13 Kâmunuevvel 1934 Tetrika No. 67 ARB Yazan: AROS İskender Fahreddin Sarı Ahmed, hasmının sırtı yere geldiğini görünce, bıyık altından güldü: “ Aslanla kedinin dövüşünü seyretmekten çok hoşlanırım! ,, Akdoğanın sabri tükenmişti, Birdenbire: — aşi dedi - bu sözleri bana mı atıyorsun? Karayel leğruldnz — Ne gocunuyorsun..? Ben İb- rahim paşanın kızını iyorum. Bu sevgi beni nerede ise çıldırta- cak... Ne yapacağımı bilmiyorum. Sana ne oluyor..7! Doğan reis i kalktı., İstanbul efesinin önüne doğru yu- rüdü: Geçen gece bana bu sevgi öyl uğ Sed fırladı. çerini çekerek Doğası üzerine atıldı. Kahveci çırağı: Ha yiğitim, göreyim seni.. ni arab bozuntusu period canını, ! Piniia oturan bir kaç m yiz ilgi erağelaği başla- a, ondan ü: olmayan efe- çe her lem sonra a rr ete- ğine silerek kınına sokar ve yerde ii çi iki yaralı veya ölü insan indirmiş ve elindeki hançerini ye- ye düşürmüştü. i hamleyi Karayel yapr yordu. gear Ea Yi doğrularak, bıyık altından gülüm- di — Aslanla kedinin döğüştüğü- nü sayretmek oldukça eğlenceli- lir. v Müşterilerden biri sari Ahme- din kulağına fısıldadı: gam, ne diyorsun? Karayel duyarsa üzerimize sal- ITIr... Sarı Ahmed hızlı hızlı söy- lendi: — Çekirge bir zıplar .. İki zıp- lar.. Üçüncüde ele geçer. Aslan üzerine saldıran kedinin sonu ölümdür, Kahveci lis sarı Ahmedin yada ii NU: Arab ii dai kedi- sinin Pl çıkaracak mı der- sin..2! Ahmed, çırağa cevab vw: Herkesin gözü fal taşı na vE WE vede oturanlar o güne ka- an Tmnbalde bu Mare ici canlı bir döğ Karayel İViOMİZ ve Dü bir genç değildi.. Fakat, ii ami bilekleri a ii gi bi, kemiklerinin ene du. yuluyordu. sl reis hasmını bir atılışta serebilirdi. Bunu yapmadı.. Kanye bir cesaret verdi.. Onunla oynaştı.. Önce pehlivanlar gibi güreşti. Fakat bir az sonra, Karayeli erlerin biri Doğana ba- | öyle bir savuruş savurdu ki... Sar, Mm d bile: S delikanlı! G. e ez Her akşam bir hikâya Doğan masanın üstünde çalan telefona el attı — Alle... Ev Ga. çın çın ötüyordu: — Doğan, benim Yıldız... — Söyle Yıldız... — Bu gece o kadar yapayalni- zım — Bn geleyim istersen., Sana kadaslıl Telefondaki ses irkildi: — Nasıl olur se Yapa- yalnızım diyorum, — Daha iyi E| pi : ig ğ 3 3 mazsa güzel güzel bisiler söyle- rim. — Sonra?. — Sonra sen uyursun... Ben de tıpış tıpış evime giderim... — Gel öyleyse. — Doğru mu Sörlüyorsl Yık dız? — Bunda inanmıyacak ne var benim için öyle büyük sevinç ki anlatmak için söz bula- miyorum Yıldız — Ammi berkan gel... Yemeği kapisini — iliği yl güzel salatalar yaparım... Sonra ne içersin? e... — Sen beni i De — etmeği ten vp olmadığ ğı için e diy yemek işleri- ne bakacağım. — Ne iyi!, Ne iyi!. Sevincin- d. dek ol Na — Erken gel de bana yardım et.. Telefonu kapattı. Sevincinde! çıldıracaktı. İnanamıyordu, bir türlü inansmıyordu. Yıldız şimdi. gözlerinin önündeydi. İncecik be- li, içleri ışıl ışıl erik kapka- ra gözleri, pembe ii iki . Benim... | Telefonda kıvrak ii kadın sesi Yıl dönümü İ alev parçası gibi yanan kı dudakları ile Yıldız gözlerinin önüne geldi. Bu, ka Sinların en güzeli, bet ge payalnız bir evde isini bekliyordu! Deli olacaktı. Doğ- du. Yıldızın peşi: oşanlar kadar çoktu ki... ille » zengin göbekli vurgunlardan biri: — Bir sigara içişi, mz dumanı- nı ei savuruşu var... Varımı yoj ayaklı li sere- ceğim ün Kadın dediğin böy- le olur!.. diyordu. Bunu söyliyen adam altın için- de yüzüyordu. Yıldızın bu arka- sındaki tutkunların topuna bir- irsek eline rayon yapır e çağır- a Karısından ayri hi Işık denilince işinde bi bir n derin derin sızladığını Yisdi Işık onda hiç geçmiyen Du yürek sancısı bırakarak, bir akar su gibi, tatlı bir esinti gibi geçip gitmişti. Bir ara dini ii vve içinde yany tirdi. önce o ederi Tai li uğu Yıldız, lşığn göz maştım rict ışığı yanında sönmüş bir yık - ie kalıyordu. lida sızıyı söküp at- gn için dışarı fırladı. Berberine koştu. üstad lee Berberi en ie Pin İstanbula ecelini aramağa mı geldin? Di; söylenirken, birden, Karayelin hançerinin o yerdeki mermer taşların üzerine düştüğü Karya yere eğildi.. kiri istedi. Doğan ayğile Malabeli bağır- anl üzeri, dı: — Bire kahbenin doğurüluğü