AKŞAM Sahife 11 Tetrika No. 184 (BA RB çıkarınca, fransız ; ağzında * Barbaros (Nis) kalesi (| . Mis şehrini prens Şarl idare &- diyordu. O zaman Nis şehri (Sa- mua) dükası erim. Şarlın idare- si altında idi me Nis önlerine geldiği Zaman (Sanue) dükelığı bütün şehirlerini kaybetmiş ve üçüncü Şarl Nis kalesine sığınarak, ha- riçten gelecek her hangi bir teca- vüze e şehri müdafaaya ka- rar v & Şarl vaktile Fransa kralınm yeğeni ve imparator Şar kenin kaymı iken (Sanua) düka- lığına el yn Prenses Luiza 1531 tarihinde öl dükten sonra, dökalık Mm tilâ etmişti. Şimdi sıra Nis şehri- ne gelmişti. Üçüncü Şarl, Nis kalesinde yer- Tilerden bir gönüllü alayı teşkil ederek, hariçten y düşmana şehri müdafaaya Bu sırada Fransız donanma- sında top ateşinin birdenbire ke- sildiğini gören Barbaros, amiral (Dönghien)den bayrakla bunun sebebini sormuştu. © Fransiz gemilerinden böyle a top kesilmesi arın. da telâş ve te- bila düşü Acaba Fransız önüme ge mi çekilecekti? Türk donanması için bunun pie Ancak, nin cesaretini Terme sir siz Barbarosa şu cevabı vermişti « Topçular yorgundur. Jstira- hat etmeleri için, ilerini ateş hattından geri çekmeğe mecbur oldum. Yarın şü, iz gene 'ransızların denizcilikte see geri bir millet ol- duğunu anlamı Ateş hattı li istiral meyi düşünen bir amirala Bibi ros sa Demekle iktifa etmişti, Tü devi . Türk Salim kale burc! A mim kale muhafızlarını oklarile yukarıdan aşağıya e Beş gün beş geceden beri de- vam a bu şiddetli döğüşten sonra, Nisliler nihayet dış surla- | AROS) Yazan: İskender Fahreddin Barbaros, Nis önlerinde, ateş altından karaya kuvvet | sm. O amiralınm parmağı ığzında kalmıştı. ri | ri terkederek i iç kaleye çekilmeğe bur olmuşlardı. Fransız amiralı otuz kadar ge- misile ve gemicilerile hücum hat- tı b ee istirahat ediyor ve uzaktan vaziyeti etmekten yor Amiral (Denghien) Nis müda- tahrib edemediği bu yüksek sür- 1 Türk kahrımanlarının yıktı ğını görünce, kendi zabitlerini başına topladı: — n yürekli insanlı slaj arın döğüştüklerini nasıl gördünüz mü?» Diye bağırdı.. ve başkumandan mevkiinde bulunan Barbarosa, gemisinden şu Mi li «Denizcileri: ecede is- tirahat ettiler, Hişt elele a- teş hattına girmemizi tensib edi- yn emrediniz, ateşe iştirak edeli ağ amiralı bu işareti ver- diği zaman, Nisliler ateşi kesmiş- lerdi. Belliydi ki, onlar da çok a ve iç kalede yeni terti- ardı, bat almağa bi Sahildeki surlir Kaspğnila ürk- lerin eline gi Ker gece Türk gemicileri sabaha kadar dinlenmişlerdi. Artık Nis sahillerinde Türk balk dalgalanıyor ve iri boylu Türk denizcileri kollarınız kabartarak deniz kıyılarında do- laşıyorlardı. Barbaros o gece amiral gemisi- nin arka masasında Aydın ve Ali reislerle beraber yemek yerken, Fransız donanmasındaki intizam- sızlıktan bahseden Aydın reise — Seni bu kuvvetle Nize gön a şehri abted iydin?. üm Akdenizde sayısız akınlar yapmış cessur ve a bir denizciydi... Bıyık sitmdan İZ Moni hen arevakla Tekli sa te- Bı göstermek istedi vermemek kildiler. i ip 'ürklerden i ders İlm aldık!» diyormuş. (Arkası var) Size çocuğu düşündürecek haftanın başlangıcıdır. Her akşam bir hikâye — Alle... Suzan... gözüm iki çeşme, Mütemadiyen yaş boşanıyor.. kazan.. Bu akşam sana gelirdim, gelir. dim amma büsbütün ola- cağım, hiç dışarıya inmeyi bir hale geleceğim. O zaman bel- ki haftalarca seni olr iğım... Halbuki bu benim felâket olur.. bir iki gün kiz e so- kağa gn a belki bu pis hastalığı atlatırı Şu nezle danilei e hasta- lıktan zaten nefret ederim. He- le bu sefer iki üç gün seni ere ündükce den ayıracağını düşi Yarın iyi olursam hemen eyim.. Sami telefonu (o kapattı. Haki- katen canı fena halde sıkılıyor- n iki kere hapşurdu, üç ke- re öksürdü. Gözlerinden tekrar yaşlar boşandı. — Hay görolasıca nezle!.. di- ye mırıldandı. Dün risı gece Suzanla Bebeğe kadar bir