otelde ye- | Ellis marifetlerini plâjlarda gös- : İSKENDER FAHREDDİN k Bi ve vE İİ bal, havalar or iğ salonuna girdiğim zaman, pek| termiş, Mevsim sonuna doğru bu- estra ile birli N Büyük yarının topluluğunu kurmağa çalışan Oktay yeni türelerle insanlara yeni yollar gösteriyordu. Bu yollardan bütün Asya ulusları elele vererek yürüyeceklerdi Acem pehlivanı, Oktayın baş ü resnın yasak olduğu birkaç kerre ilân edilmişti, Müslümanlardan birinin sık sik evine hayvan gölürüp boğaz- ladığını Oktaya haber lerdi. bu adami saraya ça» Zırttı. ya ne olduğunu anlattı ve müslüman, ğını inkâr etti. han da onu affetmi damcağız saraydan çıkar çık- üştü. . Gören olmadığı için tmişti, maz, bir k: Müslümanı takip etti. Müslüman o gece evine gidince karısının ya- nında bir koyun boğazlayıp yüz- an adamı seyret- miş ve iş başında emk bu adamı bugün affet- Dedi. Ka — Evinde be lm yanında bo- Zazlarken im ina Deyince, Okta; — Bir eve va ie Onu karısile evinin içinde açık saç bir halde görmeğe hakın yoktur!. Diyerek kapçağın başını vurdur- du ve krali tekrar salıverdi. a, esir er erle bir- ii Mika Moğolları hayretten hayrete düşürmüştü. Han, bir müslüman i isin, bir kapçağın başını vurdurdu! © Diye smd ilg İhtiyar Çut: a ber yun yerin, ona : > gelen, oğlum da olsa bovn: vurulacaktır. isti Büyük yarının topluluğunu kur- mağa çalışan Oktay, ye, le ini anlara yeni sline gösteri- “yordu. Bu yollardan yalnız Moğollar r değil, bütün As- - ve müslümanlai hi ya ulusları ellele vererek yürüye- - ceklerdi ekiz Kile yeni nizamlar ku- e Bera gol, kapçak, Tatar, Çinli birçok pehlivanlar vardı. m pehli- İri andaki Moğol valisi Çarmagona birkaç pehlivan gönderilmesini bildirmişti, Çarmagon, İrandan, Pile adlı raeşhur bir güreşçi maiyetinde © tuz kadi i önderdi. Güreşçiler Karakuruma gel leri zaman, Oktay bunları İliyöz birer gözden geçirdi ve Pilenin iri gövdesini, kalın yumruklarını gö- rünce e 3 senin kadar iri bir adam ei Dedi. Bu sırada Oktayın huzu- runda, kendisini ziyarete gelmiş va eee İlçiday vardı. iday, hanı 2 Rek işin de iler var | Ş a. böylelerini kuş gibi yerden ye- © vurur. Oktay: - — Öyleise bir tanesi gelsin de m ig Monad ile döğüşsün. o gün kendi güreşçisini getirmişti, ilk önce pe şöyle bir bas yaptılar. Okta; — Acem se yenilirse, ben sana beşyüz. haliş altın vere- ilçiday da: — Bizimkiler yenilirse, ben de sana beşyüz at veririmi, Dedi. Oktay hayretle İlçidayın yüzüne baktı: — Sözünde duracaksın. Kaybe- dersen, atları hemen isterim. İyi düşün!, tlçiday güldü: güreşçimden o kadar eminim ki. Bin ata bile baş tuta- m, / g Dedi. Güreş başladı. İlçidayın adami ile, Acem gü- reşçisi Pile meydana çıktılar. yirciler çok kalabalıktı, İlçidayın güreşçisini görenler: — Bu adam Pileyi çabuk yene- cek. Diyorlar di. öğüşü heyecanla seyre- ilçidiyin güreşçisi Di bir tu- tuşta yere ru, —. Ky Fakat, ai bir. şayışı ırtınalar! e boğuşarak dağları ve ülkeleri K demir bilekli er vardı. sonra a ki, La ra aykırı hareket eden Meğol, kap- , müslüman, Kim olu