a —— —— © Tefrika No. TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Oktay, bir gece, sevgilisile kımız içiyordu. Ankin, yere dökülen kımızı Mr sayara tekrar ar içmekten çekindi., çi m kimi “öldürdü..? | birden bire ortadan zn herkesi telâşa düşür« mü aj meselerdi, bir eği ölüp i in sanacaklar: Üç gün baker. ve bir ak- — Tomar, Gaşatayın yanına kaçmış... beki. Ir, kt eda fena hal 'de hiddetlendi.. ren âli bir haber kk erer: — Ton siri hemen elini ayağını bağlayıp bir atın üslüne . vur.ve nöbetçilerle -buraya gön- 'der! Dedi. > haberi Çagataya ve ar.. hanın sarayında o günl ie ie şiddetli bir ik ri — vası esiyordu. (Turakina), oğlu otanı babası e kışkırta- — — Çinden gelen şu tütsek ner- de m. üzerine sevketmeğe ye- ç tiyordi Kotan bir gün kırdan gelirken, © eline bir demet ot almıştı. Turaki- na oğluna: — Bunlar nedir?. Diye sorunca, Kotan: pi Zehirli gi Kaynatıp su- yunu Mam De i | tuktu. | el Sözler, onu babasından ziya- l İ İ b Turakina hayretle oğlunun yü- İz züne baktı: R — Bunun suyunu ne yapacak- sın?. | — Ankine i era ve seni İs bu sonsuz üzüntülerden kurtara- cağım, anacığım! © Turakina akıllı bir kadındı. Oğ- lunun elindeki otları aldı.. rez bahçesinde duran bir koyun 5 zna attı. Koyun otları likine aatteri “sai can i eşkkiştlkan sonra & e “Tur. b ia RE bile «yes ölmesine insan yüreği dayana! e in babanın serdiği bir ie dının ölümüne nasıl dayanacak- Oktay o günlerde kendini içki- e fazlaca kaptırmıştı. O gece ha- vi yaylâda fazla durarak keskin» leşmiş Kımız getirmişle: anın Tam oturu- yordu. Önlerinde küçük bir ye- mek sofrası kurulmuştu Bu sırada, han, kapıda duran nöbetçilere: — Yaylâdan gelen Kımızı getir. sinler... Diye bağırdı. Biraz sonra, hanın cariyelerin- m biri elinde tuttuğu bir tepsi ekşimiş Kımızla doluydu. Han ek- i Kımızı tazesine tercih ederdi. Tası aldı.. bir yudum ni — İstediğim. gibi kesi Diye mırıldandı ve önüne ikon dü. Ankin de tası almak üzere eli- ni uzatmıştı.. bu sırada Kımız tasi Ankinin elinden yere düştü.. yer- deki ayı postları Kımızla bulan- Oktay: — Uğurdur.. bir daha Demişti. Cim. tepsiyi derik dışarıya çıktı ve biraz sonra tek- rar bir tas duk Kımızla içeriye girdi, Cariye Kımız tasını sofranın üs- tüne bırakıp gitmişti. Ankin neşe- sizdi.. rengi sapsarıydı. Oktay, Ankinin önünde duran tası al rak, sevgilisinin dudaklarına uzat- tı; — Haydi, iç şu Kımızi da, ne- şen be izde, dökülen şey bir daha iilmiz? Üğemikim; getirir. İsrar etmeyini: emem. Deyince, OE hiddetlendi: halde bunu da ben içe- im... Diyerek Kımiz tasini ağzına gö- ürdü. Ankinin içine doğmuş gibi, bir felâketin önüne geçmek istiyen bir hamle ile hanın koluna sarıldi: — Yalvarırım size.. onu içme- yiniz!. Oktay şaşaladı — Neden korkuyorsun? Benim A bana fenalık yapmaz- » Çünkü, ben onlara fenahiz. sn yı düşünmem.. Ankin, hanın iu sımsıki tu» | EE. e tuyordu: » teessir oldu: ma.. bana yapabilirler, — Seni üzgün gördükçe, ben g— yapılacak fenaliği, d. Id. | bana sen de bu kadının - “yaptıklarini Ankin israr edince, Oktay kapi» mein Turakinanin zih- - mini tırmalayan bu hâdise, onu ye- - yi 1 in bir belâdan kurtulacağım!, #.