oto- mobil ak eee Otomo- bilin bir rl Kuv- vetli hava İç Glrei 3, Ondan serap Suzanla birkaç Ohaf- tadır kadar sü- ren ei hayat sıhhatini çok bozmuştu. Annesi onu görünce hayret et- ti: e sokağa çık- miyor musun Sam Hayret.. kıyamet alâmeti... “Sök evde?.. Yoksa hasta mısın? Uçarı çapkın bir adamdı.. bu- gün evde kalmasına herkes hay- xet ediyordu. — Hastayım anne,, biraz nez- leyim... Ateşim var.. Ke id söyle de sana bak- . Biliyorsun ya onun hasta- Evin balliğ e vardır. doktoru odur... Evin. doktoru... yil Bineği i hal olanlara bakmak, ev işlerile uğ- raşmülk, ok iba- retti, Münvezi yaşardı. Baloya gitmezdi. ami başta, evde herkes ona «18 in inci asrın kızı derlerd Evdeki ismi yalnız. ibaretti? 18 inci ELE asrın kızı, evin doktoru, hastabakıcı, güngörmez kraliçe, daha ne isimler de ne isimler... Romanların, kitabların ve: ev işlerinin arasına gömülmüştü. 1 ” ei ar ka işle böy bir ki dı,. v.s Neclâ güzelce odemlendirdiği ahlamuru Saminin eline me — Şimdi sıcak sıcak bakalım... İçine konyak da iie tüm.. Sami bir yudum. içti, çocuk gibi nazlandı: Ooo... Çok sıcak.. içemiye- ceğim!.. — Yağma yok... Hemen.. he- men e . Sıcak, sıcak... İçini kızdırsın. sıcak ıhlamuru ohe- rla Samiye içir- men hemen zorl di... Sevgili nezle İ in dekisık... Dur derin samimiyetle Saminin afka- sını sivadi, sirtma bardak çekti. Sonra tentirdiyot sürdü. Genc kızın elleri sırtına değ- dikce Sami vücüdunda tuhaf ür- duyuyordı ânın sı vardı. inik Sami- nin sırtını yakmamak için ne ka- dar dikkat edi; Bütün işi bittikten sonra Nec- â: Şimdi senin canın sıkılır... Sa- na roman okuyayım.. Diyerek kütübhaneye koştu. Elinde bir kitabla g döndü. Bu Saminin en çok sevdiği bir ro- mandı, İki ay evvel eline geçmiş, iyice okumuştu. Sonra maceralı hayatta, ERİ geçe! ünler romanı tamamlamasına mani ol- muştu. Tahaf şey.. Neclâ kitabı açti. Ti am Saminin bıraktığı yerden ii okumağa başladı. hayrette idi: — “pall ligi Benim bu romanı okuduğu! romanın © ve m nereden bi- liy: Nü Bizler dolabdan reçel bir yerken yakalanmış yaramaz çocuk gibi şaşırdı: —Sen bu betmemek sahifenin kı Neclâ güzel sesile romanı oku- mağa başladı. O okurken Sami genc vel tetkike ediyordu. Ne mun- tazam bir yüzü, ne manalı leri, ne olatmizi dudakları vi dı. Vücuduna baktı, O da ayrı bir şaheserdi. Tuhaf işte.. şimdiye kadar Nec ile tiz.. seri bayağı Bak ne kır- — Neclâ... dedi. güzel bir alalim — Sana PA gelmiş... dedi, Sonra yüzünde acı bir ifade ile mişti. Neclâ hemen dereceyi koy- du. Genc kız etrafında fır dönü- yordu. Sami «bakılmak» Mel — Şakakların çok atıyor.. biraz kolonya ile ovayım... Genc kız kendi kolonyası Serin ellerile genc adamın şakaklarını oğmağa başladı: Sami ferahlamıştı: — Oh.. ne ferahlndım... Ne se- HASAN KREMİ Dünyada mevcud kremlerin en nefisi, en sıhhisidir. Nazik cildli kadınların ha- yat arkadaşıdır. İh- tiyarları o gençleşti- rir ve gencleri gü- zelleştirir. İnsana e- bedi bir taravet ve- ren Hasan kremini yınız. Kutu- su 50, tüb halinde imi #ttihadına dahil oraya | ebi memleketler: Seneliği “Sesa. aa, özi ia 16 çi A ebdili için yi a kuruşluk sü göndermek lâzımdır. Va. 828 8,17 2 ia 18,51 20, Bİ ar a a İbne İdarehane: Babıâli civarı Acimuslak Sok. 13 No, Finledim. Mersi Neclâ... dun yavrum.. — Sen rahat et de Sami... B& nim yorulduğum filân yok. i Delikanlı ona minnettar göz- lerle bakıyordu. vakit adam akıllı şar doğru ime du. Samiye çok hararet basmıştı. Ona bir ayran yaptı, Sami için © kadar makbule geçti ki.. : *. Ertesi gün Sami bir arkadaşına. bir mektub yazıyordu: » « > nefret bir has : Nezle.. şimdi bu has-; lin Bi «Sevgili nezle» koy- i nezle... Ne güzeli e. değil mi? Çünkü bu günkü saadetimi bir nezleye borcluyum.. sevgili n lem sayesinde Neclâ ile nişan! dım. Yakınd abala; avi edilsinler.. selâmlar. Karde- şim düğünüme bekleri (Bir yddız) |