— talealar beyanile buna muvafakat k edemiyeceğini bildirdi. , suretile teklifinden mil paşayı haberdar etti, Ki Sahife B Vue 26 Kânunusani 1935 ——— SARAY. ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN. KÂNI İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 424 Abdülhamid Rusyaya Bulgaristanı “işgal etmesini teklif ediyor! Niyabet meclisi Bai san bitve metin-bir hükümeti, olmadıkca tasdik sar Rusyanın tasdik etmediği i de diğer devletlerin tasdik etmi- yecekleri şüphesizdi. Bu hal! a Niyabet mec isi devletlerin. i olsun olma- sın Bulgaristana çi intiha- bı cihetini ihtiyardan başka çare göremedi v, rim i mağa davet ettirdi. Sobranya Ferdinand rl Saks Koburg Gotayı prens intihab etti, (7 temuz 1887). Prens bi ilim Bulgaristana geldi ve 14 temmuzda eski Bulgar payıtahtı (Tırnova)da Bulgar ana bının metbuu olan Osmanlı padi- şahı tarafından tasdiksedilmesini istemek Abdülhamid mem- nun kaldı. Fakat Rusya, gü bi tasdik etmiyordu. A vrupa levl hakkındaki (| fikirleri zac see m ie erdi edi. Bulg: toprağına ayi basar saki Büyük me tahriratlar gönderdi. ,Bulgarlara beyanname neşreden Abglülhami- de bir telgraf yazarak endeenkini bildirdi. Rusya ristanı arzusunda i israr ediyrdu.. leti aliyeyi cebren hare- ketle şarki Rumeliyi işgale, prens Ferdinandı Sofyadan tardeyleme- ğe teşvik etti (1888 sabah). manlı devletile le hudud olması kabul ettirmek imkânı da buluna- maz. Bunun için a bu fikrin yürütülmesi yolunda yeni bir ha- rekette bulunulmaması o muvafık olur.» Esasından Mine güra arz ve izah e Bu geri kiki “bununla ka- hün- pandı: Bu teklif hakkında yerde bir kayda tesadüf Ancak Abdülhamidin Bulgaris- anın büyümesinden, kuvvetlen- li vehme düşdüğü ya a bir cemile başka bir etmedim. ir mülâhazayı k bir siyaset tertibi ad- paşa gibi ciddi bir devlet adamı böyle bir teşebbüsden bahseder mi idi?, Rusyanın hatırını açıkdan kır- mağı muvafık bulmıyan, fakat Bulgaristana el koymasını da arzu etmiyen Avrupa devletleri yavap, yavaş prens Ferdinand i bete girişdiler ve Bulgar hüküme- tine hayırhablık arisi ti ğa başladı. İstanbulofun sukutundan, Rus- ya çarı Aleksandrın vefatından, prens Ferdi; in oğlu Borisin peni mezhebini kabulünden B ile Rusyanın Me yoluna girdi. Artık Rusyaca Eli kabulüne mâni kal preni madı. Babıâli de bunu 1896 da at ya hima; liliğini resmen tevcih eyledi. ha doğrusu idaresinde bir Bulga- Bulgar prensi ve şarki Rumeli ristan mi, Y Rusya'ile arası a- | valisi prens Ferdinand bundan son- çık ve zahiren kendine; tâbi bir | ra her sene muayyen günlerde Ab- istan devleti âliye için | dülhamide gönderdiği tebrik telg- daha az aral ilirdi?. rafnamelerinin sonunda imzası Mes, i mh n lüğü iel üstünde (Abdi Mikleri Abdülhamid e bu teşvik- ibaresini yazmakda hiç zühul — hatıratında hamidin Rusyaya 5 yeyd tekli- finden bahseder: Abdülhamid bir — Hakas tanın i i dü- şündüğü için mi m Ne idi?, bir müddet kend başım Beer ie Şe muhafzası hakkında vermiş ol di karara