Bu sefer de beni gafil e laheklii mi istedin! iyorsan, kollarını sıva.. Geçen gece vurdu- ğun gunla karşıma çık! Hançerle e kahbece dö- ğüşten başka bir şey değildir. İş silâha dayanırsa, ben de palami çeker ve bir sallayışta başını uçu- rurum! Kendine Kahvedeki müşteriler biribirle- rine bakışıyorlardı: — Bu ne aslan yürekli delikanlı be..7! — Karayel böylelerinin on ta- nesini “m yere serer, onunla başa çıkılmı Mü yoz ında evvelce ken- disile döğüş sarı Ahmede yan baktı.. Hasmının gözü önün- de Me toz kondur- mak istemedi. — Bana Çeşme meydanlı Ka- rayel derler... Diyerek Doğanın boynuna sa- rıldı. Doğan ilk hamlede Karayelin sağ bileğine şiddetli bir yum Demekten kendini i ilgi sırt üstü ei yali ye beyaz köpükler ak- ıştı. Ciğerleri ve omuzları fena hal- de zedelenmiş, dizlerinin derma- nı birdenbire kesilmişti. Etrafta oturan müşteriler: — Aman bizi şahit diye tutma- sınlar... m birer birer sıvışmağa başladılar. O gün İstanbul kahvehanelerin- den birinde eşi seir AA ve işi- AAA tilmeyen bir kavga olmuştu. Kahveci çırağı korkak bir ta- vurla kendi kendine yordu: — Cezayirli aslanın türk oldu ğuna şimdi inandım. Sarı Ahmed yerinden fırladı. Karıya gözlerini kapadı. rının arasaından bir fi- sıltı iştildi: ira: ız SU.. Çırak k kare. ocağına Roy ndiz mektir. Sağlam Hiç bir Knoll A.- Ynünlere sahip öm talihe komanda etinek ve insanlı kendi se istediği hedefe yürütebik. m sinirler müthiş hayat mi teminatıdır. Binaenaleyh sinirlerinizi Bromural -Knoli- ile kuvvellendiriniz, bunun müsekkin ve mukavvi tesiri her işte görülün. zararı yoktur ve alışıklık vermez. delesinde muvaflakiyetin er iyi 10 ve 20 komyprimeyi havi tüpe derde eczanelerde reçete ile satılır, G., kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen s/Rhin. ma öm çok uğraş... Çok iyi kes... dedi. Berberden çıktı. Beyoğlu cad- desinden yürüyordu. Tokatlıyanın önüne gelmeden Gi na çiçekçi çocuklar Çocu! bir gazete kâğıdı buldu — Canım başka kâğıdın yek e başka kâğıt bulamadı. sarılı çiçeği aldı. Yürü- meğe bakı: Yıldıza ein bir kutu şekerleme götürmek istiyor. Ber af gerer doldurttu. ikörünü sev- ai ie a için büyük bir çilek likörü de aldı, irdenbire ü kestane şekerlemesi, çilek aş Karısı mesa le En sev- i sevdiği likör hep bun mi e acı âcı içini çekti.. Sol Adaaam abla. dedi, Dü- oturuyordu. özü ii saran ölesi Ed Bir evlenme ya- ı gözüne çarpmıştı, Okudu. Evlenme «Genç asukatlarımızdan De- Yalnız bir adet HASAN TIRAŞ ĞiLi BIÇAĞİLE Bir sene tıraş olursunuz. Markaya dikkat Şimdiye kadar icat olunan bütün aki bıçakları arasında en mükem- ve en fevkalâde olduğu itmiştir. Piyasada mevcut tıraş bıçakların Mi li nn 1- tıraş bi uma rah gayet ke: Ş ren dır kl her bir tarafile lâakalon traş olmak kabildir. Bu he sapla 5 kuruşluk bir adet Hasan tıraş bıçağı ile 40 defa ıslak bardak ile bilendikte yüz defa tıraş yapılmak mümkündür ki dünyanın hiçbir bıçağında bu meziyet yoktur, bıçağı İstediğiniz halde başka arka verirlersi yınız. Tak- PE sakınınız, Fiyatı 1 adedi aruştar.. 10 adedi 46 kuruştur. Ti Kn deposu, o İstanbul Beyoğlu. ğan ile «Işık» Lg evlenmiş- lerdir. Kutlu olsun. Bu Der evlenme ven sıkıştı. Gaze- in tepesini oku- Niş 19 şubat 1930. o günkü gazeteler var. > Onlara da bir göz attı. Onlar- a da 19 şubat 1933 yazıyordu. No ie ... Demek bu- üçüncü ee mü idi... öç sene evvel bugün lenmişi — Bu a gazete nereden de karşıma — Bu ser ymam yıldönü- münde ça; ipmak ona bir vee gi. ide Evine dönse, vi kim bilir ne kadar kıza: Sobasını kendi kendine yakaci ak, yemeğini kendi kendine tek başı- na yiyecekti. Düşündü. Otomobil Yıldızın apartımanının önüne gelmişti. Son bir kararla ve seslendi: — Çek... Geri dön Geri döndüler. Evini in önünde indi. Anahtarla kapısını açtı, Tu- haf ye Ev tertemiz silinmiş, süprül taraf düzeltil. miş. in Vini bol çiçek e $u, Koridordeki böyük çıtır birle Odalardan iler zel bir kadın çıktı.. Karısı, Li Işik onun elinde kileri ii Sa: He Kocacığım!. bi imi gimi nasıl anladın?. Geçen yıl dönümümüzde gene fulya, çilek likörü.. Kestane ş€- kerlemesi almıştın... (o Unuttun mu?. Diyerek Doğanın boynuna atıl. dı., Bir yıldız