Sahife 10 . AKŞAM 13 Kânunuevvel 1934 a SARAY ve BABİİLİNİN İÇYÜZÜ Yazân: SULEYMAN KÂNI ERTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur « Tefrika No. 400 Mısırda yeni hadiseler, buhran gittikçe şiddetleniyor a e dı. Doğrusu heyetin Mısirdaki ha- reketleri e teyit etmiyecek Ali Rima paşa kışlaları ziyare. tinde askere hitaben zatı ne- nin metbuiyet haklarından, hi- dive padişah vekili ii — vacip olduğundan bahisle lar irat etmişti. Hidiv ile nazırlar reisi heyetin «Vataniler» ile sm mümkün olduğu kadar men için Ârabiyi alayı ile Kahireden re ger g leimiş, gesi kâballer yafetler mahfeller ile münasebette Hile masına meydan vermemişlerdi. F tarafından esinde ve ve İstanbuldan böyle gönderilmesini istedik- ve ifade etmiştir; Nizami pa- şanın Mısırda bulundüğü esnasm- da maiyetinde bulunan Ahmed > paşanın - sönra meşhur Hi- valisi - Kahire ile İskenderiye vali trende Ârabi ile buluştu- gu da şayi olmuştur.) Mısırda Nüvvap meclisi açıldı. Fransız ve İngiliz mürakıplar bu meclisin bütçeyi tetkik ve tasdik eylemelerine itiraz ettiler, Şerif paşa mürakıplarla Vata- nilerin albeni telife saral du. Vataniler de kabineni ziyetinden münfail olarak ie lerde oy eki f paşa- nm azlini istiyorlar. Müşkül peri Mi hidiv nihayet ya ışmağa taraftar şa kabi- nesinin bini kabul ile met işlerini tamamile Vatanilere tevdi eyledi. rd a Barudi ni ir reisi ve bir ay a Harbiye bi bey livalık: la harbi; Mazırı o nasbolundu. Mn alaylarınm etiler k hakkı verildi. © Bide Tevfik paşa İstanbuldaki kapı kâhyası Sabit paşaya çekti- ği bir telgrafnamede vaziyetinin ne kadar müşkül olduğunu gizle- edi (Artık buhran ne sibatlerle iz ek dereceri geçmiştir. Devletin kuvvei kahire ile mese- Jeyi halletmesi lâzımdır.) sağa asker gönderilmesini Mini vükelâ meclisinde müza- kereye ni en Padii işah a esasen v6 dele muarız bulunuyordu. Vükelâ hidivin bu talebini se net ittihaz ettiler, Ancak Mısr- rin ahdi vaziyeti ve İngilterenin malüm mesleki asker gönderilme- ven müsait olmadığından talebin ta le- ğmen nüvvap meclisini davet eylemiş olmasını tenkit ile şimdi mezi istediklerini haklı gör- düler. Hm yar e Ark kre den evvel Mısir ordüsünü il be Ölem e ld om m larm bu. abi taraftarlarile mi — olmak ea kâfaten terfi edildi; Çerkes Za- itler terfiden mahrum bırakıldı- bunların 6 sirada meydana dikeiniğe başlıyan Mehdi isyanı vesilesile Sudana sevkedilmeleri- ne teşebbüs olundu. Bu defa Çerkes zabitler arasın- da memnuniyetsizlik (görüldü. Bunların haklarını müdafaa me- selesini müzakere için toplanma- larma Ârabiye suikast için ittifak ii 1 veri) i divanı harbe sevkolundular. Mev- beyne müra- ülhamid meseleyi ele aldı. yeri Said paşa tahkikat ev- mın İstanbula ei ve li sadir olmada lere 4 bir sey yapılmamasını la bik Misir sularına bir donanma göndermek fikrine sap- tı. Sait Başa bu tasavvurun tatbiki tti Abdülhamid 1882 nisanının yirmi; ünü akşamı eyi Remzi beyi göndererek Said pa şadan mührünü aldı. Abdürrahman paşa sadriâzam oldu. (13 cemaziülâhir 1299 - 24 şaban 1299), makamının İN rütbelerinin refile müebbeden dana riefye mahküm oldular. b bi ile arası açık olan ferik Osman Rıfkı paşa da bunlara teşrik edil- di. Sabık hidiv İsmail paşaya Mısır hazinesinden verilen tahsisatırn da 4 «Misir da fesat ikama sarfeyledi- ği için» kesilmesine karar verildi. Kırktan fazla Çerkes zabitin bu mahkümiyeti hayli gürültüyü in- taç ik paşanın imi Ne messiller kendisine — ve refet tavsiyesinde bulundula; Tevfik paşa bu mesel lede ittihaz edeceği son ME daha ziyade imak Beri Ve pe kümlardan bazısının yüksek rüt- beli olması gezilerile işi Babıâli- ye arzetti. e hükmü ajans Hava, ber alan başvekil bilir paşa ri Tevfik paşaya: sir asa lerinin, hu- susile edi seniye ile terfi eden feriklerin rütbe ve nişanlarının bu suretle refi saltanatı seniyenin haklarına muğayirdir. İstizansız yapılmaması) beyanile bir telgra yeleti ğ Tevfik paşa tereddüde z Bu telgi mf meyi Fransız ve İn- giliz konsoloslarına gösterdi. Mısır nazırları bunun imtiyaz- ihlâl ve tenzil olacağını iddia iler. Konsoloslarla yeni istişareler. den sonra Tevfik zabitlerin ve tahfifen hükmü tasdik etti, Nefi tağribe tahvil, rüt- be ve nüşanların refi iptal edildi. Bu netice Babrâliye k ba efil paşa- müsamahaları, imaşatları ii vaziyeti ihdas etti) ir hidivi şiddetle tahtie ettiler kararında tadilat icrasını istiyerek rütbelerin refinde ve ör n râç noktasında ısrar oeylediler. Tevfik paşa bu b eyin- kendilerine Hüvvap ni yemi ılar, Nazırlarla nüvvap aa İstan- büla karşı m diler. Bu harel ır ve isyanı ei idi. Hidi Tevfik paşa ul e mevki: sarsılmış görünü; İngiltere arasında. İp e zâtani Mısıra donanma sevki mi zakeresi başladı. Babiâli hidiv ile nazırlar heyeti arasında münasebetin inkitama ve ela hidive iğbirarına bi- doğrudan doğruya nazırlar. ia be bereye girişti ve bu mu- haberesini hidiv Tevfik (paşaya ye ve mud Sami ve il ME deli paşanın azlile ne Ha- lim paşanın tayinini sali e lardı, Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği deyi vi Dk Sp yiğa Adres tebdili için yirmi beş kürüşlük pul göndermek lâzımdır. | eri 6 — Ruzükasim 86 3. İmeik Güney Öğle İkicdi Al m işi E VR az 141 947 139 Ve 530 7,17 12,08 14,28 ii 18,0 İdarehane: Babiâli civari A Sk DÜN ve Yazan: M. Uygaç 1 Köşkün çiçekli bahçeye doğru uzanan düzayak, üstü camla ör- raçasına Nihal, bir bahar tüsü sarkıyor, dişlerile de dudak- ları kadar kırmızı bir gülü sapın- dan ısıriyordu. Berrak ve keyifli. bir bahar sa- bahı idi. Çiçeklerin kokusu ha vayı kaplıyordu. Gökün maviliği sofrasını kurmağa başladı. Ba- bası sin, alpak ceke iile, dışarıda Obahçıvanı azarlı yordu. Taraçanın ip irili beşer Basamaklı bir taş merdivenle bah- z asan olan st > hem hayran ğe hır, nunla iftihar ederdi. Nihal finerm ve tabakları ma- sanın üzerine