PAY di ME EU AKŞAM bilezikler süslenir ii nn diplomatları içinde ilir, Âli paşa, Emin Muhlis efendi, - Nureddin bey, Ahmed Vefik pa- şa gibi o da Babıâli tercüme ci sından yetişmişdi. İlk diplomasi gm İspanya kraliçesi- mn tetevvücü Bg ride ifa eylemi da muvaffakiyetlerile “parlamış idi. Yedi, sekiz y devam eden panya yon Donör zler ile Fransa vti endiye verilmişti, Fuad paşa frenklerin eski - dedikleri eski ananelere sadık üteassıblar: s olan tavur ve hallerden hiç bir şey kalmamıştı. O tanzimat Babıâlisinin hiz- met ifasına hazır olgun bir dip- iy eğ idi vakit, nerede bir siyasi müşkil çıksa el altında rn Fuad efendi onu halle memur edilirdi. Vakıa uysallığı, frengâne | n& dınlarile ade siyle 5 bet ederdi. Bu tarihte (1849) Fuad efendi ile çok görüşmüş olan bir fransız kadını, ki sonra Ulah prensesi olmuştur, kendisini şöyle tasvir eder. (1) () A, Wbicini: La Turgulo actluelle, Hariciye nazırı Fuad paşa pi 3 Berlin eiçisi Sadullah paşa Ancak 35 arında bulunan Fuad kekre saf ve İyi z sağ mes pi ince bir ika iter” kibar e fikir ve dilinin ve nükteleri ona sre eri i kadınladrın cemi ai hoşlanır. Fakat onun an zarifane meyli mübtezel bir be- vesin müptezel ifadesi değildir; verestiş oedilen bir omahlüka hürmeti zekâ ve fetanetile mez- ceylemektedir.) Ani yor ki bu fransız ka- dını Fuad paşayı iyi tanımıştır Berlin elçisi Sadullah paşa bu yolda Fuad paşaya yetişememiş olmakla beraber o da zarafet iyi bir şakirdi ok duğunu isbat ek fırsatları ırmamıştır, e imparatoriçenin oak- bir kadın Şam fakat bundan ını söylemek ; tetkik da gibi evirir, çevirir; kadın da akla x gibi sö ; Fransız in gridir paşanın nazarlarını takib eder, Nihayet Sadullah paşa: arabca bir beyittir, Ma- Prenses pek gece önüne gelene bundan der. Sadullah paşa hadiseyi ehibba- sindan birine anlatır. Ahbabı: ın yazıyı başkasına temel Demesi üzerine Sadullah ..— manaya hiç inanır mi? ini verir, Babıtlide Kâmil ve Said paşalar Meh: il paşa ke vw izlerle temas Mısırdan başlamıştı, Miele ay- rılınca mutasarrıflıklarda kulla- nılmıştı. Kâmil fikri ve ilmi ihatası Said paşa derecesine de Kitabette selikası ünakkah, veciz idi. mevkiine geçince Zeki, Afif, devlet işlerinin e va- rışlı, Babıâlinin haysiyetini fazaya ei bir zat rma göstermi de eeibiyei sözlü idi, Sohbeti şen değildi; nükteli bir söz sarfettiğ işitilirdi. Nutuk iradı kabiliyeti yoktu. İşittiklerini, bildiklerini kal bi ii; ağzından lâf alın- mazdı. Mühim ahvalde müteessir görünmez, ne tavır ve muamele- sinden, ne yüzünden Me an az, sevinc ve hüzün alâm: leri fark olunmazdı. Kendisine takdim olunan ev- rakı okur, arzuhal ile huzuruna gelen hacet sahiblerini sonuna kadar dinler, bir, iki sözle kestir- me cevab verirdi. Kâmil paşa kendisine mesuliyet tevcih etmek kaygularından, ta- rihin hükmünden çekinmek endi- şelerinden müstağni idi. İşlerinde ne ol tuta- cağı yolu göze alırdı, igin için özenmel eteisieiler yapmak gibi li oktu. hasebile az Hİ Bati ve müteenni idi, mesele hakkında bir rey bulur, iyi veya fena buna sarılır, bunu yürütmeğe çalışırdı idle er > işte bu yolda ısrarları olm Said paşa İngiliz Mm kadar pazarlık yaptıran sebebi an- ladım şimdi. Bu sözlerden sonra ikimiz d sustuk; hattâ gözlerini el ye onu uyuyor sandım da ayak- larımın ucuna basarak oradan uzağa gitmek i > kalktım. Eteğimin uc — Nereye a Korku ile başımı çevirdim — Beni korkuttunuz büyük prens! Sizi uyuyor sanmıştım. O da kalktı. Ba sefer ellerini omuzlarıma koy: —uU k lele. Daha iyi düşünmek için gözlerimi ka- pamıştım, Hiç sibel yokken hele- sanlandım, ona meyi düşündü- ve nasıl