Tefrika No. 122 BARBAROS Yazan: İskender Fahreddin Çlerik yıldızı) gözlerini süzerek Barbarosa baktı : “Vaktiyle Papayı Romadan kaçıran © değil mi?,, dedi. sizdiniz, Barbaros Hayreddin, Ayas pa- ına davet edildiği ge- rels- Akdoğan Fa ik yordu. Barbaros Akdoğana: — Sen yanımda olmayınca, ken- dimi sokağa silâhsız çıkmış sa- mıyorum Demişti. Ayas paja ildem ne atak bir adam olduğunu biliyordu. Onu boşuna mı davet şi iliği Fakat, ne ye ki, Barbaros. — Akdoğanı neden bi ie a ge tirdiniz? iyemezdi. Konağın orta katındaki büyük aya sazende ve hanendeler di- tarafına oturdular. Ortada hiç bir kadın hizmet et- miyordu. Ayas paşa pos bıyıklı reisleri görünce, Venedikli gözdesini ha- reme kaçırmıştı. İbrahim paşanın suratı asıktı. hoşlanmıyor, n yala Ayas paşa ortadan kaybolmuştu. rbaros, İbrahim paşa ile ko- | çak başındaki gemi- ler de derin bir hayranlık içinde saz dinliyorlardı. Akdoğan ara- etrafa göz al kendi ni alamıyordu. Ayas paşa bu ziyafete Barba- en davet etmişti? Akdoğanın zihnini kurcalıyan bu pul delikanlının içinde bo- r etmemişti. Şarab kadehleri dolup boşalıyor- lu, Veziriâzamın meşesi yavaş ğe ve somurtkanlığı kaybolmağa başlamıştı Hanendeler şarkıya başlar Akdoğan, Salih reise sordu: — İlk şarkı senin mi olsun, be- nim mi? Salih reis: — Benim olsun, dedi, mn daki derdi biliyorsun ya...7! Şarkı başladı: «*Destumun a Dn 1, taşlı, Bakamam gerdana, gözlerim yaşlı. Bir topak perçet mi vir hilâl kaşlı. Uyandırma, kömür göz! giz yorgundur. doğan, 5 in gözünün ime baktı. kimde ler devam ettiler: Ebe geldiğin nerden bileyim ? g0! bitmiş, yapracığı düzgündür. Gölkin kan atl lar, içim üzgündür. Göz yaşım, sen varken ben mi TA Akdoğan bir'kadel — Ben bu şarkıdan bir şey an- Tamadi Salih reis! Senin için ned. Sevgilini her gün Gr eee Bu türkü bana çık- maliydi. Salih reis içini çekti: — Al bakalım. Bu da senin ! Hanendeler yeni bir türküye lamışlardı: «Yanık bülbül garip garip lie Yâr gözüme hayal tütüyor. Sefa, cümbüş vakti gelip tiyo. Yetişti koncalar, derilmez Ey yâr melil melil bakma e ar Oldu özüme, bitince kadehler do- a ik Akdoğan gözlerini yere indir. miş, düşünüyordu. Salih reis, Akdoğanın kolunu dürterek: — Kendine gel, dedi, İbrahim paşa gözünün ucile bize sık sık baldo Halimizden şüpheye dü- şerse, mecliste tatsız! — olur., Kap- tan paşanın canı si Akdoğan ii vali mırıl dandı: * «— Nazlım, senden ayrılma- mız tez oldu!» Mahmud reis başını Akdoğa- nın kulağına uzattı: — Kendi kendine ne konuşu- yorsun, delikanlım? İçindeki ateş hâlâ sönmedi mi? — Bu ateş, ben ölünceyeka- dar sönwmiyecek, Mahmud dayı! im desene? den ayrılmıyor. Nerede bir ka- dın görsem, Altındalı görmüş gi- bi, içim titriyor. Geldiğim gün- ie onu bir defacık olsun gö- — Hınzır herif hâlâ onu bırak- mıyor, değil mi ! — Onu Altında Idan ancak ölüm ayarır. — Ölüm... Fakat, bu ölüm ban- i im p ilik e se, Niyazi efendiden Altındalı o üç olmıyacak. ilkönce kızın babası gebermeli, Akdoğan içindeki ateşi bifs- bütün alevlemek için sık ki şarab içiyordu. Bu sırada sofada hareme giden kapının perdesi ardına kadar açıl- e Ayas paşa, arkada göz- . Yavaş