I İ A EET a i il vi > R No. 27 bilecekti?. - hepsini ikmal — Kaç TACLARI ÇİĞNEYEN HÜEÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Büyük Moğol ordusunu durduran tepedeki kalede sekiz Kinliden başka asker yoktu. Imperatorun gözdesi de bu kaleye Se Güzel Kin prensesi ele geçince. Kinli generallerden biri Okta- yin yanına sokularak: — İmparatorun gözdesi (An- Kin)in bu küçük kaleye pi umuyorum, dedi, bize tıklarına bakılırsa, oradaki İde golları m Sm wi General Kaç ie indiler gös a) çıkmazlar!. diye Lima tes peden ze bir ok Kaçarın omu- ği ve penleri şi eçidi gi EMER “kabil değildi. Oktay (Anı Kin)i kalede bul- ak umgusile geriye döndü., ka- Şi İeyi arka yoldan çevirerek elde etmek kolay olacaktı. General (Şe-Ten-Şe) : — Ben oraya çıkan yolu biliyo- Diyerek orduyu yol üstünden geriye çektirdi.. yanına bir kaç yüz asker alarak tepeye tırman- DM iki dağ arasından yürüyen Mo- l ordusunun bu yeşil tepe üs- tünde gördüğü küçük kalede aca- ba kaç kişi vardı?. Sayısız uçurumlardan ve yüc dağlardan Piri karak yara yara, Kar. klar bad ünenmeden yorulmadan, bıkm. yürü; Oktayın ordusu, ii küçile eğen eteğinde, ufak bir ok yağmuruna göğüs germiyecek kadar zayıf ve korkak değildi. Oktay, (An-Kin)i elde etmek nn orduyu geri çevirmekte tereddüd etmedi. General (Şe-Ten-Şe) mir yok dan tepeye çıktığı zaman, dağlar- da erkan ii bir. fırtına orkt arların açık ağ- ük avuç Moğol akıncısıni yutacakmış gibi, kendine çekiyor- kayaları yalayan “e renses ( başka bir kimse air tim kim Kaleyi saran üç yüz kişilik bir kuyvet, şimdi sekiz Kinli ile çar. 'pışıyordu. e EA en e sam askeri bulunduğ. hükmetmişt Moğollar yağmurunun hafif- lediğini görünce, üst üste binerek kale duvarının tepesine çıkmışlar» Kaleden atılan oklar birden ke- pe Anlaşılıyordu ki, e oku Imamıştı, Moğollar bida sonra kalenin içine girmiş» lerdi. “Şe-Ten-Şe) ele geçirdiği Kin- lilere zen bu: Buradaki Moğol muhafızlari ne oldu? r gece baskıni yaparak, mpi kestiniz?, — Kırk iki kişi — Siz kaç kişi idiniz? — Beş yüzden fazla.. — Onlar nerede?. » — Bizi a bıraktılar,. ei Sere EE aiillerini iz ” Şe TemŞe) sekiz Kinliyi bir- den vurararak, başlarını tepeden aşağıya, yolun üstüne fırlattı. , (Am Kin) kalenin burçlarından e ie okla vurmağa hazır- lanmı Ge (Şe-Ten-Şe) onu uzak- ördü.. ve sezdirmeden sini e Yürü erek arkasından dolan- ayının kirişi- ni boşalttı ve bileklerinden sım si- adı: kı yi — Korkma.. seni almağa gel- ik ik, Prenses An-Kin titremeğe baş- lamı ani — nereye götüreceksiniz?. Benim Üüşini da ötekiler gibi, te- peden aşağıya mı fırlatacaksi- nız?. General inandırıcı bir tavurla üldü: — Hayır.. seni Oktay hana gö- türeceğiz. Bu kadar güzel bir çi- çeği e bir insan eli kı- yabilir m Omu ri üstünde Kin kaya- larından çok daha sert ve sağlam bir baş taşıyan Oktay, gönlünü, yüzünü görmediği bir kıza kap- tirmaktan korkuyordu, < geen prensesi görünce, kendi ll ğol hanı bu güzel bn ime irgilecektir!. Diyordu. Eğer Kinli general bu kadına gençliğinde raslasaydı, belki de onu Oktaydan önce seve- cekti. (An-Kin) generalin konuşma- sından