Tefrika No, 100 BAR Yazan: ROS İskender Fahreddin Donanma Serdar! Lütfi paşa, cellâdın göğsünden iterek: “Bire melün, dedi, bu arslana nasıl kıyıyorsun Ye Divan kâtibi Lütfi paşayı. görünce şaşırmıştı. Dubanın üstünde herkes telâşa düştü. Lütfi paşa acaba padişahtan af fermanı mı getirmişti? Kara Halil de Mep eyi ve zi m yüzüne bakar: — İşimi bitireyim mi 2 Diye he homurdam . Lütfi paşa güçlü ve sert bir adamdı. bala üstüne çıkar çık- maz ilk i — Kara Halilin göğsün- den itmek oldu. Ve Barbarosa dönerek: — Hayreddin sü deği - bu koca aslanı gö: ünde nasıl | astırıyorsun? o, hemi Niyazi efendi atıldı: — De iki efe öldürdü. kanlı bir adam mi lar mu Lütfi paşa sert bir Dn Ni yazi efendiyi süzerek iki adam öldürdü am- Niyazi efendi, BE kendisini müdafaa etti. Niyazi efendi tekrar söze ke rıştı: — Hakikat öyle değil, paşam! O adamlar benim yanımda çalışa; çok namuslu efelerdir, Şimdiye ka- dar İstanbulda hiç kimseye kahbe- aldırmadılar. Onlar ce dövüşmeğe alışmışlardır. Lütfi paşa — Yalan.. Yalan söylüyorsun! Ben her şeyi senden ve herkesten iyi biliyorum. Vaka benim evimin kapısı önünde geçti, iye haykırdı. “e rağ korkudan titremeğe başlam: Me; YE bir af fermanı yoktu. Padişah daha iki yıl önce, vezi- fesini ye yapmıyan bir cellâ- dı Sar: bin darağacına çek- mem En kın işimi bitire- yim.. Padişahımz tükürdüğünü yalam ii ii tekrar ipe sas. istedi. Barbaros, Lütfi paşanın sözleri- cellâdın boynu — Bre köpek! Ebil e biricik aslanımı boğmağ; tettiniz? Kara Halil yere yuvarlandı. , Niyazi efendi bu kargaşalıktan ifade ederek merdivenden in- di.. Kayığına binerek tersaneden ayrıldı, Lütfi paşa, Barbarosa anlatı- yordu: cerenin » önünde otu- rı pere çigiem yaraladı. Ben de bö; hücuma maruz kak ekici Sİ korumak için, onun yaptığından başka türlü va- pamazdım. : Akdoğan bu sözleri sükünetle dinliyordu. Diyerek, hayretle paşanın göz- me gülüyor! Kulağında Per âtfi paşanın merdane hareketi | lerinin içine baktı. “| sesini işitiyordu: Aldatma beni! karşısında sevinerek doğruldu.. Kanuni Süleyman, idam Fakat ağzından su > çıktı: Boynundaki ipi çekti: hükmünü geri alacak mıydı? — Bir tarafta yemek yesek... — Paşam! Pencereden (zaşa Meka var) Bu kadar tuzlu bir yem ver- e eek k ii kimin beğen. kak md bali cad ğ DEE e aslanım!) diye bağıran siz miy- iniz — Bendim, . Eğer mağ- lâb olacağını Heepiaş uşakla- haydudların üze- Yakuz bana hakikati Si : Niyal zi efendi ile aranda bir husumet ikindi: — Beni ortadan kaldırmakla, aklınca karısının gözüne girecek. Bi Her akşam bir hikâye |) Halil Sadi, resmi bir iş için git- tiği Berlinde güzel bir otelde ya- şamaktan pek hoşlanmıştı. Etra- fın lüksü ona ayrı bir neşe veri- yor, daima o hayat içinde kala- cakmış gibi bir kğ duyuyordu. Fakat artık bu tatlı hayat niha- yete ermişti. Ml dönmek üzere idi. Otelin odasından çıktı. Önünde bir kadın yürüyordu. İn- cecik ipek çorabları ap çarpı- yordu. Yi