lil işi ai AKŞAM e ”3 Temmuz 1935 ni Garib bir dava e e burnunun ucunu ısırmış! “Habeşli genc Araya ile Mısırlı Cemile arasındaki tatlı muaşakanın sonu i Araya Hail” Sel rn imparatorile akrabalığı ok . Kğ ismini lu iddia etmektedir. » Araya Habeş hâkimlerinden biri- © min oğludur. 24 yaşındadır. Hu uk ili için üç söne evvel Ce- Burnu ısırılan Cemile ea teklif etmiş ve demiştir ismindeki haftalık gazetenin mü- My 2 apeme mek da Arayaya karşı kendisinde sev- şeyi barırladım. id Elman ön Z evlenir, buradan ali gide- - : riz. Baban isterse buna razı ol- masın. Zaten tahsilim Yana na gider, orada mesud bir bayat tai bu nişana gas nala kalmayarak ” Cemi bu —— sözler m i delikanlı ile kati; > vie birmeider Süşimeliş, Faki > ini kati MR babasını bırakıp kaçmağı bir tür- ni edememiştir. kız delikanlıya sabır tavsiye etmiştir. iştir. Cemile bu yasağa rağmen Ara- ya ile görüşmekte devam etmiştir. İki genç bir müddet izlerini i. etmeden evre civarı Araya bundan çok mütehassis uş, büyük bir beyecan içinde eee ya yüzünden mişler ve biribirlerine sadık la ıştır. Bu arada, kim caklarına dair yeminler etmişler- bilir m ne gibi bir | hissin sevkile Ce- O dir. milenin burunun ucunu ısırmıştır. Alınan bütün 3 Canı acıyan Cemile bağırmış, et- © Mısırlı gazeteci, kızının Araya rafdan i kızı, burnun- | bileşip gezmekte devam ettiğini | dan kanlar akar bir halde bul . Bunun üzerine İsviç. | muşlardır. İ ükümetine baş Habeş- Cemilenin burnuna an li genci hududdan dışarı, Fransız | 'yapılmış, kız Cenevreye dönmüş- © toprağındaki Anemasseye çıkart. | tür. Babası eyi öğreni mağa muvaffak olmuşi derhal dava açmıştır. İşte şimdi Fakat bu ayrılık da iki gencin | görülecek olan dava budur. örüşmesine mâni Mütehassıs bir doktor Cemile- defa sevdalılar her gün mektup | nin burnunu düzeltmiş ve hiç bir telef . Maamafih Mısırlı gibi iki lığı dolayısile | gazeteci büyük zarar ve ziyan - arasıra görüşmeğe de başlamışlar- | istiyor. Arayayı Parisin vukatlarından Metr Jean çe te i 18 inci günü Li ve zevcesi avukat Jean- Laleve dağında bir gazinoda bir- | ne mü: edecekler- —leşmişlerdir. Araya kıza birlikte | dir. Ingiliz Başbakanı Baldvin Demirci ustasının oğlunun yatı M. Baldvin Üçüncü defa İngiltere win tıknazca boylu, kuv- Annesi cihetin- den meşhur edip Rudyar Kiplinge uzaktan akrabalığı vardır. Baldvin ilk defi duktan sonra çocukluk hayatı a- raştırılmış ve şu vaka çıkarılmıştır: Baldvin, iken mutfağa inmiş, bir sandalyenin ü- zerine çıkarak aşçı kadına; Bak! Başbakan olduğum za- an nasıl söz söyliyeceğ de mi miş ve bir söylevde bulunmuş. Baldviri 41 yaşına varıncaya kadar siyaset hayatından zevk al. al büyük bir hürmet ve takdir kazan- mıştır. 