Cihan bi müthiş iyan a Dev adam, kaplarile anılan ei in A lari şampiyonu tarafımı e dövülmesine bir e akıl Mn işin iç yüzünde bir dalavere olduğunu zannetmişler- di. Bu ihtimal o kadar kuvvetle söylendi ki, nihayet İtalyanlar Amerika; bi i nin para pe satıp satmadığımı an- istedilerdi. . heyetinin ve Nev e boks federasyonu müfi ıkları midir bir emare elde senedi için Amerikalının ka- gı ci piyonluğu mu: teber iin tu, İşin resmi tarafının bu suretle olmasına akıllarına giren şüpheyi bir türlü üzerlerinden atamıyanlar ilk id- mağ- dialarında ısrar ediyorlardı, Ga- iha kanın ve Bal zetlerin, münekkit v. 5:5 | kan güreşlerinin sesli filme alın- ların bütün delilleri evhama ka- | madığına acıyorum. pılmış olanlara bir fayda veremi. Benim Amerikadaki znaçta ordu. Nihayet bok: e ie eyl enez kadar gidemiyeceğim şok kuvvetli bir propaganda yüz kat fazlası- n bu şi lerin li ni İlambula kadar a Balkan tamamen kalk ında menfaati Siomelerini i seyredememiş olanlar olanlara yeni bir fikir geldi; ma- | çekmişi çın filmini şiş olarak göster- Maç eli filmi Me gü- mek fikri reşleri ag ödem İyi bir tesadüf, bana o maçın, | olanlar aşkim Şe kazı hususi ise gösterilen filmini dığı Mei perdede, belki seyrettirdi. Hakiki maçı görmüş ibi oldum, sinema bazı ih; alık bir Dev adamın yediği dayak Cihan şampiyonluğu filmi müessir bir vasıta olduğuna kani ? oldum, bir etle yeme kaybedeni Karnei geçmiyen diğer sporlaritt e görülüşü « o m kaza- m sane ae ahneleri filimde yavaş- aşak erip suretile dış alar da yeller. Bözle bi ver areketli olmadığı için bir gür. sabakasının ba aşağı mini a muvafık gör- müyorlar.. Anlıyan bir operatör ta- röfkdün kete yiye alınmamak şartile çekilec: müsabakaları boks ei ka. dar helecanlı görünür zannında- yım, Hakiki maçı seyretmiş Ameri- ii ağ daha iyi e sey- ana konkurla- k rında Tür süvarileri Şeref direğinde Türk bayrağı yarım saat rine sallandı 7 milletin ek ve iki defa rami ra — da süvari müsabakayı kalıyordu. Bir hayli ak — Bundan sonra yapıl (gali; İer müsabakası) çok heyecanli ok du. ya yalnız muhtelif müsa- bakalarda derece almış atlar gir- di. Bizden Viyana şehri müsaba- mda altıncı olan mülâzim vat bey (Güdü idi Buraya bizden Fran- slovak- ya, Avusturya dörder süvari ile iş- tirak etmişlerdi. 14 adet ve üçü 1,60, üçü 1,50, mütebakisi 1,40 ir- tifi tane 4,5 metre ge- mürekkep nişliğinde hendekter müşkül ve heybetli manileri her süvari ayni ai i defa atlıyor ve her millet namına m eden * İdi erecele- tisi illetler tas- Sak har a1 saa! koca sahada azametle sallandı, durdu. 15-20 ka bu sahada çalışan bir milletlerin arasın. da henüz va yeni müsabakalara zabitlerimi- giren zin bu muvaffakiyeti ile ne kadar sevinsek azdır. Akşamı Bristol otelinin büyük salonunda, verilen beş yüz kişilik ö çö Milletler kupasında Fransızlar i ikinci, Hollan- İtalyanlar il “ei üçüncü oldu. Macarlarla en ayni seviyede idik. ir hatanın dörtte bir farkile dördüncü biz de beşinci olduk. Avu: Dünyanın şhur hayvanları, en tecrübeli süvarileri arasında zabitlerimizin aldıkları bu netice ile ne kadar iftibar etsek azdır. Akıncı Rağbetsizlikten şikâyet eden idarecilerimiz bu kuvvetli Akşai ç Zehra, 6 pie gliyageemr soruyordu: — Ne fanaliğı? Ne bakımdan fenalık? Korkmayin ben çol daha Rlmiş olur, Yer yü- zünde kıvanç duymak u sözler, pu acı Gi ne- bir derdi mi ima ediyor Ev ma, bütün bunlar on neydi? Zehrayi tanıyor muydu? Hususi hayatını o bugü kadar merak edip soruşturmuş muydu? anın neşesi, kahkahası, der- di umurunda