“Ben içimdeki Şeytanları TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU | İSKENDER FAHREDDİN çıkarıp atamıyorum. Ya o.. ya ben.. artık, Ankini gebertmenin yolunu buldum. Sen zahmet etme..,, Ihtiyar vezir, Ankini kurtarıyor.. Oktay, günler geçtikçe iyileşi- yordu. AAnkin, milis yerine getirmek fikrinden vaz geçmemişti. Güzel prenses, bir sabah, Ok. Ben ölmezsem, o tekrar hastala- nacak... Ona yazıktı.. Ben zaten ölmüş bir kadınım. Yurdum, lem, saltanatım, her şeyim kay- boldu.. AAnkin sözünü tamamlıyamadı.. Genc kadının omuzuna doku- nan bir el göründü. in korkarak başımı çevir- » Siz misiniz?.. — Çutsay!.. i- ye bağırdı. İhtiyar vezir de birdenbire nere- — Bu adamlar kimi bekliyor, Çutsay?. ihtiyar vezir, prensesin kolunu sımsıkı tutuyordu. — Seni bekliyorlar!... Dedi, Ve arkasından şu sözleri ilâve elti: — Oktay hanın seni ne kadar sevdiğini bilmiyor musun?. Ken- dine kıyarsan, onun ne kadar çok üzüleceğini düşünmedin mi?. am birden ime e Ame : kadın, saat, 70 Sahife nı Baylar diyorlar ki... (Baş tarafı 5 inci enhifede) Evlerinde, masaların üzerinde cild cild lügatlar dururdu. ingi- iizceden türkçeye, türkçeden ingi- lizceye, fransızcadan türkçeye, türkçeden fransızcaya, alman: dan türkçeye, türkçeden alman- caya bir sürü lügat. Hemen her masanın üzerinde — Ankin o sabah kayaların üs | bunlerdan biri dururdu. Bütün tünden kendini yere atsaydı, ne | bu lügatları görenl: iyi olacak — Ne dil meraklısı insanlar!.. Diye söylenen Akay, günler | diyordu. geçtikçe ken. ordu. Ben de bay Nahidle karısı ba- e iyileştiği gündenberi o- | Yan Ayşeyi böyle biliyordum. ö ir lügat, her köşede kalın bir cild. — ei lale ölmeli.. Ya ben.. e Nahid, ne de Ayşe Diyerek, Kaçarı her gün biraz bilmiyo:lerdı.. Almanca daha kışkırtıyor ve güzel prense- hiç bilmiyorlar. Fransızca çat sin peşine saldırıyordul Dağların kızına belli etmeden, iç yüzünü anladığı günden- beri, prenses Ankine karşı aykırı harekette bulunmuyordu. Kaçar, prensese fenalık yapa- dı. Fenalı besi miyordu, Anlini -kimseye sezdir. meden- öldürmüş olsa bile, bu ö- Tümden kendisi bir şey kazanmış olmuyacaktı, Oktay, prensesi çok seviyordu. Bu yüzden Akayı ihmal etmişti. Başlı onu rar Akayla meşgul olmağ yacak, belki de -prenses da yanıma alacaktı, Kaçar bunu düşünerek, Anki- Akay: — Şu budala kadını hâlâ ge bertmedin... Yazık sanal, Akayın sözlerine ehemmiyet ver. mak istedi: — Dek & — Sözümde durmazsam, be. | Deyip geçiyordu. di BE öklerin bü. | © Bu işi Ak tün felâketi başıma yağacak. Be- sıkmıştı. Bir gün general Kaçarla hanı #svereemiz, beni yolundan alıkoymayınız!. Tanrı beni bekli- yor... Çutsay: — Sen çok inadcı bir kıza ben- günlerden beri senin peşini kova: e çok yorma! Canına acı., İn- arasından sıçradıları, Genc kadını kucakl: r ve dağdan düzlüğe indirdiler. AAnkin: — Felâket.. Felâket.. Diye bağırıyordu. Konuşurken: — Ben Ankini gebertemenin yolunu buldum, Artık, sen zahmet etme! Dedi, Ankinin ölümü generalin Diyerek, Akayı bu fikrinden vaz geçirmek istedi. Dağların kı- 71, kıskançlığın ne olduğunu anla- mağa başlamıştı, — İçimdeki şeytanları çıkarıp pat, Bu evin her tarafında, yatak o- dasında, yemek salonunda, misa- resinde bile bir tanesi bulunan öğrenemiyordum. Bir kerre aça- cak olduk. Kıpkırmızı dudakları arasındaki uzun sarı ağızlığından bir nefes ânalı mânalı ko- küçük fakat en ciddi kii bi le delirtecek kadar nefis kahka- halar attı. İlâve etti: — O lügatlerın rolü pek büyük- tü Değil mi Nahid. Nahid canı sıkılmış gibi önüne baktız — Evet, öyle, Ne kadar israr etti isek fayda vermedi. Dünyada söylemediler... Bazı günler Nahide | raslıyor. dum. Büyük bir can sıkıntısı değil böyl ali gece Vi lm e kerim, yavrum.. Neden kli mışım... Çiy yemedim ki, karnım ağırsın. — Keşki bütün kabahatin çiy yemekten ibaret olsaydı... Dün- yada olmaz.. «Lügat»a bakmadan şuradan şuracığa adım atamaz- sın?.. — Bak.. Bak kuzum. Bayan Aşe kıpkırmızı manikür- uzandı, Sahifeleri açmadan evvel kocasına: — Bak. Dikkat et, im hiremiüikerin ünyada gidemez sin anladın mı?. Ben balkonda, onlar kendi ev- yorlardı. Hele Nal de hem büyük bir merak hem de Bayan Ayşe