ta dansedi- yor denilecek surette erir kı- mıldıyordu. Halil Sadi kadına yetişmek, yü- zünü görmi içinde, bir arzu duydu. Fakat kadın adımlarını sıklaştırmıştı, Halil Sadi de hiz- landı. Kadının boynunda güzel benekli iz Me al) e ç evişiyoğ bir bua yandi yateii de n bu zarifti. Otelin bölü: ye- ları e buldum. Fakat, içim | tişti.'Y. lime kadın deki sevgi sönmedi. Sönmedi am- | belli belirsiz, tebessüm etti. Demek ma., Kimseye bir şey söylemiyor. | kaçar gibi görünmesi bir dum, İçimdeki e yalnız ken- dim yanıyordum. — ilini seni seviyor MU âlâ EE ei iyor, paşam! e işte, Ni- yazi efendinin sıda bu yüzdendir. Benim bir el yok. Karısına yan gözle bile ma- dım. Bugüne kadar eli elime değ- memiştir. barik Niyazi efendinin çe- Yedi dolablar; anlayınca Akdo- bir çocuk gibi kucakladı. Gözleri yaşardı. Lütfi paşa: — Ben şimdi padişaha gidip ez içyüzünü anlatacağım e af a kendi elimle alıp bn iğ abanın merdivenle- rinden indi Fa m am atladı.. önünden kaybolan divan kâtibini araştırarak: — Gördünüz mü, dedi, hain kö- pek korkusundan sıvışmış.. Orta- da yok. Yeni bir tezvirata kalkış» madan, saraya gidip yim. Siz burada bekleyiniz! ..» Lütfi paşa saraya vardığı Za- man, Niyazi € de dolaşıyordu. Divan kâtibi, bel- liydi ki, padişahı bekliyordu. Bir- denbire Lütfi paşa ile karşılaşın- ca benzi sapsarı olmuştu, Lütfi paşa lâfını esirgemez bir amdı. — Bre melün, dedi, o aslana kastin ne idi? Padişahı ill ede- rek uk nasıl ilam hükmi aldın? Ben de şimdi senin için biz ven hükmü alırsam, hoşlanır mı- sın? Niyazi efendinin çeneleri kilit- lenmişti.. Lütfi Mnla vw için, sadece e yapayım, ri İrade cevab vermiş ve bu üç ke- başka, ağzını açıp bir şey söyllşei ni Lütfi paşa ağ ağasını bek- Kanuni Sü- Paşacığım?! fi paşayı gözleri dönmüş bir hal de karşısında görünce şaşırmıştı: — Lütfi! Bu ne telâş?! yaya tutulmuş gibi titriyorsun! Ne var işi hallede. fendi, sır odası önün- kâna bal oyun imiş! Etrafa vi keskin lâvanta kokusu ka: hakkında Sadiye bütün a. e Br verdi. Şimdi Sadiye daha ta! kıyordu. Fakat Sadi lama bıraktığı genc karısı Peranı düşü- nerek başını çevirdi, otelin kapı- sına doğru yürüdü. İstanbuldan ayrılırken Peran ile vw — Sakın beni aldatma! diye na- sıl yalvarmıştı! yır, aldatmıyacaktı. Fakat kapıdan dışarı çıkamadı. Bir şey unutmuş gibi geri döndü. di ka- dın hâlâ endisine bakı yordu. Halil Sadinin başı döner gibi oldu. Böyle güzel ve cazibeli bir kadınla zararsız bir eğlenceyi kaçırmakta mana var mıydı? Ka- ına yaklaştı, biraz sokağa çıkma- ı teklif etti. Konuşarak yü lardı. Fakat Halil Sadi, kadının gözleri camekânlardan ayrılma- dığını farkediyordu. Arada duru- yor, vitrinleri uzun uzun seyre- Ş diyor: — İki bakmak bir almak yerini tutar, diyordu. gi Sadi, bir camekânın önün- d kadına sormak mecburi- tL hissetti: — Hoşunuza giden bir şey var mı? Kadın başile hayır dedi, fakat dükkândan içeri iri Çantaları çıkarttı. Hiç bir