p— Güneş :yeni doğuyord Sarı H dümen iepelie ayrılmıyordu. Çolak med de gemide kaptanlık yapıyordu. Ge- miciler arasında ond. iz den anlıyan kimse yokdu. Ahmed burnun- ed geminin daki direğe dayanmış, Korfoda ünü satını bulacaktı. çekerek söyleniyordu: — Barbaros Avlonyadan biz- den önce ayrılmış.. Hâlâ Korfoya gelmemiş. Acaba enginlerde İs Panyol donanmasına mı rastladı? Ne olursa olsun, Barbaros Korfo- ya gelcek ve Venediklilere haddı- nı bildirecekdi. İçini İşte bir gölge... Bir daha.. Bir kaç tane daha!. —O ne?! al sıra görünen bu gemiler acaba Andreanın donan- ması mıdır? ik Ahmed geminin kıç tara- fına koşdu: —— lak e gelen iyor Sarı Hedeeyini omuzunu ME ni — Gördüm... Ne var? Korku- yor musun?. — Hayır... Korkmiyorum. Düş- manla çarpışmazsam, öleceğim. Fakat, pisipisine ölmek istemiyo- le bir defa şu Korfoda mzi Avlonyaya kadar #onra öl bi, Sn sg üzerinden sekerek Te da uzakdan müdhiş — a Taya atıldı. Gelen don ma, bu geminin nerden dili ve ne- reye gittiğini, hangi millete sup olduğunu anlamak ire k Ahmed kürekçilere: — Durunuz!. Diye e sig Binin kürekler bir anda tünden yukarı- ya kalkış imei bir telâş Acaba, düşman donanması mu.. mı 1 geliyör? Yoksa Barbaros meğe başladı. Gemiciler, gelen kadırgaların Türk bayrağı taşıdık- larını görmüşlerdi. Denizin üstünde derhal bir «- İizdan çıkan kırk a tayfanın #€- si birden Ya . Var ol sun Türk akıncıları mm Gemiler birer birer, kaptansız kalyonun etrafını sarmışlardı. gemini <a, ini Hüseyin ve Çolak Ahmed ral gemisine atlıyarak Korfo- m geldiklerini anlattılar. Barbaros yolda küçük bir fırka halinde Venediğe doğru giden se- sonra, onların yol aldığı istikame- te doğru et etmiş ve adalar ve (Andrea)nın izini aramışdı. dalardan dönü Korfoya yeni gidiyordu. Sekiz on saatlık yolları vardı. Sarı Hüseyin, Korfo limanın- rosa da gördükleri hak: atlattığı zaman, kaptan paşanın ö: iü. 5 Son günlerde tali neden düş mana ağ ediyordu Barbaros, Sarı Hüşayinden bu izahatı alaka — Haydi, düş önek, Korfoya hep birlikde gideceğiz! Di; bütün oamayi sür- atle yollarına devam emrini ver- mişdi. rosun kumanda ettiği do- nanma çok kuvvetliydi. Bütün ge- miciler ve reisler, düşmanın Kor- foda yattığını duyunca, çölde mal bulmuş mağrebi gibi, sevinmişler- di. Foralar küreklere sarıldılar... Su üstünde sekerek koşan kadır- galar, arkadan esen rüzgârın yar- dımiyle, dalgaları yararak ilerili- yorlardı. Barbaros bilki gemisinin gü- vertesinde Sarı Hüseyine sordu: — Sen Andreayı görsen tanır mısın?. — Tanırim, paşam! Fakat, An- drea (Korfo)da değil — anladın?, — Oradaki donanmanın ku- mandanı, yn min e öldür- e ile” şövalyesi- — Venedik şövalyesi mi7!, #tâ, bizim Reisi Kar- gı ile peker bana: «Bar- su da diri olarak yakalaya- ese Avrupada teşhir ed: Barbaros dişlerini gıçırdatarak * bağırdı: — Korkaklar! Hem yüksekd atarlar. de benim gezdiğim, Hem dr yerlerden kaçarlar... ra gözlerini enginlere dik- rea senin 1 eline düşsey- YLIK e ri Posta itihadına İpe olmayan meml: ecnebi etler: Beneliği 3600, alti aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştür. tebdili için yirmi boş e pul göndermek lâzımdır. ——— — — şe 21 — Ruzukasım > & İmsak Güneş Öğle İkindi m E 1216 0 709 944 ki