yavaş yürüyerek ve- ie im yanına geldiler, B Venedik dilberini ilk içi görüyordu. M kendi mia rince sofradaki davetlileri ayrı rı selâmladıktan sonra, veziri- âzamın, Barbarosun ve A; şanın kadehlerini kendi elile dol- ii, üç paşaya da birer birer uzattı. Ayas paşa elindeki kadehi du- dağına götürmeden veziriâzama dönerek: — EZ ge okinhi içi- Dn Barbaros ta kadehini Hp Nia içtiler. (Merih yıldızı) uzun kirpikli gözlerini süzerek Barbarosa baktı: — Venediklileri ya kap- tan paşamızı ilk defa yorum. Vaktile papayı Romsdenk kaçıran sizdiniz, değil m Barbar. HASAN KOLONYASI. NIN BENZERİ. Nİ BÜTÜN DÜNYADA Bulamazsınız Hasan kolonyasını Fransa, dünya pi; tesadüf dilmiyeceğini birlikte kadar may bir kolonya yok- tur, v " Vekiller ve e büyük insan Hasan kolon; istimal etmektedir. Taklit. rinden sakınınız. Üsküdarda «şubemiz yoktur. Hasan namın- dan istifade Gerek istiyenler- den sakınınız. Hasan deposu Bahçekapı ve Beyoğlu. Radyo 12 Şubat Salı İstanbul, 17,30 İnkılâb ei Üni- Me e Manisa say N anlar için İçel ade, 19.20 Son haberler, 19.30 $ ek konserin nak m. İ8, 3 in ranlı şairlerin güftele- elinden konser, ie 19.45 Edebi 0 Plâk, ik 7 22 Süz asik, 23 Reklâmlar, 23,15 Dans, 24,05 Sinema orgu. Prag, 470 m. 16, orkesi ee lk 8,05 Plâk, söz- ler, plâk, 18,50 Piyano kei yı Sözler, 19,20 Alma; şriyal özler, 20,10 5 Bratislav radyo aberler, sig 382 m 1050 Hlk şarki er, 19,1 ke Ecnebi e şaskılarmdan, 195 ler, 21 Haberler, 21,10 Neşeli neşri. vd 23 Haberler, Si 23,20 Orkest- le, 550 m. 18,30 Salon or- kestrası, 19,45 Ders, Me e eman konseri, 21 Sözler, 21,30 Budapeşte konser orkestrası, 22,45 eler m? 5 Bachmai teti, 23, Koni bul | Dal Baylar A 18,30 Sina Bebayta Hunare (2) Plâk ie 2 2 Haberler, 19, Nebahat ü Can İmnbul kız Wi nesi mile tarafından Maarif bak; na erir 20,30 Balla. ln Radyo o pi ci Mi ası, 2 ime or .estrası, Makara, 1814 m. 17.30 Sözler, 18, ordu için neşriyat, 19,30 Şu Hi 22 Çekçe neşriyat, 23,05 gilizce neşriyat, 24,05 Almanca neş- siya Ps, 470 m. 17 Ski reponajı, 18 Çoc ağar 18,30 Plâk, 18,40 Sözler 18,50 Plâk, sözler, 1 05 ük. 19,10 Amele neşriyat an- Ş Ni 19,55 FikbiAE ve sair 0,25 Asker muzikası, 21,05 Şarkılar Gi biriyle), 2 45 Radyo pi- İŞE 3,30 Fransızca ha- Mm gi Pakdil Gribaldi). İ yi Sci adalarına kadar kova- Ge zaman, papa, Romaya yorum zannile vatikandan ka- — e sığınmıştı. şallah büyümüş, genc kız olm — Aman bunu m ii meyin. Sonra şıma Pakize hanım, irak şişamanla- mış, fakat on sene evvelkinden pek az farklı, gülerek bunları söy- lüyordu. Genc kız Adilin yanına ve eemle eski dostsunuz, de- öm ez yo sordu. ok eski... Hafızam mazi- de ne kadar eski hi kadar re hep annenin hatıralarını ulur, — Biz de a sizden bahseder- ilk, Hele ann .. Hattâ, bana öyle geldi ki. Adil genc sy mânalr sükü- tundan iğ rek sordu: — Ey, ne geldi? Söylesene?... — Hiç! — Müna betsiz Adil seg bilâihtiyar ağzından kaçırm! Adilin İN köşkün kapısın- dan misafirleri ri karşılamıştı. Hep :eri girdiler. Fakat kü: çük İncinin söylediği sözler Adi- tiği mânada bir şey söylemek is- tememişti? İlk günü büyük bir neşe içinde i. Münasebet