beyenmiyor- du, Satıcı balık Ti lâci- verd bir çantayi göstererek: ndan iyisi olamaz diyordu. çidek takımlar da gümüştendi. ordu: — Fiat Bu akika pek pahalı idi. Fa- t Sadi e itiraza imkân kal- Kadın hâlâ mütereddit görünüyordu: eek başka dük- lim, — Hay hayır. uyacak. Sadi sustu. Reddetmek kabil de- im Evi aldılar ve dışarı çık- e Esvabıma da c kadın işvekâr bir tavırla, | rm sokuldu, hissiyatperestane bir tavir aldı: © — Ne yazık, dedi, her zaman biribirimizi göremiyeceğiz. Siz bir yabancısınız. Sadi içinden düşünüyordu: Be- Çanta dikten sonra kadının yanından ay. Imak gerçekten budajalık olurdu. i ki. sini okşuyordu. Ne işini bilir bir kadındı! Halil Sadi bütün vücudunda bir kırıklık hissediyordu. Acaba saat kaçtı? O i ba mıydı? O akşam trene binmeği ta- ——— biletini de almıştı. kendisine İri hatir- bali örme bakarken si- kılmıyacak ayda 7 Zavallı, koca- kendi muhabbet ve Ee sein tı! Bir gece evvi if Halil Sadinin gözünde şimdi pek kıymetsizdi. Ağzı acı idi, Geceki e ve sigaraların tesiri. 'eran ge- tirirdi. m e ta- ze, temiz ve sevi: ile Per: ne kadar cazibeli, ne gir vii ve güzeldi... İsrafı sevmezdi, ta- sarruf ve i ile yaşardı. Ufak bir şeyle memnun olurdu... Şi di böyle bir kadına karşı yaptığı şu münasebetsizliği affetmek ha- kikaten zor bir şeydi. Bir fırsat zuhur edince kendisini ret miyerek karısını aldatmı ki azab era .. lediği kabahat şimdi içinde duy- duğu muhabbeti artırmıştı, Karısı- na hıyanet ettikten sonra onu da- ha çok sevdiğini hissediyordu. nındaki ii Hişti, . Yavaş yavaş, zih- ninde bir fikde Kik oldu. Bunu en kovmak için iptida uğ- aştı. Fakat fikir ii sarih, e. hai surette tekrar zihnine ordu. inek mişti. Odadan çıkacaktı. Kapıya vuruldu. Şüphesiz geceki kadındı. Mükâfatını almağa geli- yordu. Halil Sadi, e «bir HASAN Üsürik Pesiler Oksürük, Nezle, Bronşit, Boğaz ve Göğüs Hastalıklarile Sesi Kısılanlara Şifai tesirleri çoktur. HASAN Kartel Şurubu Zaafı Umumi, Kansızlık ve Kemik Hastalıklarına şifai te- sirleri çoktur. Çocuk- lar, gençler, genç kızlar ve ihtiyarlar her yaşta ğ istimal edebilirler. O «| HASAN ECZA DEPOSU — Radyo 4 18 İkinci kânun Cuma 4 Mm plâ riyatı, 18 çay saat a Tokatlıyandan transmis- yon, caz, 19,20 ç nk bikyelağ r, Sil ; 19,15 konseri, özler vw (oda musikisi), sö; aktüel bahisler, 21,157 senfonik konsir, 23,40 reklâm konseri, 24,05 di. Bükreş (364,5 m düz plâk si miye salan © ek gkem (arda m.) — DE 30 e sikisi, 22,15 Marks Regerin eser- h aberler, koşu haberleri, hi aberler, 24,15 Heii son haberler. 19 ikinci kânun cum T, , 23.15 dans, plâkları, İ dans, 364,5 m.) — 13,15 18 ME kesimin, 19 haberler, (9:E5İ orkestranın devamı, 20 ko: ire 2020 plâk, 1 radyo cazı, 22.15 radyo cazının devi berler, 2, 25 kahvehane Tamek, üi N kil). i "Berli 7 m.) — 19,20 «Çi iğ eni Ml skeç, 20 gm 2030 | rkıları, 20,40 aktünlite, haber | sem ii er. 21.20 Lachenin andabergs adi: skeç (rmusikili),