19 Nisan 19 Nisan 1935 AKŞAM Sahife 9 KE kas No. 185 ir Her akşam | Mı i p BA İÖ bir hikâye uazzez İ H A S A N Yazan: |BA İskender Fahreddin Ss | Prens Şarl, telâşla falcıya giderken, karşısına genç bir kadın çıkmış ve prense: “Kurtuluş yolu, vatanı müdafaa etmekdir!,, demişti. Nis kalesine ikinci hücum başlarken.. O gece limanda dinlenen de- Dü sabahı güneşle beraber ikinci bir eği başlad Fransız amirâlı, Barber rosun tertib ii bir harp hattı içinde, surların sağ ve sol cephelerini tut- mu; aşlıyan hücum diğer onan- savuran gemi- ciler iç kaleyi iyice sıkıştırmağa başlamışlardı. anuna dükası şehir içinde ne Yapacağını şaş ırmış bir Ohalde mütemadiyen kale müdafilerinin mii okşıyarak: eslim olmamak için dayan- mek ap e siperden sipere, bur dan isek koşuyordu. Siri için- de muntazam bir teşkilât yoktu. Halk Türklerin top ve ok yağmu- Fu altında sinm iş ve müdafaanın faydasız olacağına inanmıştı. erkes şehir kapılarının açıl masını istiyordu. Türkler o gün akşama kadar Nis İİ İş ır fazla gülle sa- , Şehir içine düşen Bü yıkılmadık ev, çök- medik çatı kalmamıştı İm Şarl, e bir yıl ez size büyük musibet- ler getirecek!» en bir falcının Er iri , hususi kâ- tibi ile birlikte ka evine ko- $uyordu, * Prens Şarlin sokakta (telâşla koştuğ ğunu gören genc ve ateşli bir. Kadin, prense nereye gittiğini sormu; © Prens Şarl: — Falcıya gidiyorum, falcıya.. bu zamma geçen yıl keşfeden , benim yarın ne olacağımı da « len bilir!. , Diye cevab verdi. Genc kadın, prensin çıldırdığı- Da İmei. Ağzını kulakla- “e ei açarak, yüksek sesi sem rının iyi olmasını istiyor- z, hemet ve silâha rağ kaledeki müldailerin başı- eçiniz!. Bir kaç asır sonra Niste na- mina öğ dikilen bu genc ns Şarli zorla yolundan çevi iki sonra, bütün kadınla- Tı başına topladı ve: — Kocalarınızı, babalarınızı kaleye gönderiniz!.. Onlara va- tanın tehlikeye düştüğünü, kale - Düşmana karşı müdafaasız e hareketsiz bir halde durmakla memlekete ihanet ettiğini anlıyan kadınlar kocalarının ve onlar: nın kollarından tutar «— Bizi elinizle limak tes- lim etmek mi istiyorsunuz?» Diye bağrışmağa başlamışlar. 1. Kadınlardan utanan eli silâh tu- Hiç bir milletin deniz tarihin- de bir kalenin böyle geceli gündüzlü top ateşi ile bu derece tazyik ve tehdid edildiği görül- Sea başında Barbaros bulunmasaydı, belki de bu kadar çok korkmuya- a 8 ei hakkında öte en beri iz ma, lere çok daha kr menkıbeler Nis halkının de büyüdükce, hiç kimse örme dışarıya çıkmak cesaretini ei remiyordu. ütün kaklar bomboştu. kağa çıkamıyordu. Dışarda bir a- yak sesi duyulsa: -Acaba o mu?- diyerek, küçük çocuklar gibi, başlarını yorgan içine sokup sızi- orlardı. kları, cin ve peri Bu korku yasi ne vakte ka- dar devam edi Şimdi de bu | iri ürkek hal- kın başında eli sopalı bir kadın türemişti!. Zavallı Nisliler ne yapacakla- rını, nereye kaçacaklarını, kime derd anlatacaklarını bilmiyorlar- u Sopalı kadın da pek mânasız şeyler — söylemiyordu. (o Evlere saklanan erkekler yavaş yavaş ve başlarını çıkara- lak vermeğe başlamışla; «— Düşman kapımızı sari ken, siz bir işe yaramıyan mah lüklar gibi evde mi a Bu sözleri işi ilen de erkek- ler bri bakışarak: n hiç de 34 değil. Bütün