düştükçe için o daha çocuktur gibi bir lâf — we kız hemen itiraz edi- — Ben biç te çocuk değilim! ocuk olmadığı muhakkaktı. Se- sinde öyle bir ihtizaz ve derinlik vardı ki hayatı anlamağa başla- mış bir kalbden yükseldiği hisso- Tamuyordu. Kurşuniye çalan göz- lerinden çıkan ateşler kuvvetli bir şahsiyetin. inkişafa başlamış ol- duğunu gösteriyordu. Arada Adile soruyordu: — Kaç yaşında görünüyo! — Tam dem söliteri ov nu: Ön beş, on Mah: eya uni Adilin ondan uzak durması için ne sebeb ola- bilirdi? Bir gün, yağmur gezmeğe git- melerine mâni wn Salonda oturuyorlardı. ey sö) lemiyordu. Bir acai çi gözle- ri İnciye ilişti. İnci de, birdenbi- re, sanki anı bekliyormuş gi- i, nazarlrını kacırmiyordu. “Adil sakal duramadı. Bir akşam radyo Londradan güzel bir vals veriyordu. İncinin narin vücudu, Adilin kolları ara- sında sıkı sıkı büyük bir ahenk ile kımıldanıyordu. Kumral saç- larının dalgası Adilin yüzünü ok- İnci dansı nunda bir kahkaha bütün vücu- dunu sarsıyordu. İnci: — Ne budalaca bir şarkı! di- yordu. Ben bahçeye gideceğim- a koşa çıktı. Fakat yavaş yavaş, hiç belli etmeden Adilin hayatına biraz fazlaca leşi Bir gün İnci Adile Me Kaç yaşındası: — Yakında e'Hvi Kitireceğin. Bilmiyor miydiniz? — Ben on altı yaşındayım! gi (Arkası var) i Bu ein ağır bir süküt takib İ Di Her akşam > bir hikâye | Aşk çagı — İşte, İnci... İs ğe İnci... | etmişti. “ği Hatırlıyor müsunu Adil ruhundaki fiyevri —0O! Elbette. Filim kendisinden saklıyamıyordu.. Bu genc kız ondan ne istiyebilirdi Bunu düşününce, İnciye karşı meğe cesaret edem. ık İnci ile yalnız ANELEMİ Gi Nİ a yordu. i Bir gün İnci Adile: — Dersan ağarıyor! dedi. — Böyle münasebetsiz şayler ür leieriniki : — Fakat gözleriniz sim siyah, — Susunuz! a özleri çok severim. Adilin takla çember da- ralıyordu. İncinin bakışları artık. i gibi bu nazarlarda müşfik bir ifade vardı. Elindeki bir kitabı göstererek: — romana dedi. Adı: «Aşk çağı» budalaca bir şey, değil mi? Aşkın çağı olur. mu a — Olur, İnci M için daha aşk çağı ge wi nim için ise, aşk pe geçmiştir. — Bir se ğı olebileceği- ni benim aklım kabul etmez! j Adil sinirlerine mağlüb olmak üzere idi, Fakat kendisinin elli yaşını, İncinin on altı yaşını dü- şünüyordu. rk bu çok fena va hareket olur. mağ Si bir iş için ie-i tanbulda kaldığı bir gece, İnci ya m oda kapısını itti ve içeri SN ye genc kızı görünce derhal haykırdı: — İçeri girmeyiniz! v ? Kapı yavaşça kapan dedi. Böyle bir şey yapmamali e bi eu; Ben sizi seviyorum. | son birgi eri il : kuvvetini kendinde buldu. a — Beni dinle, İnci. Beni bir eme, Sen on uçurum! yaşındasın. Şimdi duyduğun şey muvakkat ve an iba- rettir. ii müthi ur bunu! ee kız tekrar Adile yaklas! ii — Si seviyorum! dedi, — Bunu yapmamalısın, Yarın, bir sene sonra benden nek ret edeceksin, Bitmiş bir adan ömrünü berbad etme. İnci ve ziyade yaklaşarak ğ iyorum, dedi. pi medi silen. İnci Ne ki Eg — Ne bir çağı vardır .. benden efe ede ekti, Adil bunları düşünürken dus daklarında bütün hayatımı del Taci biraz evvelki bir puse hatırası yanıyordu: Bütün öm de verdiği ve mi en tatlı w muhabbetli İ puse. ikâyeci