Sahife 6 AKŞAM Dilenciler neler r anlatıyorlar? “Niçin her gün dilenecekmişim, canım isterse bacaklarımı uzatır, yatarım!,, “Ne olur köprü üzerinde bizi bıraksalar, orada bir köşeye e igni MU Her nedense dilencilerin hayat nür, Gi para getiren bir meslek halinde yaşar. Dün düş! le biyatilai arasında tım. Doktorlar arasında sAN yap. © tım. Şehir meclisi üyeleri arasın- da anket yaptım. Me gir As her meslek sahi; LE rile Şu dilencilerin e ez w kendi ağızlarından dinlemek sev- dasına düştüm. Cebime 10-15 ku- ruş bozukluk para koyarak soka- ga fırladım. Daha kapıdan çıkalı beş daki- ük nan bir cingene kızı üçük bir çanak gibi yuvarlacık açtığı si- yah pis avucunu 1 cakmış gibi- ta bu na getirerek «genclik, bağışların, iş, rast» gibi kelimeleri mırıl mı- rıl mınldanıyardu. Gönlünü hoş ettikten sonra sordum: — Doğru söyle.. günde kaç kuruş kazanıyorsun?. e beş lirayı kıvıranlar varmı: Karagözlerini yuvarlak yuvar- Tak açtı — Beş lira mı?.. Beş kaime mi?.| Ne sima E ara kazanırsın?, Yeryüzü po! politikası $ için söz söy- leyecek bir politikacı gibi bir da- kika düşündü — Bir ekmek parası işte.. — Bir kilo ekmek sekiz kuruş... Sana günde sekiz kuruş mu veri- yorlar. Âdeta müstantik gibi sormama kızdı: — Şimdi bize la. veren ne- rede ki?.. «Dilenciyim!» dedin mi herkesin gözü oldi Geçen v de bir adam geldi bana sor- du — Kaç senedir dilenirsin?., de- — Yedi senedir.. dedim, portımanın var?,, De- B e g 5 Ğ 5 5 n p w 5 N s g ei 3 — p z 5 v lenciler aportıman Şantriyarlar miş. İnsanın bir kere ismi derin na canı çıksın daha iyi... Bu yüz- den artık kimse de para vermez oldu. Hoş ortalık da dar ya.. an bir mağazanın önün- de otururdum. Geçen gün mağa- zanın sahibi dışarı çıktı da bir 10 liralık kaime uzattı; nu boz demez mi?.. İlâ- eki.. dileneceğine çalışsa- na.. — Hah işte birde bu... önüne gelen bunu söyler durur... Çalış, çalış amma iş nerede?.. Dilenci olmıyanlara bile iş yok, dilencile- re kimiş ve Amma ki. ündüm. Şimdiye çe yap- © rir ki... Birkaç dilenci tipi me anlatırsın?.. Önüne > «Güçlü eriğin ii gibi kızsın. çalışsana..» diy. ir gün ik Va bir adamca- gız: «Gel de sana iş vereyim.» dedi. Gittim. Aman Allah sen düşmanıma verme... Evin tahta- sı sende, çamaşırı lde; bulaşık sende, süpürge iL üstelik s0- kağa bı rakmazlar, yok, tozma yok.. a.. iki günde ni ha- fakanlar boğdu.. ben selbes ge- zip ie gisi bir kere.. artık ç m diye kendimi esir vo ım ya... Üç gün son- ra: — Aman verin benim torbami,. ben vaz geçtim. Gene dilenece- ğim... dedim. b kadını: Zaten siz adam olmazsiniz .. demiz mi?.. A kadıncağız se- ni vü gyo be çar- şıya, pazara bır ayım, bü- tün işleri üzerine Söülileteğiin de bak... Genc dilencinin çenesi açıl- mıştı, Bir Mn çaçaronluğile durup dinlenmeden Me ME — a çıktım.. bir gün ne öyle bir orta yaşlı adam: «Gel kızım.. böyle dileneceğine sana var... emiş.. dilenir misin?.. Hiç tai yapmaz DE İstirahat gü- — Niği her gün dilenecekmi- şim... Param oldu mu dilenmem.. param olduğu günler canım iste- yince dilenirim, canım istemezse dilenmem. Evde bacaklarımı uz tıp yatarım, — Obh..ne âlâ... Bizim meslek- ten rahat., nerede oturuyorsun ki.. — > Elmadağındar Z Ev kiran var mı?. — Babam tenekeden bir ku- lübecik yapmış... İşte başımızi salı bir Te. geçinip gidi- sit Yalan söyliyeyim.. baktım içimde hafif bir gıbta Ti ei sud olmasın ki?. GB, apartmanın, el- masların olmasını m mi idin?. diye sorsam, dünya as — Astemem her rim der, der.. * den 100 para daha kopar- dı. İlerledim. Ona