Kinli pri anlayınca, ikkatle yüzüne b n imparator lil sunun Sabilleri>leğ değil misin? Başın- ie ala Sk taşımağa utan- GeTen$e) güldü: or öldü ve ben Mo- ğel yüklerini hizmetine geç- tim, ape Oktay kanın zabitiyim. in) birden ayağa kalkti ve: — Artık yeryüzünde topraktan başka sığınacak yer kalmi eni urçların ara- sından ii içeriye sök n i . ve yarı belki de bir hükümdar karısı ola- sınl, Dedi.. prensesi zorla ku- cakladı.. kendi iye bindirdi.. kaleye muhafızlar i mandığı da ipl yavaş yavaş inmeğe başladı. (Arkasi var) umu bilmeli: AKŞAM GAZETESİNİN JKÜÇÜK İLÂNLARI i Her akşam bir hikâye Delikanlı kendisine selâm ver- Kürklü manto j bazı şeyler sormak istiyordu. ri kimseye soğuk bir nezaket göstermek istedikleri zaman göz“ lerine akat şüphe yok ki deli- kanlının gözlerinin içinde bir alev iü, Bu, onun LL teskin etmişti. Feri Elini ; — Bon Dulikanl eğilerek elini hürmet- — Hani di. Evet, pi tel i mü” yordu. Onun halindeki bu tees- ür genç kadını bütün bütün yu- Şimdi içinde meraktan başka bir his yoktu. Kendisine rasgele tesadüf ettiği zaman böy- le müteheyyiç olursa demek sa: hiden seviyordu? Seviyorsa... İş- te genç kadın buna akıl erdire- miyordu. Biribirlerini iki sene evvel ta- nımışlardı. O zaman duldu. De- likanlı da bekârdı. Tanışır ta- nışmaz, genç kadın o ateşli çeh- reyi, © a saçları, kıvılcımlar saçan göz! uzun ve mütena- sip aI gk emi pek se Onunda kendisinden çok ez dığı zannına düşmüştü, Filhaki- ka, delikanlı nasıl olup ta ona sık sık tesadüf etmek imkânını bu- lacağını bilemiyor gibi yordu. Bir takım sualler soruyor, kendisinin hislerini, düşünce lerini anlamağa pek ehemmiyet veri- yordu. İptida «ben» diyordu, sora «siz» demeğe başladı. Niha- yet lâkırdılar «siz ve ben» olma- ğa başladı. O zaman, genç kedin, yakında bunların «biz» şekline gi- receğini ümid etmişti. Delikanlı endisine: «Pek hoşüma gidiyor- sunuz» demiyordu. Fakat bu an- laşılıyordu. «Benden hoşlanıyor musunuz?» diye sormuyordu. Fakat her halile hoşuna gitmek için çırpınıp durduğu belliydi, Bir gün, beraber sinemaya gitmek için pek ısrar etmişti. görünü- saat geçirsem ne disinden uzaklaşmağa başlamış- ık tamamen değişmiş bir Ki gibiydi. Ufak tefek bir so- gukluk değil, buz gibi bir şey olmuştu. Sonra, birdenbire, uzak- laşıverdi. Şimdi tekrar reg Halinde de helecai 88ü vardı. Bu nasıl olurdu? Delikanlı teessüf dolu — hissedilen bir sesle 7 ie mi e bana? Hiç. Yaşi- yorum Ep Fakat pek tatli bir ha- yat değil, hayet — Ya siz nasılsınız? diye sor- — Ben mi? Ben evlendim. — Delikanlı başını eğdi, genç ka- genç kadin, merakini teskin için a tereddüd etti ve > di. Genç kadın da sadece bir baş — Gariptir, dedi. Ben bir ara- iş Metalada hatunda Bi. “İlik Sel 1 Zi düş- kışında kadınların tesadüf ettikle- tüm. — Ben de bu ümidde idim. —o grenli yp — Neden Delikanlıda. vardı. i li bir hal Yüzünün çizgileri tama- men kısılmış, gerilmiş gibiydi. eden mi? Bunu size söy- lesem ARI alime bana. Gülünç görünecek, Bunu anlamak için bir erkek olmalı. Hemde benim başımdan geçen şeyleri ge- çirmiş bir erkek. Size anlatayım © ştım. Hatırlıyorum, bir gün im sürü size birlikte lie git meyi rica ettim. — Unutmadım, hatırımda, akşam çok güzeldiniz. Be zamankinden şık giyinmiştiniz. yakışmıştı. Üzerinizd ürk manto go Sinemada yan- yana ol ik. Ne kadar bah- tiyardım! Baraz! «Si- zi seviyorum!» kelimeleri tutuşu- rdu. Hoşunuza gidecek bir şey bulup söylemek istiyordum. kanız ne kadar güzel . Mantonuz da pek z2a- kii garip şey, nedir bu manto Filim başlamak üzereydi. Ay- dınlıklar söndü. bana karan- > köstebeklerle harp bütün silâblarla; Tüfekle, oyalanma, ellerim- . Gece uyurken on- Yaralanmış, ve a kalmıştım. Sü- rüklen: Köstebekler geldiler. e. Niçin bilir misiniz? Beni yemek için! Bütün gece onlarla uğraştım. İçlerinde öyle büyükle- ri vardı ki... Ne güzel kürk olur- lardı. te o gece sinemada yaninız- bsi e müthiş Sakkalar geçir- HASAN TIRAŞ BIÇAĞI Dünyanın en mükemmel Tıraş bıçağıdır ydi kadar icad e Di tıraş bıçakları arasında kemmel. ve en fevkalâde “idüğü tahakkuk etmiştir. Piyasada mev- cüd tıraş bıçaklarını (o şaşırtmıştır. İasan' traş biçağının 1-2-3-4 nu- maralı gayet keskin ve hassas -ta- rafları vardır ki her bir tarafile lâakal on defa tıraş olmak kabil- de ipne yi e e ir eğ ii ye “ende Ez defa iraş yapılmak mümk dün- yeni bi ll vE danmayınız. Taklidlerinden nınız. Fiati: | ve 5 kuruştur. 10 ededi 45 kuru: Hasan pi Ankara, İstanbul, Beyoğlu. Radyo 11 li Salı al 0 Alın Di ikisi (Plâk), 19, 3.30. Bal a erken zi ii e erler, (o 20,10 b Seyi ii e estra e Te gisi le Yin Na din, 21,30 Son haberler, Bor 40 Siret ve ve şları, çeşi lir kom ö lâk neşriyatı. , 13,05 Jan Marko m 14.35 Konser, 18 peşte, dyo piyesi; s0! vi miro az 22,50 Şa: Mi 1 e .estrası, elerad, 2 ne al yayım, Plâk, 2; ie Berin ele Sn kils, lale FN R Si trauss'un operası, la: da ai , 21,10 V 20,30 O. Şarkili solist konseri, 22 Senfonik kon- ser, 23 Dans korosu, 23,30 Spor, 23,40 rak eyi ral! Hamburg, 21.15 Ariadne Auf Naxos» operası, 22,45 Çift piyana müziği, 23, 25 poz 2340 Müzikli , 24 Gece on: 21, 15 <Ariadne Auf ı R. Straussun operası, 23, 30 Gi ei 2 Forge Çarşamb 0 Jimnastik. DE A e Tarla, Sa, 50 Fransızca ders, 20 05 in serlerden», 21,43 Enesco piyano konseri, 22 Radyo orkestrası, 23,05 Konser, 23,15 Alrğını ca 5 Konser. Budapeşte, 21, 10 Filharmonik takım tarafından konse, Hm en» 23,40 igan musikisi, caristan üzerine iaeilisce yirleri ae 21 Hafif havalar, 21,50 Plâk, 22 Radyo piyesi, 22,30 Şarkılar ve e Kapiler konser, 23,20 Radyo o im saadet hülyasile o kadar iken size sürünmemek için yerimde Hüzülüyordum. O ka ar da güzeldiniz ki... Bana doğ- ru eğiliyordunuz. Köstebek mMün- tonuz üzerime dokunduk. a Srs berbad ol nra; en laa A imi mlaie köstebekleri de hatirlan Sizin vücudunuz hayalimde gözü- me vE köstebek tüyleri ile örtü- lü gibi görünüyordu. İşte bunun — sizden kaçtım. Genç eme acı bir tebessümle Ve sallad Ben Pe sizi seviyordum, dedi. işin en garibi ve müthisi, o ak- şam sizin hoşunuza gitmek için güzelleşmek isteyişimdir. Arkam- daki manto benim değildi. Dost- larımdan birinden almıştım, yal- nız o akşam içini Hikâyeci