mugayir, düşeceği- ni, kabulüne ve yürütülmesine im- kân olmıyacağını anladı; bazı mü- Hüngâr elçi Şakir paşadan ge- len ikm kendisine göstermek Kâ. âmil da: «— en P nil Or Fakat Abülhamidin bu abdi ./ memlükiü ve'müşiri! Bulgar kral lık tacını giymek hırsını 'da bir-an çıkarmadı!, Bulyar prensi nişan versin mi vermesin mi? © Said paşanın dördüncü sadare- tinde (21 muharrem 1300-15 zi Said paşa şan istiklâl dababımdandır. man muhtar bir imarettir. Prense nişan tesis hakkı vermek imaretin istildâlini tasdik demek olur. Cevabile itizar etti, Almanya sefareti baş tercüma- nı M. Testa Said paşanın konağı- na gelerek Batermbergin iltiması- nı teyid etti. Said paşa mazereti tekrar edin- ce Testa; ri eni e rinin hizmetlerini takdir etmek eserleri gösterdiler. | fe- — Zannederim ki, prens dö Ba- essir olur. Belki sizi ziyaret de et- mez! ; Dedi, Evvelce gelen haber üz rine Said paşanın höneğiedi prensin ziyaretini kabul etmesi ka- Taj ışdı. Said paşa bu mülâka- ta intizar ediyordu. M. Testaya: — Böyle bir meseleden dolayı ziyareti terkedemiyeceğini pren- sin siyasi zerafetinden ii ri et meğe h “olmaz mı CevüBii verdi. M. ente sörli” gil Bir buçuk saat kadar sonra €c- nebi prenslere mabeyn daire müdürü Arab Ak med ağa Said paşanın yanına gel- di. — Prens size gelmek için hacı Hüseyin bağı köşküne kadar gel- di. Oradan dönüb İstanbul tara- fına geçdi. Başka işi varmiş; size gelemiyecek!, Haberini getirdi. Bir gün sonra Said paşa ma- beynden bir tezkere aldı. Bunda imaret dahilinde istihkak sahible- nişanlarla kabil sr e buna De edilmemekden sin mü- eessir she ve > ettiği bik diri Said e (Mısır Ene cari hele Sr ee prej Batembi beratlarının isim mahalleri — larak istida Evi osmani ve mecidi bilir.) m ©: Cevabını arzetti. Bu yolda vü- kelâ meclisinden bir mazbata da takdim olundu. Prens de bu ge. kabul etti. (1) “eee ikinci .. ilmen dan biraz gnd tesis in a verilmiş- (Arkası var) (1) Said we hatıratı. keli iii tarafından çıkarılan kitaplar ŞU. YERLERDE MR AKŞAM KİTAPHANESİ Anbara eadilöni Na. 121 Beyoğlunda HAŞET, Fransız Kitap Evinde TAKSİM KÜTÜPHANESİ İstiklâl enddesi No, #3 (Taksim) KEMAL, Kitap Köşkü Köprü Kadıköy iskelesi, NET, Kirtasiye mağ azası, Altıyol No, . Üsküdarda SACİT < ENİ kardeşler pur iskelesi Büyütadada NİKO, o Tütüncü dükkâm, İskele başında. * | İstanbul'dan o başka —E bütün kitap ve gezete satanlarda bulunur. e Kitaplarımız her yerde ey Fiyete satılır. - DÜN ve — ni Reşid... Hani öl- aral ulutlandı. Mey pal Si ie ya kem disile eğleniyor zannetti. Ciddi surette; — Şimdi, dedi, seni timarhane- ye yollarım. Çıldırdın mı adam? Seni bağlamalı. Delisin sen... Naci ni sıkarak ler. Aptal — sordu: ” — Araba hazır — Bu adam çık dırdı. Timarha; göndermek lâzım. Mehmed Naci, mazeret > etmeğe Jüzum olmadığını mek için ge Sonra, Hasan 1 ei sin beye döndü i dedi, ar de- otuz ye- allı di yaşında idi, değil mi? ihal tashih etti: — Doğru... Nasıl vefat etti, za- vallı? — Geceleyin... Yalnız