bile olmamalıydı. Ona ait bir şey değildi. Baba bir kaç saat ere Zehra denen kızın kafasında yer edece- ğini e ceke Şim- i, bu soğuk kânun gecesi rü gârın altmda gördükçe, üşüye- cek, hastalanacak diye korku- ordu. Hem, o şarkıdan sonra bu başbaşa kalışta, kalbi altüst ardı, hâlâ o ula! $arkının ahengi çınlıyordu. Bir ta- aftan, gayri ihi dini kızın sesi- ni metil 5 soğukta durduğu için ekle hi. sesi ılıklaşıyor, Ko bir eda alıyor, mz büzüle, bir çocuk sesi gibi şakıyordu: — Karanlık çe ek gidi- yor... Geceleri yıldız p kendi yıldızımı ararım. Bakın ne güzel genkie Or. - Onların hepsi ayri gri lemi Çok güzel, fakat çı Ai Şar, bir kuyumcu camekâ- ındaki elmi e a ee ba- an, el bile gemiyle anlı- yarak beğenen parasız bir kadın tavrı ile söylüyordu, T. le sesini alçalttı — Sen de hülya silen Zeh. Halbuki çalışıp kazananlar kurmaz, ri hülya ben roman okuyo- rum. : İçeride ça! cazın şimisi on- lara kadar ra Sanki ko- nuştukları, gaipten gelen bir mu- siki ile besteleniyordu... Tekin, sözü nasıl kesip bitireceğini şa- şırmaıştı. Bu anın yoktu. Beyhude bir gevezelikti ve pot kırıp bir sual daha olsa, kızın içini açması ile vw i . Sözü ora- — Sen al musun?.. Karış- mam, ben gidiyorum, dedi. sözü işitmemiş gibi durdu ve birden doğruldu, ani bir hamleyle, derin bir heyecanla göğüs gerdi: a — Tekin bey, bana hülya mı kuruyorsun? dediniz. Biliyor mu- sunuz dileğim nedir? Bu ğe e yan e gölgeye biraz daha yaklaştı. vi elecanla s0- Yuduğunu gördü, nefesini yüzün- debi ii imi ei mi?.. li miyim ne?.. üni ia de Kuzum alay m Bu ge ceden bir hatıra kal kalsın istiyorum. Fazla söyleme saret ede- meyi gibi rem Fakat eli b deki bükete deği ebi tefrikası No. 9 NİKÂHSIZLAR 12 Teşrinievvel 1934 Yazan: Selâmi İzzet gecenin hatırası olarak ekliyim. Biribirlerine o kadar yokındış il Tar, ki Tekin a ranın yüzünü gö” remiyordu, yalnı: çiçekler benim değil! El adım geriledi ve son Ki gay“ re mi yüzünü görmediği Zehrayı, hiddetile sal bıraktı, arkasını dönüp yürü Sokağa bare kapının önüne gelince durdu, arkasına dönüp baktı. Ak ğa şimi- ye, valsten mbadan çiftetelliye öl kahka halar iğ boğuyordu. Eğleni- yorlar ve bir elinde ği bir e Iunda paltosu n düşün Böyle kaçması budalalık değil miydi? ie sersemim, aptalım, di düşündü. Kızın istediği yeri Hiz, hek #li bir ilk mek lebesi va, ei GA ke za çiçeği vereyim.» Geri dön: e Fakat gazinonım önüne gelince, Zehranın 2 “ır ağır, teşe icudunu, ilâl . güz L yecandan bir Zehra girdi. Tekin, başı önünde, omi kalk Mi ay da- Up uzaklaş tı, Dudaklarına bir kaç gün evvel e Zen parasını yapi öylediği ılgın ız! Fakat b: bu sözü başka türlü söyledi. Syn dudakla- rı titredi ve eli, karısına giri buketi, biraz daha fazla 5 sol söz gel Sumeri masanın başinda örgü örerken buldu. Kadın çiçeklere bayıldı v. ının ucunâ basarak yükseldi, Tekinin alnın dan öptü, sonra çiçekleri okşadı: — Ne güzel güller! Çok teşek- kür ie iz düğil fabrikaya teşek kür e Kr sana bu demeti onlar göm derdi. — Aferin onlara, Eğlendin mi ei ai ei yanıyor... Başm — . Seni bekliyo rdum lu se — ziyafeti oapartıman& le bir yerde verdiğine sevini-. — Soruyor musun?.. Sana dahs erken m em için, i demeti kokladı, bağ dar alışmadım, ki böyle günler benim için mühim bir hadise olur yor... Tekin ikâyet Siz çocuklar” gülümsedi: etme, Paşa azil ee yeri Ta mek yı i gibi ie karli dele) a — Amma çocuklar sofrada kar gu ettiler. Babanin ye rini paylaşamıyorlardı. İkisi dö senin yerinde oturmak istedi ihayet Kaya oturdu değil illâ razı olmuştur. i