AKŞAM > 20 Künumuseni 1935 3 Yazan: SULEYMAN KÂl SARAY ve BABIÂLİNİN İçyüz — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — a No. 421 Abdülhamid sordu: “Kuvvet bulun- maksızın hareket caiz midir?,, İki saat sonra Siraneki riyase- airesindo «mu işe başladı. Ni- kolayef Sm” oldu. (18 yiâl 1885). Prens Batemberge Mika çeki- lerek hükümeti ele alması teklif olundu. Bu hükümet ğin im dökülmeden, vali Gavril dehşetinden sezini bile inkişafına intizar eylemeğe başla- Sofyada şehrâyin tertib lu. a. Sobranya fevkalâde içtimaa da- vet edildi. Seferberlik ilân olundu. ze dö Batemberg bir kaç gün Ee nazırına it- için Rusyi — lehinde tahriki reketi siyasi manevralara meydan bırakmamıştı. Şimdi Çar ne düşünecekti? Bulgarların teveccühünü muhak- kak Bulgar prensliğile © beraber, ke, etekti, Kararını verdi. Yazdığı salap harel r ii Tırmovada rederek ittihadın husule sekliği ni, bunun için r irinde Fikibeye geldi ve Bulgarlar tarafından pek çok alkışlandı. i Rumeli hadisesi Said pa- şanın dördüncü sadaretine (2 muharrem 1300 - 15 zilhicce 1302) tesadüf eder, İstanbul ihtilal haberini kur- Ban bayramı gecesi e Prens dö iş racaat etti, Tahriratı hariciye kâ. tibi Naum efendiyi Büyükderede sefaretlere gönderdi; Bulgaristan komiseri Nihad paşadan da (Heo- ) kablosile malümat aradı. Bu sırada mabeyn allak, bullak ol muştu. eni bulunan Rusya politi- ka meş olile İstan- buldeki vim sefaretine geceleyin malümat vermişti. Elçi M. Nelidof derhal Abdül hamide işi gi oda sad- | ar Yeğmn karar em ; Asker sevki lüzum rıazam Said paşaya Rusya elçi- inden hemen malümat almasın ylemişti. Abdülhamid sabahleyin bayram AE ai eğik müddetçe ger Abus ve > kendisi pek düşünceli Abdülhamid b bayram la mü nasebetile vükelânın o gün ma: beyinde içtimaını istemiyordu. Sa id paşa ise: (Hadis olan mesele- nin tedviri merasiminden mukaddem olduğu) yolunda be- yanat ile vükelânın sarayda top- lanmasını arzu kir idi Ab- dülhamid buna rıza ededen sonra Yaldız sarayın- da vükelâ meclisi aktini irade etti. Vakadan iri press vükelâ süren uzun ve aa m 24 saat içinde cem ve sevkederim. Dedi. Evkaf nazırı Kâmil paşa Edir- nedeki az askerle işe girişmekten ise siyasi vasıtalarla evvelki halin da Kâmil paşanın iz iştirak eylemiş idi, Müzakere eri alınacak mazbata beyaza sea den evvel müsveddesinin kendisi- ne püre Abdülhamidin ira- desi iktizasından idi. Hasan Fehmi paşa tarafından d dişaha takdim edildi. Serasker Gazi Osman paşa (21 muharrem 1300 - 15 zilhicce 1302) vükelâ meclisinde Edirnedeki aş- kerin kifayetsizliğinden bahset- mişti, Vükelâ reylerinde ittifak edememişlerdi. Asker toj asker sevketmek ida- ima kuşkulandıran bir mesele idi, Padişah (kuvvet b ir midir?) sualile kara- ilini aeeliya emretti ve defa meclise gelerek (bu hareke- tinin sebebleri prensten istizahta bulunulması) iradesini || n bu su- üzerine Kaileki Said paşa tarafından dikte edile- rek yazdırılan mazbatanın müs- veddesi (o Abdülhamide takdim olundu. Padişah bunu yanında alıkoydu. Bu gecelik meclisin dağılmasını emretti, (1) 6 Ba- tembergden zatı İzmi gelen bir telgrafnamed. amk Rumelide Osmanlı > kümetinin kaldırıldığ | onun yerine kaim olduğu cihetle (Sait ve Kâmil paaların hatıraları. kan di ği men için hükümeti- Ml teklif olunu- e Kaleenii kılıçla aç- mak istiyen «erbabı vegaden» de- ğildi! Şiddetle hareket teklikeler davet edebilirdi! Hem neticede ne kazanılacaktı? ; kalmdıktan ra olsa, olsa vaziyet eski elin irca edilebilecekti! Bu da tehlikesine değer mi Muvaffakıyet takdirinde şarki umelinin nüfusu Osmanlı ordu- sunu takviye mi edecekti? Vari- datı Osmanh hazinesini mi doldu- racaktı Şarki e Berlin İesile muayyen idare ve merbutiyet şartları