30 Mayıs 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

30 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hife 10 e A AKŞAM SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI iRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika Mo. 493 Müsahip Nedim ağanın asılması, Yaver ağanın merakı Etrafında «Asdikasının ette kalma! da; müsaadeden başın olamıy: ğ üstü öı ir tehdid anlatmağa muvaffak ol Ir. Padişah şeyhülişlâmıfi kısas fet- vasının icrasına iradesini verdi. un sürmedi. Nedim ağa eylülün yirmi ikisinde Yıldız hapishane- sinden Beşiktaş karakoluna sev: kolundu. Orada idam gömleği- ni giydi; bu gömlek sicimlerle sarıldı; göğsüne yaftası takıldı. danda kalabalık yoktu. irkaç hiristiyan ile on, on kadar o müslümân köşedeki kahvede hasır iskemlelerde otu- padişahlarının asabiyet rafını muhafaza ediyordu. Meydan yirmi kadar tenvir edilmişti, Bir tavuk kafesi yanında ölüm ikmiş du- eri, rak darağacına çıkarıldı. İdam hükmü bu le icra olun: Cesed gece yarısına kadar asılı aldı. O vakite kadar kahve boşal madı! ka saraydaki tavaşiler arasında birçok tebeddülleri taç etti. Darüssüade ağası Şerafeddin ağa © azlolundu. — müsahip Tahsin, müsahiplerde, Hüsa- indirildi; hepsi Medine- ye efyedildi Katlin vukua geldiği daire ha- demesi de birer tarafa ibad olundular. Mehmed Yaver ağa kızlar ağa- sı oldu. Menşürü Nedim ağanın idamından iki gün evvel sarayda mutad merasim ile okundu. Siz kadın mısınız? üsahip Nedim vakasında az- ledilen Şerafeddin ağa saray ha- rem ağaları arasında dirayetile maruf idi; i arasında ganç lerden sayılırdı. Yerine gi Mehmed Yaver ağa da sahibi addelirse de sultat muddan kalma yaşlılardandı. Harem ağ ın en eskisi ola- na tahsis edilen (baş kaplan ağa- lik) makamından kıdemi itiba- rile kızlar ağalığına getirilmişti, Yaver ağa (sultan Mahmud efendimiz) diye başlıyarak geç- mişe aid hikâyeler anlatmaktan zevk alırdı. i (Sultan Mahmud efendimiz so- kaklarda dolaşırdı. Ozamanlar herkes kapılarını açık bırakırdı; amma hırsızdan eser görülmez- di. Hırsızlık mı? Kimin haddine! hırsızlar pencereden, damdan aşı- yorlar!) Diye eski günleri medheder, rdu. Zaten sakin bir adam olan ve Abdülhamidin mizacını öğren mg) bulunan Yaver ağa etliye, mak istemezdi; ha- riçle mi e bulunmazdı. Onun en büyük merakı mücev- herat toplamaktı. Selâmlık resimlerinde sağ eli- nin küçük parmağında bulun- durduğu pirlanta iyice görülsün, parlasın diye bu Vr di- ğerlerinden ayrı ve ileri oğ- ru rak, ii bir Bilali dayanarak yürür. Mile e ağa gibi da lüzi o fazla hürmet ve alli eğik orlardı. Yaver ağa nihayet bu halden bıktı. Bir gün pmu birer girmek üzere kapısı önün- de bekleşenlerin beydağ birden içeri çağırdı: en kızlar ağasiyım. Sa- rayda iliş kadınlara karışı iz hn mısınız ki bura- ya Dia Herkes işinin başına gitsin! Beni rahat bıra- ı kın! Yolunda bir ihtar ile zairleri dağıttı. Yaver ağa azametliydi. rayada bahçede elinde Sa, bir uzun atardı; uzun ile eden bir direk gibi yürürdü. Sarayda kızlar ağasına ağızlar- da (başağa) denirdi. Başağanın bu bali sarayda, bilhassa mabe- yin arasında için ,için epi mesai celbederdi, azametini tehzilen kâ- inle bir zat: > ağa destine almış ta siyah bir basi rü iz bir hiciv ri Si yazmi Ru ğu büyük salonun ki ei da çoğ açık dururdu. Yanına gelecek harem ağaları içeriye girmek için bu ka- in m istizan maka- Die ağlar Oda yük. sek se: — Gi Müsaadesini verirdi. Ağalar girince hiç birisi oturamaz, başağa hazretlerinin karşısında el bağ- yarak ayakta dururlardı, Bir cuma günü selâmlık esna- sında birdenbire dehşetli bir yağmur başlamıştı; padisah ta, maiyeti de iyiden iyiye islanmış- lardı! Abdülhamidin sakalından yağmur gibi damlalar akıyordu. Alay bozulmadı; merasim de- vam etti. Sarayda yağmurun şiddetinden her taraf akmıştı, Veliahd Reşad efendinin daire- sinde de dam aktığı için kire- mitlerin aktarılması lâzim gele- ceğini baş ağası Şerafeddin ağa kızlar ağası Yavar ağaya bik dirdi. Yaver ağa veliahde aid bir i ta an mutlaka tuzsuz sözler işidecekti. Fakat ne çare! Yaver ağa mabe- istedi, — Oku, bakalım! Ne yazmış! İş amma i ev velce okutmuş, mealini anlamıştı, Can