güzelce dizdi. Kal- kalı çok olmamıştı. Etrafa lâvan- kokusu üzerine tenteneli bir önlük bağla- mi şt. Abdal kardeşi Süreyya, tara- çanım bir din de kurşun kalemle çabuk çabuk bir şeyler e Dizlerini kaldırarak diğ bir defteri üzeri- ne inni Yazmak i için, büyük bir . Bir adım ötede gere bir iskemle Yi eski kemanı dun da ğe mahsus Sv var- dı. Uzun günlerin yekmasaklığını yazmak, çalmak ve yün ör- ai ee — ÖF! Sür lişıyorsun! Abdal genç, dalgin, omuzla- rını miş hiç cevap vermedi. Dışarı asan Tahsin mut tasıl Gini azarlayıp duru- ordu. Babasının hiddetli sözle- rini uzaktan dinliyen Nihal bir kahkaha salrverdi. asan Tahsin başını çevirdi: — Ne yapıyorsun orada, sarı böcek? Nihali görünce bahçıvanı unut- bular ya, dedi. Nevi ça muştu, İleriye doğru yürüdü. ra, döndü, ki sardonyaların yanma geldi. ir , e eyirenledir.... Reşit de ie gi es vs Sü şağı farladı, — Ne bağırıyordun, baba, o ka- dar? Hasan Tahsin cevap vermedi. Saati gösterdi: — Biliyor musun, saat kaç? — Sekize geli; Hasan a kızın taklidini yaparak tekrar — Sekize bei > ile di... Sanki sekize beş kala kiz an bir fark varmış gi- bi... , daha hiç bir şey ha- zir değil, Ta Tefrika: 1 E AEVLRI Edebi roman ün daha geç Ke er gi ğa eşinde Mektepten kurtul dum 7 şimdi kep 5 süre- ceksin, galiba: Nihal, ie küçük çocuk gibi yü- zünü buruşturarak babasına s6- kuldu. Çatık kaşlı babasınm ken- disine büyük bir ko: vermedi- 5 Mil edi inse baştari aşa, — Ma yakal e Gia önlük, hü- le lüle saçlar... ile Nihal babasına yanağını uzattı. Fakat dokunmasın diye biraz ordu. — Bak, hiç bir şey yok, baba.. Natürel... özünü aç, yüzüne gözü Bü şeyler mler görecek di şmam ha... Hem iyi — dei Her dag Yok olur? Bigem pe bir yeni kürek alıv. beeg kendi kitaplarına, > rine bak. Bunlar senin üstün zım şeyler sr aydi Ferda. yı çağır, bana. Hem bak, annen kalkmış mı? — Annem mutfakta. Kahveye ineye bein e ve taşar da farkına » Hem uyku! Kendisini ben MİZE, mış olsaydım. i iki kenarını o par- İ aklarını arasına alarak bir re- verans Mi — Faruktan bahsedi: im pro ek Fark mr Bü- meşhur ye e Uyandırdın mı onu? — Galiba uyandırdım kü beş altı kere Koridor, ka. ö im, Hem şar- önünden geçti: kı söyledim, bem gürültü etm... Sonra, kapıya da vurdum. Başı- mı kapıdan içeri bile uzattım.., Bal hafif bir e zap- ie hsyl y, yüzsüz e Sen sam seli” bar başını yorsun, Nihal bl ile dudaklarını büktü ei kırk Kansere. baba ? Otuz il, önle otuz yedi yaşında, Daha fazla de- sildir. e — Öyle amma, çirkin... na çirkin gelmiyor mu, baba? Sonra kırıtarak, gülerek baba- sının yüzüne baktı. Sokulgan bir ii sordu: —— Baba, annemle sen beni ona iyorsumuz, ler söylüyorsun, kız! Süreyya bir köşeye otu-muş, durmadan, dinlenmeden bir şey- Ter yazıyordu. e Alinin böyle şeyler getir. rir? Ağzından böyle budalaca lâ- kırdılar çıkarma bari! Nihal kendisme o kadar yakı şan tenteneli önlüğünü hafif a fif okşuyordu.. sı var)