Ve 833 706 12,7 15,02 aa 18,51 sürüyorlar, EMMEYE: tıksırıyorlar. dı. amân zaman, yanık yanık: e! ğini tsın Birer birer m başladi- — Sıra Nuriye gelmişti. Bembe- larına rağmen hâlâ güzel bir adam sayılabilirdi: nimki biraz tuhafçadır... e .. Şimdi aradan tam 25 sene . ER © zaman gençtim, çok kaçık olduğumu şimdi e söylüyekilirim ünde eledim, eleğimi duvara astım. Bunun için lüzumsuz tevazua Etrafımda fırıl fırıl dönen gü- zel kadınlar vardı. Bir gece vi unutmam, o Pirayenin düğünü: sitnişiim. Gece sabaha kadar ek lenilecekti. En güzel kadınlar bu- radaydı. Viskileri arkası arkasına yuvarlamıştım. Başım fena halde dönüy: orulmuştum. Pira- yenin evini karış karış bilirim. Bahçenin bir köşesinde küçücük kuş kafesi gibi bir köşk vardır. O saat bu köşkte hiç kimsenin bu- Tunmıyacağı aklıma geldi. Gidib köşkte ne güzel istirahat edebilir- dim. Hemen yerimden kalktım. Hiç kimseye farkettirmeden sa tu. Büyük camın yanindaki geniş divana kendimi attım. Vay, vay, vay... Olur şey değil, öyle başım dönüyor, öyle başım dönüyordu ki... Dışamda olgun bir mehtab Tes Köşkün geniş leri den giren ay ışığı ile etrafımı bir rüya gibi görüyordum. Zaman za- pı pence: renin yanına pe ler biribirine karışıyordu. gıcıkla i da fıkırdak bir kahkah, Klişe haline gelmiş tabirile söy- liyeyim. Billür gibi bir kahkaha Başucumda sülün gibi bir kadın gölgesi... Derhal yeri dım. Fakat o benden çok çabul ii me dermanım kalma- Maıştı. Birdenbire iki küçük, kokulu i az sonra değiştirildiği a an- laşılan bir sesle sordu: — Kim ben?. yıkla pirincin taşını... Kim olabilirdi? Bu düğünde o kadar Ya Mi mer, düz siyah saçlı, kapkara gözlü Hülya... Odur... O olacak.. Fakat . değilse... ve hattâ... Piraye bile ağzı dili olsaydı Piraye #e bana dair ne güzel letabilirdi. akat sonra Pirayeyi i nkü Keai . kli, kat- mer enseli yaşlı 2 şanla- mışlardı. Bu gözlerimdeki, ee candan ateşlenmiş küçücük, mis kokulu eller her halde Pirayenin elleri olacaktı? Gözlerimdeki âdeta sabır- sızlanıyordu. Dan söyle- nişinden anlaşılan ince ses z ağ “ iç YAA Ye dü 5 “ iğ Ti zi Li 26 Kânunusani 1935 AKŞAM Sahife 9 Tetrika No. 108 Her akşam Bü di “Radyo ? bir hikâye ir gençiıKk macarası 26 Ikinci kânun BARBAR Kirk iş » , Bmnmetilk, 18.30 dane mu Yazan: * İskender Fahreddin Çaydanlıktaki ıhlamur fokur fo- | endamile bütün erkekleri peşinden | sikisi plâk ile, 19,30 haberler, oi Na kur kaynıyordu, Dört beyaz saçlı | sürükliyen Nazan mı? Ya ilse,. | por (Eşref Şefik), 20,10 orkestra plâk Uzaktan bir gölge... Bir daha... Bir kaç tane daha... | arkadaş koltuklarına yan gelmiy | Kızıl dudaklı Ayşe olmasın?. Bel. |“, 2059 İvan Nimet Vahit ven pi rl) topu atıldı. lerdi: Dışarıda fırtınalı, rutubetli | kide... Lâkin ya değilse... Sarı- | 21,30 Bayan B sia va Bu sırada müthiş bir (Dur!) te P bir & vardı. Arasıra ök- | şın, deniz gözlü Sacide!... Olabi. | tânse ve eni amber. ; etrafında “ günlerce İspanyolların lir. yi i Es Varşova, (1345 m.) — 18 piy rar, ölen, 1 19, 15 opera plâkları, m 20 viyolonsel, pi- yano konseri, haberleri, 21 eski gpürelerden adalar, baberler, 2 le Serlerinden onik konser, m r. 23 düne öder 2 24.35 e Budapeşte 5305 VE Filda em dağ” (9.05 stran, ao sözler, 20,49 