sıkıntısile emri verdikten sonra: — Sanki ne olmuş? Efendimi- zin kendi dairesi de aktı, Bu d iş mi? Böyle yağmur mü olur? Bu Şerafeddin ağa da genç çocuk! Sözlerini tekrarlayıp durdu! Niharek ariza yazıldı; iradesi de çıktı! er ağanın genç çocuk dedi- ği Şerafeddin ağa altmışını geç- miş, yüzü artık iyice buruşmuş biri idi! Ancak onun kendi yaşıydı! için ölçü (Devamı var) 85 eril tefrikada Namık pa- eee Bale bii amcası Hire kabri) halli sesi öğretmenlerinden bay sm e bir mektupt; Abba: inin üvey kardeşi rin im Ebil caki genc Abbas) ol- duğunu yaza: kaydi düzeltiyor, Bay Şerife ekil öder im. | Radyo 30 ii Perşembe İstanbul, a ders. 18,3 Muhtelif ai Ng 30 “Haberler. 19, in İstanbul k haber. bora 213 30 R ka m tango orkestrası, kestrası, 23.15 Plâk, 23,25 Caz ou: tras. 31 Mayıs Cuma eme 12.30 Muhtelif Samime 8 musikisi Plâk, 19,20 Çocuk saati- hili Mesud ekg ri 50 Haber- 20 eman solo, 20,30 Hav kitat rim ve siman. 71 ın Babil no refakati; 21 20 Son eler 2. 30 Radyo > ve bayan Birsı ve tango o ni, Budapeşte, 550 m. 20,40 P'âk, 22 Opera orkestrası, 23,15 Ha Varşova, m. 20,35 Plak, 20, 50 Sözler, 21,15 Varşova Filharmonisi tarafından konser, 23,45 Doktor sözle- İz 05, Pink. m, 20,15 Plâk, 20,30 Ha- Gk yiz zı "Radyo piyesi, 23,13 Plâk, Tefrika No. 22 30 Mayis ALLAHA ISMARLADIK! Yazan: Başını çevirdi. ine bahriye- linin yüzüne ilâkis gene mi onu kız» farkında- askerin birdenbi- re çileden çıkarılması için ne söylenmesi lâzım ise hiç birisini ihmal etmedim. Daha doğrusu pek şımarık bir kız gibi RE ettim gene değil mi yüz! i beni Kime ima — Şaka söylüyorum, gülelim di- yel. Çiçekli küçük bir yolun üze- rinden deniz kenarına doğru yü- rümeğe başladılar. İngiliz kızi ağ cennet gibi bir yer bu İstanbul!... Ne eşsiz bir vatanınız var İzzet bey!... — Mis Beti!,.. İstanbulu ha- kikaten çok mu sevdiniz? — Ne RA dan, köşkün bahçe kapıları ta- rafından genç bir hizmetçi kızı koşa koşa geldi. Seniye hanımın kulağına yak- laşarak vr ki: —$i telefon etti beyefen- di. Ötemebil göndermişler. Sa- raydan istiyorlarmış beş dakika için sizi... Galiba sultan efendi PORLA ... — Kız, matmazelin burada ol- duğunu söylemedin mi beye?... — Söylemez olur muyum ha- zl dakika ii Otomobille hemen Seniye, ğe Bilek müstahakı- ni w tesadüf bu!.. Sultan dendi bulamadı, bulama- dıda tam bu zamanı mı inti- mamış küçük bir mektep kizı gibi önüne bakarak kesik cümlelerle mis Betiye dedi ki: — Affınızı rica ederim, On beş dakika için beni saraydan is- temişler!... e Otomobil iddi bir mesele!.. imiş! Çok ci Sultan efendilerden birisi ei Bana eyer eminim. Ne yapalım âni bir iş!... az kızı biran durakladı. Genç bir düşman zabitile tek ba- şına bir yabancı evde başbaşa kalmağı belki doğru bulmuyordu. Gözleri tuhaf, tuhaf parladı. Korkuyor muydu acaba?.. İçin- ESAD MAHMUD KARAKURD de İngiliz düşmanlığını sönmei / ir aşk il tan bu geii | Türkle, bir Tür inde yalnız k acaba tehlike of maz miydı Kendisi için? f teker sezmek kabildi. — Şey, dedi. Geç kalırsani$ eğer... — Hayır hayır!... Yarım sasi bile sürmez. Hemen gider gelir rim.. — Sizi otomobilimle Dolms ahçeye kadar götürüp birakabi İirim diye düşünüyordum da... Katiyen olmaz, darılırın” Bakın ne güzel hava!.. Siz sahi İe inip çıkıncaya kadar gelir rim. Hem yalnız da değilsini! kil... İzzet burada halde ne anlatsın da bakın ne kadar şunuza gidecektir. Özle değil Bİ 1 eminim le di lışırım matmazeli tabii!.. güneşi: ku büküldü. Bir an düşündükt©* sonra: — Peki misis Seniye... Kard€ şinizle sizi bahçede bekleriz. Hemen İzzete döndü: — Amma, gene ban çatmak yok ha! dedi, Sizden kor” kuyorum, doğrusu, o ateşli ve heyecanlısnız ki!... Âdett bana, silâhı elinde bir düşman n© gibi bakıyorsunuz karşi” an!.. — Estağfurullah mis Betil.” Beni utandırıyorsunuz hep!... | ız birdenbire, eski bir dost gibi bahriyelinin koluna girive”” Ği, — Bariş umı bır8” yor, teslim oluyorum aman — ziyen sesler... yin li yuvarlanan çakıl taşlarının k!” rak ıla, şakırtıları... — O halde şimdilik Allaha 1 marladık mis Beti!.. Yarım s8“ yalar, leylâklar, mene Daha bin bir çiçek ve bin bir ye İ ku... “4 (Devamı .

Bu sayıdan diğer sayfalar: