15 Nisan 1935 a Hissesiz Derin uçurumun önünde başı- nı avuçlarının arasına almiş dü- şünüyordu. Bu uçurumu aş lâzımdı, Halbuki hiç bir mühen- dis bu uçuruma dig kurmak istemiyordu .Söylen — Buraya köprü alan kursa şeytan kurar, Şeytan hemen yanına geldi: — Hoşuma gidiyorsun, dedi, köprüyü kuracağım, ama bir tek $artım var. — Para mı istiyorsun? — Hayır, köprüden ilk geçe- nin canını istiyorum. — Peki, Mukaveleyi imzaladılar. Şey- tan köprüyü kurdu, bitirdi. Erte- si sabah adam elinde büyük bir çuvalla koşa koşa geldi. Çuvalı açtı, içinden bir köpek fırladı ve fırlar fırlamaz köprüyü geçti. Şeytan ala ala köpeğin canını aldı. vs İmparator Ogüst büyük bir mu- zafferiyetten sonra Romaya dön- dü. Bir adam, elinde bir papağan- la karşısına çıktı. Papağan: «Se- ni: selâmlarım muzaffer Sezar!..» dedi, Ogüst hoşlandı, bir çok para verip papağanı aldı. Bundan sonra yüzlerce papa- ğanlara bu cümleyi ezberletip Ogüste sattılar, Yalnız biçare bir adam, bir türlü papağanına bu «Yazıklar ol- sun, emeklerim boşa gitti» deyip duruyordu. Nihayet papağanı «seni selâm- sözü öğretemiyor: larım muzaffer Sezar» demesini öğrendi, ari papağanı he- men Ogüste götü İmparator: ık adam kili istemem de: ANİLER Dereden indim düze, Yolladığın çiçekler, Burnuma kokmaz oldu... Kız kalbine dolayım, Kuzu gibi kıssalar Bu aralık im sahibinden öğrendiği cümleyi urtladı; — ol tl emeklerim boşa gi Ogü z de hoşuna git- ti, papağanı sn aldı. Şehir operetinin güzel sesli ar- tisti Semiha bir gün postadan ahhüdlü bir mektub “ alacaktı, emur: — Hüviyet varakanız nerede? dedi. Semihanın yanında hüviyet va- rakası yoktu — Beni herkes tanır. — Hayır, hüviyetinizi isbat etmelisiniz Bunun üzerine ml Yarasa- dan bir iş “Şeran başladı. Postanede bulunanlarin m ku- lak iler “dinlediler, resmen — kar dedi, hüviyetinizi isbat ettiniz. Ve mektubu verdi. vie Kar buram buram yağıyor. — Bay doktor, Fatihte bir has- tam var, Gelir misiniz? — Geleyim, — zon para Va ken, — Beş li — Peki Doktor aşaği indi. “Garajdan otomobilini çıkardı. Bindiler, Fa- tihe geldiler, Bir evin önünde durdular, Adam in — Siz geri dönebiliriz dok- tor, dedi. Buyurunuz be amadım. Bir tanesi de bu ha- se. Meşhur bestekâr Rossini ile Buadyö ayni apartımanda oturu- yorlardı. Buadyönün çok muva! zg DE Bp. EE 5 ğ 5 na ğ # ğ B. p o dar fazla ra etti ki Buadyö: Üstadım, ben bu kadar ik tifata lâyık deilim dedi. Siz den çok üstünsi Rossini sadi — Hayır; ben yalnız sizin üs- inüindeki apartımanıma girdiğim zaman sizden üstün oluyorum... vada Şişliden Fatihe on lira is- tedi ie karışmalı mı? — Şapkam kalmadı, şapka İstiyorum. — Sen daha lüzumlu geyler düşünemez misin? elbise — Düşünürüm, bir de lâzim.. — Uğmmadan m de Sinemi geri istedi. — Ta... en yukardaki bizdliz yukardaki yaprağı “ fare deliği aradı. Etrafta seyirciler bulunsaydı, tıp- kı tiyatrodaymış gibi, kahkaha ülerlerdi. Bereket Levinin ka- . Tesadüf olmuştu. Ha- san, Lev ile ortaktı. Konserve işi yapıyorlardı, dı!.. Hayır, anlaşmak kolay de- gildi... Çekişme gene ri Bah Hasan: — Salâmönla konuşuyor, dedi, sesinden 'tantdım, — Sus! Bundan sonra sade işaretleşti- ler... Hem konuşacak olsalar bi- ribirlerine ne söyliyebilirlerdi?... ÖF, içerde de'pazarlık amma uzun sürdü. Ester eline bir kitab al- dı. Hasan “şezlonga oturdu... İçerideki" pazarlık bitmiyecek miy- di!.. — a kr Ku- lak kabartı ür pazarlık mühim ola- caktı, Bay Hasan usul usul kapı ya yaklaştı. Kulağını dayadı... kaşlari dn Mirildi «OL bay Hizme ey ortağıdır. Le- — Geliniz size ra gez- pazarlıkta aldanırsa Hasa v dedi, Çok e yp aldanacaktı... İşte Levi, kapının y- | öbür tarafında kaf i ği Si apartıman Lei Hasan, biraz evvelinden daha telâşliydi. İmdad in bakınız; banyoya gir- n sesi. EN ı eb vermesi de kötüdür ha... Amma yakayı ele vermişler miydi? Pek değil. Kocası yatak od pısını açmadı... Yazı d Yalnız da değil. Tektük De .» mühim bir eşi işi ko- er Ester fısladı: i de buraya girmez. Sa- at dört. Gene beraber giderler. Kendilerine bir verdile... Bu da madı. im ya, tiyatro sahnesinde rin onların bu haline seyir- ciler gülmekten kırılırdı. Neyse, derlenip toplandılar. Karyolanın birer ucuna oturdular, İçeriki odada konuşmanın bit. mesini beklediler. Bir türlü çekişme bitmiyordu. Sesler İpar «Dur hele ace- le etme... sen benim eren bak... tamam, anlaştık... bir kere adamakıllı li para kaybedemezdi. Ester endişe ile aoğruldu: Fa- kat yetişemedi. Bay Hasan kapı- yı açtı, öbür odaya girdi: — Hayır, Salamon, anlaşama- dık! Öbür odadakiler şaşaladılar, Ne olacaktı?.. Bir şey olmadı, Pa- zarlık üç kişi lee devam et- asanm sesi uy Rakamlar söylüyor, kei müddet sonra kapı gene Meri Levi göründü. Sakindi, . içinden itiraf 2 Eğer Hasan kapıyı açıp çok allam Hasanım bir kapı açması ona dört bin lira kazandırmıştı, rıldandı: — Allah belâsını versin, ba- rim agi takip kravatini bağ- lasaydi. MANİLER Duman bâstı dağlara, Yayıldı ovalara... Elâ gözlü mar ii mi buralar. ut yedim tutta fe mk unuttu beni Ne vefasız yar imiş Gitti unuttu beni... Dünya zindan gözüme, İnanmıyor sözüme, İdüği yanmazdım Bir gün gülse yüzüme WE — Kadınlarda yufka “yüreklilik adlı maşeM ban ye iel .meğe gel 2 Ri © — Kalk, odada bir fare var gibi geliyor ye ii “kedi ran g biz de cla yat uyun” yeni