19 Nisan 1935 al Sarayın en büyük salonu kongre için ayrılmıştı. u salona yalı Türkiyenin değil dünyanın en bü halısı yapılmış olan bu halı- nin uzunluğu 33, genişliği 19 met- re olmak üzere 627 metre murab- bar id idi, üzlerce ampullü avizeler sa- lonu ışığa boğ muştu, Mili kıyafetli seen na altın pa ye bir. Ro- man; onun yanına ni Zelândlı “bir kadın oturmuş- tu, Yeşil bir ie sarılmış olan bir şark mi larından biri hakikaten çok gü zeldi. Rumen murahhasları başla- rın kırmızı, beyaz örtülerli rağ beyaz çiçekler takmış- dı. Büyük kürsünün arkasına iki «Adalet» kelimesi yazılı idi... n- da ibi çok kadınlar da göze çarpı- rdu, Hadın murahhaslardan ekseri- Salonun yanında büyük bir mat- buat ve zabıt odası (ayrılmıştı. Burada 20-30 daktilo durmadan salışıyorlardı.. iyük salonda radyo tertibatı hindceden, den tutun tam 40 millet kendi dilile konuşu- yordu. Bir zamanlar sultanların ei keş halayıklarının gün görme: leri sarayın ser altında bütün vk ag nlar nuştul, Derdlerini eldir, te- unbebiieini gri erkek vardı. şi kostümile m p onda pek a Böler ml rkasında gaze- amda şimali Amerika gibi uzaklardan gelmiş olanlar da vw arda. rü bay Fehmi Vural salonda mütemadiyen dolaşarak intizamın biran için bozul- mamasına çalış işliyordu. Mütemadiyen basılan makinelerin çıtırtıları duyuluyor- du. Bir yandan kalemler görü- len, işidilenleri zabtediyor, kari- katüristler murahhasların karika- > türlerini yapıyorlardı. Fotoğraf Yukarıda “ kongrede bulunan kadın saylavlarımızdan bir mi, aşağıda murahhaslardan bir kısmı çeken kadın ai göze çar- pıyordu. Nihayet divan azası eçti. Fakat hayret... içinde bir de erkek vardı.. Sonradan anlaşıldı. Bu zat bey- nelmilel mesai bürosu müdürü M. Moret imiş... Cemiyeti akvam na- mına buraya gelmiş. yerlerine Bunların d Muhiddin Dstündağ kürsüye çıktı. Bir nutukla kon- greyi açtı. Bay Muhiddin kongre azasma İstanbul şehri namına «hoş geldiniz!» dedi. Muhiddin beyden sonra kongre başkanı Mis Corbett Ashby söze başladı. Mis Corbett Ashby sözlerini emen, ingilizce, almanca rak ü ee dair de türkce ola- rak a Miz A bili türkce sözleri salonda âdeta bir alkış fırtınası e Bekir ei olarak bir Haz söyledi. Bundan sonra Alma ısı an Şii paşa oturuyordu.. İsveç murahhası madam Vallin yalnız kongrenin değil, belki de dünyanın en uzun bo kadın- larındandı. Fakat sözleri in ve ateşli i Nihayet Cemiyeti akvam nam: na gelen M. Moret söz İNE M. Moret fevkalâde nüktedan bir adamdı, Sözlerine; — Madamlar.. a. aa Biraz durdu ii ak — Ve Müs; M. Moret aki öyledikten sonra alkışlar ei kürsüden indi. O zamana kadar gayet cid- di bir eda ile duran Hindli mu- — Begüm Şerife hatun bile retin sözleri üzerine gül- mesini zebil i. Bir nevi yoklama di rahhasları birer birer kongreye takdim etti, Bu âdeta bir nevi yoklama ol du. Murahhasların evvelâ omen- sub oldukları milletler sonra isim- leri: okunuyordu. İsmi okunan a- yağa kalkıp kongre arkadaşları- bütün dünyadan İstanbula len kadınlar geldiği ea u, Yoklama esnasında şark mem- leketleri murahhasları (bilhassa Hindli murahhas, İran murahhası, Mısır murahhası madam Şaravi paşa pek çok alkışlandılar. Yoklamadan bir şey daha an- aşıldı. Ak saçlı ihtiyar murah- haslardan bir çoğu matmazeldi. ayatlarını evlenmeden kadınlık hareketlerine vermiş birer femi- nist kahramanlardı. Murahhaslardan GE o doktordu. Doktor Şpigel, Doktor matmazel İvanova, Filistin mu- rahhasları, Polonya murahhasları hep doktor kadınlardı. Yoklama arasında ayağa kal- kan şimal memleket kadınlarının çok uzun boylu oldukları g; lüyordu. Bundan sonra a Lâ- tife Bekir a e say- eki takdim — Bayı di Mein Ulaş, Esma ei n, Mebrüre Gönenç, Hüriye Oniz, Mihri P, Pektaş, hire Bediz.. Salaslarımız. m emrenin may lar fransız- ca, meri almanı ürsüye.. sökmek istefiz... vü : Mast afa Ragıb diselerin ne ye belli değildi... 