seveceksiniz? Sonra, sevdiğiniz adama baka: öz“ lerinizin ateşine o biçare nasıl layanacak? Bu sözlerden kızardığımı gö- rünce sustu. Hemen müşfik kar. deş tavrını takındı: — Geliniz sizinle le nehre yakın bir yerde oturalım. Bu sa- atlerde geçen sandallara bak- mak pek eğlencelidir. Katya ve Aleksi geldikleri za- man bizi sulara a ei eğlenir- Fe gördüler ve — Çocuklar gibi eğlendiniz de- gil mi? diye hayrette kaldılar, Onlar güne: m battıktan çok son- ra gittiler. Ben de yatağıma gir- dim. yazıyorum Mi- nacığım ve senden hiç bir şey gizlemeği bilmediğim için büyük bir itirafta bulunacağım, Bu büyük prens denilen esr: Meg armağan gidiyor. Far kat korkuyorum. Niçin olduğunu bilmeden korkuyorum Mina! Ikinci kısım Suad Nedi pak başka — şey değildir. 1 ve büyük babası dün- yanın dört bucağında konsolos- - mükesimel bir insan muştur. Osmanlı hükümetinin en tanın- mış ve seçilmiş elçilerinden biri olan Nedim bey, İstanbulda ge- çirdiği bir mezuniyeti esnasın- Sahife 10- 4 Nisan 1935 ..,“ Lİ | 2 | SARAY ve BABLÂLİNİN İÇYÜZÜ| İBAHAR ÇİÇEĞİ İ Yazan SULEYMAN KANI IRTEM ( — Terctme, iktibas hakkı maktzdur - —oTelrika No. 461 > Hay gal mel ei dn, Türk tarihinde NE ii şen mop “Bilezikler vardır ki bilekleri süsler, | sirin 199 | “ra mara bilekler vardır ki letafetlerile Playe vel Frieda bi yüzü de asil bir İstanbul hanı- mi Nedim bey göğsünü gere gere bun. dan hiç bir gün nadim ila Karısı o derece ince anlayışlı ve nazik bir hanımdı. Suad, babası Berlin sefiri . İstanbulda dünyaya bir Alman dadı elinde ilk ml rini Alman çocukları gibi sağlam v va bir a neşe içinde geçir- gı suları cuk rul Suadı İstanbula ısındıran bap- İ:ca iki bağ vardı: Biri anne an- nesi, biri de yalının önünde din- lenmeden, durmadan akan billür sular, Bunun için, üç ay yazı geçirip te bu sefer Almanyaya değil İs- viçreye —— zaman, bütün afa- canlığıni durdurmak, huysuzluk. iğ dinlendirmek iel annesi dadısı ona anneanne ve Bo- ini masallarını, yazın nasıl gene ayni cennet ha- yatını yaşayacağını tekrar edip dururlardı. Ve bu, babasının vazifesi ne- reye va besi yi köyle devam Ta.. bir a... İstanbula pa ğe anneannesini bo lamadıği 2: O zaman Suad, 12 yaşında idi ve küçük ömrünün ilk acısı bu ihtiyar anasını kaybetmek oldu. amana kadar. . Böy- le bir düziye memleket değiştir. mek yüzünden oğlunun yalnız İi- san öğrenmekle kaldığını ve tah- res kesik kesik davem ettiği- görünce, kendisi nereye gider- se sn onu Pariste bir ie bir kollejde leyli olarak bırakmağa katiyen karar verdi. ölümünü sene- ler geçtikçe kalbine sindiren Su- ad İstanbulun hastertine dayana- madığı için yazları geliyor ve ünyi dünyanın neresinde olursa olsun gsne üç ay yazı onunla beraber geçirmek için sından ayrı- lip ona koşan annesi ve genc ya- şında dul kalan halasile bera- ber, Büyükderedeki eski yalıda, Boğazın ninnisini seve seve dinli- yordu. (Arkası var) sine kaçmak mecburiyetini hisset. mişti; Kâmil paşa da izmir vali- liğinde İngiliz konsoloshanesine dehaleti Mi paşa gibi o da ecnebi himayesini istemeğe ken- disini mecbur addetmişti. yi ahlâftan Âli paşaya mevkiini a çabaladığı va- kit zl Bağ toplanmış kuvveti buldu. Kâmil paşa da bu kuvvetle çarpıştı, bdülhamid nezdinde Said ve Kâmil air ihtiyat akçesi gibi Bunlar zaruret demleri için üze ve inziva köşelerinde vE nir, gaile ve ihtiyac çıkınca ret mal ma rılır, li tes- viye veya bertaraf kılınınca, hiç olmazsa kabası alınınca ikisinin de e İLe ii u. Azilleri iz ağ ge lde sıcağına ziyaretlerine gidenler, sonra da kendilerile sık, sık görü- şenler ülhamid nezdinde mut- laka mimlenirdi! (Devamı var) Pe ia a ai