1916 senesinde Bonar Law kabinesinde nazır, 1921 senesinde Tecim bakanı, 1922 de hazine şan- solbesi ve 1923 de ilk defa başba- BN Erzincan Halkevinde bir biçki ve el işleri kursu açılmıştı. Kurs kağböt görmüş ve bu münasebetle bir sergi açılmıştır. Yuka- 1. e mde sergiden bir köşe ve kursa devam edenler görünüyorlar. kan olmuştur. Bugün Baldvin 69 yaşındadır. ?KŞAM İlân tarifesi Ankara caddesi, Kahraman zade han, Tel. 20094-20095 Tefrika No. 56 Zabitler lâkaydi ile gülüyorlar- dı. Esmer mülâzım alay eder gi- bi söyledi: — Yüzbaşım; den daha mı emin vaziyettesi- .. Allah göstermesin bir İngi- iz destüriyeri sizi bir yakalarsa Ira! — Biz de sie ozaman siz ça i düşün: Tam bu 2 İngiliz pen ie maranın arka tarafından görül dü. Ağır ağır yürüyerek Zabitle- re doğru geldi, Müthiş bir heye- Zabitler kızı gör- mülâzım, karanlık- lar inde nie ateş böcekleri gibi yanıp sönen kara gözlerini, kıza dikerek baktı, v Gayri ihtiyari ağzından şu söz- ler döküldü: — Ruhi kaptan bak!... can irk düler, Aman parlıyı ordu. İzzet ona doğru — Mis Beti; müsaade ederse- niz arkadaşlarımı size takdim ede- yim: Yüzbaşı Ruhi, mülâzım Tafdil!... MEZ; Kız tek bir kelime söylemi. ui, — Mis Beti arka geçmek ii » Onun için birkaç dakika daha burada ka- lacağız. Cevap vermiyor,.. Susuyor... güler yüz gösterin ar- ne e olur... Zavallılar büyük bir teselli olur derdli in- sanlara... susuyor... İnce parmak- arasında mütemadiyen ezi- len, kıvrılan mendilini ağır ağır ... Gözleri, zım, kızı ha hayran seyredi- 1... Yüzbaşı Ruhi çapkın bir denizcidir. kadar gönül av! Esmer mülâzıma gelince, o PE — genç!... Kız, bir güneş parças gibi sözlerini Or. izzete dönüyor: — Yüzbaşım bu İngiliz kızı bir harika!. “Mü. Ruhi ilave ediyor: e İzzet e bu kız in giliz torpidolarından daha tehli. keli!... İnsan onları görünce bek. ki kaçabilir... bunun eli- ne Allah kimseyi düşürmesin... Vallahi İİ zor kurtulur bun- dan!... Ben olsaydım böyle bir ; el ALLAHA ISMARLADIK! Yazan: ESAD MAHMUD KARAKURD da gülümseyiş yaratmağa çalışıyor... piya ve yavaş bir sesle: var, yerin güzel bir Kez d diyor... Fakat o kadar inad- irader, ierizniii edip bir çif iikardı ediyor mu? basını öldürmü, gibi sura- tımıza bir defa dönüp baktığı bi- le yok!... İnsan nezaketen Era bir defacık «nasılsınız» demi id! Gi bahaneler Bulmağa ei dan değil! Adam yerine koy- mazlar karşılarındakini de on- Tenzzül etmiyor konuş- mağa... Tabii değilmi ya!... İn- ve İrlanda birleşik der- letleri kralı, Hindistan impara- nin ordularına kumanda bir İngiliz generalının puryasile Yunan şilebi avına çıkan yüzü kömürlü, elleri yağlı bir zabitle konuşur mu? Susuyor... Acı acı söle Z Sonra içini çekerek diyor ki: — İzzet bey, dua etsin İngiliz- ceyi iyi kıvıramadığıma!... s altında şairane bir ders verirdim, verirdim amma neyleyim, üzü me, gözi bulaştıracağımdan kı içiyorlar... — İzzet bey beş, altı saat son- ra İneboludasınız!... — Kaç mil var dersiniz daha? — Otuz, kırk mil kadar... u halde şafakla beraber li- mana la eke il — Zannederim... Şimdi saat kaç? — Bire geliyor!... — O halde tamam... Sabahle- yin oradasınız!... Bu sırada gemicilerden biri uzaktan haykırıyor: — Yüzbaşım, sular bizi sahile sürüklüyor... Biraz sancağa ala- lam mı? — Hayır... Hareket ediyoruz şimdi... Zabitler ayağa kalkıyorlar. Yüzbaşı Ruhi izzete elini en yor... — Allaha ısmarladık yüzba şım!... Yolumuz açık olsun.. — “Sizin de yolunuz “ik ol sun yüzbaşı! O sırada askerce sert bir selâm veriyorlar. Sarışın bahriyeli ba- şını çevirip İngiliz kızına bakmı- yor bile... Yürüyor... lâzıme ilen o (Arkası ni ümanlanıyor... a