değiştirilemi- yecek olduktan sonra devletin ba- şına atisi ne > a bir gaile bu işi dev- letlerin tensibile ra pamuk. ipli- ğine bağlamak daha muvafık de- ğil miydi? Abdülhamid Rus muharebesinin acı ve felâketli tecrübesinden son- ra kılıç yerinde kalem ve dil kul lanmayı v e kullandırmayı, iktisa- di yemi am ları tercih eder olmuştu! oyunları nefsine aid türlü tasav- vurlarla artık hiç hoşuna gitmi- yordu. ğ Yakın ve uzak; büyük ve küçük düşmanların gösterdikleri yatış- mez hi az. işti ar dostların da bitmez, tükenmez ih- siyaset runu kabul ettirmişti. Daima hangi kavinin saati çalı- yorsa günü gününe ona kulak ka- bartan, bütün saltanatında temelli ve yapıcı bir siyaset takib etmiyen Abdülhamid bu şarki Rumeli me- selesinde de işte bu «ihtiyat ve ibtiraz» düsturi weket ede ası var) İkindi as 136 Ve 537 7,21 12,25 14,55 17,10 18,46 İdarehame: Babiâli civarı cmusluk Sk AKBA müesseseleri Ankaranın modern türk : fransızca: ve ecnebi kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin eder. erkezk Maarif vekâleti karşısın da a 8377 Şubesi Samanpazarında DÜN ve Yazan: M. Uygaç ke Gömleğin aşağıya doğru kaymış olduğu görülüyordu. Vücudunun gölgesi incecik bir perdenin için- den farkedilir gibi e çı yordu. Faruk bu manzaradan bir he- ye değil, alnının üstünde, saç kökünde ağrı eki Sinirlerinde iki türlü ihti- sas cereyanı koşuyor gibi geldi. Bu cereyanlar bizibirlerine > yorlar ve biribirlerini ardı. Birisi, ölüm manzarası iş Wi şısındaki korku raşesi idi. Öteki bir memnuniyet raşesi idi. Ferda- nın güzelliğin: yarı çıplak vü- cudunun hayalinden geliyordu. Bu Faruk için daha büyük bir kor- ku oluyordu. Şimdiye kadar hayatta hör şeye ak tarmağa imkân Ferda yanından geçip ken, yahud yaklaşırken, ii kr ses ARMAN vu —— bei rüzgâr k ken Faruk nün — da öyle bir titreme hissediyordu. unu, etlerini onun tesirinden kur- yoktu. doya doya içmek, içindeki iştiyakı biraz teskin etmek isterdi. Fakat > bu atılış de daba kuv- etli Hi istiy: tan e seviyordu. Fakat i için- de kâfi derecede sevememek kor- kusu daha kuvvetli idi. Onun Bafa güzelliği kar- şısında 2: , me kadar kısa, > R bir e eki eğ — Onun için Ferdayı derin m ırab ile, içi yanayana, sasde ti hepi eden bir felâketzede gibi seviyordu. Şimdi, bu ölüm haberi karşı- sında, sevdiği kadının ilk hissi büyük bir ıztırabtan ibaret — ğuna la Demek on: istemiyordu? Mieliki, mu gözlerin- titrek şin erkekte kalbinde bir yardım- du. Sonra mırı Tefrika: 35 ldandı: — er öldü? Ye YARIN Edebi roman Ferda fikrini iyi ifade edemi- yordu. Nasıl? Nerede Ne vakit? Ne sebeble öldü? demek istiyor du. Hattâ, gin Aog Idu, Faruk, dan, izahat verdi: — Yatağında hareketsiz buk dum, seslendim; kımıldamadı. Baktım, soğumuştu. Ferda bir pie deha, fakat bu sefer başka tür! — Hayır! dedi Göğsünün vi kokusu Faru- ğun nefesini dolduruyordu. gibi davrandı. Kekeledi: , Faruk kuvvetle Ferdanın omuz- larından yakaladı. — Hayır, sus. — Neden? ne cevab vereceğini bi- lemiyordu: — Bekliyelim! dedi. Ferda a almıyo Yal nız topuklarından ensesine kadar asabi bir Üneğe lie kapanıyordu. Faruk ge: bir ee düşebileceğini takdir ederek neden beklemek münasib olacağını izah etmek istedi: ları daha sonra çağırırız, dedi, Şimdi o kadar sersem bağ haldeyim ki senden başka kimi ile lâkırdı edecek halim yok. Mat tâ sen bile... Ferda, kendisi de âşığı gibi di- şünmekten âdeta mamnun olmuş gibi: — Evet, evet, ben bile, dedi. Fakat Faruk Eee igin kâ- fi bulmıyarak Vakayı 7. sana haber vini istedim. Çünkü bu sabah, herkes duyduğu zaman, biz ha- zlanmiş Mn k hakkın var. Ömü gözlerinde Faruğun görmek alev göz bebeklerinden fışkırdı. Ferda ancak şimdi. bir ölüden daha uzaklara bakabilmiş-