plak, 24 ii yüze vi Li edi, 23 ka 1 TA ayr GeL iş variz (EZ mi2 EE, 30 sözler, 18,30 Kızılordü için sokat konseri, > 30 Kolkoz neşriyat, ZI senfonik könser, 27 muhtelif dillerde neşriyat Za eze) — 1315 se plâk neşriyatı; musiki, haberle, a Italyadan gelen mal Ispanya ve Çökelek men- © yi malların memle! girmesi için yeniden green tahsisat veriimes i İstanbul gümrükler bi- ital liyetini arttırmı ti, eş a müddeti b — Söylesenize... Kim ben? di- | ret mukavelesinin ab el x ye tekrarladı Ay uzatılması gümrüklerdeki iş — Bilmem... eri akm zi çoğaltmıştır. Karanlıktaki rm ei sel birçok lerde yada sig dı. Sesini zaman zaman kahnlaştı- | bim bir kısmını ei N e rarak, zaman zaman aka mensucat teşkil e, zaman ani bir Gb v6 a GEY ze li Bg Gülhane sement — Aşkolsun... dedi, demek be- Gülhane hastanesi nimle, sesimle bu kadar alâkadar- | müsameresi SOL JANE de e sınız... Hemen söyliyeceksiniz ve muallim Niyazi İsmet ta- imim rafından diyatermi kuagülasyonlu n Artık tereddüd edecek zaman kalmamıştı. İspirtonun da verdiği cesaretle fısıldadım: Yazı dedi bilemediniz, İşi alaya vurmaktan başka ça- re yoktu. — Biknez olur muyum.. dedim. Nazan... Sen değil misin?... Karanlıkta gözlerimi tutan ka- dın yanımdaki sigara iskemlesini devirdi. Müthiş bir halde olduğu- nu re ml Galiba gene Dn edilmiş ve bir dekolman 1, muallim Abdülkadir Lüt- i tarafından: Kalb anevrizmasi, Dr. Kemal tarafı: iü hususiyet gösteren tecridi ve teşhisi, Dr. Cezmi tara- fından da tifüs eyer ape ve münaka Muallim Al dülkadir L&tfi, Niyezi İsmet, me rad ve Şükrü iştirak (oetmişler- dir. a Halkevinde konferans alkevinden: 1 — 28/1/1935 pazartesi günü baltayı tai ul gene bile- | saat (18) de evimiz merkez sa- elli tahmini: 1 da Selçuk $ ktebi mü. doğru çıktı: dürü bay Ahmed Asım tarafından — Gene bile: iniz. C ameli hayatta erken ye- — Canım İâtife ediyorum tiştirilmesi). hakkında bir kon- Hülya, Mn sen değil misin . | ferans verilecektir. Herkes gele ğe ıkı sıkı kaya e — Gene 28/17/1935 pazartesi ki i el, hiddetle, asa- a saat 2 de-Gülhane parkı bi asabi göz kapaklarımı bastır- Alay in şu mağa başladı. O kadar ki âdeta | bemiz tarafından (bayan Kahra- gözlerimi çıkaracaktı. tmağa | man, iye ve Figaro) pi- başlamıştı: yesleri oynanacaktır. — Aman ne yapıyorsunuz?. Bu temsilin davetiyeleri her gün Gözlerim fena e * dim. O buna cevab verme: — — Gene... , Gene li sarhoş kafamla sevgilinin adını bulamamıştım. sordu: — Bu kadar mı? — Bu kadar.. Birdenbire ne olduğumu şaşır- muştım. Kafama bir Ve indi. Meç- hul sevgili eline geçe benim , kafama, m atıyor- saat (17) den sonra Alay köşkü iç işleri çevirgenliğinden alına" iç bilir. m A al ni tedavi — — hastaneye Lia elim ko- e acan Gi . Bana mektub tutuşturdular, o oku- da Alçak, rezil. Bunda sonra karanlıkta be; yaptığım gibi bi bir kadın Sör elile kapar da sana «ben kimim? di; rahat sevgili- ler'nin isimlerini Mel Ar- tık sana hiç kimse karışmaz. Ba- na gelince gönlümün dilediği ye re gidiyorum. Derhal boşanmalı- üzerime, du. Nihayet eline büyük bir sopa | yız. ge olacak ki kafama indir- Bugünden sonra artık zevcen meğe başladı. Müthiş bir dayak sayılmıyan : (Nadide) miz sonra ye yığıldım. Bs- Bir yıldız! da imei wn |