8 Kasım 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

8 Kasım 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

? | . mişti. Konuşulurken dostlardan misafir arkadaşa: — Benim rüyalarım çıkar, dedi, meselâ bundan iki sene evvel si- Zi rüyamda gördüm. Güzel bir palto yaptırıyordunuz... İki gün sonra sahiden güzel bir palto yaptırdınız. Arkadaş güldü: — Aman azizim, bu gece de beni bir perdösü yaptırırken gör bari! Hatırlatmak Hanımefendi gazeteyi kocasına zattır — Kürk mantoların muhafazası için ne yapmak lâzm geldiğini okudun mu? Bey başını kaldırdı: >— Senin kürk manton yek, ki... hatırlatmak i Çirkin Yüzüne Bakılamıyacak kad irkindi. Daima yanında kö Dün bir arkadaşına rasladı, de- di kiz — Beni bugün bir bey öpmek istedi. — Ne yaptın? Ben bir şey yapmadım, kö- Böğim hırladı. — Sonra? — Sonra bey yüzüme baktı, kö- peğime teşekkür edip gittil Poker Tam poker partisinin hararetli bir zamanın sekteden öldü. Poker dört kişi ile altılısız, beş kişi ile altılılarla oy- manır. Dört kaldıklarını gören birt sordu: — Şimdi ne yapacağız? — Altılıları çıkaralım! b 7 laf — Bu gece yemekte bizde kal. — Hayhay, — Amma ben geceleri bir şey yemem... — Olurşey deği Yolları güzel sardı.. Yolları güzel sardı. Sevgile yaralanan, içimi bir el sardı. DEYİŞLER Yumuşak pamuk bir el. Yumuşak pamuk bir el. İçimin sızısını, Dindiren yumak bir el. |, kalkıp Istanbula geliyorsunuz da karınız getirmiyorsunuz? — Insan ziyafete giderken yanına ekmek peynir alır mı? O eller pek sıcaktır. O eller pek sıcaktır. O güzelin bakışı, Bir su gibi berraktır. Ziya Vehbi Banyoyu icadeden mete sokuyor. “Ben rahat rahat banyoya gir- menin çaresini buldum.. Kapı yaptım... Açıyorum... Muhiddin Sadık biraz kekeme- Hararetli bir mübahaseye zaman, kekemeliği artar. Geçen gece Tokatliyanda bir hanımla musiki münakaşasına gir işti, Fakat daha cümlesini bitir- meğe vakit bulamadan, hanım söz bitti sanıp lâfa başlıyordu. tamiyor virgül, çünkü ben daha sözümü bitirmeden siz söylüyor. sunuz virgül, halbuki bırakınız da ben fikrimi tamamlıyayım virgül, şimdi söyleyi Arkadaşım bitkin bir halde kendini kanapeye attı. Endişe ile sordum: — Nen var?... Ne oluyorsun? — Seninle vedalaşmağa geldim. — Seyahate mi çıkacaksın? — Hayır, kendimi öldüreceğim. — Sen çıldırdın mı? — Çıldırmadım, amma katiyen karâr verdim. Cenazemi mezara kadar takip edersin değil mi? — Tabii... Amma bunları bırak. — Hayır... Tabutumun üstüne büyük bir çiçek çelenk koyarsın değil mi7... — Elbette... — Azizim, bir çelenk Iâakal sa- na on liraya malolur. Bana bey li- ra ver, Hem beş lirayı kâr eder sin, hem benim hayatımı kurtarır- sın, hem de cenazemde yarım gü- Dünü kaybetmezsin... Beş lirayı verdim! Irsi — Hayatımda en büyük kede- sim çocuğum olmamasıdır. — Yal... Amma bu belki de ir- sidir... Amnenizle babanızın ço- cukları oldu muydu? — Iki saattir pusudayım.. Avcı- hktan vaz geçtim, tavşanla uğraş” mal için silâhlar müsavi değil. | Kulaktan kulağa I — Azizim, karım yanımda ol madığı zaman, kendimde bir ek- siklik duyuyorum. — Bense aksi, karım yanımda — Rahatımın. — Anlamadım. O kızın mü- kemmel olduğunu, biç bir kusuru olmadığını söylüyorsun, halbuki topal, — Aman azizim, yalnız bir aya» ından topsllıyor... ee İ Salamon oğlun: — Mütemadiyen dolaşma, pa- buçların eskiyor. Çocuk oturuncı imdi de pantalonu eskiye cek Sokak kapısmın önünde: — Ben tahsildarım. — Ben de boksörümlu. — Meşhur bir ressam karımın yağlıboya resmini yaptı. — Benimkinin boyanmak için ressama ihtiyacı yok. — ÖN. Ayağıma mütemadiyen biri basıyor. Şundan — Bana on lira verir misin? — Yek, — Vah vah, büyük bir kâr ka: girdin. — Neye? — Sana beş lira borcumu ödi- yecektim, — Utanmıyor musun?, Dün ge- €e kızımı karanlıkta nasıl cesaret edip te öptün?.. — Sormayınız efendim, bugün yüzünü aydınlıkta gör: man ben de kendi kendime şaş- tam? bundan ! — Hanımefendi yaşımıza rağ- men çok genç iyorsunuz? — Aman efendim, bendeniz 53 te doğdum. — Tarihten evvel mi sonra ra? ... Otomobil yokuştan hızla inme. ğe başlayınca şoför: — Azizim biz yokuştan inmi- yecek, otomobili tepede durdura- caktık, sonradan vaz geçtim. — Neden? — Otomobilin frenleri tutmu- yor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: