ay b rudan doğruya mezunuyum. Ertuğrul faciasından kurtulanlardan birinin başından geçenler Tefrikalarımı okuyan ve haki- katin meydana çıkması için alâ- ka gösteren denizciliğe mensup birkaç zat ğrul faciasında Üsküdarda oturduğunu bildikleri bahriye binbaşılığın- dan mütekaid bay Haydarın ad- resini nihayet öğrendiler ve bana göndermek lütfunda bulundular, amil de gidip: kendisi ile uzun, görüştüm, Bu zattan öliliğemiz izahat bize surette kurtulduğunu. anla- mış olduk Bay Haydarın kurtuluşuna dair beyanatı diğer kurtulanların de- nizle nasıl mücadele etmiş ok duklarını herkesin gözleri önü ne koyacaktır, Ben buraya bu es- ki bahriye Zabitinii ee yalnız tı ikmal ve ya tadil ie coz alacağım Sözü bay Yinllm — akıyo- ülhamid harp gemilerinden tuğrul) olmasını münasip gör- ütü. ; Bahriye ee çıktıktan olarak İn; beee. reye giden De Emin bey o Li Ki tahsilini de ikmal wp nazırı Bozcaadalı Ha- du. Bunun için k danlığına kendisi talip olmuş, yın pederi de bunu terviç et- işti. Komodor Mehmed rulum çürüklüğünü iddia: edince nazır Hasan itibasile rü. Âdil paşalar riyastlerindeki heyetlere ve kazancı başı Sıvaslr Osman paşaya muayene mea a Bu Sıvaslı Osman aşa idi. Tersaneye evvelâ ame- elik. çim iş, pek açık gözlü ok üteahhidliğe yea tamirat işlerini üstüne almış, nihayı kazancı başı anını tı, kikaten mükemmel, levazımı bol- du. Fakat teknesile makineleri: — Biz gi: izi... Diye âdeta feryad ederlerdi! Ben bahriye mektebinin 1305 1305 lilerden Er. tuğrula alınan 4 kişi haricinde ol- mak üzere Osman Emin bey fo- toğraf memuru sıfatile ve doğ- gemi müretteba- tından üzere beni de iste- di. Komodor Mehmed paşa da ii yin n kumandanı ile (ve dahil olmak üzere bütün mürette- batı 610 kişiden mürekkepti. (Bay Haydar bu rakkamın kati olduğunu inançlıyor.) Osman paşanın Mikadoya gö- türdüğü hediyeler arasında at yoktu. Nefis tütünler, musanna Hereke halıları, murassa çubuk takımları, yim sandık birçok kıymetli eşya vi İstanbul Bükü harehet et- 'ophane hizasına ka- yip Kızkulesinden Mar- maraya mn. sırada Köprü üstü ve ayburnu görülecek şeydi! Halk | Saim iğne atılsa yere düşmiyecek derecede yığıl- mışti. Sandallar iki taraftan ge- miyi teşyi ediyor, sahilden ehli yolcularını a gidip Mutantan bir çıkış olmuştu ru! Gemilerde altta omurga düz olur; havuzlarda kızaklarda ge- milerin omurgası düz olduğuna göre tertip edil Ertuğrulun ise omurgası eski liğinden başı, kıçı. sar! , kavis haline gelmişti. Süveyşte havuza girerken gemiye güvenilemedi- ği için iptida (ağırlık vermesin- ler) diye toplar sahile çıkarıl mıştı, di havuza girip kızağın erine alınarak su da çekilince geminin basmasından (eksen “— kırıldı. Bu hal görülünci vuza tekrar su verdiler; gemi- yi dışarıya çektiler; geminin al- tının biçimini aldılar; kızakları 2 biçime göre hazırladılar; son- | tekrar havuza s0- Kırılan dümende kurt yenikleri vardı. Dümeni yapmak için İstanbul- dan mahsusan üç memur gönde- rildi. yşte zabitler iki fırka oldu- Süw lar: Bir! kısmı yola devam etmek is-| temiyordu; hattâ amin bazı- ları kaçmağı düşünüyordu. İçimizde hapsedilen olmaaı, Yal vam etmek istemiyenlerin muha- faza altında İstanbula gönderil- mesine irade tebliğ edildi. Bunun sonucu me olacağı malüm oldu- ğundan muhalifler zaruri e 1 büktüler. Ben de bunlar ai da idim. Bu yüzden Süveyşten itivaren geminin bir kısım mürel da hoşnutsuzlük sürüp gitti; her fırsatta takaza eksik olmadı. Fa- in ie bundan ibaret! bayda geminin grandi di- » reği e memnun edebilmek için her da- vete ancak bir zabit gönderi- yordu. Ta > ten Hind mi görmek Bombaya siyasal Bir perşembe günü İngiliz po- lisinin atına rağmen ger miyi ziyaret he ağa mikdari (1800) i bulmuş Ertesi cuma iü bize: — Artık kalkıp gidin! için İngilizler sonra varmak üzere bizi daiina takip etti Kolamnda deni hadise oldu: rp limanı mı yok- Mi mı sayıldığı biliamiyordu. Sorulup anlaşılmak İcin eliz Üğeza bali vr Gl la selâmlanmaz.) Bu yüzden kalenin selâmlan- ması geçikti. Bu hareket İngiliz gazeteleri için dedi, kodu zemini oldu. harp gemesinin cephanesi bile yok! ediler. Kolombonun harp