324 (1908) senesi Seli ayı, | ei hâdiselere tesadüf ediyordu. Sebebi ve ma- hiyeti biribirinden farklı bir çok zıd ha leme beklenmedik (emrivâki)ler günlerin dar çerçevesine değme mı görüyoruz. anı ar memleket mu- kadderatında benzeri (o bulunmı- ei vakalar,. Osmanlı mal olurken; kinleri, ih- istidlâle imkân vermeyen bir ç korkunç veya ümidli li dolu bulunuyordu!. Cihanın dik- kat ve tecessüsle hareket eden gözleri; Osmanlı ü ine, Ru: meli ve Makedonyaya dikilmiş, neticeleneceğini merakla bekli- ordu. «Terakki ve İttihad cemiyeti» konsoloslar vasıtasile devletlere verdiği beyanname ile günün si- asi ufkunda mühim akil ya- parken Reval mülâkatının mey- dana getirdiği umumi rahatsızlık gün geçtikce acı bir elem halinde zihinleri daha fazla kurcalıyor- du. Abdülhamid hükümeti, hem hariçten gelen bu büyük tehlike- sefer de atlatmak, hem de dahildeki hürriyet o cereyanlarını ezmek için çare ararken, inkılâb- cılar da hükümetin zulmünden kurtulmak, ayni zamanda vata- nın parçalanmasını temin edecek bu felâkete nazari usullerle değil, fili kuvvetlerle karşı ve kime lü- zumunu idrak ediyorlard yukarıdaki ZEREN kay- dakiği gibi cemiyetin çeteler teşkil etmekteki beya da bu kanaatin mahsulü Çeteleri dağa akarak hükü- metle mücadele etmek kararını veren cemiyet, gayet umumi su- rette düşünmüştü. Fakat bu inkr- lâb müfrezelerine kim dahil ola- "caktı? Kaç çete hazırlanacak, bun- tatbikat sahasına sokmak için ne bekliyordu?.. Acaba bütün ted- birler DE ei bit- u çet edonya dağlarına e aeğime kar- şı isyan' bayrağını açmaları i ri SE eden — Kürsüye görmek isteriz.. diye bağırıyorlardı. Nihayet kadın laylavlarımız bi- rer birer kürsüye çıktılar ve şid- detle alkışlandılar. Bundan sonra öğle paydosu ya- pıldı. Hazırlanan büfelerde mu- ahhaslar izaz edildi. Sarayın koridorlarında, bahçede bir ağ ine lar değişiklikten m: yordu. Bi urahhi kiyede gördükleri hayranlıkla bahsediyorlardı. Öğleden sonra toplantıya de- vam edildi. © MEŞRUTİYETTEN ÖNCE | Manastırda patlıyan | tabanca kli Sahife / a em Sıra No. 54 biraz daha beklemek mi lâzım- dı?, Üç dört ğe Reval mü- lâkatının sarih olmamakla bera- ti bildiren kararları ile memleke- tin ist ra görenler bu sualleri sormakta idiler, oArtık sabır ve tabammü mal ediliyordu. belini ka sile verdiği emirleri yaptırmağa uvaffak ol: bulunduğu hak e, son günlerin ıztırab ve korku miyete mensub olan bi inkılâbcıları maktan menedei kuyordu. «Merkezi u hakeme edebiliyorlar ve bın zaferi i için umumi ayakla; > Secil faide leri, Abdülhamid nasıl prepagaği yaptırıyordu? o Avrupa devletlerine verdiği ve Avrupa gazetelerinden bazılarile Bo beyanna- meden mi kı başi duğunu zannetmişti. man geçtiği halde hiç bir ses çık- miıyor,hiç “bir hareket görülmü- yordu. O halde ür ağ Mep si aci evsimsiz olmuştu a takib ölüme namzed biliyor- lardı, Bunlar, en küçük bir işareti İn verildiğinden memnun olurken, diğer taraftan cemiyetin istibdad hükümetine ilân edeceği" isyanın mu esnidi ©- lan çetelerin teşkiline zeniii verik mesinden çok sevinmiş, ümidlere düşmüştü. akat Reval mülâkatı, diğer vatanperverler gibi, Niyazi beyi d can evinden vurmuş, sarsmıştı. m ie hn için, vatanın ürtul ölmeği seve seve tari esek Fakat Reval ka: gibi felâketler doğura- bileceği ir felâketleri | önlemek için neler yapılabileceğini kesti- rib atamıyor, tereddüdler içinde vakit kaybediyordu, rkezi umumi) kendi teşki- lâtına Revalde memleket ufuk- larına matem bulutlarını topliya- cak kararların verildiğini telkin ettiği halde, Abdülhamid, İngilter: kralı ile Rus çarinın anlaşmala- rındaki vahim akibetleri 21 eğe hafifletmek üz: ma” içinde nereden geldiği ei i ein bir propaganda yaptı (Devamı var) 1 ! !