Aa AKŞAM map Me Sahife 9 Tetrika No. 141 BAR Yazan: ROS İskender wFahreddin Barbaros balıkçılara sordu: “Turgud Reisi hangi gemide ir yin verdi: “Kartal başlı bir Balıkçılardan biri cevap gemide.. ve bacağından zineli e e İağl olar. anmada fazlalığı görülen Don. me beraber elde edilen ga- naim işe yaramı 'emilere dol durularak İstanbula gönderildik- ten sonra, diğer gemiler bağlan- m istanköye Barbaros kisa bir zaman içinde gemileri gin ve eksik lerini tam merrezi ere do- ve ir işi RE sı hakkında mühim ma- lâmat aldım. İstanköyden hareket edince behemehal beni arayınız. Gizli diye- ceklerim var!» Barbaros Eğriboz adasına gel- diği zaman derhal Salih reis fır- kasile birleşti. Salih reis presi Prevezeye hücum etmek üzere yola çıktığını gizlice haber aldığını söyleyince, Barbaros donanmayı Eğribozda demirletmeden, Salih reis fırka- sile beraber (Yedi ada) lara doğ- Yu dümen kırmıştı. Barbaros düşman dona: nin buralardan geçmesi ihtima- Dini düşünüyordu. Türk donanması Meton lima- nına geldiği zaman düşmanın Pre- Veze önünde toplandığı anlaşıl- Mmuştı, o li gelen bir balıkçı kayığı Bende: greek sordu: — Preveze civarında gemileri gördün Rum | li li Barbarosla kar. nmasi- çatlamıştı. Yalan söyliyemediler Venediklileri ki ler, Preveze kalesini pi AN etmişlerdi. rbaros balıkçılardan bu ce- Yabı alınca Salih reisle görüştü — Birkaç balıkçının sözile do- Manmayı Prevezeye kadar götür- mekte mana yoktur. İlk önce bir keşif kolu göndermek lâzımdır. ne dersin? Salih reis, ilelii paşanın fik- Yine ii iştirak e Çok ini olar, dedi. Ten- *ib ederseniz bizim fırka ile Pre- veze ei keşfe gidelim! bi a size veririz. OH birlikte düşman üzerine âtılırız. Barbarosla gizlice sözleştiler.. Salih reis o gece otuz parça ge- Miden ibaret fırkasile Meton li- Manından yel Barbaros ei a bek- “liyo; ordu. Min limandan Suyunu ve zahiresini almıştı. Milerden beş tanesi çok ağır ve Yolsuz olduğu için, ML top- * ve diğer h zımı alına- tak öteki gemilere m edil mi Ve ağır gemiler karaya çekil ihtiyat , Ge- | düşen ve forsa- lar arasında çalışan adalılar — Biz EM gü İlkin dar bol yemek yemiyor lah Türklerden razı eli Diyerek, canla başla çalışıyor- lar ve denizcilikten anladıkları için donanmada eski forsalardan Türkler trafından Sri adalara yeni gelmişlerken, na- sılsa Türklere esir düşmüşlerdi. Barbaros ları sorguya çektiğ zaman: — Turgud reise nasıl bakıyor- — Hangi gemide ve nerede bu- lunduğunu a iliyor musunuz e Venedik balkan (Turgud is) i (Zanta) ya hareket sl Valle donanma" sında iin kartal başlı bir v forsaları cirle bağli olarak slm sö dük lerini söylemişler! ies u kurtar- ei için geceleri sabaha kadar uyku uyumıyor, yeni plânlar dü- söniyer #”a Salih reis, Preveze yolunda gi- derken, a) sularında uzak- tan bir fırka düşman gemisi gör- ü. Venedik kalyonları su üstünde sıralanmışlar, (Pakso) adalarına doj ğru gidiyorlardı. Düşman fırkası Prevezeye doğru gittiği salin