li- manı mea e şehir etile sur piri cephane — tam olduğunu göster: Şair Ali Ruhi bey pek şen bir gençti. Kolomboda iken bir ak- anındaki konyak şişesi dü- şerek kırılmış, konyak yere ya- yılmıştı da şısında ağız şa- pırdatarak şiirler söylemişti! Singapurda gemide mühim de- nebilecek Bu limanda muvafık hava bek- lemek üzere dört buçuk ay kal dık! e Osman bey bura- da liva Seiğkr evci kendisini Er. tuğrul ile Japonyaya gitmeğe ter- gip etmeğe ve itirazlarda devam etmesinin önüne geçmek için ol- malı idi! Osman paşa ile beraber kaptanlar ve Ömer beyler de binbaşılığa ei ettiler. (Devamı var) çin yi uşluk pul göndermek lâzımdır. Rebiülevvel 25 — rağmen 53 S İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatar E 625 845 432 835 12 203 Va 210 430 1217 1618 1945 71,48 İdarehane: Babığli civarı Acımusluk Sok, 13 No, sanı, ta içinden | likle kımıldayan özi bir taf- d buru; mis Beti!... -0, birdenbi. kkınız var Aşk üyünülmei EYER ee w Li Gi e Sahife 10 AKŞAM 27 Haziran 1935 . Tefrika No. 50 ABLÂLİNİN İCYÜZÜ | / ALLAHA ISMARLADIKI! SARAY ve BABIİLİNİN İÇY ISMARLAD Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM © — Terehme, iktibas hakkı mahfuzdur — (| Tefrika No. 509 Yasan ESAD» ARSHMUD “KAR, son sağa Bala şad eriyor, bu esmer renkli İşte da aşk gelir, böyle yürür miş Beti — Yü za aşı ne güzel konuşu- yorsi Gi. Bu işte büyük tecrü- b müş bir insana beuzi- — Tecrüb Ne — See fıtri bir islik imiz var öyleyse — ie istidadla değil Pa elir... Müstebid bir hükümdar. Bam pe ii vip yas par... Ferman dinlemez bir kuv- ettir ? şanlı olduğunuzu unutmuş gibi rr ran da — Her nişanlı muhakkak nişan- lısını rai mecburiyetinde mi- dir? — Bizim memlekette âdet bu- dur. a a evlenmez!... — Yalan sölüyorsunuz!... Ev- lenmek biraz da tali meselesi... Sevdi nm her Sizi birdir... Gene susuyor şiiri! büznü ei .. Güneş batmak üzere gi başlıyor... sırtlarından karışık sesler geli- yor... Koyun sesleri, çan sesleri, köpek sesleri. Dakikalar geçiyor böyle... Mar- ti, zaklarda yavaş yavaş Ka- an birine doğ- ru ni ğe ilerliyor. Beti! Bir çay edi içer misiniz? Cevap eğ Başını bile döndürmüy — Size sö ölüyorum mis Beti!,.. Gene cevap yok!... Yüzbaşı dü- meni bırakıp ecanla ona doğ- irüyor... Bakıyor ki gözle- rinin yumup bebek gibi birden- .. Rüz- dağılan bahar çiçek- Be- in- em güzel- ir. Derin derin nefes Egea ipek bir blüzun Güneş, son ışıklarını eli or esmer naklarına!.. » Güneşi yan larını parçalıyacak gibi vurduğu- nu hissediyor... Fırtına, bora, Kasırga gibi esen, parçalıyan; de- bi vuran, çar- abit uyandıracağından korka, rak nefes bile almaktan çekini- or. Ağır ağır sırtındaki ceke- tini lağiei Ceketi kızın diz- lerinin üzerine örtüyor... Elleri- le yana doğru düşen başını doğ- sarak geri geri geliyor ve dümeni eline alıyor... Böylece dakikalar, saatler geçip gidiyor... ai İstanbuldayız şimdi... Ayni ak- şam... Saatdoküz... Babisli he- Ba- Pencerelerinden sızan; riya tek gözlü bir büyücü karı nin karanlıkları içine bağdaş kur» otu yecan içinde. Eski, köhne biğli!... ruyor! iliye nazı- rının odasinda... Lâmbanın zi- sı gölgesini duvarlara vuruyor... Korkunç gölgeler dolaşıyor ba- danasız, warlarda!.. Telefon çalıyor... Heyecaı ol telefonun yanına koşuyor... Elleri titriyor telâştan!... Makineyi alı- yor.. — Alo kim: — Ben polis müdürü! ... — Peki, ne oldu, son bina Söylesenize efendim.. Çabuk?... Ne susuyorsunuz?... Kadın kendine geldi mi endimiz, nihayet bir kaç kelime söyleyebildi? — Ne dedi?... — Kardeşi yüzbaşı İzzet beyin kızı bir kotra ile Karadenize doğru İm söyledi. — Ne diyorsu — liselim; a efendim? — Niçin kaçırıyormuş? — Galiba Anadoluda bir yere çıkaracak? — Neden? — Orası henüz meçhul paşa hazretleri!... —Başka bir şey söylemedi mi? — Hayır!.. — Söyletsenize! 5 letmiyorsunuz? — Konuşamıyor efendim... An- ağzından (bunları alabik Niçin söy- dik!.., — Şimdi ne olacak? — İngilizleri derhal vaziyetten haberdar ettik... Kızın İnebolu- ya'çıkarılması ihtimalinin kuvvetli olduğunu ve ona göre tedbir ettiler. 4 İngiliz torpidosu, kotrayı mak üzere Karadenize hareket ediyor. (Devamı var)