sürekli doğru. Haydi silâhımızı alıp kaleye koşalım!. ae ve harekete gelerek, günlerden beri kapandıkları lerinden sokağa fırlıyorlardı. O gece, ateş kesildikten sonra, herkesin çılgın dediği bu vatan- sever kadın sabaha kadar sokak sokak iyi ve evlerinde sak- lanan erkekleri, böylece, vatan ve ev- insanlık duygularını tahrik ede- rek kaleye göndermeğe muvaf- fak ol ik O artık mi undu, kağın bir köşesine in ve bitkin bir baldı e yıkılıverm — Rİ ww ari si başına gönderdim. Yarın kal mizin izel Beden bin lerce ok fazla atılacak ve Türk- ler bu karşılayacak- Lai Onların topları kuvetli, gemi- ri çok. Ziyanı y iz vazife- u. (Zaten hai ç kak 0. sözü ne kadar doğru- mi düm izel mizi yapalım da, hb varsınlai meni ie al Naimden bir mektub almıştım. «Gelip ez şimdi giri karşımda oturu- ordu, Yüzüne bakınca niçin gel- diği) alk bn, Bana ba: geçen bir vakayı anlatacak, derd dökece > seni göreceğim» diyordu. şından üçük yaşta annesini kaybet- miş, Mun tekrar evlenmiş, büyü ana elinde bedbaht bir ömür sür- saadet kendisine Dört ayden beri onu görmemiş- tim, Elini sıkar sıkmaz sordum: Muazzezi gördüm eni mi? — Evet. Bak, dinle. Onu ne ka- dar sevdiğimi hatırlarsın, degil Yirmi üç yaşında idim. lık ediyordum. O ve zen- gin bir doktoruri kızı idi. Öyle de güzel, zengin bir kızı ki gibi is-| tikbali kapalı küçük mekteb hocasına verirler miydi hiç Ona lâyık bir hale ei Eğ pa neceğini duydum. arlak ir oOgene Oo avukata varıyordu. Herkes «Bir aşk divacın diyorlardı. Herkes na ni Fakat ben Si Ga nıdım. Ufak tefek hislerim oldu. Fakat herşeyden bıkıyordum. Mu- azzez ile hayatımı paylaşmış olsa adar dünya gözü zel görünecekti! Bu yaz, tatilde hava tebdili için iştim. Bir sabah erken ahzun bir surette lu. Hâlâ güzeldi. Hem es- ei il güzeldi. Biraz zayıf- ış, yüzü uzamıştı. Hayretler içinde yüzüne bakıyor, kendimi toplayamıyordum. —sSiz... Siz misiniz? diye ke- keledim Birden bire, içimde bir işkence duydum ve sordum: beraber misiniz? Muazzez birden bire başını çe- virdi: — Bu adamdan bana bahset- meyiniz, dedi, Vahşi bir sevinc duydum «Bu adam» derken sesinde ne derin bir istihkar hissi titriyordu, —Kı sile Miş bahtiyar olmamıştı. ede ki onu birakmağa mecbur olmuştu. Kocası yalnız kendi nef- sini düşünüyordu. Evlendikten ü ay sonra, Muazzez kocasının disini aldattığına emniyet getir- mişti, İlk defasında affetmiş, fa- kat kocası kadınların ken- mıştı, rakarak Adada akrabalarının ya- nına gelmişti. Muazzezin hikâyesini bük Le gene galib gelsinler.. er girsinler, Hiç olmazsa, alnımıza (Korkaklar ve © duygusuzlar!) damgasını basamazlar. (Arkası var) ib VEL di sevinçle dinledim, Muazzezi bana iade edecek bir vaka ne olursa ol sun benim hoşuma giderdi. Artık Muazzez benimle beraber- di, belki de ebediyen benim ola- caktı na ben de bazı şeyler söyle- dim. Şi dikkatle dinledi. Balat t hareketlere ma Yalnız ke- derine iştirak ettiğimi ihsas ile iktifa ettim, Buna pek memnun ol- mi farkediyordum. Her gün biribirimizi görüyor- duk. Beraber uzun uzun dolaşma- lar yapıyorduk. O, şen memnun bir çehre ile, öleli beyaz, li bir esvab, geliyor. Yavaş yavaş, Me içinde daha ilerliyor, samimiyet kesbedi- KREMİ Dünyada mevcud