aki — cezasız kalmıyacaktı, i vee Cengizin oğlu pehlivan güreş- İerk severdi. ak Ma © Oktay o gün bir güreş seyrede cekti, | kularak: — Şimdi sıkı tutun!. ının sırtın yere getirdi ve dirseklerile onu öyle bir sıkiş sıktı ki, İlçidayın dev cüsseli pehli ivanı; — ölüyorum.. Pes, Diye bağletinıiğ van atanmadi Pile hasmını ye Bu sefer bs ğe sırası İlçi- daya gelmişti. Pilenin hasmı yerden bir türlü | sö > Di rdanda, li iyerek meydandan ayrıldı ve o ak akşam İlçidayın adamları beşyüz a dk si i — ie i| güreşçi hediyeler almtştı, ( 13-15 Plâk ve ik e er, Radyo orkenien, 19,15 Konser, 20. 20 Operet ve sesli film müziği ala ).20, 50 Reportağ, 21.15 Oda 21,45 Füdyo sali orlekmmi; 7145 Kani ca e va bancı dillerle duyumlar, 23,35 0,30 Kuartet konseri, 20, Ps “önel, a R Lik 22 e fonik orkestra x duyum- lan, 23,10 Pile 24 Sürer 24,05 Plâk. Paris, 21,3: selime havadisleri, 21, 45. «Cibouletter» üç perdelik ope ret - 23,30 ör raporlar 23,35 Dans müziği, 24 ” 20 Me ee 22 Şarkılar, 2 e müzi iziği, 2 Roma, 20,15 Plâk, 20,45 alim konseri, 20,45 Sözler, 21,15 Duyumlar, “ 0 A Fiore della vita» adlı müzikli Ke ya 20,15 Reportaj, 21,15 biharmeni İşman 22,35. Film müziği, 2 emmuz Cumartesi İstanbul, 18 20. ik bayan Aza- 3 E N 8 8 R bayan ün, türkçe, özlü eserler, 21,20 a - bolar. 21,40 Bayan Yakkanı i dillerle ee iş ser. Varşova, 20,50: meal 2,10 Le- harın, op senim alar (Türkü: lü), 22,30 Senfonik orkestra konseri, 23 Spor me , 25.30 Küçük radyo orkestrası Bir 20, 55 man. 21 Kanşık yayım, 21, Km eN ii ipini e opera 0,20 m orkestrası, 22 00 Şanar gi, 24 Roma, 20, is Plâk, 201 45 Orkestra Kan 20, 5 Sözler, 21,15 Duyumlar, un a 204 05 Plâk, 20,15 Reportaj, 21,15 Konser, 22,35 Film müziği, 23,30 Plâk. Süleymaniye tetbiyei bedeniye yurdu başkanlığından: 18/7/935 de yapılması e e deniz gezintisinin cuma tat ışığı göz önüne alınarak x1/A/933 EMİRİ günü akşamına bırakıldığı bildirilir. Posta ittihadına dahil olmayan €cnebi memleket E b aylığı İ 1000 3600, altı aylığı 1900, kuruştur. Adres tebdili Için yirmi beş kuruşluk pul göndermek: lâzımdır. irene #— Flimi e 631 kri 4,34 yn 5 216 434 1218 1618 2 Va, 19,44 2146 İdarehane: Bablâli civarı Acımusluk Sök. 13 No atı getirdiler.. Oktaya teslim etti- | İML. Gm saol hanın | isi olmuş, o gün birçok » (Arkası var) |) (Oktar. bu mea güresçi car göylerinden bir Bir gün bi geçiniyor gen iv ie nu bükerek: eye ye ve kat, aramızda bir yok. Kocam, nima sokulmuyor.. Arkadaş gbi Yaş yazıyım ruzl» dedi. Oktay i mediniz re Ben Martin Ellis'im im dunz?. b üni çekti. klar bir erkek ile iki adın. Şüphesiz ki, karısı ve kızi olacaktı. Anne diye tahmin ettiğim kadın mi zaman enza göre giyin- ının bana m Yal zarif endamını ve parlak saç im Yandan yüzünü gördüm. Tıpkı eski Yunan bir genç gibi gördüğüm halde olgun kadındı. Fakat zerafeti, en- amı büyük bir cazibe teşkil ede- bilirdi. Bu ailenin kim olabileci- m. Otelde gelenle- rin listesine Hehe Londranın en kibar ailelerinden Saint-Clair'ler olduklarını anladım. span