iken... Yatağında... — ei iyi çekti mi? de çekmedi. li Profesör Faruk uy- — iken ölmüş olacağını söy- lüyo: Sakin — on profesör Faruk her onun samimi dostudur, değil mi Bi suali fi Faruğun ağzından çıkıvermişti. Fakat sua- linin m tabii gelme- tâ baba ile kı- dukları zannına düşü Adeta iki a sayılırlar .. gözlerinin önüne eni yüzü geldi. Gü- zel bir baş, çelik gibi bir sima «Siz ei ri övey imdürişin'z iz, edek Buyurun, sizi odasına » la kendisine, Mehmed ei biraz düşündük- ten sonra, $: — Reşidin iri nerede?” Baba ile kız gene bemeh bakış- Sanki düşündükleri şeyi sunu e tersine çevire- — ye içinden biraz siyah toz. a acele acele, cevab verdi: — Tabii takdir edersiniz... Pek yek içinde... Zavallı kizi zate gün görmedi ki.. ehmed Naci ayinleri da öyle bir şey var ki bana pek tabii gibi görünmüyor. Ne olduğunu bilmem. Fakat üö nim burnum koku alır, beni hiç bir zaman aldatmaz! Faruk içeriye in vakit orta- daki gayri tabiili, Yazan: M, Uygaç » Tefrika: 40 âsmini hatırladığı için” i gi ai ei nihayetin açtı, Mehmed YARIN Edebi roman mış ve bu gibi işlerle pişmiş adam- ara mahsus bir i i med e temiz 58 > teneffüs et ve bu evde bir sir ezanla ihtimal ve- riyordu. aruk masanın yanında, yüksek lâmbanın altına oturmuştu. Elin- e bir takım telgraflar vardı. Bun- ları okudukça Hasan Tahsin beye veriyordu. Bigem Naci bu çelik gibi çeh- ye bakıyor, ondan âdeta korkar sibi oluyordu. Karşısında herkese be; bir adam olduğunu ismi. etrafın- 'raf tan memleketin n . siyasi mü, elelerile büyük ihtiraslar uyandırıyordu. e Naci onun bu şöhr tini hatırlıyarak, çehresine, tavır- larına, yüzündeki manaya deri; Faruk başını Meh- med gp çevirdi. dersiniz, 2 siz haf- talik ii gazel GA ne yazı ya- eği il mi zardı. Sıkıla sıkıla cevab verdi: Sonra, bu kadar kısa bir ceva- bin muvafık sey in düşü- ala tekrar et vet efen: rl m, vii hiç bir şey söylemeden parmaklarile masaya hafifçe vur- mağa başladı. Biraz sonra tekrar * — Gazete devam ediyor mu? — Hayır, kapandı. Faruk csbinden güzel bir altın tabaka iii bir sigara yak- tı. Tabakayı Mehmed Naciye de uzattı: — İçer misiniz? —Teşekkür ederim, efendim. Biraz daha konuştular. Sani Hasan Tahsin bey Emineyi çağır- ” dı. Misafiri odasına götürmesini söyledi. Mehmed Naci açtı. Midesini tır- malıyan, neşesini kaçıran bir aç- ık. Zihninden | güzel yemek hayalleri emi Bur nuna, mutfaktan emek ko- - kuları geliyordı Her ya ağ te kolayca katlandığı halde aç- İığa hiç dayanamazdı. Bir an an için, Hasan Tahsin beye karnı aç oldu- ğunu söylemeyi düşündü. Sonra, cesaret bezin Dişini sıkmağa arar nenin arkası sıra DD elele başladı, Emi- ne a ara bir elini dizi- sallanı: de işe kordelâ bağladığı: yu- 'varlak boynu her adımda alçalıp Yukarı çıktıkları zaman, Emine deki kapıyı Naci içeri girerken “Emine ona aptal ve kurnaz tebes- "sümile baktı. — Buyurunuz efendim, odanız burası. ir eli kapının ie idi. Öteki >. A ieriği tutuyordu. — Senin ad — Emine. > Hiç, ak için, Bu ew e rahat mısın