kremlerin en nefisi, en sihhisidir. Nazik cildli kadınların has yat arkadaşıdır. İh- tiyarları (o gençleşti- rir ve gencleri gü- zelleştirir. İnsana e- bedi bir taravet ve- ren Hasan kremini unutmayınız. Kutu- su 50, tüb halinde 20. Hasan Deposi: Ankara, İstanbul, Beyo yordu. Muazzez, kaybolmuş za- mandan intikam almak ister gibi, bana gittikce yaklaşıyordu. O güne kadar çektiğim iztırab- ları unutmuştum. Artık benim i için de saad ettiğini anlamağa başla- tı, Bir sabah, ikimiz de iskele ba- pırıldıyordu. Ufukta bir vapurun kara dumanı uzanıyordu. Muazzez bu güzel manzaraya hayran olmuştu, Onun yan taraf- tan girin. çehresini, gerdanı- nın çizgisini görüyor- dum. eti sakin bir nefesle ra- hat rahat yükselip alçalıyordu. Yanımda bir sıranın üzerine otur- muştu. Yanımızdan gazete satan bir i azzez bir gazete aldı, açıp okumağa başladı. ira bi haykırdığını işittim. — na val — Bana & fıkrayı işaret etti. — Bakınız... Kocam... Ne müt- hiş bir kaza kudum «Dün Beyinin bil De desinde yine bir otomol oldu. Avukat b öğe 2 idare ettiği bir spor ei yanlış bir manevra yaparken iki tramvay arabası arasında kalarak prçalan- dı, B rıldı, Orada derhal ameliyat yapı- larak ayağı kesilmiştir.» Muazzeze baktım. Yüzünün sa- rılığı halinin şaşkınlığını, elleri- nin titremesi hakikati bir çıplak bıçak gibi beynime sokuverdi. Muazzez hâlâ kocasını seviyordu. O sırad zihninden geçen şeyi an- lıyordum:; «Şimdi artık hiç bir kadın onu benim elimden alamaz!» Kekeledim: pacaksınız, Muazzez? aliil indirdi: 'anına gitmem lâzım... An- rsınız, tabii... Vazifem ilmi u vi açiverdi. Felâketimin büyüklağ özümün Ooo önün- de Dilin çıplaklığile canlandı. Ben artık Muazzezin nazarında bir hiçtim, Onu kaybetmemek için Radyo 19 Nisan Cuma istanbul EN ek idam 18 Danş saali- Haber- yen Kitar * yan Babikyan (Şan) Piyaı li 20 Son ke 21. 30 Rad Radyo orkestrası lâk, 20,55 Senfonik konser, Konserin deva ua 23115 Pik. Leipzig, 382 m. 20 Kilise musikisi (Org ile), 22,30 Gemiz bi itimi. 19,25 Viyolonsel 550 m. - piyano oil iü 30 Sözler, 20, “0 Fm mein en n boys posyonu lee birliğiyle 0 ra.) Frankfurt, 2 » 20 Kilise mus'kisi, 22.30 Plâk, iz “Parsival operasının üçüncü perdesi. lgrad, 437 m. a5 e - plâk, 20,30 Ulusal yay naklen, LAYER Rekli, 3, 2 Bi mi Münih, 405 m. 20 Leipzisten nakil, 23 Duyumlar. La sited. akil isa KAZ va Hilmi 18.30 Jimnastik. Bayan Azade Tarcan, 18,50 Travyata operası (İkinci perde), 19,30 Haberler, 19,40 Eşref Şefik (Spor), 20 Üniversite namına konle- rans, 20, emir caz, 21,15 Son ha- rler-Botsalar, 21,30 Bayan Bedriye 'üzün (Şan türkce sözlü) ve radyo caz ve Tango orkestraları. Varşova, 1 v 18, 30 Plâk, Ve 05 Sözler, 20,3i iyano konseri, 45 Wagnerin çen 22 e tra, birliğiyle solist konseri, 23,15 Şen m, vie yayım, 23,45 364 Gündüz plâk yayımı, 18 Asker gazan - duyumlar, Ti vi e serin dev vi a ik TO Hükdetiz 3, a 2 ği e 15 Hafif iu zig m. isen pik 20 Mü- , 21 Le lan, 20,10 K Org konseri, 23! ve AİR ERKİ vi hiç e yapmadım. derhal a indi. Bir > de yüzünü le Dostum li ardan an musl le 24 asar Suat Odada ile ölçülemez. Kadın bir erkeğin yüzünden ne kadar çok azal kerse onu okadar çok sever. Hikâ: Eg Sik dedi 2 N 5 kli.