Ertesi sabah, plâjdaki kanape- lerden birine oturmuştum, Bana yan gözle bana ince, durdu. Tekrar bana di: — Affedersiniz dedi. Bir kibri- tiniz var mı?. Kibrit verdim. Sigarasını yaktı, Yanıma onlan içini çekerek: — Bu Sema “yerden ziyade dedi. Burada pek tatlı blm peni da, evlenmiştim. — Yat, — Mesud bir izdivaçtı, Dokuz ay sürmüştü Bu lâkırdıyı pek garip buldum. Fakat hiç bii Biraz sonra, kalktım, yürüdüm. se Ertesi sabah, gene dinlenmek için bir kanapede otururken, Saint- ir ailesinin kızı zannettiğim kadına raş geldim. Hakikatte on- ların zeğenlr idi. Biraz kızara- şir verdi. Arkasın- — Rica ŞA, dedi, — — leyiniz. Beni tanımadınız mi — Hiç e rde hiç resmimi g; zamanda müteaddid ka- ie evlenen meşhur adam. Yüzümde gördüğü hayret ifa. desine hiç aldırmıyarak: — On bir kadın aldım, dedi. — Bir tanesi bile bol bol kâfi! diye cevap verdim. — Bu bir itiyad meselesidir, efendim. On bir kadın ile evle- nirseniz artık kadınların sizin için hiç bir gizli tarafları kalmaz O hald, dı birde dur- — Bunu soracağınızı tahmin e- diyordum. On bir çok münasebet- | Umumiyetle, tanıştıktan on » beş gün sonra ilânı eder- da derhal ev- See Sonra, kadının elinde ne ka alıp koc. iş Tam bir düzineyi e zaman iş iş, Evlenme kâğıdları e ir saklığı za man, kadınlardan biri farkına var» mış, zabıtaya haber vermiş. Artık çekinmeye yer kalma- mıştı, — Affedersiniz, dedim. Nasıl oluyor da bu kadınlar evlenmeye Tazı ve suni Hiç tahkikat yap- mıyorlar nanınız bana, bir kadın genç olsun il olsun, evlenmek- ten başka bir şey düşünmez. Er- kek çok güzel yahud çok zeki ok muş yahut olmamış, onlar için e- hemmiyeti yoktur. Kendilerine na- zik, hoş muamele ettim mi, yumuşuyorlardı, — Öyle amma, paralarını alı kam — Ne yapayım? Ben de yaşıya- cağım. Bu paraya mukabil ben de kendilerine saadet veriyordum. Mahzun geçen hayatlarma bir gü- neş aydınlığı sokuyordum, Onun için beni seviyorlardı. #*.# Bu arada SaintClair ailesile dostluğum ilerilemişti. Çok teklif. siz olmuştuk. Bir gün, ihtiyar be- ni odasına çağırttı. müteessir halde idi. — Başımıza gelen felâket için- de siz bize bir akıl öğrete! niz diye düşündüm, dedi. kaçtı! Şu mektubu ok Okudum: Sevgili amcacığım, bu zarfı açtığınız zaman ben uzaklarda o- ağım, Bu sabah, sevdiğim bir biliş Yeğeni uyunuz. kadar ila va bilseniz ri affedersei Birdenbire, iie şeyler aklıma geldi. Sabahley , Elise tütüncü tesadüf etmiş olduğumu hatır. m İhtiyara sordum: — Yeğeninizin hususi bir ser- veti olduğunu bana kain değil mi? — Evet, epice parası vardır. — O halde, mesele aşikâr. İhtiyar kadın endişe ile sordu: — Ya o adam kendisini almaz “irk cevap verim; — Müsterih olunuz. kkak ek iler Bunda Biç kusur et- mez, siz bir ri . Üç, beş, on.ne ise, Bu cevabı Deri ihtimalki be- Fakat on bir neden?. Tam düzü. | ni Silgın 2 inizdir. Ben olsaydım hiç e- | is€ içimdi — etmiyecektim, — k Ellis düzineyi doldur. ekim bir cüzdan çıkararak | du, muradına erdi diye düşünü- | | gazete fıkra. | yordum. z İ | ii arm bana zar sün Güzide