para verdiğimi gören bir ihtiyar arkamdan ayrıl- maz oldu. Onu da memnun ettik... Bunun da katiyen apartımanı yokmuş ve bütün lr, de belediye me- murları... — Ah. r, biraksalar.. bi- raksa Nes ise Allahın fuka- rasına ei olurlar ki... Ne olur köprü üzerinde bizi bıraksalar.. ne olur sanki?.. B de bir kaç kuruş kazansak. — Köprü üstü iyi yer mi?. — Aman ne diyorsun.. ri msi Yazan: Mustafa Ragıb Bu hâdisede ecnebi parmağının âmil olduğunu ileriye sürdü. amid de zaten bundan kuşkulanmış, tıpkı Şemsi paşa gi: bi leyi düşünmeğe başlamış- LE, tesiri altında ka- lan Şemsi paşa, bütün siyasi me- e e” gözlüğile e alı ymalamı mr ters bind rdi! Padişah, — paşanın bu mü- racaatını yerinde buldu ve Sırp la ye istemiyordu. o kadar en küçük bir nere a bizzat kendisi git- mekte tereddüd etmediği halde undan sonra çok mecbur olma- dıkça Metroviçeden ayrılmak fik- rinde değildi. akat Şemsi nü henüz Metro- yiçeye dönme içeye gider gitmez irbeyie Başkâtibi Tahsin paşadan bir telgraf aldı, Bu şifreli telgraf gayet kısa ve ühim- di: Sadece Elbasan o mutasarrıfı ile Peklin kaymak: yhindi ki yatıştırmak üzere Elbasana git- mesi irade ediliyordu. Artık Şem- si paşa, padişahin bu kati yem önünde iz kalamazdı. men yola o dakikaya kadar kendisince öakşiai belli olmıyan Elbasan celeyin gizlice kasabadan kaçma- ğa mecbur olduğunu, Peklin kay- makamının da âsiler tarafından sile Peklin kaymakamı aleyhinde yapılan bu kaba ve çirkin mua- mele, doğrudan doğruya manevi şahsiyetini tahkir etmek. ten ibaretti!, Abdülhamid, Şemsi paşaya e- mir ii evvel Elbasana Ta şoz makamını Taşoz ia makamı bu bir Arnavudluk tesisi fikrile tertip edildiğini mabeyine bildirdi. Mu- tasarrıftan bu raporu alan padi- Arna- sası olan Şemsi paşayı gönderme- ği muvafık gördü. Şimali Arna- vudlukta Sırp, Karadağ -hattâ bir bakıma- Avusturya hududlarının bekçisi olan Şemsi paşa, kendi bir iğ oturdun mu?.. ei r dilenci köprü üzerinde- li âdeta Beyoğlunda İs- di iii; kirası pek yük- sek bir dükkânı anlatır gibi balı- sediyordu... Biri e sözü ağ- zında kaldı. Yağlı bir müşteri gör- müştü. UCUNU a ei ona doğru ilerledi.. Hikmet Feridun MEŞRUTİYETTEN Manastırda patlıyan tabanca akran, 28 Mayıs 1935, a ÖNCE Sıra No; 92 mıntakası dışında bulunan bir 9“ re gönderiliyordu.. Bu, Ahdülhs” midin Şemsi paşaya ne kadar gü vendiğini gösterecek çok kuvvet li bir misaldi. Seniçeden Elbasan kasabası? kara yolu ile ancak yedi gün gik geçirmişti. Şimdi bu İl üzerine ref < bu yolculuk çıkmığ tı, eç tebe- süratle gitmek Şemsi paşaya dere kenarındâ istiyordu. tı üstünden inmemesi, onu rmuş, yıpratmıştı. Kaçanik ile Elbasan arasındaki yol da ge? böyle beygirle yapılmasında 78 ruret olan seyahatlerdendi. Bı paşa bu seyahatini, arasıra di lenmek, uzun molal vermekle de geçiremezdi. Pedi; Elban sahasın? Şem: paşam! padişaha yi beslediği pon ve itaat bağlılığına mugayir olu” du!. Bu düşünce ile yola çıkan Şer” si paşa, ihtiyarlığına, hastalığın? bakmadan, mümkün olduğu k# dar kısa yollardan ve durmada” ği zaman birdenbire hastaland” artık at üstünde durmak, kabil olamıyordu. paşa, at üstünde wücU” yol 'ücudünü” dana ? lard ipti ve çlükle u, a gi # er, Şemsi pâ' ş als sürmemekle berab: nın sağ tarafına felç geldiği ai şılmıştı. Debre yakınlarında iken Şer Li vi verdiği vazifeyi yapmak üze vaktinde isyan sahasına ye (Dev: Tl Bir güzeline — Dünkü tefrik kan oluyordu, ehalişi, Cenubi ten - ayı çini idle rini Cümlesi «beslemiyordu> ein hayet bulacaktı. Düzeltiri