# in o gece Oktay kanin köy nunda yatacakti., akşam yemeği- "ni de hanın beyle birlikte yi- © yeceklerdi. nin dışında duran nöbetçilerdeni birini ieçriye çağırdı.. ve e tuttuğu Kımiz tasını nöbetçiye zatti: — ee eye bir yudumda içT.. i Kımizi bir yudumda li film çıkti.. başi dön- dü: de bu kadar lezzetli önünde birkağ adım Helaşli,. 6k .. sonra birden dizle- sesleri duymuştu. başini kapidan Her akşam bir hikâye Ali Sermed, gazetenin borsa cedvelini tetkike dalmıştı. Karısı nci yanına sokuldu, öğle yemeği- ne ne pişirilmesini istediğini sordu: Ali ul dalgın dalgın ce- vap ver — Seni ne istersen, Ayşeciğim. Sonra, yaptığı yanlışlıktan ki- zardı: — ALIM nerede bilmeni ki, dedi. Borsanın bu hali zihnimi perişan ediyor. Tahvilât öyle dü- şüyor ki.. İnci, lilere sir, hayretten açıl mış gözlerile kocasına bakıyordu. — Ayşe, diye kekeledi. Baza Ayse dedin! — İtiraf ederim, şaşırdım. İş- lerim bu kadar çok olmasaydı zihnim bu kadar yanlışlık yap- mazdı. İnci bir koltuğa oturd. — Çok üzüldüğünü biliyorum. Fakat bundan dolayı bana Ayşe demen icap etmez. Neden mese- lâ Fatma demedin de Ayşe de- din? Mi Sermed hiddetini zaptede- mi “ Bilir miyim ben? diye hay- kırdı. İncinin görüştüğü kadınlar için- Pir Biri Ayşe uri, öteki de isim Muhtarı: İsmaili severdi. Ne samimi bir genç kadındı. Onun için, iptida gidip onu buldu. Biraz lâkırdıdan sonra derdini döktü: — Bu sabah, betik bi şe demez mi? Öğle yemeğine ne istersin diye sormuştum ona; sen ne istersen Ayşeciğim diye cevap verdi. Buna ne dersin? Kocamın, beni aldattığına bir delil, değil — Katiyen! İnsanın dili kaya- bilir. Bununla bir şey sabit ol. arcık bir şey için kendini üzme, nu söylerken, İnciyi o kadar muhabbet ve samimiyetle öptü ki genç kadın içinden: — Kocam beni 2 aldat- miyor, hükmünü Ayşe Nuri ise em ae baş- ka türlü cevap verdi: — Size Ayşe dedi diye bu ka- ar rahatsız oluyorsunuz, ha! izi aldatma. sunuz, kabele ii için elinizde fir. sat mi yok? İnci, sonra Ayş6 İsmaile gitti, En çok ondan şüphe ediyordu. Her zaman onun halinde, bilhassa ko- uzattı.. nöbetçinin yere yıkıldığı nı e olmuş.. götürün, isti- rahat SE sabahleyin ayılır, Dedi. Fakat, nöbetçinin rengi birden kapkara mii. Arkadaş» lari onun göğsünü yoklıyarak, ya” pi — Ölmük... Diye mirıldatidılar, (Arkasi var) casına karşı, bir karabet bulun- du; mn farkındaydı. u sabah, Töczm bir dalgın- lık Pr içinde bana ne dese- beğenirsiniz? Bana İnci diyecek yerde Ayşe demez mi? Buna ne mâna verirsiniz? Ayşe İsmail cevap verecek yer- de, cereyan yapıyor diye, kalktı pencereyi kapadı. ci içinden, derhal: — Odur! di ye düşündü. Bozul- duğunu belli etmemek için bir ve- sile aradı. Cereyan yoktu ki pen- cereyi kapamağa lüzum olsun. Ayşe İsmail sakin bir tavırla ge- eN İncinin yanıma oturdu. e dediniz? Kocanız size e diye mi hitap etti? Bu bir şüphe uyandırabilirse de kati bir delil diye kabul olunamaz. Beni dinleyiniz, şekerim. İki şeyden biri: Kocanızı ya seviyorsunuz, ya sevmiyorsunuz. den başınıza bir dert açacaksi- nız? Sevmiyorsanız bu işle bey- hude neye meşgul olacaksınız? ase biraz uzamıştı. Fakat Ayşe İsmail ile lâkırdı çarçabuk bitti. İnci suçluyu bulduğunu zan- nediyordu. Ertesi günü, tekrar Ayşe İsma- ilin evine gitti: — Sizin, dedi, masihatinizi tus im. dım. Bir kâğıd parç İn ne pazılmış bir telefon pese buldum. Bu numara Ali Rüştü is- minde bir Ma een Lâle sokağında 1200 numara apartımandı A La iyor. ettim, karısının da adı Ayşe. ie şüpheye yer kaldı mı dersi- ir İsmail bu defa bir resim çerçevesini düzeltmek için biraz uğraştıktan sonra sord — Ne yapacaksınız, şimdi? — Siz olsanız benim yerimde, ne yapardınız? — Hiç. İşi böyle gerin ğe kalktığına hata gerçek aklıma Eri bahsi mı? ikin sarıldı. Ali Sermedi bul- aşkolsun sana! İyi ei im imişsin. karımı na yemin edip durdun. Evlendik- ten sonra, güya yalnız beni sev- mişsin. Halbuki Lâle sokağında bir sevgilin olduğunu şimdi ha- Umurumda değil ya! Fakat bundan sonra cüzdanına iyi dikkat et, Adiyü. il aklim telefonu ka- Ali De ertesi günü a Muhtarla her zamanki gibi bu- luşmağa giderken Ayşe Muhtar kendisine telefon etti, Ondan öy- le işitti ki şaşırdı kal- dı. Bir gün evvel de Ayşe İsmai- . sözleri kendisini böyle hayret üşürmüştü. o Ayşe Muhtar Peri söylenip duruyordu: edip te beni görmeğe kalkma, — Bu a nez ne den düşündük Ayşeci Ayşe Muhtar esi kapa- mişti. 3 Temmuz Çarşamba 22 Plâk neşriyatı Bükreş, 13- Sibicenno orkestrası, 5 Plâk ve duyumlar, 18 19,15 Konser, 20, onseri, 21,45 ei 23, il Yaban dillerde duyum- lar, 23,35 Kı 20,30 Koro tarafından tür- küler 20, 20,50 Mizah, 21,10 Plâk, 21,43 ik konseri, 40 3,05 Spor duyumla- üçük iye Ee r, 21 Piyano müzi- duyumlar 0,15 Plâk, 20,45 Örkestra ir. 20, 45 Spor, 21,15 Duyumlar, 3 0 ) Piyes 22, 30 Senfonik konser, 24 20,40 Kuartet konseri, 21,05 Müzikle, reportaj, 21,5! ları, 22,35 Türkül 23,25 Plâk, 24,15 Fransiz duyum! Budapeşte, 19,15 Çigan müziği, 21, 15 ai konser orkestrası, 23 Be- rend cazı, 24 Balalayka orkestrası, a Temmuz Perşmbi kestrası, O, 10 Konferans, 20,30 Stüdyo orkestrası, 21 dyo caz ve tango orkestraları, Avni, ir sözlü eserler, 21,30 Son haberler - Borsalar, 21,40 Bayan Halide, viyolonsel solo, 22 Plâk ml siye 5 Plâk ve duyumlar, 18 19 De yanlar 19.15 Plâk, 20,20 Balet müziği plâkları, 21 Plâk ile Ric- hard en rin «Tannhacuser> operası, cı dillerle duyumlar. va, 20.30 en ia 50 Aktünli- 2 valslar, 23,10 icüçüle a orkestrası, 21,30 Duyumlar, 21,45 dam Mi "gala kor onser - du; yumar < Sline 3 20 Koro ii 21 Mars m Raktai aksamı, 22,3 n müzi- ği, 23, 50 Plâk, Prag, 20,10 Plâk, 20,15 Duyumlar, 25 a 21 Popü iler şarkılar, 21, Radyo pi; kanşık yayım, 23, Ml Posta ittihadına dahli ol o memleketler: EveyiR 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. AR 3 — m 59 eş Öğle İİ K KS emi 1433 Va 24 4,34 1218 ii e İdarehane: Bablâli civarı Acımusluk Sok, 13 No. incinin kurnazlığı şimdilik baş- ka bir netice vermedi. Fakat, bir iki ay sonra, Ali Sermed Ayşe Nuri ile baş başa çay içerken, kendisini pek sevdiğine genç ka- dını inandırmak istediği sırada, A isordu: 1” — Hiç başka bir kadın sevdi- niz miydi? Ali Sermed e e garip ven ME 5 edi, Bir kadın sev- miştim, Ayşe Nuri o kadar katiyetle; — Bunu bende biliyordum! dedi ki Ali Sermedin şaşkın lığı büsbütün arttı, ikây€ci