Salih reis arkadaşlarına: — Bunlar Prevezedeki düş- mana yardıma gidiyorlar. Peşle- ıyalım... © "Diye işaret verm Türk gemileri toplu bir halde uzaktan çok fazla görünüyordu. Meyer e adaları gem emile- Salih reis bunları yolu! çe- virm. e Venediklilerle harbe tutuşmi me Arı e epice mesafe va an tası a Mnike grisi ediy. Venedikliler mimar mene lerini rını görü; heye — Barbaros geliyor... Mi küreklere sarıldılar.. Mali dolan dan vaz iie ve (Korfo) ya kaçmağa başladılar. Salih reis Pi yetişe- li- adalarından geri e Bar- barosa vaziyeti TL var) Çocuğunuza m vi dadı j KŞ. A M'a bir KÜÇÜK iL. vermekle bunu hemen temin edebilirsiniz. Her akşam bir hikâye Ege vapuru İskenderiye pos- tasını yapmak üzere, Galata rıhtı- mından hareket hazırlığını görü- Akif küpeşteye dayan arasını e de ticaret Mi pi anmışlardı, ekeni İntim ederek Mi wa bir tenezzüh seyahati yap- mağa karar vermişlerdi. Daha iki- sinin yaşı da kırkı bulmamıştı. Vapur artık kal üzere idi. Birdenbire, Hasan Akifin gözü üçüncü mevki yolcularından bir kadına bei Derhal; hice! diye mırıldandı. Ne garib ilef Bir yanlışlık, bir benzetme olmadığı muhakkaktı. İri lâciverd gözlerini, siyah saçla- rını uzaktan tanıyordu, Genc ka- dın, geçti, kayboldu. Hasan Akifin zihninde bir çok hatıralar canlandı. Behice ile ay- ni vapurda Mısıra gidiyorlardı! iki enüz zengin olmamıştı. Meyus bir dakikada iv , istile- b allen âdeta ümi: nidini kesimi ti, Be- lik, yeni bir şevk ve kuvvet dok muş gibi oldu. Behice on sekiz ya- şında idi. taze ve güzeldi. Ressamlığa heves etmişti. ti. Güzel sanatlar mektebine de- vam ediyordu. İçi neşe ve ümid ile dolu idi. İki sene derin bir saadet devresi geçirdiler. Sonra, ayrıldılar. Behice bir sanatkârdı. Canr- nın istediği gibi yaşamak istiyor- u. Taşkın, coşkun bir huyu var. dı. Hürriyetinden fedakârlık ede- miyordu. (Ressam arkadaşlerile bir erkek arkadaş gibi teklifsiz m çe bu hayatı; kızı kıskanı- ordu. Çü; En ene hiden seviyor ve çek rdu. Bir akşam, Behiceye bir işi çık- 2 lemiyeceğiği göylemiş, a onun kapısının karşısında bir e ve beklemişti. da bir arkadaşi- le; emi kola akafler ik görmüştü. Biribirlerile gayet samimi görü- şüyorlar, konuşurken göz göze, tatlı tatlı İmer gi u ka- darı sırf arkadaşlık olamazdı, Ertesi günü Behiceden izahat istedi. O yeminler etti, resimden başka bir şey konuşmadıklarını Hasan Akif haşin dav- inanmadı. Behice kızdı, hiç cevab vermedi, artık sevişme- söyledi. randı, sulardan kaldıramıyordu. Halil Nahid seslendi: Ne o? Sen iy vurdun işi galiba! Bu ne hal, Haydi gel, salona gidelim, > — içelim, dedi ve onu süt Hasan Akif eski laa unut- mağa çalışıyor, fakat Behice bir türlü zihninden gükmüyordu. Ak- a Ml salonda yeni sizl e ile | Üçüncü sınıf yolcusu İ sohbete bırakarak hava al ile ceyi ara bir tarafta genc kadını buldu, He- men yanına sokuldu: vapura biner düm, derhal tanıdım. — Seni vE Genc kadın gözlerini kal- arak Şi ya şık kıya- Hasa HASAN Öksürük Pagtileri Oksürük, Nezle, Bronşit, Boğaz ve Göğüs Hastalıklarile Sesi Kısılanlara Şifai tesirleri çoktur. ; uruştur HASAN ECZA DEPOSU san Akif içinden fırlıyan sözleri zabta mu- ea o kadar sv e ki, pi dedi, Neden. niçin 5 — Yenin ederim ki yanılıyor- inanırsın, yalan söylemek için bir sebeb kal- Beni haksız yere bıraktın. seni sevmekte devam Bunları sana söylemekten utanıyorum. Fakat sendeki ha- tıralarımı kirletmek istemediğim in hakikatı anlatmağa mecbu- ız dee İnandın mı sözleri msi ir — Çok azab Semi Akif. Gö- rüyorsun, ne haldeyim! Bir sanat- kâr olacağım diye hülyalar bes- liyordum. Belki ve devam edebileeydim bir şeye benzerdim. Fakat sefalet galebe çal Yapı mak için bin türlü işlere atılmağa mecbur oldum. Şimdi Mısıra, uzak larımdan birinin gidiyorum. Bir lokma ekmek pa- rası kazanmak için.. nc kadın göz Yaya zâp- tedemedi Akif kolunu yavaşça belinden geçirdi: — Behice, beni dinle... Çocuk- luk etme... Ben de her zaman se- ni sevdim. Senden ayrılışım seni çok sev- diğim, Vi içindi, Fakat eski sevgilisinin kolun- dan kendisini kurtardı; — Hayır. Şimdi merhametin- mia kane Dil Kabil de- endi kendini Mon bir kere bei; zenginsin, ben mukadderatıma bırak, Akif. Ne olursam olayım. Neden gelip ba- na böyle Saidi verdin? Benim de bir izzeti nefsim olduğunu dü- şünmedin mi? Benim yegâne ser- vetim bundan ibarettir, onu da bari bana bırak... Haydi git, ken- dine lâyik, zengin bir kadın ara. Eğer beni: vaktile bırakmamış ol- saidin... Fakat şimdi, bayır! Genc kadın hıçkırarak kaçtı, kayboldu f derin bir teessür içinde döndü. Behiceyi hâlâ se- viyordu. O gece uyuyamadı. Gündüzün Behiceyi görmeğe ça- lıştı. Fakat o meydana çıkmıyor- du. Hasan “Akifin kali o kadar değişm i dostunun gözüm ki den pehaiş Israr etti, sebebini sordu. dinledi. dığını görünce, dostunu meşgul HASAN Kuvvet Şurubu Zaafı Umumi, Kansızlık ve Kemik Hastalıklarına şifai te- sirleri çoktur. Çocuk- lar, gençler, genç kızlar ve ihtiyarlar her yaşta istimal edebilirler. HASAN ECZA DEPOSU 8600, altı aylığı 1900, üç ylığı 1000 kurustur. Adres “tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Zilkade 27 — Ruzuka: 1 5. İmsak Güneş Öğle İkindi vin ar EB 10,84 12,83 625 > 0) AA 6,33 1226 15) e 9,30 İdarehane: Babıâli civarı Acimusluk Sok. N etmek için yeni aşklar aile- nin kızlarile biraz ie fıki nuşmağa onu teşvik etti. İskenderiyeye ( yanaşmışlardı. Hasan if zi çıktığını gördü. Genc kadın, yak ktan Behicenin nız, öne doğru eğilmiş, elinde çan- tası, yürüyordu. Arkasından fırladı. Koştu, Ka- abalık arasında kaybetmemeğe çalışıyordu. Fakat Behice gözle- rinin önünden. gi Hasan Akif diyordu.' Nihayet, bir fener dire- ğinin arkasından Behicenin yü- rüdi ek üzere kadını kollarının ara» kadın uzun bir seyahatten avdet etmiş te biribirlerine kavuşmuş sanıyorlardı.. Yanlış değildi. Ye- di senelik bir seyahatten, bir ay- rılıktan sonra tekrar buluşuyor. ardı, “Hikâyeci eğil