güzel ellerinin ara- Ve açtığı sahifenin en baş tarafında. Bu sarışın da mü ne mânasız şey - Şimdi benim sokağa çık- var mı?.. — Dur.. Bir daha açıyorum.. Gene açtı.. Bu sefer açtığı sa- hifenin baş tarafındaki kelimeyi — Kadin... Ne kadın ha.. Sa- Tışın kadın... Dur. iyorsun ya.. Lügat nasıl bütün foyı meydana çıkarıyor. Bir daha açıyorum... Bak. Bak.. «Rendevü» kelimesi çıktın. na tanzim iş sem bunun sırrı yaşama tarzımiz- 7 dadir, Refikamın tamaı ve benim de tamamile işime bağ- lanabilmemizdedir. i Evlilikte tamamile mesud ok mk işin bundan başka yol yak gi — Kadınların kendilerine raz- İ la itina etmelerine, üstlerine baş- larına fazla meşgul olmalarına ne dersiniz?. j — Bence kadın kendisine maüm- Benim kati prensiplerimden biz. ri de budur... Çapaçul kendisine bakmıyan bir kadın evine dört el ile sarılamaz. de eğlence için sen vakit ayırmağa muvaffak. olur musü- günü ailemle, emin çolu- Zumla birlikte geçirmekten son derece zevk duyarım. Ve bu pren- ve ma bar yetim, yorgunluğum küçük çocu © de görünüyord. Sebebini soruyor | Bir daha açayım... Saat. Bir dum: daha açıyorum. 10. İşte bak.. | tesi günü mektep tatil olduğu — Ah bu-lügatlar... diyordu. | Tam beş kere açtı ka- laka si ideri hiz hepsi bu kadar. «Ah bu lü: |. &, 10, randevü, Kelimel, bi dı k İri çıkt mini nasıl buluyorsunuz?. ———Ç( Diğ ee çim ei iğ dare gile Bi ve: il sadık e karın bulunsun da | rum. Ben onlar gibi yetişmedim. Bu cild cild lügatların sırrı â Biriz lü öğrenememiştim. Nihayet güzel bayan Ayşenin oturduğu apartımanın tam pitişi- ğine taşındık. Aramızda bir de geniş balkon vardı. Bu balkonda olduğum zaman- lar komşumun apartmanının içi- akşamı... Hava yeni Ea Balkondaki geniş iskemleye yan geldim. Dişarıyı, yeni başlı- yan geceyi seyrediyordum. Birdenbire komşumun da elektrik yandı. Nabi dı Ba; A; bi gece yarıları saat 10 larda oksi- barlarında buluş... Bir de bana bu gece arkadaşlarla büyük bir top- lantı yapacağız diye yalan Alçak, yalancı... Nahid — Canım neler söylüyorsun... Biraz sözlerine dikkat etsene... Sokağa çıkmak isterim.. Lüga- ta bakarsın.. Karşına ne kelime çıkarsa ona göre, ortaya garip ga- rip mânalar çıkarır hüküm verir- sin.. İNiâilâh artık canım. — Bak.. Bak.. Bir de kabahat. atamıyorum! dedi, He beni . Ben | kırmızı ları içi Alı, sen.. Sen yok musun?.. ie bı ğı bi & ne ikindi |, fakat bi d yada bi a lin mü zincirli ve ağzı | sinirli idi... Giyinen kocasına â | mam... Kapıdan dışarıya gz kapalı gezeceğim?, deta kizgin kızgın bakıyordu. Epi | ni Rina Selisaikn kid. (Arkası var) | sigara tiryakisi olan güzel kom. | ların randevüsüne gideceksin di- Çutsay, elini prensesin ağzına götürdü — Bütün felâketler bizim bayi mıza gelsin.. Ziyanı yok. H ne tahammül ederiz. Sen yaşa!.. Oktay han senin yaşamanı isti yor! Yeni, Yeni kitaplar AŞK FIRTINASI: “Ya o kadın ölmeli ya ben..!,, aldığı gündenberi ihtiyar vezire diş biliyordu. Mili Roman Mı Tahsin Fiyeti: 50 kuraş Yeni çıktı daki ağızlığı tablanm kenarına iliştirdi: — Sen sokağa gitmek istiyor sun amma,. Bakalım «lügat» ne diyecek?.. dedi... Nahid canı sıkılmış gi — Tuhaf kadınsın Ayşe.. dedi. Lügat kimbilir ne kadar münase- betsiz şeyler yumurtlıyacak.. Bayan Ayşe kırmızı pijami nın önü açılarak ayağa kalkti — Demek korkun var.. gatotan korkun var... Tevekkelli ye ben evde yapayalnız kalamam... Dünyada... Nahid hidetinden birer lügatları alıp: birer ye yere MEYE m Ee onu e Onlar bizden çok iyi yetişiyorlar. dizi la vaktini almak hem doğru ola mazdı, hem de salonda bekleyen pek fazla kıyamazdım. C.H. 1908 de Ecnebi, Sermayedarlığına Karşı ilk Kalkınmalar Türkiyede işci tarihine bir bakış,” 908. grevleri nasıl başladı, nasıl bastırıldı. Emperyalizm ve sendika hareketleri. Yazan: Hüseyin Avni Fiyeti 20 Sari Telefon kapandı. hiddet içinde idi: — Bir kadın.. Seni mutlaka se — Canım ne bileyim künciğiii — Hemen lügata bakacağım.. Lügatı kaptı. Açtı. Karşısına. çıkan ilk kelimeyi okudu: e Meimenil.., Metresi ha... Met. giydirdi. Ay- 'Nahidin .. Fakat siz ğe beşledi ha. Al sana. Lüzati 2 gün bugün ben de bu di a cild lügatların ne işe yaradığını anladım... (Bir yıldız)